vzuu gerekti. Ama nasıl? Bu satır- ları o mukaddâöme az om tarafını anlatayım n olmasın lar ve adamımla baş paşa kalabileyim “Bu ada; üm münyene olmağa gelmişti. Ama, ben onu dinle- meden o beni eli v ve tasav- vuruma evvelâ o; yani seçtiğim vak'a kahramanı itiraz etti: mara ne hakkın var? Benden ne istiyorsun? Öna, böyle beylik rağ yol tut maktân maksat he hitap etmektir d ayete kendi- mi niüdafaa edebilirdim. Dü- yelemin çocuğu; binaenaleyh n ona hâkim “olacağım, bana değil.. süitrri bünyevi duru. kat zleri... O er bam- başka bir âleme bakıyor, bi- raz kem yüzü; r- kâyem .için dah pe akl bir sanatı m görüyorum. Binaen; nn mü- teahhit olacaksınız.. ii him güldü: i eahhit ime e o " belki daha çekişecek, şahsiyetini açıkla- (2: mağa kalkışacaktım. Belki sonunda kavga edecektik. İr yapısına bakılırsa, ihtimal be- ni haklayacaktı da. Bereket manımın hikâyesine bir başka zaman devama karar verdim. Cevat günlerce semtime uğramadı. Cevat, yani bana aş vurarak Yel e ve teda- visini tasavvur ettiğim hasta; nereden bulduğunu sordum. Kızarara — Sizin Sed lerinizi aşırdım! dedi. e ei lerimi şe hi kâyemde bu teferrüatın bulun- masına belki de imkân kal- mazdı. Cevat ömründe âşık ol- İk pkınlık etmiş amma, aşk nedir bilmemiş... Bu hususta (Pitigrilli)den daha ai bir tâbir nk ad 8 p ğ izi a sabık şöför, ve iliktir! di m- şair... vi yn kısmet (o Kİ ik ab nasıl hastalanır olmad mıyor. İmlâ halde? Evet, onu nasıl has- yaaa Z Ra kor- kuyor. Cevadın yaptığı . âkin resimleri gördüm. Ömründ eline kalem almamış bir insan, © er.,. Tek başıma bir odada otu- e pr id im. ualin cevabını resim- lerinde e or zannettim. Sİ şe doktorunun dahi bil eli malü a isti- nat ederek ral lirim ki, al. m re bir sürü re- Duv sim ein ya... Bâzıları Kâfalâr”“ 469 ma, bazıları gayet müphem ve yarım bırakılmış hissini ve- ren, pek azı tamamlanmış çlerinde bay i le hâdiseler, halli müşkül birer bilmece olmaktan ne -kadar uzak.. Ve resimlere dönüyer- dum: İşte kalemle yapılmış bir masa, işte bir başka (en- teriyör): Soba başında uyuk- layan bir kedi... İşte bir (na- k ma rası, yokuş... Bahçe, meydan, niz kenarı, kı ağaçları, otomobiller, baca, “leylekler a p g sizin kadar kızdı. Dinleme- m) bunları uzun uza- oldu. Eski şöför, şimdiki r. kıntısiyle resime bakışima ba- kıyordu. Kadının yüzü loş bir (fon) üzerinde vie renk gibi min lerin: koyul © rine çekiyordu. Bu da, resim- de saklanmi ;enen a. bana ifşa eden du. Galöcek sayıl ME cek) | | |