0 makla yel eraber sinsi zekâsı gyelicilik — röygileğ demekti RÖPORTAJLARIMIZ Köye Doğru ee ve e öyle .. Sahibi ae ve kutusunda sakladığımız Kutuplar kadar meçhulümüz... Halbuki o Pasinler yayla- sından Torosun dumanlı sırtlarına, Hay- mana ovasından Zigana ormanlarına kadar her yerde, her tarafta başka şekil, başka renkte... Amma hepsi de bir ruhun çatısı altında... (Büyük Doğu) karilerile sütunumda kar- Şılaşmaktan haftalarca beni mahrum bıra- kacak bir yolculukta bunları düşünüyorum. Demir raylar üzerinde sür'atle akıp giden tiren, bomboş arazinin düzlüklerin- den bıkmış, usanmış gibi bazan 5-10 dakika süren a giriyor; bazan da üç dört dakika evam eden mısır tarlaları mekle m Nerelerden geçiyorum, nereye gidiyorum, hiç isim sormayın! Bir yerde ineceğim ve köye. köylüye gidece- im. Vakit akşamı... Sivrisinek Keme çoklaştığı bir ye erde tiren ir istasyondayız, görünürde bir tek karel raka... Yeşil otların bürü- çalışan a İstasyonun canlı mah- lâkatı bunlar... rel yaklaşıyorum: vi vasıta bulamaz mıyız? n yabancısı olduğumu anla- nı belli etmek sesine em başka bir sualle cevap Veriyor: — Hangi köye gideceksiniz? — Bu civarda kaç köy var ki? 10... | ii ie yakınına? k .Bu patikanın sizi dosdoğru götüreceği iy Ancak hangi köye gitmek niyetinde Olursanız olunuz, Çtabanvay) dan başka Vasıta yoktur. h Bu kadar konuşuşu onu yormuş gibi bir al alıyor, uzun uzun esniyor, başını önü- M€ eğiyor ve: > Haydı uğurlar olsun! “Diyerek mak uzletgâhı olan istas- Yon binasına giriy i Valizim elimde, Yizi yolunu mali m DRE ün hüküm süren ova 1 bir T hüzün var ki, birden kendimi vaktile Nejat Muhsinoğlu Amerikada türeyen altın arayıcılarına ben- zeterek onların çektikleri eza ve cefaları hatırlıyorum Yakınlarda bir su, bir bataklık mz memesine rağmen sivrisinek (vızıltısı © kadar bolki, adetâ Ank m yaylığ sazlar kuvarleti» konser veriyor sanırsınız. Keçi yolunun sağı ve solu göz alabildiğine bomboş... Toprak kanunu mu- ciltleri ve muterizlerinin kulakları çınlasın!.. Çok hafif bir meyille yükselen yolun bir türlü inişi gelmiyor. Bir saât kadar yol aldıktan sonra tam yığını üzerine ayağında yün çorapları nin yaklaşınca beni baştan aşağı kadar a ve: — Uğur ola hemşerim! Dedi. — Sağ ol var mı? kasketini iki parmağı ile arkaya ha- hemşerim; köye daha çok pk yerine getirdi. düşünme hareketinin icabını ifa etmiş oldu. Sonr — Bir sigara içimi kadar yol var! Bir sigaranın içilmesi 8-9 dakika oldu- b biraz sonra uzaktan akseden köpek uluma- larile e yaklaştığımı anladım. u ifade eder- ün mesafe Ni umun mübalâgaya hiç nun: öyl nefh My gösterdiği saffetli bir şeyde rastlanamaz. On — Teh,ha, şuracıkta! z ediği yer, en dşağı bir günlük yolun sonudur. Nitekim bir sigara içimi yerde bir paketin başını yedikten sonra gözüke- bildi. Kapkaranlık düz, bir ovanın ortasında İleriden. ay yusyuvarlak çehresini iye rince köyün mavimisi bir duman altında gayet güzel bir (siluet)i meydana çıkıyor. Köyün ortasından geçen bir dere pınl pimi ivicaclar yaparak ovanın sonunda kaybo- uyor / Kapkaranlık köyde bir tek, kulübemsi bir yapınn tahtalam arasından nin kO kahvesi olduğunu anlıyorum. yağlı, simsiyah hale gelmiş kâğıt- hn, se ike tükrükleye iskambil oyna- anlar, ne noktaları silinmiş zarların gidiş She büyük bir heyecanla takjp edenler ve nede kenarda peyke üzerinde, gününü » bir ikiay geçmiş bir gazeteyı heceleye beceleye oku ili n birinin etrafını tarımış bir iki kişi, sigara dümanından masma vi ve görünmez hile len odaya yabancı ge! irisinin girdiğini farkettiler, Neden ra cak başında pinekley dikilip durduğumı görün fifce süzerek yerinden kıpı — Selâmün aleyküm, iye hele bir, evlât.. İşte köye vardım... Şimdi köylüler 'ara- sındayım. Gece bitine onları daha iyi tanıyacağım. Amma... Bambaşka bir âlemin *akinleri gibi kar- şımda dumanlasan bu adamlar, hayalimdeki köylü tipinden ne kadar uzak.. Ve ben, köye açılan kapiyı, e etik hanenin içinden zorlamaya mecbur! Başımı çevirip duvarlara Mişel; ül lerinde namütenahi sinek izdivaç noktalar taşıyan birtakım resimler... in mücadesine âit afişler, bir Halk Partis propaganda ve ar rum iatorlaalarşıda z Si ii yosma, Milli Şef, Ebedi Şef ve bir har anda bir ia, aldi Kapı hızla açıldı ve içeriye bomba gibi, 18-14 yaşla- rında bir erkek çocuk girdi. Pılıpırtı suratı leke ve kir dolu bir çocuk;.. Kum. oynayanlardan birine ii dı : — Buba. ancıdan kıvranıyo... a ie eş ver dedi. s git, o kendikendisine Sair. m doğururken ü öyle oldu. Ve hiç mse başını kaldırıp 'bir şey söylemedi. Dondum. e ak üzere bulu- n karısınının ha köylü,köye rağ #adiğln ilk adımın kahra- manı oluyordu Hep Sofra ei yemeği fazla almak ihtar ve ricası ayıptır. Yemeği nezaketen az almak veya mübalagayla çok almak ayıptır. . Tabakta yemek bırakmak ayıptır. Yemeği herkesten evvel veya ge bitirmek ve bilhassa ev sahibesine veya sahibine uymamak ayıptır. Çatal ve bıçağı tutarken yaraklar rına hususi ve cali zarafet edâları ver- meğe yeltenmek ayıptır. Ekmeği çatala batırıp yemeğin su» yuna banmak ayıptır. : Çatalı üstünden tutmak ayıptır. atalın (o kesebileceği (o İokmalarda bıçak kullanmak ayıptır. Biçak kullanılacak yerlerde evvelâ lokmaları doğrayıp sonra çatalla yemeğe kalkmak ayıptır. Nenlihan Kısakürek © -