HÜSEYİN MANSUR (HALLÂC) — Allah sırrını takdis etsin — Tanıdıklarından bir hallacın dükkânına uğradı. : Hoşbeşten son- ra hallacı bir işe gönderdi. Hallaç ge- ağn dönünce Mansur'a dedi ki: Hüseyin; senin için bu- gün İteniek kaldım. Şimdi ne ya- pacağım? Mansur, fil dişinden yontulmuş gibi zarafetli parmağının ucuyla henüz atılmamış pamuk yığınlarını işaret eder etmez; tel tel saf pa- muk bir tarafa, kıtık ve süprüntü bir tarafa ayrıldı. Ve etrafta, bu kerameti işitmeyen kalmadı. On: dan sonra; Mansur'a (Hallâc) lâka- bını taktılar. ve dörtyüz rekât namaz u üstün derecedeyken bu didek ağır yük altına girmeniz niçin Cevap verdi : — Allahın dostlarına ne rahat- lık eser eder, ne de işkence.. On- lar bu sıfatlardan fânidirler, #k* Odasına bir adam girdi; ve Mansur'un etrafında bir akrebin dolaştığını gördü. Akrebi öldürme- ğe davrandı. Mansur, mâni oldu: — Bırakınız!.. 12 yıldır arkada- şım... Etrafımı dolanır durur. .* Nihayet Mansur'dan; cihanı velveleye veren meşhur sada yük- seldi : > — Enelhak!.. — Hak (Allah) beniml.. Müthiş bir fırtına... Derece de- rece inananlar, zühd ehli, vecd ve hal sahipleri, kuru akıl ve satıh adamları, derinin üstündekiler ve altındakiler, dallardekiler ve kök- lerdekiler arasında görülmemiş bir zelzele... , Bağdadı ve bütün dünyayı gezdi : — Enelhak!.. — Hak benim! Hayret, dehşet, merak, dikkat, hiddet, isyan... ki” Dediler : — Yâ Mansur! Hak odur de, . benim deme! Dedi : ADAN BAETLA — Evet, evet; ondan gayri ne vardır ki?.. Lİ Derdi ki: arifet. eşyayı mânada yok güller ibarettir. #4“ Derdi ki: — Haktangelen ilham odur ki, hiçbir fikirde ona keışı durabilmek mecali olmasın... “** Derdi ki: — Dünyayı terketmek nefsin zühdüdür; âhireti terketmek lün zühdüdür; kendi kendisini ter- ketmek de canın zühdü. #*#* Kendisine elim söz açanla- rada yi — Sabır mı 'dediniz? Bakınız, sabır nedir! Elinizin, ayağınızın kesilmesi... Sonra da darağacında sallandırılmanız... Sabır budur. kendisine sabırdan SÖZ senii Mi harfine âkıbeti- ni bildirdi. #4 Bir gün, Peygamberler Peygam- beri hakkında şunu düşünmüştü: — Niçin Mirac gecesi yalnız inananların bağışlanmasını diledi de herkesin bağışlanmasını istemedi? Resuller Resulünün mukaddes ruhaniyeti, hemen Mansur'un kar- şısında cisimleşti ve ona hitap etti: — Benim gönlüm, Allahın fer- manlarına aynadır. Ben ancak onun istediğini dileyebilirim. Eğer Allah her kulunun bağışlanmasını iste- seydi ben de onu dilerdim. Mansur, başından tülbendini çıkarıp, Allahın, âlemleri yüzü suyu hürmetine yaratmış olduğu Peygamber huzurunda keramet göstermek ei bir hale düştü, ve şu karşılığı a — Bu ek sonra, O tül- bendini çıkardığın başını ER feda etmen lâzım... Tâ ki senden razı Mansurun düştüğü ve slkediği halin bütün sırıl... O, darağacında şöyle diyecektir : «Ben alin başıma nereden geldiğini bilmez eğilen Fakat sadık Ag emrinden ve vaadımdan yüz çevir- meyeceğiml..» nsur'un sesi, Şeriat ve haki- kat lerce ürpertilerle e a — Enelhakl.. — Hak benimi #*# Cüneyd'e sordular : — Bu lâfların tevili var mıdır? Onun tevili gününde değil, Kerbelâsi günündeyiz. ##* Şibli de buyurdu: — Biz Mansur'la aynı şeydik. Halk bizi deli sandığı için kur- tulduk; fakat Mansur'u akla nisbet ettiler ve astılar. * nsurun bu nidası karşısın- da, gönül ehli duymamazlığa gelir, onu kendi haline bırakır ve ne inkâr, nede tasdik ederken, inkâr- cılar ve zahiri ilim mensupları birdenbire ayaklandı. Artık Man- surun üzerine, hücumların, it- hamların, söğüp saymaların en a ları yağmaktadır. İnkârcılar Halife- ye başvurdu ve Hüseyin Mansur (Hallâc)ın öldürülmesine emir çı- karttılar. Halife, evvelâ; Mansur'un bir yıl zindana atılması emrini ver- di. Bu defada halk, bütün anla- yışlıları ve anlayışsızlariyle zinda- na akın etmeğe başladı. Hemen Halifeye haber uçuruldu Mansur'a akın halin- — e o, yine ölçüye sığmaz lâflar ediyor. - Tekrar emir çıktı — Bundan böyle“ onu kimseyle konuşturmayınız! kimse Mansur'ün yanına uğrayamadı.' Halife, iki defa iki büyük zatı gönderip telkine çalıştı: — Yâ Mansurl.. Sözünden dön, özür dile ve a Cevap — Sea kim a özrü de o dilesinl.. ce, Mansur'u zindanda Slm. İkinci gece ne zindan vardı, ne de Mansur... Üçüncü Mansur ve zindan yerli Mensur, izah ett Ik gece O adayla “Beni bülamadıniz.. İkinci gece O bu: (Sayfayı geviriniz)