T Salkıler EBÜSSUUD (BİNİŞŞİBİL) imi nin kenarından geçiyordu. Hatırından geçti — Acaba a su içinde de kendisine tapan kulları var mıdır ? Bu âni fikir, Ebüssuud'un içine, Dicle'nin bulanık sularına bakarken düşmüştü Daha, içindeki fikir tamamlanmâ- dan bulanık sular ikiye bölündü ve meydana bir adam çıktı vet, Ebüssuud, Allahın, su için: de de kendisine tapan kulları vardır! #4 Müridlerine dedi ki ; — On beş yıldır, Hak, bana ha. diseleri istediğim gibi tasarruf etmek iznini verdi, Fakat ben tasarruf et. miyorum Sordular : — Niçin tasarruf etmiyorsun ? — Tasarrufu Allaha bıraktım; di- lediği gibi etsin .. * Bir veli anlatıyor Bir gün, bir ulu kişinin mezarı ba- şında halkı toplanmış buldum. Her. kes o ulu kişinin o mezarda bulun- duğuna inanmıştır; ama ben değil... Yürüdüm. . Biraz ileride harap bir künbed gördüm. Künbedin önünden geçerken bir işaret sezdim: «Nere- ye gidiyorsun? Gel, beni ziyaret etl»,,, Döndüm, künbedin önünde durdum, Yine -ses geldi: «Sen de benim gibi dirilmenin çaresini bul- sana İ»,... Sordum; «Sen, bu çareyi nasıl buldun ?»... Cevap verdi: «Hak. tan sana gelen her şeyi“ kabul et- mekle dirilebilirsin !»... «Peki!» dedim ve şehire döndüm. Başımdan geçen- leri anlattığım zat, bana, bu meza- rın Ebüssuud'a ait olduğunu ve onun yolunda çok acaiplikler bulunduğunu söyledi; ve ilâve : «<Ebüssuud, Haktan kendisine erişen hiçbir şeyi reddetmezdi!».,. * Ebüssuud, Haktan kendisine eri. şen hiçbir şeyi reddetmez, zengin elbiseler ve güzel yemekler rdi. Bir gün huzuruna bir kimse çıktı, Gördü ki, Şeyhin: başında fev. kalâde pahalı bir tülbent var, Bu zat, içinden şöyle geçirdi: — İsraf |. İkiyüz dervişe kaftan çıkacak değerde bir tülbendi, bir der- viş başına sarsın; olur iş değili.. İŞ Ebüssuud bu gizli düşünceyi he. men okudu ve o şahsa hitap etti; ülbendi al, sat ve parasıyla dervişler için bir sofra kur ! Pul da | ma NSANOĞLUNUN ufku, son ve en ileri Peygamber, Hirâ dağında ilâhi vahye nail olduktan sonra, ba- şından geçen esrarlı işleri ve başına konan nübüvvet tacının haberini ilk defa Hazreti Hatice'ye haber verdi. Hazreti Hatice'yi takip eden ilk ha- ber Hazreti Ebu Bekir'edir. Hazreti Ebu Bekir'in İslâmiyeti kabul ediş tarzı kadar cihanda, basit içinde muhteşem, Peygamberler Peygamberinin en aziz dostu olmak makamındaki erişilmez Sahabi, Peygamberliği, sahibinde, izahsız, delilsiz. isbatsız bir bedahet açıklığıyla görüvermiş ve hemen ona teslim olmuştur. Bir çok tarihçiye göre evvelâ Müslüman olan Hazreti Ayşe, sonra Hazreti Ebu Bekir, yahut Hazreti Ali. yahut (Zeyyid bini Hârise ) dir. Fakat bütün bu rivayetleri telif eden hüküm şudur : Kadınlar içinde ilk müslüman Hazreti Ayşe, erkekler içinde Haz- reti Ebu Bekir, çocuklar içinde Haz- reti Ali, köleler içinde ( Zeyyid bini Hârise)... Peygamberler derim ay şa- iri Hassan'ın “Peygamberden sonra akva ve ediledie lira en ha- yırlısı ve Allah Resulüne inananların birincisi,, diye andığı, rikkat ve ince' lik mâdeni Hazreti Ebu Bekir, mu- kaddes emaneti bugüne kadar geti- ren en sağlam yolun çıkış noktası olarak, münakaşa üstü iman ve teslimiyeti temsil eden en büyük kahramandır. Böyleyken ??? Adıdeğmez i yolculuğundaydım. Adam, emri yerine getirdi. Tül. bendi pazarda sattı ve parasıyla mü- kellef bir sofra kurdu Yediler, içti- ler. Biraz Sonra, o kimse, Şeyhin hu- LR le, ADIDEĞMEZ. zuruna çıkınca, bir de görmesin mi ki, aynı tülbent yine Şeybin başında... © Hayretle sordu : e hal?.. demin satmadık mı? Tülbendi daha Filin adamın cevabı : — Tülbendi ben getirip Şeyhe takdim ettim. Epey evvel, bir deniz Müthiş fırtına vardı. Nezrettim ki, eğer selâmetle karaya çıkarsam, Ebüssuud'a fevkalâde bir tülbent hediye edeyim... Aylar ve günlerdir, Bağdad'da dolaşıp du- ruyor ve istediğim gibi bir tülbent bulamıyordum. Bugün, nihayet, bir dükkânda, gönlümün istediği gibi bir tülbent bulup satın see Dükkân- cıda onu biraz evvel satın almış... Böylece, Şeyhe lâyık Salhane. bula- bildiğim için çoksevindim. EBÜLABBAS (İBNÜLARİF) ÜRİDLERİNDEN biri kırda ge- ken, her nebattan şöyle bir ses geldiğini işitti : — Beni al; elirim! Beni a deffederim ! Mürid bunu Şeyhine haber verim- ce, şu cevabı aldı: ben falan illete iyi ; ben filân zararı — Biz seni bunun için terbiye etmedik. Allah seni bu marifetle im. tihan etti. Gaye, sadece O'dur; baş- ka bir şey değil.. B.z de sana Allah yolunda delâlet ettik; başka bir yol- da değil,.. O yere tekrar git ve dik- kat et ki, bu defa o nebatlar sana söz söylemesin | Mürid ayni yere tekrar gitti ve hiç bir nebattan hiç birşey işitmedi. Tefsirci : olda keramete iltifat et. meden ve o kademelerde oyalanma- dan asli gayeye doğru ilerlemek esas- tır | Nitekim mürid, bu inceliği pek derinden kavradığı için, nebatlardan hiç bir ses işitmeyince şükür secde; sine yeri ve vaziyeti Şeyhe Sanli Şeyh dedi ki: — m et Allaha ki, seni ken. disi için seçti ve herhangi bir mari- fete bağlayıp orada bırakmadı! meseleyi .filân adamdan