2 Ağustos 1946 Tarihli Büyük Doğu Dergisi Sayfa 11

2 Ağustos 1946 tarihli Büyük Doğu Dergisi Sayfa 11
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

>— Beni, » mevzuda olursa ol- suü, hemen pie men için sadece lçitsendir. cu a gibi, elini hangi fikrin madenine değdire- olursan önünde beni bulursun. den ayrılırken, beynin kıvrım kıvrım istifham dolu, kendini sokakların cereyanına bıraktın: Bu adam 'da kimdir? Bu izbede ne arı- yor? Oturduğu damaltı ev midir, boş bir mes- cit mi, eski bir tekke mi, ne? Ona kimler bakıyor? Nerede doğdu, kimin nesi, nasıl ye- tişti, neler gördü ve geçirdi; ve nihayet ne oldu? Heyhat ki, oğlum, senin bazı fikirler et- rafında muhtaç bulunduğun dekor eşyası müs- t beni sığındırdıkları köşem, bildiğin suratım ve halimle, senin için, kafa kâğıdı Mete bir merak mevzuu olmaya pek değmei Vazgeç bütün Da yer, suratı ve edası enen, her istedikçe Ke çıkan ve her istedikçe karşısına çıkabileceğin saf ve mü- cerret bir fikirden ibaretim, Aynadaki haya- linin nabzı, duvardaki gölgenin kanı, dağ ba- da, Basitlerin basiti, üzerinde hiç durmadan geçi- lecek bir izah: — Tanrıkulu, alelâde bir müslümandır! Sen beni merak edip ne nemezken, ben seni, merak etmeden öğrenmi la İMO İr mişsin; şair, li rir, filân, falan... “Yani kelimeleri düzenleyip Heralzns inletmek dâvasında bir adam. Eyvah; öyleyse insanların en dâvalısına çattım demektir. Ama ziyanı yok; bizim mezhebimiz- de, her il eyi bıraktıktan sonra bırakmayı da bırakmak bulunduğu için, esası dâvasızlık olan mezhebimizi, dâvasızlık dâvasına da düşme- mek i içim, seninle her dâvada karşılaşmıya razı edebilirim, Zaten! birbirimize karşı ahdimiz, seninle bu gear dâvalarını çözmeğe ça- iL “a miyd r ve SİREN bal., Kelimelerin slim mefhum takozlarının mimarı, manâ unsurlarının muhasebecisi... Dur bakalım, se- ninle bir'hesap oyununa girişelim! Oyun dedi. ğime bakma, e olduğu kadar ciddi, bd müthiş bir oy Bizim bütün İN ve duyğula- rımız, bir had, bir sınırla çevri ei değil mi? Lisan haddi, dil sinin... Öyle bir bad ki, Kelimeler, kelimeler... Necip Fazıl KISAKÜREK * ezelden başlayıp ebede kadar gitsek, gazi dört (o kelimenin birbirine * nisbeti, 4 ak u ra“ - . Üümlüii birbiriyle , nisbet halinde » > türlü kullanabiliriz? Adetlerin ilminde basit düstur... Tam 24 türlü kullanabiliriz. Rakamları sıralamaya ayrı ayrı gösteriyorum. Sıkılmadan takip et; bakalım bu nisbetlerden bir eksik veya bir fazlasını bulmak mümkünmü; muhal mı? İşte, işte: Tanrıkulu iyi adam değildir... .. Değildir Tanrıkulu iyi adam... Gelelim neticeyel Bir lisanda kelimelerin a dikkat Kesil, rt Sana çok a örünüyar ama, en zor işüzerindes n Sayılı vâbitlerin birbirine kaç türlü nis- beti olursa, o şekiller de sayılı olmaya mah- küm bulunduğuna göre, bir lisan içindeki: bü- 29 vü vE il iz tün tertipler, en du- veya (doğrusundan, NR er doğru ve YALARIM di velden ” gibi olasın... muayyen, evvelden mukadder. srekli eld üm, ne sayıkla; AYİN w bir inkilâpçı akbal BALM ne birâ fini yapabilir, ne bir şair, edasını iahplaştarıkilie Görüyor- sun ki, her şey, amma her şey, oralarda, ötelerde, bizi aşan bir âlemde, hazır mevcut- lar halinde, bir ağacın dalları gibi üstüste bekliyor; ve biz boyumuzu uzatabildiğimiz nis- bette bu dallardan bir yemiş koparıp yiyebi- yem Fakat yemişin kendisi Pk e Gölgesi, ve tesellisi de nlerde delilik bir yazını okudum. Lisam kâinatın pilânı gibi bir şey farzediyor- sun. Bu farzında sana bak verebilirim. İşte bir kâinatın kendi mekânında, kendi kendisine e ispata yetiyor. Bize, kendi. başma ve her defa ayrı e örünen her şey, asli, esaslı ve tek bir mevcut önünde ya bütün varlığından çin ke o zaman korkunç bir ee — rumuna düşü yoruz; ire mutlak ve son- suz varlığın her redici (o büyük tecellisine ka» vuşuyor; ozaman da prensiplerin, sistemlerin, neşelerin ve ape en üstüne erişiyoruz. Mesafelerin gide gide ulaşamadığı, zama- nın aka aka dol madığı, sayıların yüksele yüksele ite hadlerin bitişe bitişe yekpareleştiremediği son, büyük son; her şeyi de sımsıkı saran ve sınırlaş- * tüccarına, kelimelerle verilecek ders bu ka- dardır. Ben ona “başını; iy ve arkamdan geli» dememiş miydim? cutların ötesine geçmek ve hürriyetlerin “intüne çıkmak için tek çare, hudutsuzlukla aramızda biricik ge- çit olan ruhun yoluna girmek... «İman tam olduğu zaman isbat yoktur» un sırrı da bu. . r pi Seni, kelimelere duyduğun .itimatdan mahrum etmek istemem, Unutma ki, dâvamız bu dünya ile ve kelimelerle... Onlara, bir ke- resik fikrin topyekün dibini ve ag yok- ladıktan sonra yine itimad edebili; r ki, aklın nihai vazifesi kendi li elen ve anlayamayacağını anlamak olduğu gibi, onun vasıtaları kelimelerin de iç yüzünü ve gizli işaretini yine onlarla keşfsder Ondan sonra yime onlara güvene- bilirsin!., 1i

Bu sayıdan diğer sayfalar: