UYARI, KADIN — Seni her gece teselliye gelen hayalin elleri... Bak vücudumal.. İşte tü- büyük hattı, dizlerimi, bacaklarımı, ayak bileklerimi görmüyor musun?.. Dünyanın hangi kadınında buldun, bu çizgi ahengi- ni?,. İşte sana o hayalin hakikatını getir- dim. Gel yanıma, ellerimi tutmana müsa- ade ediyorum! AİR — Beni muhteşem bir yalanla çıl- dırtacağına, hakiki şekline gir, boynuzlu Şeytanl!.. KADIN — Neler de söylüyor bu sersem temasın sırrı, tatlı bir zehir gibi kanına karışacak... Gelincik renkli kanının, mas- mavi, mosmor, simsiyah kesildiğini duya- caksın! Etme, delikanlı; görüyorum, beni çok beğendin... Yerinden kıpırdayamıya- cak kadar beğendin. Kalbin o kadar hızlı atıyor ki, kesilmiş bir horoz gırtlağı gibi, onun avucumda çırpındığını duyuyorum. Ensenden beline doğru ürperti meltemleri geçiyor. Yazık sana, toy delikanlı, neka- dar da hassas yaratılmışsın!.. ŞAİR — e yatağımdan, giyinin, ör- tünün, gidin KADIN — RL benden!.. Dedim ya, ben senin Kğ ie kadınım... Netice saniyesinden, gase Söikdan. sonra devam eden kadın... Kadınlık büyüsünden başka hiçbir şeye aklı erme olmayan kadın... Azametli aptallığı içinde dehaya taş çıkaran kadın... Başı ağrıyan kediler, kırda ilâçlı otları nasıl bulursa, bende hasta sinirlerinin muhtaç olduğu şeyi öyle bulurum. ŞAİR — Allahım! Aradığım kadını, ba- na, benim dilimle tarif ediyor! N — Sana, kendi dilimle, kendimi tarif ediyorum! Yani senin daima yaptığın işi, bir kerrecik taklit ederek... Yoksa benim tarif edilmeğe ne ihtiyacım var?.. İşte, bak!.. (Yatakta müthiş bir kıvrılış ve bükülüş ve biran sessizlik) Gözlerin, ta- muş bir çift ampül... Gözlerindeki son aydınlık kırıntısiyle bak, bana bak!l.. İnsan hassasiyeti bu; kapalı gözlerle, iki parmak arasındaki bir sigara kâğıdının tek mi, çift mi olduğunu kavra- yacak kadar ince... Eğer gözlerinde, ilmin ve hesabın ulaşamıyacağı böyle bir ölçü ruhu yaşıyorsa, çalış beni ölçmeğel.. R — Boğuluyorum!.. ADIN — Boğulmuyorsun; beyninin en hassas ıstırap merkezine, bir damla eri- miş kurşun gibi boşaldığımı duyuyorsun. Beyninin en hassas ıstırap merkezinde, benim büyük hakikatımı bütünleştiriyor- sun. Orada, benim her şeyim birleşiyor; duman saçlarım, yosunlu gözlerim, kan peltesi dudaklarım; belime doğru kavuş- mak isterken kalçalarımda dağılan çiz- gilerim, dizlerimin gölge dolu çukurları, en unutulmaz ni daha ahenkli ba- caklarım, ben, be ŞAİR — Devam et, Devam et de çirkinleş!.. KADIN — (Kah kah kah) Sen o aptalsın ki, kelimelerin hokkabazı, bak kendi sa- natını inkâr edecek hale ne kolay gelive- maskara ukalâ!.. de sensin... meselesi bul.. Büyü, sessizlik ve karan- lıkta ışıldar. Gel!.. ŞAİR — Gelmiyeceğim! KADIN — Geleceksin, geliyorsun, gel!.. (Bir lâhza durak) Al şu mumu eline!.. (Bir lâhza durak) Geliyor; işte dünyanın en uy- sal adamı!.. Erkek değil mi; tam erkekl.. Bir adım daha, bir adım dahal.. (Bir lâhza durak) Kaldır şu mumu yukarıya; ışık vücuduma yukarıdan serpilsin... Koş, gölgelerin vücudumu daha fazla gıcıkla- ğun yerde!.. Söyle, zifiri İkaranMikin, beni parmaklarının ucu ve dudaklarının ateşile, apaydınlık, görebilir misin? AİR — Evet KADIN — Söndür, öyleyse mumu! ŞAİR — Seni kaybetmekten korkuyo- rum; yanına geleyim de öyle... KADIN — Dur! Biranda duman olup uçmamı istemiyorsan bir saniye dur! Ha, şöylel.. Şimdi cevap ver! Bütün kâinat, bütün malikiyetlerile bir tarafa, ben bir tarafa... Böyle mi, değil mi? ŞAİR — Bilmiyorum, konuşamıyorum ! Bırak beni, geleyim! KADIN — Bir ii daha atarsan, bir rüya gibi elinden sıyrılır kaçarım! ŞAİR — Büyücü, söyle, emir ver! Gel- mekmi, kaçmak mı, durmak mı, koşmak mı, söyle KADIN — Ne gel, ne kaç, nedur, ne koş; yalnız cevap ver! Kâinat mı, ben mi?.. AİR — Anlamıyorum bunlardan; seni istiyorum, işte o kadarl.. ADIN — Mumu söndür, çabuk (Üflenen mum — Zift — Bir kaç ayak sesi— Somyanın iniltileri — Kileri nefes sesleri) ŞAİRİN SESİ — Ner ipe omuzlarından ötesini a orum. u yakayım mı / KADININ SESİ — Sakın ha! Beni ebedi- yen kaybedersin! TE PELERİNLİ ADAM 17 Per 4 e “aşik Yazan? ŞAİRİN SESİ — Elimi değdirdiğim her nokta kayboluyor. Gebereceğim RADININ a — EK ini PR Sen hiç rüyada sb mü? Sen' hiç le bir öpüş'in kuyusuna düştün mü? ŞAİRİN eme — Çildatmek üzereyim; söyle, nerdesin KADININ ue —Bir SM cevabın içinde... o?.. ŞAİRİN SESİ — Neymi KADININ SESİ — le yok... Her şeyin içi boş... Vehim, vehim... Göklerin dibi, zamanın köşesi, dairenin içi... Vehim, vehim... ŞAİRİN SESİ — Sen de mi vehimsin yok- sa?.. Gel diyorum sanal.. KADININ SESİ — Benden başka herşey vehim... Bunu söyle banal.. "ŞAİRİN N SESİ — Senden başka herşey vehim!.. KADININ SESİ — Yaklaştır ağam du- daklarıma! Tamam!.. Dudaklarımın şeklini ve ateşini duyuyor musun? ŞAİRİN SESİ — Duyuyorum! KADININ SESİ — Söyle, aptal, benim hakikatım mı, onun vehmi mi?.. ŞAİRİN SESİ — Senin vehmin... Her şe- yin vehmi... Onun hakikatı... Yalnız onun hakikatı... KADININ SESİ — (Dipsiz kâhkahalar) O- muzumu ısırıyor... Dikkat et, dişlerini ö- ğüteceksin!.. (Kahkahalar « Somya gıcırtıları - Yanan kibrit - Yatak bumburuşuk ve bomboş - Odanın bir ucunda, kanbur bir hayal - Şair eğilmiş, yerdeki mumu yakıp başını kaldırınca, sivri sakallı, sivri çeneli, sivri burunlu, sivri kafa- lı, sivri kanburlu, üstünde siyah bir cübbe ve elinde siyah bir çanta, hayaleti görür) ŞAİR — Emriniz, büyük elçi hazretleri?.. KANBUR — Sizinle bir pazarlık işine memurum ŞAİR — Ne gibi efendim? KANBUR — Düpedüz, mukaddemesiz, oyunsuz, şakasız, hiylesiz, düpedüz bir pazarlık!.. (Devam ediyor)