, arıyor Bir v esile, onu ABDÜRRAHMAN (TAFSUNCİ) Minberde dedi : — Ben veliler arasında o turna kuşüna benzerim ki, boynu öbür kuşların boynuna nisbetle en uzun olanıdır. #** Velilerden biri kendisiyle e güreş isteyince de, inilder gibi erdi : — Nasıl güreş edebilirim ki, onun vücudundaki tek kılı bile Allahın inayetinden boş görüyorum, Şeyh Abdülkâdir için bir vesiley- le demişti ki: — Kırk yıldır ki kudret kapısının eşiklerindeyim, onu hiç oralarda görmedim! Ve imei emretti : Bağdad'a, bu sözü Ab- dülkadir hehe söyleyiniz! Deyi- ,niz ki; «Abdürrahman selâm ediyor ve kırk yıldır kudret kapısının eşikle- rinde olduğu halde, seni hiç oralarda eee söylüyor I», p bunu söylediler, Şeyh Ab- ani in e şu oldu — Gidin ve kendisine L ki; «Abdülkadir o eder ve der ki, eşiklerde olan Hazrette olanı göre- mez: Hazrette olanda sırda olanı beni göremezsin! Sözümün doğrulu- ğuna alâmet, filân vakitte sana çıkan rıza hil'atidir; o. benim elimle çıktı. Bir alâmet 'daha: Filân gece nail olduğun ie yine benim elimledir Bir alâmet daha: Sana on iki bit velinin huzurunda ve filân vakitte giydirilen yeni pelerin de benim elimden çıkmıştır.» Elçileri, bütün bunları Abdürrah. yy anlattıkları zaman, şeyh ba- gırdı" Abdülkadir * doğru söylüyor ! Vaktin sultanı odur! R N EBU ÖMER (SARİFENİ) Sarifen'de, rakkamlar ve riyaziye oyunlariyle vakit geçirmekte... Bir gün. kırda, gözleri semaya doğru dü- şünürken, tepesinden beş tane güver- cin geçiyor, Kuşlardan her biri, ona, apaçık bir dille. Allaha ait kelimele? söylüyor. Ebu Ömer kendisini kaybe- diyor ve teslim olacak bir mürşid Abdülkadir (Göylâni) nin kucağına atıyar, Abdülkadirden duyduğu ilk söz : — Allahın, kendisine çektiği insa- na merhaba! **& Ve artık Abdülkadir (Geylâni) nin «emriyle aylarca halvette kalan Ebu mer, görüyor ki, şeyhin «filân kita- bı okuma!» dediği adam, o kitaptan ne ezberlemişse unutuveriyor #** u Ömer görüyor ki, şeyhe ge- tirilen kör ve nüzullü bir çocuk, onun ,<Allahın izniyle iyi oll» hitabı karşı- Hazreti Ali'den hikmetler : - Emanetin en faziletlisi ahda ve- ır. ö Halk içinde en faziletlisi, yalnız kendi ayıbını arayan ve bu yüzde başkalarının ayıbını aramaya imkân bulamıyan kimsedir Ayıbın en büyüğü. kendisinde mevcut ayıbı başkasında görünce ayıplamaya kalkan adamın halidir. manı en kuvvetli olan, Allaha tevekkülü en fazla olandır. Akıl kuvvetinin tamamına delâlet “eden şey, işlerde gösterilen iyi tedbirdir Gi Sandetle biten ömür, Allaha iba- det yölundâ ifnasına muvaffakiyet hasıl olanıdır. İktisat sui mâni. olması, bol keseden verenin May gösterme" sinden iyidir. # Adıdeğmez sında, gözleri birdenbire a ko- şa koşa uzaklaşıyor. ##* e Ebu Ömer görüyor ki, önündeki tabakta kuş kemikleri bulunan şeyhe; biri; «en kuş eti yerken; benim oğlum arpa ekmeği ytyorl» deyince, şeyh elini kemiklerin üstüne koyuyor ve «çürümüş kemikleri ihya eden Alla. hın izniyle» diye seslenir seslenmez tabaktan kuşlar uçuşmaya başlıyor. O şek Ei Ebu Ömer görüyor ki,'bir gün şeyhin huzurunda ve açık havada mü- ridler toplanmış otururken .yağmur yağmaya başlıyor. Şeyh gözlerini se- malara kaldırıp; «ben topluyorum, sen ei dağıtıYorsun...» diyor ve yağmur o meclisin bulunduğu çerçevenin dışına yağıyor, içine tek damla düşmüyor. KADİBÜLBÂN (MUSİLİ) Tefsirci : — Bu taifeden a suretleriyle cismani suretler tirmek ve diledikleri kılıklara el imkânı vardır. ye #** Kadibülbân'ın da hâli böyle... Musul' Kadısının ona hiç itimadı oktu. Onu inkâr ediyordü. Bir gün, Kadibülbân'ı karşıdan gelirken gördü. Ele geçirip hakkında bir ceza tertip setmek istedi. Birde baktı ki, onun yerinde: bir.kürt geliyor, Gözlerine inanamayan Kadı, dahâ dikkatle naza- rını yöneltti : i Bir ârâbi geliyor! Hayır, hayır, sarıklı ilim adamlarından biri geliyor ! Hayretler içinde apışmış kalmış bulu- nan Kadı'nın yanına EĞ Kadi- bülbân : — Hangimizi tutup da çarptarmak istiyorsun ? : "Dedi; bu defa Kadı, onun el lerine sarıldı ve öpüp müritleri ara- sına alınmmâsını rica etti. cezaya ç ik Tefsirci : : — Dervişlerden birinin namaz kıl. madığı dedikodusunu yapan bir zahir çehli, bu dervişe, cemaatle namaz "kılmasını teklif etti. Derviş, teklifi kabul etti. Beraberce namaza durdu- lar, Namaz esnasında, zahir adamı, haşyetler içinde gördü ki, her rekâtte namaz kılan bir başkasıdır. * MUHAMMEDÜLEVANİ (İ BNİKAYİD) Abdülkadir. (Geylânt) eliyle mari. fete erenlerden Müfrödlerdekidik: SN Tefsirci : : — Müfredler, Kutuplar dairesinin dışında bir topluluktur, Hızır onlar- dandır. Peygamberler Poğgüiilyri de nübüvvetinden evvel onlardandı, #** Ibnikayid : — Her şeyi arkamda ve gerimde Zira kanaatımca benden daha eskisi ve ilerisi olamazdı, Bir ses geldi: «Bu, senin Peygamberinin ayak izi- dir! » Hemen sükün ve huzura erdim. 5