Gazetecilik röperlaj OPDORTAİ demektir LARIMIZ Türkiye (Lâik)dir! g ürkiye bir (lâik) memlekettir ! : Sanat kıymeti var, yok, demeden bü- KAMER tından cübbesini aldık, Aslında dinen mez- mum olan üfürükcülük, falcılık, büyücülük gibi Gi dini temsil ettikleri zanniyle mahküm et z Medliiği? Khk bir müze, Sultan Selim bir taş duvar, Fatih s gi bir akel T. İslâm Abidelerinin e belirtili izlerini ya een ea buladık, yahut ” al çamuriyle dık. Kitabeler vardı ki, bütün bir tarih dekerine. idi. Hiç birinden nam ve nişan ırakm Şimdi medrese yok, hoca yok, hacı yok, adak yok, namaz yok, niyaz yok! Müslüman çocuklari bir cami odasında hükümetten resmen kur'an okutmak müsâ- esini almış ihtiyar bir bâfızın önünde diz metine katlandıkları takdirde besmele'yi öğrenebiliyorlar. Çünkü okullardan din siperi kaldırdık. devlet yasağın baskısı, kendi mantığınca herçeşit din mensupları için ayni kuvvette bae değil midi Halbuki manzaraya bakın Meselâ, lemdar Gedledlkden Sirkeciye bir eski, duvarın gürül gürül işler. Ve (Lâik) irc bni göz ae Geçen gün önünden geçerken baktım içerisi pınl pınldı; ve ziyaretcilerle avıl avi AY Kapıda mum satan kâ- dına urânın pâpası nerede? in. ar) wi verir gibi dudak- larına iğ — ek !.. Okuyor E - girne Ke (aziz) lerden birinin resmi... Sağında vesolunda halat ka- lınlığında şamdanlar içine dikilmiş birer mum... Papasa baktım: âyin edâsı içinde bulu- nuyormuş kadar ciddi... Ka > nuştum. Aralarına güya bizden de 'kaç kişinin karıştığı bu eki asim bir göz kliniğine girer gibi gözleri için mutlak — ümidiyle gelmiş insanlardan ibaretti. ordum, soruşturdum. Her biri, bir ayrı Sn e u: sene, bir hasta daha gelmiş. e a m meş nl çapak yapi- yormış. Yüzünü n bu su ile yıka- nınca vi — m 1 zmanın suyu, © kadar şifalı imiş| ki, ban eşref saata rastlarsa, hiç gör- uanın ardı arası kesilmiyordu - ki, yanina Gö Abe in: Ziyaretcilerde biri, onun <pek derin bir adam». olduğu iddiasında idi. Selâhaddin Güngör e diyordu: okumağa 2 eya ki. yanında kim a pon farkedemez Sordum: — Böyle uzun uzun neler okur? — Orası bilinemez! — Hastalara da okur mu? — Okur amma, tabii menfaat mukabili!.. — Demek geçimi bu yüzden?.. — Öyle ya... Bu ayazmanın kiliseden fazla geliri vardır. Şimdi, anladınız değil mi? Bay papas sar- nıcın suyunu para ile satıyor ve hastalara okuyup şek bal gibi üfürükcülük yapıyor. Her yapıyorsa yapıyor; fakat sadece bâtıl yllar bâtıl tatbikatı ile meşgul oluyor ve kimse, ne hükümet, ne zabıta, bunlara (lâik) bir memlekette bulun- duklarını ihtar etmiyor! Toprak altından sızan bir suyu, şifalıdır iddiasiyle gelene geçene, hem de elini öpene para ile'dağıtmak bir değil, üç türlü suçtur: 1- Evvelâ şarlatan- ıktır. 2 - Sonra mukaddesat bezirgânlığıdır, 8 - Daha sonrada dolandırıcılıktır. O halde? Evet... O halde sormak yerinde olur: Gü- ya müslüman üfürükcülerin -müslümanlıkta üfürükcülük yoktur-elini kolunu neden bağ- lıyoruz? Türbelerin önündeki hacet pence- relerini ziyaretcilere ne için daima kapalı tutuyoruz? Kıyafet şa yalmız hocalar için midir? kuyup üflemek, yalnız adı (İstavri) ve (Petro) lek mahsus bir imtiyaz mıdır? Di ii ekteplerine diyen öğretmenleri harılharil din dersleri okutmakla meşgul... Cemaâtlarının a al din işleri için avuç avuç p arcanmakta! - et... Türkiye del). in memlekettir. Fakat bu kayd, memlekette oturan Türk ve Müslümanlar hakkındadır. Rumlar, Ermeniler, Yahudiler, Katolikler, Ortodoks- a Ş diledikleri yer, onların ruhanileri için, kendi lp bir mabet harimi kadar mukadde Son kiri "önde: Ne ise, meyzuu ii yeğ di çıkarmıyalım. Hadiseler üzerinde yürümek daha iyi... Diyoruz ki: — Biz (Lâik) mefhumunu pey ziyâde zıd. mânada ele alıyor ve bütün bu ız ve a müslü- manlık “hakkında reva görüyoruz. Sira papa- sa gelince, hocada suç kabul edilen fiil onda deta meziyet sayılıyor. İtiraf edelim Pki, bu mefhum, daha ziyade ve doğrüdan doğruya islâmlık düşmanlarının dairesini göstermek: sr ağa çi (Lâik) miyiz, İslâm düşmanı yoksa Ağız şapırdatmak ON > edeplerinjbaşlıcası, ağız tmamaktır. Şarkta bu ince- lik a son derece ihmal edilmiş ve sanki ağız 'şapırdatmak e iştihasını açacak, yahut zzettiğimizi gösterecek bir fazilet Maş Halbuki bu hareket, on derece çirkin fs hür Ağız pe en çok çorba içerken vaki ol çin çorba kaşığını yan tarafından le götürüp hafifçe devirmek ve tek ses çıkarmak- sızın içmek lâzımdır. Bir sofrada sadece ge Kd dikkat eğil a bir anın ne tte mek yemeği bildiğini derhal kontirabilişmini. Kaşık; ucundan, amudi olarak ağza alınmaz;dir: sek. kaldırılmaz. El, dirsek masadan hafif kalkık. olarak, ağıza gider ve kaşığın yan tarafı dudaklara gelerek sessizce İster çorba, hoşaf ve komposto gibi li ister başkalarında, bu hareket, son ae leşi derece çirkin ve ee en fazla ağız şapırdatıilan yerlerde ve vi