ABDULLAH e — Kendimi, zâhirde herkese karışmış ve kaybolmuş görmeden, yine kendimi bâtında bulamam, *.. — Amellerin en iyisi, fazlını görmektir, ABDUALLAH (MENAZİL) — Bu işe zorla girenler, rüsvay olur, Zaafla girenler kuvvetlenir. Niyazla, ihtiramla, teslimiyetle girmek lâzım... Allahın “** — O kimse ki, kazanç zilletini, şundan bundan istemek zilletini, şunun bunun tarafından reddedil- mek zilletini tatmamıştır, ondan hayr yoktur. #** — Bütün ömründe tek nefesini riya ve şirkten pâk olarak alıp verene, o nefes, son dakikada sira- yet eder. EBUBEKİR (EBİ SÂDANOĞLU) Dedi 5 — Sofi ona derlerki, ve çerçevelerin dışında, fa derlerki, sebeplerden elini çekmiş olsun. EBUBEBİR (HABBAZ) Bir tek söz: oluk çocuğu, insana, şeh- vetini helâl yolundan gidermiş ol. manın cezasıdır; hele yol, haram yolu olursa düşün artıkl.. EBÜLHAYR (HABEŞİ) | Sıkıntıların en ağırı ve acısı altında hiç kimseden hiç bir şey istemedi. Her ne zaman, tanıdıkla- rna baş vurmak gibi içinden bir duyğu: geçse, gaiblerden şu nidayı duyuyordu: — Utanmaz mısın?.. Bize secde ettiğin yüzü başkalarına karşı nasıl zillete düşüreceksin?.. * Ve kimseden Bide bir şey iste- yemedi. İBRAHİM (REKİ) — Fakrin hakikati, Allahtan başka hiç bir şeyden zenginlik bek- lememektedir. — tuhaf © nini hali ki, Allaha iade yol olduğunu bilir, sıfatların kir ona . sonra da “başka şeylerden hayat kler. ##* Dere tepe düz; bir büyük Veli- nin ziyaretine gidiyor. Velinin mes- cidine girdiği zaman onu namazdâ, imamet mevkiinde buluyor. Veli, 1 Fri öz “SZ10016151 Hazreti Ömer, annesinin ku- cağında ağlayan bir çocuk gör- dü. Anneye, çocuğunu oyalamasını söyledi ve uzaklaştı. Biraz sonra aynı yere döndüğü zaman çocu- ğun yine ağladığına şahit oldu: — Çocuğunuza acımıyor mu- sunuz? Niçin onu sustur muyor- sunuz? — Hakikati bilseydiniz beni suçlandırmazdınız. Ömer, emzikli çocuklara (tahsisat verilmesini yasak etti. Bu yüzden çocuğumu |. doyuramıyorum. Hazreti Ömer, gözleri yerde, geriye al kendi kendisine hitab etti : — Dr kim bilir senin bu hareketin yüzünden kaç çocuk öldü? Ve çocuklara ait tahsisatın hemen verilmesini emretti. Yine Hazreti Ömer, gözlerini kaybettiği için vazifesine gele- miyen ve sağ elini Müte cengin- de feda ettiği için işini başara- mıyan iki Sahabi'ye, devlet hazi- nesinden maaşlı birer yardımcı tayin etti. * Böyleyken?.. Adıdeğmez “Fâtiha, nın bir kaç yerinde yanlış okuyor. İbrahim (Reki), içinden düşünüyor: — Emeki ein büralara kadar Yola AE Birde ne görsün?.. Fırat nehrinin kenarında bir arslanl.. rslan yol üstünde yatıyor... İbra- him geriye dönüyor... Arslan da arkasından takibe başlıyor... Arka- sındaki arslanlar çoğalıyor... İbra- “ him, ziyaret ettiği büyük e kapısında haykırıyor... Şeyh me dana çıkıyor... Arslanlar onu ei rünce köpekleşiveriyorlar. Şeyh; arslanlardan birinin kulağını tutup buruyor ve sesleniyor: 5 — Allikin ön âyinikel Ben size, benim misafirlerimi korkutmayın demedim mi bal eN Veli, İbrahim'e hitap Si a Ebaishakl Siz zâhirinizi düzeltiyor ve mahlüklardan kor- ! Bizse bâtınımızı do zelt- meğe Selim 2 ve mahlüklar biz- or İBRAHİM (CELİLİ) Bir kızı sevdi. O kadar ki, baş- ka hiçbir şey düşünemez oldu. Kızla evlendi. Fakat kaç para eder? Sevgisi her ân okadar en ki, onun yanından bir lâhza bile ay- rılamıyordu. Birgün, kendi kendisine şöyle dedi : u ne haldir? Eğer ben bu halle dünyadan Li olursam ne Ae oluru Gece kalkıp bee abdesti aldı, Namazını kıldı, seccadesine kapan- dı ve sabahlara kadar hıçkırdı : ım, ey değişmez ulu- Bana eski halimi ver!. O'ânda kadını âni bir has- talık bürüdü. Kadın bir iki gün içinde öldü. İbrahim onu kendi ömdü, evine geldi, eski ha- lini buldu ve yalınayak, başıka- bak, çöl yoluna doğru çekti, gitti. İBRAHİM (DEHSİTANİ) Büyük bir zat, «kelâmcw» ların, Allahın varlığını akıl ve mantıkla ispata çalışanların zuhurundan sıkı- lıyor, bunların hallerini ve mez- heblerini sormak için İbrahim (Deh- sitani) ye gidiyor. Şeyh, onu görür görmez: haki — Geldiğin gibi, geri dön, di- zir Allahı Allahtan başka kimse ilmez Tefsirci : — Zünnun, «Allahın zatı üze- rinde ilim, cehildir»> dedi. Akıl bir mahlüktur, senin gibi bir mi rehberlik mevkiinde... Onda e ve agg gi Sade salik hiç bir şey olmaz... EBÜLHÜSEYİN (FARİSİ) Ded — Cehdet, cehdetki, Efendinin kapımaata hiçbir halle uzağa düş. meyesin!.. Bu kapı dünyaların.sığı- nağıdır. Ve şu şiiri okudu: Eskiden, vahşet duyunca kaçtıklarım, ve yz vardı; Şimdi onlardan vahşet duyuyorum. Nereye kaçıp sığınacağımı iğ İri ol- Kimi ve neyi görsem beni irir ban