24 Mayıs 1946 Tarihli Büyük Doğu Dergisi Sayfa 16

24 Mayıs 1946 tarihli Büyük Doğu Dergisi Sayfa 16
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

(iğ Tünrçe VE SİZİNLE BAŞBAŞA ALTINCI YANLIŞ Tek cümle halinde mi- salleştirdiğimiz hâtaların sonuncusu (umum) keli- mesi üzerinde toplanıyor. Bu kelime hiçbir ismin evveline getirilerek o ismi târif etmek iktidarında değildir. Zira bizzat ken- disi isimdir. Nasıl: “ağaç bahçe, diye bir bahçeyi .târif edemezsek, onu târif etmek için nasıl “ağaçlı bahçe, tarzında ilk ismi sıfatlaştırmak mecburiye- tindeysek, böylece (umum) ismini de her hangi bir isme târif unsuru haline getirebilmek için onu s1- fatlaştırmak zorundayız. «Yâni, birçoklarının müsa- âdeleriyle, umumi müdür- lük, umumi karargâh, u- .mumi şu, umumi bu... Bu mevzuda ilk mes'ul, hükümet ve bütün devlet daireleridir. İbretlere şa- yan bir. tarzda, başta yeri Sın - ve yayın umum binbir derle “dairesi arasından bir ta- nesi çıkıp da “Yahu, bu ne büyük hatadır, şunu umumi müdürlük yapa- lım!..,, diyememektedir. Mahut, hatalar kumku- ması cümlenin öbür hata- , ları, işte bu saydığımız yanlışların taaddüdünden ibarettir. * Dile EGÜLEBİLSEK İRTİCA “İrtica, mürteci, kelime- leri üzerinde konuşulu- yordu. Necip Fazıl, bu kof: - “ kelimeyi hiçbir şey anla- madan kullânanlar hak- kındaki nefretini “ şahlat- dırıyordu. (Büyük Doğu)- “cu bir arkadaş haykırdı: — Şu güzelim Arapça“ odan hediye her kelimeye düşmanlık ettikleri halde, yeğâne ; göğüslerine . bas- 'tıkları ve asla yeni: Türk- çesiyle :değiştirmeğe ni- . yetli görünmedikleri tek tehdit ve itham keli- mesi, bul. İstanbulla. ' 16 << İğiğ iğ. UR Gönül eski bir'rüğdda kaldı... zi konuştu > benimle tablada Adnan Özgü, İstanbul — Sözlerinizin © birçoğunu, zaman, kendi kendine cevaplandırdı. Birinci süaliniz- deki isteği yerine getirmek için her ân biraz daha gayret sarfediyoruz. İkinci meseleyi pek “anlayamadık; anlayabildiğimiz kadarıni da doğrudan doğruya vazife ve imkânlarımız içinde görmedik. Üçüncü meselenin ne- ticesi.ve içyüzü her halde malümunuz... Dördüncü su- alinize «şimdilik hiçbiri?..» demekten ari ne cevap verebiliriz? N. Ongan, Beylerbeyi — Şiirleriniz hakkında gö- rüşmek üzere 'bü Cümartesi günü idarehanemize kadar zahmet etmenizi rica ederiz. Adana: Mahmut Atagan, Âdil Emin, M. Ali Elmasgüneş,' İstanbul: Şevket Şenkan, Adana : Yaşar Turgut Can,'S. Zeki Sözer, Demir Alşan, Çalıköy : H. Ilgar, Birgin, Sacit Edis, Afyon : Osman Yüceer, Ankara: Turhan Atay, Antakya: Kemal Sağlam, Kayseri : Şamil Güney, Konya: Ayhan Karasu, Me- tin Erksan, İstanbul : Nadir. Öner, Ahmet Kaygısız, Ankara: Cevdet Ecevit, Tahsin Hevedanlı, İzmit : M. Baştürk, Çanakkale : Mehmet Ayhan, .M. Hifzi, Balıkesir :* Şaban Tunç, Ankara : R. C. Kilis, İzmit : Kemal Suerdem, Giresun : Burhan Sunar, Konya* Zeki Ziya Yalvaç, Adana : Kadir Baran, Diyarbakır: Lütfi Şener — Ayrı ayrı vaitkâr ve kıymetli istidat cephelerinize dikkat ettiğimiz sizden, daha titiz, “daha özlü, daha yeni ve olgun çalışmalarınızın mahsullerini bekliyoruz. Vedat Mersinli — Siz haklısınız ; «için» le «niçin» kafiye olmaz. Fakat şimdi bu ölçülere aldıran pek yok! İzmir: Orhan Hızır — Suallerinize madde madde cevap : 1 — Bahsettiğiniz «şairin mısralarinı ezbere bilmediğiniz için sizi tatmin edemiyeceğiz. 2 —,Fark,, mânalarındâ; daha doğrusu o «münekkid: in teveccü- hüne mazhar olmuş şiirlerde mâna aranamazken öteki- lerin mânalı bülunmalarında... 3 — Sizinle aynı düşün- cedeyiz. 4 — Kitap neşriyatı için müsait imkânlar arı- yoruz. 5 — Her halde var; ve siz de (Büyük Doğu) okuyucusu olduğunuza göre bu «varı bol bol görü- yorsunuz. 6 — Memnuniyetle... HALÂ IKİNIZ Koptu takvtmimden 'yine bir * Sen. ve: gözlerinde çimlenen : yaprak, mevsi Gözler ufuklara yeniden daldı... Beraber geldiniz. Bir hüzün düştü çırpınarak, ; Günahlarınızı döktünüz deli, Sonra gittiniz, © Başka gözlere ve alnlare 'resim, Ne de uzaklaştı davarda yeti “Hasta dadaklarda halâ o'isim Ve, kırık hülyalardâ hdlâ ib o Ali Fehmi BULVER j Beni fkunazda Ürker Deli'e pale N. ERDAL “rettir. SELÂM Selâm, insanların bir- birini ogördükleri © yet- lerde, birbirlerine alâka- larını, bağlılıklarını ifade için en kısa tarzda kul- landıkları kelime veya ha- reket remizlerinden iba- Evet, bu remz içinde, aynı husüsi sınıf- aynı milletten, tâ en geniş insanlık dairesi- ne kadar, âlâka derece- sine göre bütün ifadeler içiçe tezahür halindedir. Fakat biz, belli başlı selâm şekilleri arasında tam bir muşahhasa geç- meden evvel, selâm ve onun esası hakkındaki kıymet hükmümüzü ko- yalım: Muhakkak ki, sa- dece bir selâm şekli bile bütün bir milletin: şahsi- yet ve ruhunu ifade eder. Bugün, selâm mevzuunda muaşeret edebimizi Garba göre ayarlamak vaziye- tinde bulunur ve bütün şahsiyetimizi (kaybetmiş görünürken, acaba selâm hakkında en küçük bir düşünce zahmetine gir- dik mi? Evvelâ kelime, “selâm,, kelimesi doğrudan doğru- ya bizim ana kaynağımı- za mensuptur; yâni İslâ- mi... Şelâm mefhumunun, malüm kullanılış yerinin gelmesi gi- teslimiyet o ifa- desidir; ve “selâm, mut- lak ve mücerret mânasiy- le Allahın isimlerinden biridir. Fakat bizim bu isimden müşahhas vasıflı mânada (anlayacağımız, birbirimi teslimiyetle Wu X Müessisi : Necip Fazıl KISAKÜREK BÜYÜ Ku U, Müdürü: Nizamettin NAZİF D O Ğ ER Yan ve | e teka işleri müdürü : Fethi KARDEŞİ uk So.No. — ON doll e İbrahim Hor: Yillik abone: 12 lira — Altı aylık : 6 lira — Üç isi * yok İLÂN'KABUL E£TMEZ © . WA e ge * bağlı olduğumuz kaynağın işaretini verme hâdise- sidir. Bu ciheti. bir kere an- ladıktan Sonra, işi cephe “ cephe inceleyebiliriz. Neslihan KISAKÜREK

Bu sayıdan diğer sayfalar: