| BUYUK DOĞU © Biz, baştan başa yer yüzünü kaplayan ve hattâ yıl- il insan ve arada temas vasıtası bulunsa, oralara ve her tarafa kadar bütün mesafe, kei hacim ve hareket âlemi üzerinde tam bir gerçeklik ve üyarlık iddia eden küllt ve beşeri bir dâvanın işçileriyiz ; > kendimizi Doğu- Batı diye mevhum ve müteassı ayırt edişe bağlayabilir, böyle bir . darlığa e miyiz? Şekillerin en kemallisi olan bir yuvarlağın hudutladığı dünyamız, tıpkı bir yuvarlaktaki başlangıç ve "bitiş meçhulüne eş, kendi etrafında hiçbir noktayı ş öbürlerinden çözüp ayiramaz, güneşi hiçbir noktada a yip durduramaz bir bütün temsil ederken; herke- n kendi arkasında veya önünde bölgeleştireceği: haki- 13 nihayet son arkayı en öndekinin önüne, yahut son önü en arkadakinin arkasına bağlayıcı fasid daire şive- vol nasıl mekâna yerleştirilsin? Elaman, yobazlıkla- n her cinsinden !.. o Hakikat, eğer hakikatse mutlaka her yeri kaplayacak ve ilerisi göründükçe esasta onu da kapladığı meydana çıkacaktır. Bizim hakikatimizse . her türlü mekân ve mıntaka hasisliğinden mücerred ve münezzeh... & > biz, Doğu - Batı bölümünde, sadece büyük ve şümullü ha, kikatimize yol veren müşahhas âlet, ve manivelâdaki ameli istinat noktası bakımından, vasıtacı gerçeklerin en faydalısını buluyoruz. Mücerret mânada namütenahi bir intişar hakkı tüttüren dâvamız, müşah- has mânada,hele bazı tarihi ayırma zaruretlerine çakılı hudut kazıkları önünde, Doğu nüşe ve iki ayrı dünyaya kuvvetle inanmak ve sarılmak zorunda kalıyor. Elverir ki, Doğu ve Batı bölünüşünün parça hendeseleri arasındaki tefriki hüviyyet, bütüne erdirici bir kıyas vasıtası olmaktan ileriye götürülmesin... © Zaten kendi içinde binbir tezada gömülü, ve bu te- zatlar önünde nisbeten tezatsız Batıya karşı belki parça parça duygu ve şeciye birliklerine sahip bir Doğunun, san'at adına san'at yaparc ye çeoyesiz ve fantazyacı meddahı olmak, en olamıyacağım © >z,bD oğuya galip rengini iğ onu bütün dün- yaya Fire taarruza ve (aksiyon)a kaldırmış olan, böy- lece kendi intişar dalgaları önünde Batıyı sand ve manevi (barikad)lara girmeğe ve aradaki bölümü çiz- meğe zorlamış bulunan ezeli ve ebedi ruhun, hak adına hak yolunda ve iç ve dış istikametlerde sistemli dâva- iie Doğu da bizim için, olsa olsa; ancak bu ruh ında mücerred bir istidat ve ruhi bünye tarlası ola- haritalaşabilir GB İşte bu üstün ve münezzeh mânanın sadece madde mihrakı sıfatiyle Doğu, bir zamanlar dünyayı altın va- . raklarla zarflamak isterken Batı, yalnız kendisini ve lâyık gördüğü kadar bir insanlık sahasını duman renginde bir madenle kapladı; ve bu iki madde ve mânanın tokuş- duğu hudut boylarınca, güneşin doğduğu ve battığı isti- kametlere doğru ister di iki ölem peydahlandı : oğu ve Batı!. ox yapalım; bir zamanlar: sonsuzluk ve hudutsuzluk bayrağı altında kendilerini zorlamış olan biz olsak'd. ifade ve muhasebemizi Doğu - Batı bölümleri güme hiç bir kalıpda canlandıramazsak, kendi öz eğme sonsuzluğuna . ve » hudatsuzluğuna dü marea) a ve zıtlarımıza karşı da vera a Kayalara © Hangi cephesiyle inanmayıp hangi tarafiyle inandı gımızı gösterdiğimiz “Doğu - Batı bölümüne bir kere yerleştikten sonra, Doğu bizce, ötedenberi kendi içinde beslediği binbir tezat yüzünden, yine kendi esas rengine, hâkim ahin kâinat çapındaki (aksiyon) cu ruhuna karşı mes'ül bir ters varış ve batıl' anlayışın zemini oluyor; Batı da topyekün Doğuyu yıldırmış, 'apıştırmış indirmi, Aüviyetinin som re (aksidâva)sı ve zindan bekçisi halinde ufuk- ları kelepçeli; bulunuyor. © Hind denizine doğru içeride binbir zayıf ve perişan, Atlas Okyanusuna doğru da dışarıda tek ve müteaddi bir zıtla çevrili, fakat dış tezahür aynalarının bütün fâni bahşişlerinden ve yalancı larin. müstağni bir hak ve' hakikatin dâvacısı olmak, inanıyoruz ki, memuriyetlerin en şereflisi... 1001 Çe rçevedan racak bir heyec rmaranın lendi su (Yok) bir (var) dir; Geçit vermez, “Dar mı dardır. heyeca: cinnete hakikat (Yole bir (yok) tur; aslâ m y Kari A OTRESM meyhaneyi, Akıl ermez, kağı dümdüz-ve ye arga dala bile kahkahâlar attığı korkuluklardan haneyi is Ne de çoktur. özle Aziz vatani, aziz devleti şunu, âziz ki Kina kıymetler borsasından Mar talık e çuval .buğdayını,. Necip Fazıl KISAKUREK Bunu istiyoruz! i, aziz e aziz hocayı, aziz kanunu, AZİZ bara ce yunu kova kova Haymana çölüne taşıtacak; Memis'daymın nişas- milyonlarca tona muhtaç devlet (silo) suna cezbedecek bir vi şahidin, tesir altında hâkimin, kopyacı talebenin, rüşvet kumbarası memurun, mühürü basan âlimin, ik inerek ölüşiindeki sırra, (Morg) raporlarında madde tayin ettirmiyecek bir heyeca kuma iileyi, (genel ev) i arsasız bırakacak; veren kitap pyeni bir toprak tesviyesine tâbi tutacak'bir heye aşağı vecizelerin, sahte - ss au (Var) bir (yok) tur; rmın, yaldızlı kuvvet haplarının, kalpazan tesellilerin, çakırcalı yasaklarının yüzüne tükür- yusyuvarlak tecek; ve de) Hem ei) iş ceo 2 birezerrdelge, bir zerreciğe, bir zerreciğe i > azı edecek bir. hi Dönen oktur. MA (Var) bir > dir, Baş ve ayak. Bu kadardir. n ötesinin Ahmet Abdülbaki Bun Hiç kimseyi isim om siiğiietik tek başına bırakmıygcak, herkesin peşine mukaddes bir. CASUS İR gölgesini memur an.. aşını eşşek kafasından ayırt edeh biricik kaygıyı, ebediyet, &bediyet, ebediyet hayata besliyecek bir heyecan.. hesabını verecek bir enza Otm alli taahhüt altına giacak bir heyeci u istiyoruz !! Ya verilsin,*ya vereceklere DE Açılsın m edecek bir heyec.