SABİT GELİRLİLERİN REFAHI DAVASI e Ali Rıza PİŞKİN Tktisadi ölçüsüzlük ve düzensiz- liğimizin, birinci derecede mü- teessir ettigi zümre; “sabit gelirliler, diye vasıflandırdığımız topluluktur. Bu topluluğun azası, başta hükümet bütçesinden para alan büyük ve geniş zümre bulunmak üzere, eme- ğini belli başlı bir aylık ve ücret mukabilinde bağışlayan herkestir. Sayısı muazzam bir yekün tutan ve “ içtimai sınıflarımızın en büyük ve © Şehit “Her şey ne kadar kendiliğinden oldu; “Harp ilânı, “Sevkiyat tezkeresi “Ve çok güzel yaz sabahı... “Şimdi bir pencere açık sonsuzluğa “Omuzumun üstünden.,, Sabahattin Kudret AKSAL O. Sabahattin Kudret Aksal'ın (.Şar- kılı Kahve) isimli şiir kitabı bir iki güne kadar çıkıyor. X £ ş ike e yel en ehemmiyetlilerinden biri olan bu zümre, iktisadi düzensizliğimizin birinci derecede kurbanıdır. Bu yüz- dendir. ki, yazılarımızın başından beri müdafaa ettiğimiz pilân fikrinin en esaslı gayelerinden biri, bu ik- tisadi kıyamet hengâmesinde, sabit gelirlilerin korkunç ıstırabını din- dirmeğe çalışmak, mümkün olduğu kadar bu sınıfı himaye etmektir. Memur sınıfının himaye edilmesile kendi haline terkedilmesi arasındaki hayati fayda ve zarar farkını daha fazla belirtmek ihtiyacından müs- tağni kalarak hemen çare yoluna girelim : Sabit gelirlilerin refahı davası, bütçeye yapılacak maaş ve ücret zamlarile halledilemez. Buna ne bütçe tahammül edebilir ne de basit ve mevzii zamlardan medet umulabilir. Bu hususta biricik kur- tarıcı tedbir şudur: Her hangi bir memurun rütbe ve memuriyetine, mevki ve maaş nisbetine bakılmak- sızın o memurun nüfus kesafetine göre gereken yiyecek ve giyecek eşyasını vermek; ve bu maddeleri, memurlara 938 yılındaki fiyatlar üzerinden satmak... Mutlaka inanmak lâzımdır ki, baş- ta hükümet memurları bulunmak üzere, sabit gelirli sınıfin refahı davasında başka hiç bir gerçek ted- bir yoktur. Bu tedbirin yerine gel- mesi için ittihaz edilecek usul, ga- yet dürüst ve hakiki ölçülerle me- murlara tevzii gereken (prim) lerdir. Memur bu (prim) ler vasıtasile, ihti- yacını belli başlı tevzi merkezle- rinden temin edecektir. Bu hususta Toprak Mahsulleri Ofisince benimsenecek vazifeler ol- duğu gibi, daha bir çok teşekküle de zemin açmak lâzımdır. Boyuna müdafaa ettiğimiz pilânın tatbikcileri bizzat memurlar oldu: ğuna göre, her şeyden evvel bu sınıf himaye edilmedikçe, ne her hangi bir pilânı tatbik mevkiine koyabilmek mümkün olabilir, ne de bütün memleket iş ve faaliyet man- zumesinde her hangi bir emniyet müeyyidesi sağlanabilir. (BÜYÜK DOĞU) nun her davadan üstün gör- düğü ve her davadan üstün olan ahlâk meselemizin halli yolunda mütefekkirler ruh ilâçlarını ararken, bizim gibi basit iş ve madde adam- ları da maddi tedbirleri göstermekle mükelleftir. Evet, en fazla iş ve vazife sahasında zedelendiğini gör- ğümüz ahlâkımızın şifa bulması için ilk maddi tedbir, tıpkı bir ruh has- 294 tasının (duş)u gibi, memur sınıfını geçim zorundan kurtarma tedbi- ridir Ancak bu tedbir yerine geldikten sonradır ki, o memurlara neler yap- tıracağımızı; onları hangi maddi ve manevi inşa davasında kullanacağı- mızı düşünebiliriz. İNSAN VE ŞEHİR Ben kar altında, ışık altında birçok şehirler gördüm. Şimdi hepsi, ölmez olmuş halkıyla bana aittirler. Selâmlaştıklarını, birbirlerine sarıldıklarını, püştüklerini görüyorum. Büyük caddelerde yığın yığın toplanıp da- ılıyorlar. Evlerinden çıkanlar veya işten Ma hepsi makbul haldeler. Yani, neşeli veya Kese > ra hepsi üzeldirler. O şehirlerde benim ; dölleri serer çocuklardan ark. l var, O şeherlerin insanları kâmilen benim gil ardır / Ben ; biliyorsunuz, bin defa söyledim, insanın şâiriyim. Benim olmuş, büyük lâfını konuşmak şiirin. İnsanlardan sonra beni, denizin, ağacın, gök yüzünün saadeti alâkadar eder. Dünyayı akşam üzerleri seviyorum / Sabahında, öğlesinde, gecesinde namevcudum. Ben dünyanın hakikaten büyük şairleri ol- u söylüyorum. Ben, gene dünyanın bütün kötü şairlerini affediyorum ! N. İlhan BERK