e n ip z N ida hi e le Asker ş Rü ştiyesinin dördüncü sınıfın» dayken (İsagoti ) okudum. Küçük; bir formalık bir mantık kitabi..: lıştı g miş, heme bi deli yolarak içeriye atmış: * ülücü, sağ — İşte, ar çocuklar, Mhocanızm tarif ettiği insan! Vi, z de RK nin bu tarifine gü- lebiliriz. İnsanlar, umumi yapıları bakı» mından birbirlerine benzerlerse de ara- T birbirlerine nazaran büsbütün sald (Üniversite) borsası Reşad Ekrem KOÇU (ÜNİVERSİTENİN Eâ Edebiyat Fakültesi kalem dasında lise me genç soruyor — A yer var il Edebiyat Fakültesinin şubeleri zahir Haliç'te knk sokakta belediye otobüsüdür! Edebiyat Fakültesinin “Tarih, Coğrafya, e çek Ey, (Arkeöloji), Sanat Tarihi, ransız, İngiliz, Arab, Fars'v Gi File şubeleri vardır. Delikanlının radığ; ubelerin hangisindedir 2 Gel e nal einen mi tahsil edecektir ? Coğrafya tarih mi yapacak- tır? ay Hangisinde olur Dolmuşa bir kişi!.. Bir senelik tecil alkan alacaktır ve ii yıl, Allah kerim... Eczacı mekte- bine girer.. Dişçi mektebine girer... yıl 100 genç alınacak- mış... 103 talib çıktığından bir müsabaka imtihanı icabetmiş... Kalabalıktan sesler yük- selmiş : Allah rizası için üç arkadaş hakkın- Kayıt ve kabul hakları devredilebilseydi; kasem ederek beyan ederiz ki, bir de kara borsa kurulurdu : — Tarih fişi, Cografya fişi alıyorum!.. — Alman, İngiliz, Japon, Çin fişi alıyo- rum !.. : Ve bu arada muhakkak ki Tıb: Fakül- tesi fişi üç bin lira ederdi. “Kabahat gençlerin değil efendim! Biz g umumi vasıfları lar. , Her insan Allahtan haber veren ay- rı bir âlem; gerçek ölçü budur, nla e İnsanlardaki beden si b nui sani arası, r “uygunluk görürüz. Böyle öldeğağar bize hayvanlık eyi a getiren muhit, ıkları dakiiyelii topluluk Ka eri, milletleri. birbirlerinden ayıran, ie teş jik) farklar değil, işte b ruhi vasiflardır. onuştuğum dil benim * eserim değildir; ondan aldığım duyguları da ben doğurmadmi: Ben, zincirleme, doğrulmuş olana, eklemek ve eklenecek olana eski ek olmak mevkiindeyim. Temeli cemiyette bulun lar altındâ cemiyetin! bl emmesi, pa nâdiği, iğrkndigi alel alabiliyor. Bundan ötürüd ür ki, cemiyet içinde enmek ihtiyacında bu- Pp ğa başvurmayı, ricik kurtu- luş yolu bilir, Riya yalnız kutsiy. duy- arına day n Imaz; nü- 8s n: amaktayız. Si miye sizlik ve halisiyetsizlik...” İşte dalkKavuk- uğun da, yobazlığın'da biricik kaynağı elelim Yi ve » yobazların rına bağlı olmadığı, belki hiçbir «taşımadığı, cemiyetin dini nli ve sofu görünmeyi kârlı sayanlar, bir az olmadı. Ce ti hani kuyvetiye ert, onlara boyu alara göre, her halde (kör kadı) vazi- yetinden bir derece sa tehlikeli (Lâyik) bir cemiyet er içinde dindâr adam, kendi öz k gü K miy; iftiracısına ait bir zıd vasıf altında ezil- mek istenen kurbandır Yobaz Yan dvi ibi saf ve h örnekleri yan yobazını, 19 âsrın'son ve 20 nci ; EZ asrın ilk nisfı bol bol göstermiştir. Za- manımızda ve'mekânımızdaysa bu türlü İoöndleri hamsi ve palamut corumundan daha bol ve ucuzdur. Filânca adam, kud- ya alan adamdır ki, eski samimiyetsiz ve halisiyetsiz yobazın bugünkü cemiyet istihalesini belirten tam bir varisidir. Gerçek aflâk ile ahlâklanmış olan- lar, yobazlığın her türlüsünden iğrenir. Yüksek, .mukaddı ir e bu yobazların gö- zünü kör eden” Ji si ateştir. (İsagoci) mantığının “geniş tr GEY tüysüz derili, düz boylu, aradılışta; re, saçın rengini kapatıyor dersek ne dersiniz? Adesenin göziyle her hafta bir iş ve hedef: /şte musikiden; âlafrangasiyle başarılı Zımız!... alatarkası ve musikiden o anladı-