RANSIZ ihti: Ep lâliyle yeni bir i başladığını söy- liyen büyük Al- man şairi (Göte), Sadece akışında değişen gizli mânayı işaret etmişti, O tarihten bugüne kadar. geçen yüzelli senelik bir terakki devrinden sonra İnsanlığın mukadderat ufkunda açılmış yeni sv en eşiğine ayak bas- mış bulunuy! Bun dini ak için şair Giyer lüzum Şili. Harbin başından beri dü yamızın üstünden korkunç bir Pİ ka E 3 Bugün bilgin, filozof, sanatkâr saydığı- işi um; sole Hin yaralarına merhem ol çalı- yüğü Denilebilir ki "bilginler dabi, bâlâ harb nakları ag gibi, hodbince - bu hod- binlik mil Bazı memleketlerde, bugünkü çocuklu- gun, yarınki gençliğin (ideal) bir biçimde yetiştirilmesi yolunda, tereddütlü de olsa, bir takım yeni adımlar atılıyor gibidir. Bu- na da memnun olmalı mı dersiniz? Ne de olsa görüyoruz ki, eğitim miyor ültür) sistemimizin kuruluğunu, sar- sık, çapraşık ve kördüğüm olduğunu bağıra- mıyor | Yarınki neslin terbiyesini düşünmek elbette zor bir iştir; önce umumi ihtisas bil- İTİM Si “sorulacak olursa, helinde geçen ölüm, inhilâl ve sonsuz isti- rap mevceleri kâfi delil... Evet; yeni şart ve icaplariyle yeni bir devir başlıyor. Her başlangıç gibi bu devrin de ilerde arzedeceği manzara ve inkişafları şimdiden tayin etmek güç- tür. Fakat, geleceğin oluş şartları, geç- mişteki şeylerle münasebetli olduğu için, - tecrübe ve bilgilerimize dayanarak ha- yatın yarınki şekil ve istikametini bir dereceye kadar tayin etmek pek de ha- yali olmaz. Bu yarın, hiçbir zaman, bugün ol- duğu Miaüiir ehemmiyet lecekteki (o inkişaflarına karşı tedbirler İN TEMİMİZ gilerine ihtiyaç vardır. Ara sıra parlak, gü- sözler 'kürsülerden tavanlara, dinliyen- derin ve gerçek bir inandan, hele milli duy- gunun kuvvetinden ileri gelen feryatlar de- ğildir; bundan dolayı olsa gerek, (kubbede Kurulu) nda bulunuyordum; bir imtihan tali- matnamesi yaptım. Arkadaşlarım, bu. tali- matnamenin, bir (okul) di gun gördüler. Fakat iş (Bakan) ın önünde konuşulmıya gelince, allak bullak oldu. (Ba- kan) : «Mektep tecrübe tahtası mıdır ?» de- di. Bu söz üzerine arkadaşların ne dedikle- rini, ne yaptıklarını, bırakınız, Di m. ün bir gerçek var: Kültür sistemi- yazık, s'stem bile değildir. Okalla ar, programlar, kitaplar var a! Bu kadarı yet- mez mi?! Ve Türk milleti, yarınki gençliğini kayan bir alan üzerinde bırakmış bulunuyor- sa, . kimdedir? ugi miz, ne seleyi, evvelâ bir kitap serlevhası kadar kak ve kabaca vâzedelim; sonra belki sosulmıyacak da olsa, bu kitaptan sahife sahife okumıya başlarız. Kâzım Nami DURU almak ve onu hecelemiye çalışmak her memlekette günün başlıca mezuudur. ünya ile birlikte bizide ehemmiyet- siyasetimız olduğunu bilmiyoruz. Varsa bile onun hazırlık tedbirleri nelerdir; görmüyoruz. Ve hangi esaslara göre tan- zim edilmiştir; farkında olamıyoruz. Altı sene devam eden harb sete güdümünde, günü gününe değişe siyaset takip etmiş olduğumuz için, harbten sonra aynı see devamı korku- su, ep ki hakkım hali, cemi işi İsmi (anor- mal) bir vaziyettir. Rekabet ve kontrola imkâ bırakmıyan böyle zamanlarda — imkânsızlıklarla beraber birçok mü- sait vaziyet de hasıl olabilir. Harbin za- me kıldığı tedbirlerle kütleleri idare et- sl zere göze çarpmıyabilir; yahut tam ersine büyük muvaffakiyetler > gös- e Bundan birşey çıkm Asıl mesele, tabii halin Mile ortadan dir. İstikbalin hay: essir olacak yeni (teknik) imkânlar, etisndi ve icti- maji aparata eskiye benzemiyen yeni bir dünyan yolunu işerekiamikin ve kafaları böylece etrafında halkalamak- adi Uzakta sis ve dumanlar içinde nurdan ayalıni anc PE eğ meçhul bir şehrin esrarlı” nzarasını andıran bu dünya, belki nizi mesut top- raktır; yahut insanlığın hayaline akset- iaiş bir serabdır labilir; er hale. amma ola- caklar üze rınca, memleketimizde sadece horultular yükselen bir koğuş manzarası görmek e buna tahammül etmek; işte bu ola- zl Adesenin göziyle her hatta bir iş ve hedef: ( Büyük Doğu) Fotoğrafçısı diyor ki: «Otobüsde şoförün gözü önünde seyrüsefer maddeleri değil, Devlet Ziraat İşlet- melerinin Narköy şarabı ilânı vardır /» rr AA