Züheyr: Mahfelerin e kıymetli atkılar ve kumaşlar atılmış... Bunların Dap AR e kardeş kanı gibi gül'ren Dakar arasında, günü den anlıyanlarca sevilecek bir güzel, değen gözleri kamaştıra- cak bir Üye var. Kureyş ve Görüm. kabilele- rinden olan ulu kişilerin bina ve tavaf ettiği Kâbe'ye kasem ede- rim ki, siz Herim ve Hâris, ba- rışta da cenktede güzel efen- eg iz. ve Zübyan kabileleri bir- koyup ezmişlerken, siz imdada yetiştiniz. li islak Allahtan gizleme. alışı kın! Allah, kendisinden gizlenmek is- tenen Yl bili Bu gün ve dün, ne alinan bit. neler olacak; onların Karer; gözüm bağlı. Ölümden korkimek önu gili * mek 10 kapısına çık; ölüm insanı yaka- layacaktır. Lâyık olmıyana lütuf ve ih- sanda bulunan, teşekkür yerine aleyhtarlık kazanır. Kargıların saplarındaki de- mirlere karşı duranlar, uçların- daki sivri demire a eğerler. steyen, istediği kadar kendi uyunu halktan gizli bilsin; o böyle bildikçe,Şhalk da onun gizli huyunu öğrenir, Nice süküt ediciler vardır ki, hoşa giderler. Bunların, başka- larından üstün olup olmadıkları, ağızlarını açtıkları vakit belli oluverir. Bir insanın dili, onun yarısı; kalbi de öbür yarısıdır. Gerisi et ve kan... tiyar olan, azmaya dursun, ihtiyarların azgınlığını ölüm te- mizler. Gençlerin cahillik devri ise geçer; bir gün olur genç adam, aklını başına devşirir. Ne istedikse verdiniz, istedik, yine verdiniz. Y başkaları izi Ağ üstüste e lere hiçbir şey v MUALLÂKA Omeros: Böyle söyledim ve şu cevabı aldım: — Seni aydınlatmak kolay. Öğrenmek istediğin şey pek ba- ceğin ölülerdir ki, seni tanıyacak ve sana istikbalden bahis aça- caktır. İzin vermediklerin de, se- ninle konuşmadan geriye döne- kler. (Tirezyas) ın rubu bu lâflar- ades) in sarayına annem ilerleyip yerimden kıpırdama kandan tadar tatmaz beni tanıdı. « Hıçkırıklar içinde bana — Oğlum, dedi, bu karanlık- lar diyarına canlı' canlı nasıl ge- lebildin ? oYaşıyan nların. ölüler susiyle aşılmaz deniz var. Yoksa , Truvadan dönerken yolunu kay- kadaşlarınla bu hazin yerlere mi sürüklendin ? — dedim, (Tirezyas) ın ruhiyle 4 ihtiyacı, beni bu müthiş seyahate (zorladı. Yunanistana yaklaşıp vatanımı ettiğim zamandanberi, binbir fe- lâket içinde böyle sahilden sa- hile dolaşmaktayım. Fakat söyle bana, kader seni ölümün ağına presi attı ? Hayatına nihayet un bir hastalık mı, yaln bi oklariyle (Diyan) mı ? Annem, tereddütsüz, verdi : cevap e (Diy re ın tatlı okları, ne de eritici hastalık acıları! Seni bir daha sanli istavabi; senin; hergün yeni musibetlere yuvarlandığını düşü acısı, beni tatlı hayattan nasipsiz bı- raktı, Annemin sevgili ruhunu kucak- lamak istedim, üç defa üzerine eğildim, üçündede o, bir buhar, bir hayal gibi elimden kaçtı. ODİSE Salih Zeki AKTAY mişse görüyorum. Fakat yarın . Prof. Ş. Ü. hirler, geniş bir su tabakası, hu- Doğunun büyükleri Aralarında anlaşmış ve barış Bibliyoğrafya: mek ve söktüğünü örmek gek- ' ak vaziyetindeyken Abs'- P< dk; eğilimli linde zamanı durdurmaya, âşık- / Ü H E Y R lardan Verd, karşı taraftan He- larına ettiği vaadi uzaklaştırmaya Müzeyne kabilesinden... Ba- a seciyesi, öbür Muallâka şairlerinde olduğu gibi, sevgili, tabiat aşkı, cenk ruhu gi- bi unsurlara dayandığı halde on- lardan farklı olarak bir hikmet ve maveraj tecessüs maliktir, Hazreti Ömer, Züheyr hak- kında harikasına özlerinde rabıta ve mâna vasıflarla medhetmez. Şairlerin idir.» Tarzında bir takdir sarfetmiş- İerdi. Züheyr'in Muallâkası, dayıla- rından Herim ibni Sinan ile aynı yin Hâris ibni Avf hak- adır. 10 e çileden çıktı. Hâris; öldürülenin diyeti olarak onlara yüz deve gönderdi. e hâdisenin önü- ne geçilmi u. şte Züheyr; Muallâkasını bu vakaya bağlar ve Hâris ile Herim'i pek çok medheder. Onun da Müal- lâkasında, giriş, sevgilisi, sevgili- sinin ıssız ve kimsesiz memleketini tasvirdir. Sa sevgilinin göç edi- şi, Hâris ve Herim'in sulh yo. lunda fedakârlıkları, sulh yolun- ii bozanlık edenlerin teş- hir a ha ve #edakârlık değerleri; ve uzak- dan uzağa ve derinden derine bir iman ve ahlâk temayilü... pe VA AY A /) 0DİSE ros'un ikinci eseri olan nerken yolda hâdiselere Hayim İşte ihti- evdi . Se nin mevzuunu terkip (Ülüs) in da 3 Penelop ), uzaklarda, artık kocası bir daha sıkıştırılmaktadır. (Penelop); kendisiyle evlenmek isteyen inatçı âşıklarına derki: — Şimdi kimseyle, hiç birinizle evlenemem! Namzetler teklifi kabul eder, gündüz dokuduğu yerlerini gece söker. Böylece, ördüğünü sök. iy lerine dü lının genç kızı, (Ülis) e tesadüf ederek onu sarayina götürür. Sarayda (Ülis) maceralarını an- derin bir yenerek muradına erer. Salih Zeki AKTAY