ölü r Hayyam: Cihanın daima meydana getir- diği bildiselerden korkma; mey- geçmiş olan di düşünme, slot de ie a! oğruyu görenler nazarında İster wv ister çirkin, hep bir- dir. Aşıkların mage ister ce- hennem olsu: n, ister cennet, hep Aşıkların başının altında ister yastık olsun, ister kerpiç, hep birdir. ... Yeryüzünü baştanbaşa imar etmen, bir gönlü hoş etmen de- reessinde değerli olamaz. Hür bir adamı lütuf ve ihsanınla kendine kul etmen, bin kulu azad etmen- den çüs tündür. ... Arzın toprağından o Zübal'in üstüne kadar, kâinatın bütün sakındım ve kurtuldum; her bağ çözüldü, yalnız ölüm düğümü çö- zülmedi. ... Cibanda hiç kimse, yüreğine felekten bir diken yüz parça olmaksızın, eli bir gü- zelin saçlarının ucuna dokuna- madı, Elinden di kadar kimseyi mek istiyorsan daima kendin in- cin, lâkin kimseyi incitme, ... Bu zamanda kendine az dost edin; zamane adamlariyle uzakta düşmanın, kendisine tamamiyle is- ant ve itimad etmekte olduğun kimseymiş. Bu ne senin yerindir, ne de oturulacak bir yerdir. Akıl- keder ateşini vw) söndür. vakte dai kederle ken- dini Bneceksin? Ne zamana ka- rak yüreğini şen tut ... 10 Öyle beyhude keder çekme, şen yaşa, Zulüm yolunda sen adalet timsali ol! Mademki bu dünyada herşeyin sonu yokluktur, sen de kendini şimdiden yok far- zederek hür yaşa! Saadet yolünda yürüyen bu yeniden topraktan süresin.» ... Mademki şimdi senin saadet çiçeğin “ açılmak üzeredir, niçin elinde şarap kadehi yok? İç şa- rabı; zira zaman gaddar bir düş- mandır ve böyle bir günü bir daha idrak etmek güçtür. ... Dostum, bu boş dünyanın ke- derini çekme sakın; bu köhne şey geçti ve mevcut olmayan da daha meydanda değil; sen k-y- fine bak ve ne var'ın ne de yok”. un sıkıntısını çek. .. Buaca mal ve servet düşün- cesi, dünya tahassürü nedir? Sen cihanda ebediyen hâyatta kalan bir kimse gördün mü? Bu bir iki soluk, senin bedeninde iğreti bir şeydir ve pie şeyle de iğreti yaşamalıdı ... Ehliyetli kimselere canım fe- da olsun! Böyle bir kimsenin aya- ehliyetsiz kimselerle konuşmaktır. Suçum ağır ve günahım büyük olmakla beraber rahim olan Al- lahımdan ümidimi kesmiş değilim. Bugün sarhoş ve sefil bir halde olsam bile, O, yarın benim müş kemiklerime bile elbet mer- hamet eder ... Nefsimle daima çekişmekte- yim, ne yapayım? Kendi yaptık- larıma üzü'üyorum, ne yapayım? rımı görmekten doğan utancımı ne yapayım? RUBAİYAT Prof. Ş. Ü (Eşil) : /Orest mâbette yalvarirken, mâbede girip çıkan rahibenin #iradı (Piti) — Hakikaten müthiş! Söyliyebilmek müthiş, görebil- ne ayağım kaldı, ne de bacak- larım!.. Diyar ve ete korku- düşünce ne farkı Kalır? Mâbette giren süslediği köşeye girdim. çerde, eği merkezi olan taşın üştünde adam gördüm. İikkirn gözünde dehşet ve nefret mevzuu bir Edebiyat tarihi: ez (Orest'e ait) trilocyasının ü- u 6se) kader öfkesinin nihayete erece- gıni ilân eder. (Önemid'ler) is- mini taşıyan üçüncü piyes, (Arte) soyunun tepesindeki kader öfke- sinin vE ledi ve her ie süküna kavuştuğunu gösteri Pir Cen) in Müdani ara- ında ntizamlı ve en çok (fantastik) amd Sahne (Delf) de (Apollon) mâbedinin önüdür. (Piti) denilen mâbet rahib'si tek başına sâbne- dedir. Rahibe mâbede girer ve hemen dehşet içinde dışarıya çıkar. Rahibe mâbedin içinde af ve yardım dilenen (Orest) le, etrafındaki canavarları ve habis rı bir tiradla anlatır. Peşinden mâ- bet açılır, (Apollon), (Orest) e yardımını vaadeder. Mâbette ca- navarları (Apollon) uyutmuştur. (Orest) Atinaya kaçar. (Orest) orada ıztıraplarının sonuna ka- vuşacaktır. (Apollon) onu tâkib eder. Sahne birdenbire değişmiştir. Atinada (Akropol) ün üstünde (Pallas Atena) mâbedinin önün- deyiz. Fasılasız ve duraksız bu sahne değişikliği, (Eşil)in bir vahdetine aldırmadiğını gösterir. Fakat bu âni geçiş, (Orest) in hızla kaçışını ifade etmek bakımından çok güzel ve enidir. (Apollon) daima (Orest) i tâ. kib etmektedir. e (Klitamnestr) (Orest) e yeni ruhlar musallat etmişse de (Apollon) onları teker teker kovmuştur. 0 adaml.. Adam, bir duacı gibi önünde, sıralara oturmuş uyuyan cadaloz kadınlardan bir yığın... Kadınlar mı?.. Ne diyorum ben?.. Hayır (Gorgon)lar... Eskiden on- lari bir tabloda seyretmiştim. Kanatları vardı. Fakat nerede eriş nerede hayal?.. Kanatları epsi simsiyah, kapkara... eg bir çukur gibi yüzle- rini doldurmuş!.. Ne çirkinlik, Biüürbir seslerle horulduyorlar; ve gözlerindeh müthiş yaşlar boşanıyor. Elbise- bette ilâhların beykelleri, ne de şehirde insanların evleri önünde giyilebiliri.. Bilemem, onlar hangi soydan? ÖMENİ Mer Salih Zeki AKTAY (Orest) (Pallas Atena) mâbe- dinde, ilâhenin tesvirini öper, ha bin ruhlar, (Orest) in kanlı izinden onu hâlâ tâkib etmekte, na lânet okuma İntikam müekkilelerini temsil eden koro, (Aten önünde (Orest)i yakalar. Onun (Atena) her iki tarafı da dinler. Fakat bir karar veremez. Niha- yet ilahe, ilâhlar arasında hususi bir meclis kurup bir karar ala- cağımı bildirir. Koro bu protesto eder ve katilin hemen hüküm giymesini ister. (Atena), on iki hâkimle beraber sahneye gelir. İntikam müekkileleri va- siyer koro, (Orest) i itbam eder, ( pollon) da sahneye gele- rek şet i müdafaa eder. (Apollon), (Zevs)'ten aldığı ilham- müdafaasını oşiddetlendirir. İlâhlar merhamet tezini müdafaa düğü iyilikleri tmaması şar- ve affedildiği tebliğ edilir. Mm ileleri v. oronun kızları da bu e sefeye tâbi blur ve bundan sonra (Ha YALİ kızlar) ismi altında iyilik yapan birer mânevi kuv- vet haline gelirler. Böylece eser biter Eserde son derece (orijinal) ve yeni bir sabne olan mahkeme sabn Atinada emokratlar okra ve hakikatte Atinahlara içtima bir ders vermek gayesin- eydi. a. (Ömenid'ler), iyilik ve fena- lik ilâhları arasında bir müc . tezi yet. Neticede iyilik gelir Salih Zeki AKTA Fiy