EYTİNYAĞI, et, susuzluk, sabunsuz- luk, ihtikârla mücadele, nakil vası. e a ların sefil manzaraları e SIZ- latıyordu. Ve daima — Bu içtimai dt bir şirpençe gibi, bir türlü kapanamıyor. Fakat, niçin ? Suali dillerde dolaşıyordu. ecdadı ızâm) mımız, bu zaj o bunun için de, birçok e biliyorum. selâ... Bıyıkları tamamiyle çıkıp da artık üslikann) lık çağına gelmemiş olan- ların yalnız başına sokağa çıkmaları âdet z vaad Hattâ birgün, henüz bıyıkları ve başlayan bir gence (çocuk) de- . O itiraz etmiş: Çocuk m rini Me bı- m an genç, hem n tarağı alınca, irili larının üzeri. ne see miş.. iy - e . gencin gös- ady bilm . Lâkin, (civelek) de- olaş verebiliyo Fakat, Tanzimat Devrinden sonrası malüm... Evvelâ şunu arzedeyim k n a p a 2 p <a s B p a a B p . B te Ss ân yo ünki derhal iki kuvvet muhalefet Sir Biri zabıta, digeri halk.. cra mahallelerde, en ibtidai erhal ağa çıkmak tarafa pençereden bile dışarı baktırıl- . (Ki ie çocuk) tabiri yok- tur. iie, anasında; a h olurdu. O, mu &ile: ına yerleştirilirdi. Ve bö aneen denilen sıfatı iktisap iy Fikir adesesiyle geçmiş gün : Meş- rutiyetin ilk (Meclisi Mebusan) turşusu... DE Da Z Kimsesiz Çocuklar Meselesi Ziya Şakir Balkan harbi ve Birinci Cihan Harbi, rçok kız ve erkek çocu Bu ferdi yardımları içtimai bir va- zife haline sokan ilk devlet adamı, (Mitat Paşa) oldu. Bu zat, kimsesiz ve haşarı çocukların barımdırıp ilgin e ve aynı zam yazı e bir san'at amm e ör e len ilk içtimai yardım cuda getirdi. Kimsesiz dan değil - evlerden toplatarak oraya yerleştirdi. İlk defa olarak (Tuna) vilâ- etimizin merkezi olan Rusçuk kasaba- sında Ra bu islâhhane okadar iyi ne- tice verdiki, onu müteakip Selânikte Bursada, Bağdadda birer islâhhane dağlı edildi Mitat Paşa bu müesseseleri vilâyet- lerde e İstanbulda da buna ben- zer hayır müessesesi bulunuyordu. nesinin deniz tarafında- Rüşdiyesi) ne vam ediyorlar, Ze liyakatlarına göre, ya Or eyi bitirdikten sonra Kuleliye, yirmi aReç erek abit çıkıyorlar, mek s bulunduğu yerde (Kılıçhane) denilen ere, ye) ye devam ederek demircilik san'atı Kya rdı. ultan Abdülhamit, kimsesiz çocuk- lara çok ehemmiyet vermişti. Bunları toplatıp (Sanayi alayları) nın kadrolarına (subyan taburları) ilâve ettirmişti. O ta- rihte Ahırkapfda (Dikimhane) denilen bir askeri müessese vardı ki, asker elbise ve çamaşırları orada dikilirdi. Subyan tabur- or iş öğrenirlerdi. Bunların içinden tedricen ederek zabit olanlar da az değildi. riye subyan taburu) da Kasım- bahriye makinisti olurlar Paşanın kurduğu islâhhanöler, tekemmül etti. Bunlara (Sanayi Derslere, muhtelif edildi. Bu arada, İstan- Sanayi İN u (Dâr arz Say çocuklar için açılmış olan bir idi. Son devrin ad d lari bir haylisi, o şefkat yurdunda yeti; şmişti, - 206 Ka ae maruz bırakıl mü arken, ortada bir tek > dek bile görülmüyordu. Hal buki bugün, e yarıları, kız çocukların bile sefil ve perişan e > larını görüyoruz. İçi erha- metle değil, hicap e > gym geni diyoruz. esseseler yaşa ai La bime bir dai yan mü şalara yol tI. siler ının pek ye gördüğü | ie meseleye birtürlü hal Garami bulunamadı. m bu işten ümitlerimizi kes- İşti ( 'diğimiz vd e l m birden- e ge kleri Dârü- çaldığını biliyoruz; sonra da işin buka: basitce ele alındığını görünce muztarip kahkahalarla soruyoruz : — Madem ki bukadar basitti; şimdi- ye kadar acaba niçin buna teşebbüs edil- medi ?.. ii daima te etmez. Fakat a ei kâfi değildir. mi > ipi yarayı kökünden kazıyabilme! çin - yukarıda birkaç satır ülâsa et- & 8 e © g B E n ie de içtimai mânalar çıkarmak lâ- mdır, irfan müessesesi Bir zamanın Mizahı: Meşrutiyetin ba- kör gözle girenlerin kör göz gösteriliyor. Bu güne ne bül uygun, değil mi?