25 Nisan 1947 Tarihli Büyük Doğu Dergisi Sayfa 7

25 Nisan 1947 tarihli Büyük Doğu Dergisi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Dünyanın Beklediği Nizam Osman Şemsi İL ve görenek birliği. yaşama şartları Diönrertiği, duygu yakınlığı, gayede iştirak gibi târiflerle azrın en ileri ve olgun ya telâkki ettiği ei hudutları içinde yaşi sa ğ küyük. dâvaların hal ik Mayra. farklı esas ve mahiyet bulunan bu dâvaların vi de tek hedefe ulaşmak içindir : — İnsanca, fakat tam mânasile irsanca yaşıyabilmek. Bu emel ğruğdü her topluluk, sistemler. usuller, şekiller, tedbirler arıyor. küluyor ve a eği Geçmiş asırların (inanılmaz ) dıye vasi aki dıracağı bugünkü bin bir ibda. çeşitli fevka- lâdelikler,. yalnız ve yalnız insanca yaşamayı gerçekleştirmek içindir. Ferdin bürriyet ve hakları, ifadesini, cemiyet içindeki cüz'iyetinde bulur. “Tasarruf yatiles korkunç ve devamlı bir soğukkanlılık ve pervasız bir gaddarlıkla, hük yonların yüzer yüzer sayıldığı üzerinde yürütüyor. Bu kan, iri münü, mil- topluluklar - n, gözyaşı ve ıztırap makinesinin çarklarından, bu cehennem ejderinin aley saçan (krater ) ağzından uzak kala Bani DE şu iltihak davetiyesi gönderil Xa nsanca aşamatla, usulü budur! Dur- mayın, bize uyun! öklerinin (İktisadi ye coğrafi şartlar ve siri da olduğu iddia edilen başka bir sistem... Su götütür bin bir bahane her gözleri kamaştırılır, larla duldürulur. İçtimai künye, icaplarına göre sun'i bir üç, keş. on (Kafa-Kasa), (kutü Jâyemüt) u. keyfine göre, cem ve tevzi eder ifratın, şu tefritin kök çürüklüğünü göremiyerek neticeye ait noksan veya aka- metleri, tatbik (dozaj) ında vehmeden yeniler.. “Ferdin hak ve vazifeleriyle Devletinkilerini iyice tesbit edersek, Min halletmiş oluruz,, iddiasında bulunanlar. zun sürmedi, tecrübe tahtasına yatır- dıkları milyonlar, sağa-sola sallanmaktan baş ni Şuur ibtilâline ee ar. Eskiyi unuttular eniyi e anlıyar. ne de benimsi- orlar . Keşmekeş, hallerini ili edici tam kelimedir. 3sı asırlarca evvel tahakkuk etmiş (zorbalıkla idare ) usuMeri de halâ yer bula- biliyor. İnsan topluluklarını (sürü ) telâkki eden bu tarz yaşatma usulü. iddiasından. bir türlü e ca iştir: ütlede şuur olmaz, onu gütmek, onu yaşatmak tek başın hakkı ve dâvası... vazifesidir,, Ve DÂVA halledilemiyor. halledileceğe de benzemiyor Yaratılışımızdaki temayülleri; yaşayışımıza vereceği istikametleri, ıhtiyaçlarımızı göz tutmıyan herhangi . herhangi bir usul, bir sistem, eninde sonunda ya akamete" veya sakat neticelere mahkümdur. Unutma- malıdır ki, bü temayül ve ihtiyaçların mü- cerret tesbiti kâfi değildir. verilecek gerilerek tayin etmek, zaruri bu gidişle bunların hakikati önünde Fakat bu, küre çapında Dâva hakikaten memur ederek iba vazifelerini öğreten Allah. ku vakiteleri 2 bildird iği halde nasıl yaşaması icap ettiğini tâlim etmemiş. göster- memiş midir? Ne münasebet! Elimizde eşi gelmiyecek bir ululuk âbi- desi var: KUR'AN... Ve Kur'an bize (İnsanca nasıl yaşanır), bunu her takdir ölçüsünü aşan belâgatiyle öğretiyor. Yaşama dâvasının en iyi bir şekilde halli çarelerini arama dâva- mızı, Kur'an, getirdiği hükümlerle ve göster- diği yollarla, 14 asırdan keri halletmiş, fas- İletmiş bulunmakta... hükümler karşısında biz : Denizde boğulmak üzere iken uzatılan kurtarıcı eli ihmal ederek ( kurtuluş burada- dır) inadiyle, canavar ağzına atılan biçareye ne kadar da benziyoruz! Evet. Allah, yarattığı kullarına nası! yaşanacağını da. bildirmiştir. hüna ait bütün esaslı hükümler mevcuttur. Yeter ki, onu okumak, hükümlerini Edi ve iyi niyetle tatbik etmek istiyelim Gelecek yazımızda bu hükümlere temas edeceğiz. ASAN için ilk seyahat merkalesi İstanbuldur, demiştik, Ticaret ve sanayi odasında fabrikatörlerin hu. zuriyle bir içtima... Yeni bakanda «Bırakın eskileri, önler sizin işlerinizi tanzim edemediler! Benim elimd geniş salâhiyet vardır. işime geleni yapabilir, sizi tatmin edebilirim. Benim kudretimden emin olun!» der gibi bir hal vardır, Fakat fabrikatörler pişkindir. Onlar eski bakan ve ondan daha evvelki ba- kanlar zamanında da bu neviden içti- malarda bulunmuşlardır. İş adamla: rına hâs bir seziş, kafalarını doldur- maktadır, Bakanı nereden sıkıştıra- caklarını bilirler. Saatlerce konuşulur. : Belki ikinci ve üçüncü içtimalar da akdolunur. Bav bakan anlamıştır ki, halletmek azmiyle İstanbule geldiği mevzuları hattâ mütalâa edebilmesi bile müm- kün değildir MANZARA 2? tim! Ankaraya gidince balledeceğim! İlk mevzu budur!» der ve hususi vagon onu doğru Ankaraya götürür. Ankarada (mucib) e arzolunacak bir- çok iş birikmiştir. Bunlar hakkında hiçbir fikri yoktur. Fakat imzayı bas- mak lâzımdır. Bu arada meselâ Eti- bank umum müdürü gelmiştir, Kuru- luşundanberi derdini bir türlü vekâ- letlere anlatamıyan bu zavallı mües. sesenin ödenmiş sermayesi 20 milyon- dur. Fakat Bankaya meyi vazifeler 150 milyon lira il meydana lecek işler değildi Ml dincdenlü talebi onlarca milyon liradır Eski ve maliye ile — siyle bir kombine- zon yapmıştı a Bay eni önlü para gö- mali mevcuttur. Bakanın esasen iş hacmi hakkındada bir fikri yoktur. Ne olur, ne olmaz enel direktöre bugüne kadar alınan paraların nerelere sarfedildiği- ne dair bir liste çıkarması emrolunur. Bu arada bakana, kömür sıkıntısı, direk derdi. linyit ocakları » tesisatı, bakır satışları, krom sevkiyatı hak- kında birçok” izahat da. ey Bakan iye az çok işitmişti arın Tüh Bakanlığiyle, Tica “Bakanliğiyle alâkası vardır. Bunları onlarla ha letmek lâzımdır. Fakat onlar da yeni tayin olun- muşlar; bu mevzular etrafında selef- lerinden. devralınmış bir program mevcut olmadığı için onlar da umum müdürleri ve müsteşarlariyle görüşe- ; zünde büyümüştür, Öyle ya, bu pa cekler, onlar da bir tetkik seyahati “Hükümetten dileklerinizi not et- o ranın yenmiş yutulmuş olması ihti- yapacaklardır. Hakkı Kâmil Ak | z 119

Bu sayıdan diğer sayfalar: