Evine Alaturkacılar EFHARET Yıldırım... Radyonun M leş sonuncu sanatkâr.. n nerede ve rl bahse- dilirse sasi, saygısız tek kelime sarfe- ildiğini . Mütevazı, kendi ha- linde ti v ve aile kadını Sabık rımla evli; Oya isminde bir de yavruları ar. ksi: meydanından, ışıklarından bile soğukluk akan bir havad eçerken Onünla gazinoda konuşmanın imkânı yok... Ertesi günü, kahır yüzünden lüt: 1 haret Yıldırım'ı yakalıyorum. ve uzun ep Lim luğu, kapı açılır açılmaz, hayret de kayboluyor: Evde n var ki Vaziyeti Me Yıldırım izah ediyor : — Kus Yy Tebrik edip “Güle güle siye dedikten ve hal hi da a atır' sorduktan sonra mdan düşer gibi sual : —Ra Si odan' ayrılmanızın sebebi ? ve kibar haliyle Mefharet azi LR birden şaşırıyor ve: — Gazeteci gibi İm sordunuz! Diyor. Gülüyoru: — Tabii; değe”. adi) için konuş- mıya raga bir teslimiyet ir ve aiiniullez bir sesle anlatıyor azla bir eğ söyliyemiyeceğim dadli” > umumi türden cıy tır. bakımdan bir şikâyetim yoktu. Fakat Igelelim, maddi hetten çok müşkilât çekiyorduk. K. orada ırtlağa kadar ören girdik. Ha- yat “şayanidik mütema eğişmesine rl radyoda biz boyuna yerimizde saydık. İcik Yıldırım lâfı al rm. üyorum ve şüphemi ortaya — Sahneden memnun değilsiniz ga- uhakkak ki öyle... Daha alışa madım. Esasen kuntratım altı aylık Olsa sonra seş ve sanatımı, içkisiz Nejat MUHSİNOĞLU yerlere veya reis konserlere ri ai ver yoda "karlaştığınız güçlük- lerden site iki vakacık ! rasının yi eyiet dairesinden hiç dağ yoktur. B u inhisar en ığım için umumiyetle maaş alanlara ik edildi- ği üzere, sabah saat uZi Mn akşam 9 > 10 neceksin ! Sonra atandnin Bini Sant. ni koydul u efharet (Dört Ka lu ie Me iğ > dd ei sİştirâk et Mef- ım ! (Yur. ret .Hanım! (Seans) ın geldi : Buyur Mefharet Hanım! Ders 1: Yürü g an z lenme dan rapor. ie Ele Biyeli istirahat Mefharet Yıldırım edeyim ricasında bulun ursunuz, kaşlar oksa müstafi lin ei Nazik muhatabımın kimseyi .renci- de etmemek için, her mevzuda ga- “yet hassas davrandığına dikkat ediyorum. Nitekim, teşekkür edip vedalaşırken ilâ- ve ediyor : — Hiç kimseye ne bir iğbirarım var, ne de kimsenin kalbi kırılsın isterim Çok rica ederim, tekrar tekrarrica ede- rim; bu hususu göz önünde bulundurun!.. neşli bir havada Cihangirin bu en uzun apartımanından Sıraselvilere doğru ilerlerken, uzakta Tahsin Karakuş, Mus- tafa Çağlar ve Hakkı Dermanın konu. 24 şârak yürüdüklerini gördüm. Aman o esi . Geçendi zı hemen ii li ni yür vi hem konuşuyoruz. An ve radyoyg& dair ilk hatıra yı ep Ai anlattı Cemilin ala bilhas: i kl Hem kulağın, ozulur. 'ahsin Karakuş «Bu da bir sey. mi» hem ağzın Tosunu Ankara (Konservatuvar) ına götür- a dü; ora Türk kisine ait seçilmiş arçaları okuduk. Cânım Itriden, Dededen, Dellâl eden... Şef deizahatta bulundu. cevaba kızan Bakan «Canım bu musikinin ne bestesinde, ne güftesinde mâna vardır» diyerek isal- er gö deye en biri «saçları- İyi düştü» diye başlıyan şarkıydı. Bunu 3 üya kuvvetli bir nükte kahkahası savu- sa m üstad simin «Lebi rengine bir gül konsun» şar- kısını ele aldı. u da <iİlâhi; tüne 1 nsun, bülbül konsun, karga kon- un, andı an bir ta- ile karşınıza kamena özele z üsiki aliağa cilt- şe rp garplıları tarzdadı aye Tzu ederseniz, size de takdim gilin İşte böyle ei. sep kardeş, bu lafları bugünedek hiç bir gazeteciye söylemedim. elan yüzüyl e Hakkı Der man n fazla konuşmadım, diye ilâ. ve sü çin dâva ve(kültür) yazısı ola- Orada herşeyin iç yüzüyle ei baki. katleri ei T — Eyvallah moya ! — ere allah 15 blind 2 ies ek la in |