tarafı 6 tir; ve dolayısiyle dâvanin, İslâmiyeti ol- duğu gibi oldurmaktan başka bir şey ol- termeğe çalışırdım. İşte bütün ölçü: İslâ- Mirim ye ıslaha getiyacı yoktur ;. bi- sılda idrake ihtiyacımız vardır. lâmın büyük duygu ve düşünce çilesi içinde pişmiş üstün san'atkârlari olan Lebid; İbni Fârız, Sadi, Hâfız, Süleyman rel De? Galip gibi örneklere nisbet. le bir kaburga kemiğinden daha küçük bir parça; fakat nazmı tereyağından kıl çeker gibi meramına uyduran, gerçekten sr telkin iklimlerine asla sokulmaksızın a tebliğ reçeteleri yazan bir “hüner- ver, dir. Sırası gelmişken a ki, büyük şiir, tereyağından kıl çekercesine kolaylık göstermek değil, tereyağından Anlayışımı hulâsa ediyorum : €ye rağmej Mehmet Akif, Bütün bir sahte gidiş içinde, o sahteliğin sadece sahte olmıyarak aynı kıratta bir aksülâmeli halinde, hem mefküresi ve hem sam'atiyle, hakkı verilememiş bir Ka: kikilik, aslilik ve hâlislik örneğidir. Bu bakımdan, onu, hakkını verememiş de ol. nına geçebilmiş ve bu pilânda gerçekten ahlâklı ve feragatli bir kahraman hayatı yaşamış, fakat aynı yolun beklediği ger- cek kahramanların gerçek vasıfları önün- de mahcup kalmış kabul edebiliriz. Karar : — İcabi düşünüldü. Mahkeme hey'eti rey birliğiyle mucip sebeplerini «vukuf ehli» aporuna İstinat ettirerek, Mehmet Akif'e, fekkirine, küçük şairine, fakat hayatiyle bü- — ei ve namuskârına Allah rahmet etsii MA HKEME - ÜÇYILDİZ dilini en evvel sadeliğe ve hayata ulaştı- sa gününün biricik büyük (aksiyon) pilâ- ğı! po ÜÇÜNCÜ YANLIŞ Yanlışlıklar kumkuması mahut örnek cümlenin üçüncü hatası, cemi isim- lerini takip eden fâillerin cemedilmesi (hatasıdır : ,Birçok adamlar, mütead- dit Ma e km bö- lük askerler g Şi ürkçede cemi * ialişler rinden birkaçı: Birçok, pek çok, müte- addit, yığın yığın, bölük bölük, sıra sıra, dizi dizi, çeşit çeşit vesaire vesaire.. Cemi ismini takip eden fâil, ister cemat, ister ne- bat, ister insan olsun, as- la cemedilmez. Birçok insan, pek çok hayvan, müteaddit gaze- te, bölük bölük asker, yı- ğın yığın buğday, sıra sıra yalı, dizi dizi karga, çeşit çeşit kıyafet... Doğ- rusu budur. Hâdiseyi, kaideler bir tarafa, zevk yoliyle kav- ramak pek basit... Türk- çenin mimari dehası, na- sıl sayı sıfatlarını takip eden kelimlerin cemedil- mesine mâni ise, sâyı fatlarından hiçbir farkı olmayan cemi isimlerine de âynı muamelenin tat- bikini âmirdir. Nasıl, 8 liralar, 12 elbiseler, 24 diyemiyorsak, öylece, birçok liralar, çe şit çeşit elbiseler, müte- addit mebuslar diyemeyiz. Diyemeyiz' ama, diyo- ruz; ne buyurulür ? Buyu- rulacak olan Türkçenin öldürüldüğüdür. Dilei “ 36, TİSİZİNLE BAŞBAŞA - Hüsnü Hakman, İstanbul — Elinizdeki ' birinci cilt sayılarını bize getirirseniz, . ciltlenmeleri için sizi mücel- lidimizle temasa getiririz. ehmet Ali Elmasgüneş, Turgutlu — Dileklerini- zin ikisini de yerine getirmek. elinizdedir. Kem. Sey; Haydarpaşa — Bugünkü kâğıt vazi- yeti karşısında" yine en iyi kâğıdı galiba (Büyük Doğu) kullanıyor. (Avunabilsek) tarzındaki sütunlara artık lü- züm görmüyoruz. (Büyük Doğu) yu derviş mecmuası di- ye vasıflandıranların. istinat ettikleri sebep, yüreklerin- deki karanlıktır. (Dâvanız - dâvamız) sütunu, okuyucu- larımıza verdiğimiz yer ve değeri göstermiyor mu? Celâleddin Demiray, Ankara — e muhatabi- nızın vakti olsaydı da, ona yönelttiğiniz altı sual üze- rinde sizinle uzun uzun, derin derin konuşabilseydi... Bu suallerin cevabını, belki birçok sual gibi, (Büyük Doğu), sormadan size vermiş olsa gerek.. Mahmut Şadi Erdem, Ankara — Verdiğiniz misal, dikkat ve meraka pek şayan... Fakat bunun intişar ta- rihini bulmaya bizce imkân yok... İkinci misalin de ait olduğu eseri hatırlayamadık. Yalnız şunu biliyoruz ki, birçok İngiliz âlim ve münevveri, İslâmiyete olan takdir ve alâkalarını defalarla göstermişlerdir. Bu hususta size: birçok vaka sayabiliriz; fakat sizinkilere birdenbire intikal edemedik. Yakında müşküllerinizi (Büyük Doğü) da halledersiniz. Mustafa Alakil, İstanbul — Adıdeğmez, kim oldu- ğunu haber verirse, sonra bu kadar güzel bir isme nailiyet değerinden bagi, me Vedat Atçeken, Kayı — Biz, köylüyü değil, onu: bu hale gerilen ölçüyü ge görenlerdeniz. Mehmet Çelik, İsparta — Muhatabınız pek mütehas- sis oldu; teşekkür eder. Daha umumi mahiyette ve her- kesi alâkalandıracak mevzuda yazılarınızı bekleriz. Kemal .Özbayraç,' Erzurum — Şiirlerinizi, duygu, düşünce ve ifade ölçülerinizde biraz daha genişlik ka- - zandığınızı gördüğümüz gün, memnuniyetle göğsümüze basacağız. san ve Müessisi: Necip Fazıl KISAKÜREK BÜYÜK u Müdürü: Nizamettin ĞG ann ve e Keki işleri müdürü: Fethi KARDEŞ D O U uy k So.No.15 Cağaloğlu ük dd İbrahim Horoz Yıllık abone: 12 lira — Altı aylık : 6 lira — Üç aylık : yok | LÂN KABUL ETMEZ V SOKAK Muaşeret edebinde 80- kak bahsi, başlı başına bir dâvadır. Zira sokak, muaşeret edebinde, ferd ferd preamp fakat aynı ruh v köküne bağlı oleklerin mızla karşılaştığımız ve kendimizi bunların teftişi- ne arzettiğimiz içtimai geçit meydanıdır. Sokağın şu târifi, ora- da nasıl bulunmamızı tâ- yine kâfidir. Evimizde kendi kendimize, dostları- mızla kendi âlemimizde bulunmamızdan birkaç de- rece daha itinalı... Onun içindir ki mesele, sokakta adam bulunduğunda veya bulunmadığında değil, bu- lunanların anladığında ve- ya anlamadığında değil, sadece sokağın mânasında ve bizim bu mânaya ria- yetimizdedir. İslâmiyet her şeyin ru- hunu ve kökünü tesbit ettiği gibi, muaşeret ede- binin de bütün içtimai ve bedii incelikler dairesini çizmiştir. İslâmiyete bağlı oldukları halde onun her sahadaki zevk ve incelik daireleri dışında kalanlara acımak lâzımdır. Bu hu- susta İslâmi hükümlerin özü, işte yukarıdaki sokak târifimize ve bunun ge- rektirdiği vekar, dikkat ve zerafet edasına uygun- ur. Gelecek hafta, işi mü- şahhas pilânda mütalea edeceğiz. Neslihan KISAKÜREK