Sö YLEYEN O, hürmetler içinde dinleyen ben: « — İnkılâp âbidesi olarak heykel seçil- di. Bir (oldu bitti ) ğı muhake- me edilmiş, şartlariyle şartlarımız ara- sında tenasüp aranmış değildir. “Madem ki Garplılaşıyoruz, e da heykel var, niçin bizde de olmasın?.., Her nokta gibi bundan da a ei muhasebemiz bu rel ses allkpienn müşterek ka- bın. madde nunu, Şu ol m: “İnkılâb ve noksan bir e âle- minin nihal fade vasıtası... Bir ân süküt... Söyleyen o, hayret- ler içinde dinleyen ben: — Gözünün önüne re bir. kasaba... İçim bulanık bir geçiyor... Ayakta durabilmek için üst üste abanimış kerpiç- ten evler... Arnavut kaldırımı tek cadde.. deliklerden akan görmemek her ii bir rai âbideleşme ihtirası, maddeyi tedricen canlandırmak, beslemek ve yetiştirmekten başka ne olabilir? Hiç bir inkılâp, intişar sahasındaki büyük ve geniş maddeyi âbid »leştirmeden Kn âbide kuramaz Bir ân süküt... içinde dinleyen ben — Sonra başka! bis mesele, Heykeli! kimin yapar. Eğer bunu er milli san'at- kârımız yoksa, heykel de yok demektir. Bir inkılâbın en mahrem fikir ve heyecan “a olan heykelini sre O İğ padan * mütehassıs getirtm. Sirleyen o, haşyetler bir Yi söylediğim gibi, poli “akal ya için si mütehassıs getirtmeğe mü- üt.. ey o, dehşetler li ayin bn — Gelelim bu Sabancı san'atkârların diktikleri heykellerdeki fikir ifadesine !.. u ifade, (alâminüt) vesika fotoğrafı se- viyesindedir. Bir âbidede, taşa, her şey- den evvel fikir Okazıyabilmek lâzım. Yâbancı san'atkâr, taşa fikir kazımayı bilse de, ruhu tanımadığı hâdiseyi fikirsiz bırakmış, inkılâp rehberinin başka başka (poz) lar ve kılıklarda iistünkörü kalıbını çıkart- k âdi bir erlikle vesika fotoğrafı teşhir” edilen NRIKULUNDAN DİNLEDİKLERİM el Necip Fazıl KISAKÜREK tek api” basit bir tenevvu , içinde ie desi... Asker Mr vi o. ayakli - kalpaklı o, şapka! alıo P çehreyle... İşte dikilen Heykellerde en fikir ifadesi!.. iz m 2 ae et rehberinin o üsti erlikle vesika Fiğ ama imiş “değil; ;0 hareketi, şahıs resmi gerisinde ve ileri- sinde ev etmek işidir. Bir ki Söyleyen o, ibretler içinde çel la — Dikilen heykdlldrde san'at ki kıymı neys: hazırlop ve nn hakla Di çehre tekrarından gayri yn i pore > heykellerde de ayni . kendi m i bir Mk eni sana, bir Avrupalı muharririn görüşünü bildireyim. Fikirlerini mizana vurmadan riri, (Antonyo Anyante (Mustafa Kemal) 140 - 141 inci sayfasında diyor ki; “Türk- * lerin bir kaç Avrupalı heykeltıraşa yap- tırdıkları Ooeserler, Söyleyen o,dehşetler eke dinleyen ben: şin bire pilânda en acıklı tarafı; bu leyli lilere harcanan paradır. Heykel nd “telâkki edilmiş ; böylece milli bir hürmet etmesi istenen bir işde, o ve haysiyet temsil karakolda hırsızlık yap: ve en çirkin nefsaniyetler imei: tatmine yol aramış- lardır. Çeyrek asırlık maili. in meşhur eme tipi, âbide dâvasınında mer- in mii (muka orum. Söyleyen o, melreler içinde e Bani İn ili konüştürakine' ii Memleketin en salâhiyetli müessesesindeki sanâ N 5 mimarlar heyetin- den şu bilgiyi edi- nebilirsin : Bundan lan altm Bir heykeltıraşın tek eseriyle bee Tem kazanacağı parayı toparlamak için, n iyi romancı veya piyes m Ki hezriri 250, €n iyi şair 1000 cilt eser vermeğe mec- burdur. Bir ân süküt... içinde dinleyen ben: — Netice şudur ki, yiiie .âbidesi eykel, yapi ucamuiı icabederken ya- ptırıldı ; Türke verileceği yerde Avru — Söyleyen o, kssvetler telik (korkunç bir menfaat istismarına yol açtı. İşte ram âbideleri üsiünde, düne, e yarına ait bütün ölçüleriyle iş N töabiği n “Süküt... Susan o, hasretler içinde dü- şünen ben... “DÜŞÜNCE Bir düşüncem var ; Ateşim gibi benden ayrılmaz, Kanım gibi 'her zerremde. Ne bıçak kazıyabilir yerinden Ne ölüm silebilir derimden. Çıkmaz bu düşünce; çıkmaz, Mahşer gününde bile içimden: “İnsan tarlasında tohum ; Ruhum, Allah Sabahattin Tahsin 11