Tuhaf şeyl.. (Tanzimatı Hayriye)- yi bir kurtuluş hamlesi addedenler, öz Türklerden ziyade Garp müverrih- leri ve yanaşmalardır. Benliğimizi Garpta ve Garblılaş- makta aramak gidişine inanmış olan- ların istekleri, kâfi mânası olan bir ifadeden ziyade asabi, hissi bir gö- rüşle, şüphe ve tereddütlerimizi arttı- ran bir demagocya mânası taşıyor. Evet, kay. Garpta ve Garblılaş- makta ara Bu se ve öz Türk cemiyetini arama yollarını kökünden kesici fikir- ler, tam binikiyüzellibeş senesinden bugüne kadar yaşayıp gelmekte... Koca, yüce, halâskâr lâkabını verdiğimiz Reşit Paşa'nın mârifetli (Tanzimatı Hayriye) .sini ve şahsını tarih huzurunda tenkit ve tahlil et- mek her babayiğitin kârı mıdır? Yüz yedi senelik bu hava bo- guntusu içinde bu (zevâtı muhtereme)- ye muarız olarak tek birkişi ile yine tek bir kişi gösterilebilmiştir. Bunlar- dan birisi, menfur ve müstebit Kızıl Sultan lâkabını alarak tarih huzurun- da tel'in edilmişti, Aleyhinde ciltlerle kitaplar yazıldı, Tomarlar dolusu ma- kalelerle şahsiyeti küçültüle küçültüle yok b ger 2 götürüldü. Ve ne söy- lendiyse yalan söylendi, İşin garib tarafı şudur ki, Kızıl Sultan, lâkabı verilen bu adama, da- ha ziyâde ecnebiler. düşmandı. Bun- lardan sönra da dönmeler, yanaş- malar! , Kızıl Sultanı devirmek için ilk teşkilâtı kuranların başında Yanaşma- Adesenin göziyle geçmiş gün: Bu gün içinde bu kadar hâdise ve ihtiras dönen Kudüs, bundan yarım asır evvel Os- manlı malıyken, Osmanlı Devletinin misafir- leri Almanya İmparatoru ve İmparatoriçesi tarafından ziyaret edilirken... Hâlis tarih ölçüsü: 1 ları ve dönmeleri görüyoruz. Ve bu dönmeleri Garp vesdünya teşkilâtını hafiyen idare edenler içinde bulu- yoruz. Yâni Kızıl Sultanı istemiyenler, Hürriyet, Müsavat, Adalet, Uhuvvet taraftarı ölan (İnsancıl) insanlardı. İkinci Sultan Abdülhamit, hakikaten Kızıl Sultan mıydı ?... İdari, mali, si- yasi, içtimai istibdadında milli mâna- lar, sırlar var mıydı?.. Endişesi yal- nız şahsi ve kör bir görüşün mah- sulü miydi?.. Neden korküyordu?.. Hürriyetten mi?.. Bu adamı ve bu adamın devrini yazanlar hemen hep böyle yazdılar, böyle anlattılar. #kk Tanzimat hürriyeti ekalliyetlerin malı oldu. Bu, hürriyetle devlet bün- yesine giren ekalliyetler, devlet sirri diye bir şey bırakmadılar. Yine bu hürriyete sahip olan ekalliyetler Os- manlı Türkleri İmparatorluğunun en büyük memuriyetlerini elinde bulun- durmakla; Tüfk milli ruhunun devlet idaresindeki ana benliğini yok etmiş oldular. Galata sarraflığı, (spekülâs- yon), devlete borç bulma vasıtaları, siyasi, mali entrikalar Tanzimat hürri- yetiyle kuruldu. #48 Tanzimat hürriyetinden (sonra milli ruhun devlet idaresindeki salâ- hiyeti yok oldu. Mahalle içlerine ka- dar nüfuz eden Karamanlı bakkallar elinde kalan devlet ve millet selâhi- yeti, Türk milletini hayattan çekti. (Tanzimâtı Hayriye) hürriyeti, on para borcu olmıyan İmparatorluğu, ekalliyetler ve ecnebi sarraflıklar ent- rikalariyle gırtlağa kadar borca soktu. On beş, yirmi sene içinde yüz milyon- larca altın lira borçlanildı. Bütün bunlar, hürriyet ıslâhatı uğruna yapılıyordu. (Tanzimatı Hay- riye) hürriyetinden evvel devletin en ölü zamanında ne bir Düyunu Umu- miye İdaresi, ne de devletin akarına, tütününe, vergisine el sürmek hâkimi- yetini elinde tutan ecnebi bir kuvvet vardı. Çünkü mili ruh, idare selâhiye- tine hâkimdi. (Kapitülâsyon) falan dinlemiyordu. Fakat Tanzimat hürri- yetinden sonra (Düyunu Umumiye) teşekkül etti. Milletin devlete verdiği vergiler devlet ağ devlst kurularak RN7 M. Sami KARAYEL ecnebiler tarafından ahzü gasp olu- nur oldu. Doksan üç Moskof muharebesi Mithat Paşa ve arkadaşlarının kurdu- ğu Birinci Meclisi Meb'usan Hıristiyan âzasının tahrikiyle vücude geldi, Ortodoksluğun büyük (o hâmisi olan Moskoflar, Tanzimatı Hayriye hürriyetinin mahsulü olan Osmanlı Meclisi Meb'usanından istifade etme- sini bilmişlerdi. #s* Kızıl Sultan lâkabını verdikleri İkin- ci Abdülhamit, Moskof muharebesinden sonra gırtlağına kadar borca gömülü olarak devletin başında kaldı. Tan- zimat hürriyetinin mahsulü ve mütekâ- mil şekli olan Meclisi Meb'usanı ka- padı. Hiç olmazsa Hıristiyan âzanın Meclisi meb'usandaki maskeli hürriyet hegemonyasına nihayet verdi. Avru- paya karşı katiyetle kapılarını kapa* dı. Sarraflara, istikraz dalaverelerine sed çekti. Başkaları hesabına işliyen hürriyet hegemonyasını boğdu. Ma- sonluğun devlet idaresi üzerindeki siyasi, mali, idari bağlarını düğümle- di, Otuz dört sene fasılasız borç- ları ödedi. Hariçten on para * borç yapmadı. Muvazene siyaseti ile ya- #** 1908 den bin dokuz yüz on se- kize kadar on sene içinde (Osmanlı İmparatorluğu tekrar yüz milyonlarca altın lira borca sokuldu. 1998 hürriyeti papaslarla imamla- rı öpüştürüp bağdaştırarak araba ve sokak tezahüratına vesile oldu. Os- manlı Türkleri devletine karşı koyan dağdaki komitacılar senelerdenberi yakıp kestikleri kanlı hayatlarının izleri üzerinden yürüyerek Halâskâranı Hürriyet sıfatiyle Türkün harimi isme- tine dahil oldular. Artık Kızıl Sultan yıkılmış, Türk imparatorluğu taksim- den kurtulmuştu! (Reval) mülâkatı gömülmüş, güya hürriyet islibdadı yıkmıştıl.. On sene elk; Gelik Muharebeler üzerine muharebelerle, dahili nizam- sızlık ve iğtişaşlarla hürriyet, adalet, müsavat, uhuvvet nağmesiyle en ni- hayet Türk İmparatorluğunu mezara si üler Hâlis. tarih ölçüsü, hakikattir (ll sadece bu