ocuğum | Dâvalarımızı, hep- si birden insan, insanlık ve cemi- mihrakında toplanacak şekil- de sayısız kollara şenden > daha iyi olmaz mi? Senin meslek köşen; yâni sanat, fikir ve "edebiyat köşesi... İstersen, seninle, çok eski dün ugün arasında, bülün bir tarih ölçüsü fışkırtacak ve bütün kıymet hükümlerimize müşahhas bir zemin kuracak bir topyekün kavrama te- şebbüsüne girişebiliri İZ. İster misin Şimdi dön de manzaraya bak! Ortada, ateş böcekleri gibi, si- caklık ve aydınlık saçmadan karan- lıkları noktalama fantazyacılığın- dan başka ne gö- rüyorsun ? Ne bu, idrak midelerimize ha- zım, kanımıza cev» her teklif etmiyen fikir posacılığı? Ne bu, leblebi ve kabakçekirdeği ge- veleme teokiteiliği Birşey söyliyelim, birşey söyliye- lim! Müsbet ii mleyi a eler Da siyet ovâdeden, boşlukta mekân işgal etme hassasına istekli olan bir şey söyliyelim !İsterse o şey yanlış ol- sun. Söylenişindeki ihtiyaç doğru yal! Birşey söyliyelim de görüşümüzü sakat kabul edenler, MEIŞAÇELAN mi lamın ne olduğunu anlasın.. Sana ve fikir hayatımızın zift renkli bir eceye benzer siyah taştahtasına ir çizgi çekelimde çizgimizi eğri sananlar, çizmekle mükellef oldukları şekli kavrasın,.. Biz birşey söyliye- lim de, başkasının fikrini tashih et- meden kendi fikrini obulamıyanlar, bizi Keen ei hiç olmazsa bir e Söy bari Kahramanlı, bu baş WE di mi? Bana öyle geliyor ki, bütün ne- zaketlerimizi, pazarlıklarımızı, muva- zaalarımızı, tevekküllerimizi, kanaat- kârlıklarımızı, oluruna bağlama tesel- lilerimizi bir tarafa bırakarak, dünya ölçüleri önünde, bugüne kadar gelmiş bütün Türk sanat ve fikir kıymetlerini muayene altına çağırmanın ve temiz- leyici tenkidi bina etmenin günü bu- gün. Ciğerci dükkânında bile «Bugün peşin yarın veresiye» yazılı bir levha vardır; yaşadığımız günün, içinde bu- MR gün olduğuna dair bir , Fikir veresiyeciliğinden ne va- kit, tul ? Her meselede satıh üzeri cümbü- şü, kof ve Şe tecelli gayreti, tatlı öaninı 24 saat için kö- tüma açıkgöz- lüğü, Yaradâ- na sığınıp sâ- vurma küstah- lığı, dünya kıratında bir iç ve diş bağlp'ağındsına. > türlü yanaşama- imaktan döğan netice... Örnek e örnek temeli olun- caya kadar üzerinde işlemeğe mah- küm olduğumuz hesaplaşma borcuna karşı, şahsiyet humması çekmiş, ölüm korkusu ve yaşama ihtirası duymuş her Türk sanat ve fikir adami taah- hüt e bulunduğunu ne Zamân kestirec: Ben sevin yerinde olsâm şöyle dren Ben, ei hesabıma, terkip etti- gim ber mısra ve cümlenih yüzüme karşı « eda et! > diye 'baykırdığı bu borcu, asgari bir taksit mikyasiyle ödeme hareketine girişmeye mahkü- mum ! Türk sanat ve fikir dünyasını, bütün birinci sınıf unsurlariyle, kuru- luşundan bugüne kadar nasıl gördü- gümü anlatmalıyım... Yapacağım, mimarın gazete ke- narinda iki üç çizgiyle bir bina esasını belirtmesi gibi, çok acele bir taslak- tan ibaret olsa da olur. Fakat öyle bir taslak ki, cümlelerin üzerine per- tavsızla eğilmeyi bilenleri, bütün geçit 1| Beg n Peşih İİ | Yarin gi By a z DİNLEDİKLERİ, Birinci Mektup Necip Fazıl KISAKÜREK noktalarından do- laştırmak. şartiyle âna kiymet hüküm- .lerine vardıracak... şte senin adına bunları şimdi “ben söylüyorum ;. vej söylemekte, mâ- hut bagcu ödeyin- ai kadar devam edeceğim. rüşümü $ e ve 5 parça- ya baksin edeceğim Türk sânat ve fikir hâyatının başlanığıcı, Os- imalı İmparâ* torluğunun kü- rüluşu olduğu için o günde Tanzi- mata kâdar, birinci devre kinöisi; Tanzimatın ilânıtidan sönrâ geçen ilk yarı Üçüncüsü, rahelinkı” kip sd ilk yarım asır nihayetinde ilk Dünya 1 ine gelinceye kadar süren çeyrek Dördüncüsü, ilk Büyük Harbin baş- langıcından ii ni de ilârina ka- âr geleni zam gen "Cümhuriyetin ilâniyle buğün arâ Görülüyor ki, 660, 50, 25, 10 ve 23 yıllık beş devre; mütesavi zaman bölümlerine değilde, büyük içtimai hâdiselere muvazi sanat ve fikir de- gişmelerine uygun olarak si zeceğim taslaklarda şahıslar, ferdi ademi ziyade içtimai kadro ifadesi içinde ve sadece isim- leriyle belirtilecek; ve topluluğa ait teşhislerde unsur rolünü oynıyacak... kinci, üçüncü, dördüncü, beşinci ve altıncı mektuplarımı bekle | Selâm... A KAZALIOĞI FT U ei (Anaksagoras) (Klazomen) de tanınmış bir aileden doğ- muştur. 460 senelerine doğru Atinaya bicret ettiği söylenen bu Yunanlı filozofun otuz yıl boyunca Yunanistanın bu yeni teşekkül eden (Perikles), (Öripides) ve (Protagoras) ile olan sıkı münasebeti, ve resmi din hakkında besle- diği. istihfaf duygusu, ömrünün sonlarına doğru, onu (Lampsakos)a çekilmek. zorunda bıraktı ve orada büyük fizikçilerin çoğu gibi, bâzı parçaları kalan (Perifuseos) adlı. bir ki- tap bırakarak 429a doğru öldü. İki esaslı nokta üzerinde palm akel) a zıt bir iddiada bulunmaktadır: 1 — (Dina mizm)e zıt olarak (mekanist) bir iken ortaya atıyor.'2 — (Hilozoist monizm) yeri- ne, zekâdan mahrum ve cansız bir cevherle, hareketin sebebi olan zeki bir prensipin iki- liğini koyuyor. Böylece bir tahlile “vardıra- rak söylemek lâzımsa: İ — (Kozmogeni) nin 125 , per malzemesi: Madde tek bir unsura, su, hava Şu halde birçok unsurlar vardır; ve bunlar belki namütenahidir. (spermato) sayılamıya: mütenahi küçüktür; bununla beraber yaratıl- mamışlardır, yok edilemezler, asli hassaları ebedi olarak değişmez. Umumi yekünları daima aynıdır; onlardan birşey ne kaybolur, ne de onlara birşey katılabilir; ne vasıfları, ne miktarları değişir. Onlar için ne yaratıl- .ulma vardır. Umumiyetle oluş ve «ölüm hakkında edinilen fikir tamamiyle yan- lıştır. şey yok ol humların bir araya gelmesiyle teşekkül eder ve yine var olmakta dovam eden bu tohumların birbirlerinden ayrılmalariyle ortadan kalkar.