(Büyük Doğu), Gençlik ve Halk (Büyük Doğu), Gi değiriben 100 adet mektup alır. Bunlar, dan irne'ye Z yurdun muhtelif srmn gelir. tuplar içinde bugüne kadar bir öl. " göyülmemiştir e “Bü ük Doğu mef- küresi, ne “nârı beyza, halinde yüreklerle bağlı olanların, yakıcı, eritici, mestedici, Yür fedici satır rlarından başka bir dil ve üslüba yraklık etmiş olsun... Susan, pelin sesini çıkarmıyan, gağlığın Dı çene raki arasında, “dibinde öğütücü dişlerinin kıskacında zapteden Türk umumi vicdanı, talk 4 ve gençliğe, Bü üne kadar hep aleyhindeki sesleri emi lehinde, yanıbaşında ve arkasında koskoca bir vatan yattığın a lüzum gör: meyen (Büyük Doğu), cihan tarihinin kaydet- mediği ayseri vakası sında artık bi si h meğe imkân bulamadığı için ayi ii ağı nice e senikanın lâtfetmiş ilen binlerce okuyucusundan teker teker af ve özür diler ağı alt kısmın- daki 6 imzalı mektup EN, ey hakikat mimarı ve nam. dar İslâm mücahidi... Binlerce arkadaşımızın vicdani söz- cüsü olan biz, altı arkadaş, size, «ga- zanız mübarek olsun» diyerek, artık — Harika: Kayseri'de bir genç, mecmuamızın kapatıldığı ve bizim zindana atıldığı- mız zaman teessüründen dimaği bir ârıza geçirmiş, bu yüzden bünyesi sar- sılmış ve bazı ihtilâtlarla yatağa düşerek ruhunu teslim edeceği âna kadar yalnız Allahını ve (Büyük Doğu) yu anmıştır. Bütün Türk gençliği ve halkının (sembol UÜ olan bu vaka, cihan tarihinde, neşir va- sıtasiyle okuyucusu ara- sında, ilk defa görülmüş bir hârikadır! Bu muhterem ve mu- azzez gencin ağabeyisi tarafından yazılan ve ka- pakta fotoğrafını gördü- ğünüz mektuptan alâkalı satırlar sol köşede aynen tekrarlanmıştır. nesli münkariz olan lekesiz insanların ideal vasıflarını bütün safiyet ve ul. viyetiyle nefsinde cemeyliyen neca. - betli ve faziletli sön mümessilini, yük. Kayserili Gence Ait Mektup Kayseri'den ağabeysi Hilmi at!,. Ne çare ki, bu yüksek e ben değil, cevabı bekleyen okuyacaktı. Çünkü o, Büyük Ma nun son hâdise üzerine haksız Mey işittiği ândan ae milli duygularına pek acı ei ei bu vaziyet, o sevgili karde- şimi günlerce uykusuz bırakmış, gün. lerce kimseye hissettirmeyerek ağlat. mıştır. Ve nihayet teessürünün şidde- tinden dimağı bir arızaya uğramasına sebebiyet vermiştir. Zaten tynetinde müstesna bir ahlâkı hamideye ve yüksek bir zekâya malik olduğunu son günlerinde dahi isbat ederek, daima Allabı ve mukaddesatı, bü'yük olan büyüklerden «Necip Fazıl» ve buna benzerlerin isimlerini yâdederek 14 gün içinde, yatmış olduğu ölüm döşeğinde, 29/6/(947 pazar günü üç sabi çocuklariyle ailesini geride bıra- karak Hakkın rahmetine kavuştuğu nem imzasiyle gelmiş ve Muazzez ve Mü- kerrem kardeşinin ruhunu şadetmemize imkân vermiştir : gün, memleketimizde emsali az görül- müş bir teessür uyandırarak, lar üzerinde ebedi istirahatgâhına tevdi edilmiştir. Hayatında hiçbir kimseyi incit. memiş, her türlü riyadan fenalıktan münezzeh, yalnız ahlâk, fazilet, kül- tür, insanlık için yüksek vasıflar âşıkı olan Büyük Doğu gibi kültür kay- nağı, ahlâk (sembolj)ü bir rehberi bul- duğu gündenberi ne büyük istifadeler ettiğinden daima bahsederdi... Büyük Doğunun anlayamadığım derin ve mânidar yazılarını bana mütevazı bir şekilde anlatırken hayran se mümkün değildi. Büyük Doğunun son hâdise üze- rine kapanması hasebiyle işte, mem, lekette sizin değerli bir okuyucunu- zun, benimde genç bir kardeşimin kaybolduğunu teessürle arzederken kıymetli vakitlerinizi...» ee eni manas m ELİ ME Ge İl ee am a sek şahsınızda, selâmlamakla şeref duyarız Varlı çimiza karşı beslediğimiz hür- met gözlerimizi yaşartacak kadar derin ve hususidir. Yüksek tahsil gençliğine atfedil- mek istenen protesto hadisesinin iç- yüzünü — bütün cehlimize rağmen — siz açıklamadan dahi bissetmiş ve hakikati haykıran mümtaz bir simaya karşı, aciz hasımlarının ne adi bir si. lâhla suikast hazırladığını görerek tik- sinmiştik. Eminiz ki, ileride, gadre uğ- rıyan suçsuz hir şahsın masumiyetini isbat için «Necip Fazıl gibiydi...» cümlesi kâfi gelecektir. adi ve iğrenç endişelerin ziftli çamutlarında boğuşan milyonlarca ga- filin çorak zihinlerine, büyük bir şef- katle, fazilet ve hakikat tohumların eken aziz üstad, büyük Rabbimizden dileğimiz şudur ki : Size bu ulvi meş- guliyetinizin zaferini, bizede bu za- ferden beklediğimiz hakiki hürriyeti nasib eylesin | fade edememek aczini elim bir şekilde tattıran vicdanımızdaki müp- hem duyguların, meşalemiz olan, «Bü- yük Doğu» da bütün heybet ve aza- metiyle abideleştiğini görmek, bize heyecanların en asilini ve devamlılarını vermektedir. Yalnız 72inci sayımızda içine kapanmaktan bahsederek bizi ürperttiğiniz xFildişi Kule» tâbirini, bu hususta söz söyliyecek kadar an- lıyamamakla beraber, onu, içine ka- patılan hürriyetperverleri irletici bir «Bastil» telâkki ederek zaptedecek; ve bize hakikat yolunu gösteren Aziz Mürşidi susmak günahından kurtara- caktık, Büyük üstadımız, eminolunuz ki, sizin sükütunuz bizi sağır *edecek- tir ! Çünki, bizi arkasından sürükli- yecek ses” yalnız sizin imanlı nidâ- larınızdır | Siz; dinimizi, ablâkımızı, dilimizi ve zevkimizi, nefesinin yakıcılığını his. settiğimiz korkunç canavarın midesine inmekten kurtardınız. - Tarihimiz sizi « Kurtarıcı Il » namı ile kaydetse hiç a gr ki, şerefli bir itirafta bulun- mu; ir bütün bunlara rağmen setle karşılaştınız, inkâr edildiniz, şöh. retinizi lekelemek için — yalnız kul lananları küçük düşüren — adi ke- limelerin hücümuna uğradınız! Amâ, sizin dâvanız ; yüzündeki kir tabaka. sının ergeç erimeye mahküm olduğu zamanımızın (Engizizyon) unda değil, istikbalin âdil ve hassas vicdanı hu- zurunda badelmuhakeme takdir edi- lecektir. >