SÖZ VE YAZI Hatay'ın Fransızlardan istendiği günlerde, Anka- rada, Sovyet Sefaretinde, Celâl Bayar, Falih Rıfkı ve başka bir mebus, bir kö- şede konuşuyorlar : vam Rıfkı, alelüsul, söy- lüy — > Biz henüz Cumhurl- yeti, civarımızdaki köylere bile yayamadık. Sırası mı şimdi Hatay'ı istemenin ?.. Bir lâhza sonra, Falih Rıfkının sözlerinden mü- teessir görünen mebusa, Celâl Bayar: — Aldırma, diyor, o şimdi böyle söyler ama, yarın başka türlü yazar! Vaka aynen olmuştur. AĞIR VE HAFİF Bir Fransız muharriri, (Bernar Şov)a şöyle de- mişti : — Vapuru İngilizler keşf- ettiyse balonu da Fransızlar buldu. Sizin suda yürümeyi keşfetmenize mukabil, biz de havada tutunmayı te- min ettik. Aramızda ne fark olabilir? İngiliz muharriri şu ce- vabı ver: — Basit bir fark... Ağır- lık ve hafiflik farkı sa- dece!.. Ö MEMUR Aygır depolarından bi- rine damızlık olarak, genç ve kuvvetli, maruf bir at satın alınmıştı. Aygır, de- poya getirilen güzel bir kısrağa karşı ilk resmi va- zifesine davet edilince, de- rin bir isteksizlik içinde hareketsiz ve teşebbüssüz kaldı. Manzârayı gören b? bir nüktedanın tefsiri : — Zavallı hayvan|.. Sen demi memur olunca bu hale geliverdin ?.. LAR YUNUS NADİ GÜC, İSTANBUL — Mecmuamız Ülkü matbaasından ayrıldığı için, oradan size gösterilen cilt şeklini tashih etmek iktidarında değiliz. Şu kadar ki, ge- riye kalan 10 sayıyı bir ciltte toplayıp ondan sonra on- üçer sayılık ciltlere devam etmek elinizdedir. Selâm ve saygı... H.H. HAKKIARAR, MERSİN — Bize ve davaları- mıza olan bağlılığınızdan minnettarız. Kaydettiğiniz birinci madde, ana ölçümüzdür. İkinci noktaya gelince, bunda da davamızın Türk vatanının selâmeti olduğuna inanınız ve bize güveniniz! Sevgi ve saygı... MÜNİF EBEOĞLU, MALATYA — Temenni ve dik- katlerinize teşekkür ederiz. Sükütun ve çığlığın zamanını çok iyi bildiğimize inaninız! Yazınızla alâkadarız. Sevgiler... GURBET Hicran, çığlık, alev, düdük, mendil, Gece, gündüz, tiren, firen, kandil, Ette sinir, Sinirde et; Demir yolu, patika, keçi y- yol, Damlaya damlaya, boşal, dol/ Bu memleket, Şu memleket; Gurbet / Minare, tiyatro, apartıman, ev, han Başıbozuk, mektepli, genç, koca, ei kölip, imam; Ayşe, Fatma, Ahmet, Mehmet; Gurbet / Kırmızı, yeşil, sarı, beyaz, mor, al, Git, gitme, dur, darma, bekleme, kal ; Vakitli kovma, Vakitsiz davet; G. Hıfzı EYİAL NASİBİMİZ UYUMAK Yaşamak hoş, Hayat, sadece aramak... Fakat hepsi boş man, uzunca bir yumak, Sevmek sevilmek, Uyumak... Elem ve keder, Rabb, k Ik mak, 40 Si) abbe, çok evvel Kavuş , uymak, Değil midir Yarabbi ? “ Nihayet nasibimiz, Bir servinin altında, Ebediyenu yamak... Temiz, çocuk kadar temiz, Uyumak... Bütün hayata doyarak, Tatlı bir gece sonunda, Uyümak.., Ibrahim Naci ERGÜLER Mahir DURUKAN 2 A 9 AU MELEİSE Soldan sağa : 1 Trakyada bir nehir, su taşıyanğ2 — Tanrı 3 — Su kabı, suvari 4 — Kom- şu bir devlet, yemek yeme — Para konulan yer, aptal 7— İnatçı, gökyüzü 8— Yakında kaybettiğimiz bir sanatkârımız 9 — Vü- cudün kısımlarından, icar. Yukarıdan aşağıya : 1 — Tersi tatmin ede- rek inandırma, büyük bı- çak 2 — Ağaçların toplu olarak bulunduğu yer 3 — Mesele, bir erkek ismi 4 — Saha, atılgan 6 — Vakti bildiren alet, yüzü gülmez 7 — Başına bir harf ilâve ederseniz ağaç mamulâtı olur, değerli ve meşhur bir bestekârımız 8 — Lü- zumlu 9 — Bir erkek ismi, bir renk. ... Muvazi hatların, bazı çizgilerle temin edilen ba- sit bir (optik) hilesile mu- haddep görünüşü... <a Geçen sayımızdaki bul- macanın halli :