EBUİSHAK İBRAHİM Hükümet büyüklerinden biri, o- na bağlanmış ve herhangi bir yar- dım kabul etmesi için elinden gelen ısrarı göstermeğe başlamıştı, Fakat çare yoktu, Şeyh, bu hükümet bü- yüğünden hiçbir şey kabul etmi- gn Nihayet bu vezir şeyhe ha- er gönderdi : — Ne kadar uğraşdımsa uğraş- dım, benden hiçbir şey kabul et- medin. Ben de bu sebeple nice kul- lar azad ettim ve sevabını sana bağışladım; * Şeyh bu habere şu cevabı gön- derdi : — Kul azad etmek benim mez- hebimde yoktur. Balki benim mez- hebim, hür ni rıfk ve ihsanla kabul etmektir *i Resullerin Resulünü (Salat ve selâm ona olsun) rüyasında gördü ve sordu : — Ey, Allahın Resulü, tasavvuf nedir Ve şu karşılığı aldı: — Tasavvuf, dâvaları bırakmak ve mânaları gizlemektir. Yine sordu — Ey Allahın Resulü, nedir ? Ve şu karşılığı aldı: — Tevhit, gönlüne ve hayaline düşen her de ve zannın, Allah- tan başka olduğunu bilmektir. Tev- hit, Allahı, şüpheden, şirkten ve yokluktan tenzih etmektir, Yine sordu — Ey AŞ Resulü, akıl ne- dir? Ve şu karşılığı aldı: — Aklın en aşağısı, dünyayı bırakmaktır; yükseği de, Allahın zatı üzerinde düşünmeği bırakmak... tevhit mn (BELYANİ) Anlatıyo — Beyikt ii halktan ve cemi- yetten uzaklaşmak istedim. On b yıl dağlarda gezindim. Sonra iş " Büyüğün sohbetine ulaştım. Bu Bü- yük, her gece kalkar, eline demir- den bir asâ alır, ona çenesini da- yayıp sabaha kadar öylece kalırdı. Ben de onun arkasında otururdum. Bu vaziyette ondan aldığım ruhani feyz bana düştükçe, tekrar tenha- lara giderdim. O Büyükten ayrıl- dığım sıralarda, kulağıma, kendi- sinden bir haber çalındı: «Abdul- im- / Eğ yola getirmek için döğecek olur- lah bizden bir şeyler alıp gitti. caba nerelerdedir?» Hemen onu görmeğe gittim. Sordu : «Neredey- din ve ne getirdin?» Tevazuumdan hiç cevap vermedim ve bir saat kadar, süküt içinde, oturdum. Bu büyük zat tekrar sorunca şöyle bir cevap verdim: «Ben Hüdanın gayri değiliml..» Haykırdı: «Mansur'un sözünü mü getirdin?» Dedim: «Bir ah çeksem, bunu yüz bin Mansur gibi açığa vurabiliriml.» Ben bu lâfı edince, Büyük zat, elindeki demir asâyı üzerime fırlattı. Hemen yan tarafa kaçıp kendimi asâdan kurtardım. Yine haykırdı: «Mansur'u 1 Prf 2 İ EE Z71001371şı Hazreti Siz büyük bir toplan- tıdâ konuşuyo ill Memurlarımız, size musallat olmak, malınızı yağma etmek hareket edecek olursa bana bil- ! Bir umumi vali cevap verdi : — Ya Ömer!.. Memur, bir ki , onu EA cezalandıracak mısın ? t1., Nefsimi kudret elinde ie ia kasem ederim ik böyle bir yapan memur n ceza- ismen Zira Allahın Resulü böyle hareket ederdi. Müslümanları döğme- kalkıp nimetin küfranına düşmesinler... * Böyleyken ?.. Adıdeğmez astılar, kaçmadı; sen bir asâdan bile kaçıyorsunl> Cevap verdim : «Kaçmayışı, Mansur'un eksikliğin- dendi ,. yoksa kaçması lâzımdı. Al- lahın yânında her şey birdir.» Hay- kırdı: «Sen ot yemişe benziyorsun Dedim : «Evet, ot yedim, fakat ha- kikat çimenliğinden.. » Dedi: «Ma- demki yedin, eğer güzel yedinse, gel bakalım şu seccadeye otur ve kendini sakla !,. Evet; Mansur, ek- sikliğinden dolayı kaçmadı ve asıl- dı. Ya senin bu sözü etmekte de- lilin nedir?» Dedim: «O suvari ki binicilik dâvası eder, atını sürer- ken dizgin elinden gitmemelidir; gitse bile atın başını tutmaya muk- tedir olmalıdır. İşte o zamandır ki, suvari, işinde tamamdır. Atının başını tutamıyacak olursa da, ek- siktir» O Büyük, son sözünü söy- ledi: «Doğrul. Ben senden daha anlayışlısını görmedim. #kk Müritlerinden birinin karşısına bir yılan çıktı, müritde onu tut: maya kalktı. Yılan adamı soktu. Ve o, her tarafı giri şeyhin karşısına çikti. Şeyh — Niçin A elinle tutmaya kalktın? im, sen demedin mi ki, Hodadan gayri yoktur, Ben de bu yılanı Hüdadan ayrı görmedim. — Allahı kahr libasında gör- düğün vakit kaç ve üzerine gitmel.. Yoksa İşte bu hale düşersin! Bir daha böyle küstahlıklar edeyim deme; meğer ki, onun nasıl yapıla- cağını bilesin!.. #4 Sözü: — Dervişlik ne namazda, ne oruçta, ne de geceleri uyanık kal- maktadır. Bunların hepsi kulluk icabı... Dervişlik, incinmemektir. Bunu yapabilirsen erersin .. #g* Şiiri : * Allahtan gayri görmezsen, revadır, ki her yüzden o zuhur eder. Fakat ne o, âlemdir; ne de âlem, o... Hulül ve birleşmeyi bir tarafa bırak; o büyük yanlış!.. “ik Ve şiiri: Hakkı, gözle apaydınlık görmedi Nem Onu istemekten bir ân caymam Gerçi hakkı kimse göremez derler, Ama ne derlerse desinler, ben buyum!.. AHMED (HARANİ) tuz gün ve otuz gece, Mekke de, sofrasında bir kaç lokmalık ye- mek, öylece bekledi. Yerinden kalk- tığı zaman, yemek, olduğu gibi du- anemi Bir kişi yanına sokulup rica e — Sü bir öğüd ver! Verdi: — Himmetini tek ve biricik tut! Biri; velilik mertebesinde biri, i atı — Yaşeyh, onu uzaklara saldın! — Hayır, dedi, ona, bana ölç- tükleri gibi ölçtüm! Gül Aa İŞ yl im yi ll ağa kabak e