Geçen sayımızda sâl vermiştik. Yet azlığı dolayısile bu tekrarlamak istemi Fakat şu hususiye rarlamadan duran! ki, o misâl Türkçen radığı suykastların bir çoğunu tek cüml de hülâsa etmiştir. İ fada ayni cümlenin rusunu yazalım da, ökuyu- cularımıza iki örnek ara- sında tam bir mukayese imkânı verelim ve 8 tane sunturlu yanlışın nelerden ibaret olduğunu göstermiş olalım : “Bu sabah Müttefik tay- yareleri (Müttefik tayya- reler) batı Avrupa kıyıları üzerinde uçmuş (uçmuşlar) ve birçok barınağı (birçok barınaklari) bombaladık- tan (bombardıman et- tikten) sonra ne bir düş- man tayyaresi, nede bir düşman ateşine tesadüf etmiş (tesadüf etmemiş) olarak geriye dönmüş (dön- müşler) ve İngiliz karargâ- hı haber alma umumi mü- dürlüğüne (umum müdür- lüğüne) raporlarını ver- miştir (vermişlerdir). İşte dilimizin kendi öz ifade dehası ve sarf ve nahiv Müessis ve sahibi : Necip Fazıl KISAKÜREK 6 U. Neşriyat Müdürü: Nejat MUHSİNOĞLU o Cağaloğlu, Acımusluk sokağı No. 15 Telefon : 21722 © İbrahim Horoz matbaası Bir senelik abone : 10 Lira Altı aylık » 6 » Üç aylık MR AR Bu sayıda gördüğünüz imzalardan başka, (BÜYÜK DOĞU) kadrosunun, gelecek #ayılarda göreceğiniz bazı imzaları : Prof. Hilmi Ziya Ülken T.Remzi Kazancıgil Kâzım İsmail Gürkan Sabri Esat Siyavüşgil Salih Murat Uzdilek Suphi Nuri İleri Api vi Emin Yusuf Kenan Antel Abdülhak Şinasi Hisar F. Celâlettin Burhan Toprak Nizamettin Nazif Sabahattin Eyiboğlu Yunus Kâzım Köni Sait Faik Abasıyanık Fuat Ömer Keskinoğlu Doktor Rusçuklu Hakkı Mimar Sedat Hakkı Eldem Ressam Nurullah air eki Fai külle Zühtü değ Genç ve yaşlı bütün hakiki Türk kıymet- leri BÜYÜK DOĞU merkezinde mihraklaşıyor. mimarisi içinde her gün, resmi makamlardan, salâ- hiyetli muharrir kalemle- rine kadar uğradığı suy- kastlardan mühim bir kıs- mını bu misâlde yaftalaş- tırılmış buluyorsunuz. Taf- sili ileride... D. 860000 MESNEVİ Büyük Türk mütefekkir, mutasavvıf ve şairi Met- lâna Celâleddini Rumi'nin | (Mesnevi) lerinin üçüncü cildi Maarif Vekâleti ter- cüme serisi içinde neşredil- miştir. Velet İzbudak tara- fından tercüme edilip, İs- tanbul Üniversitesi Edebi- yat Fakültesi Doçentlerin- den Abdülbaki Gölpınarlı'- nın şerhlerile karşılaştırıl- mış olan bu eser, 500 sa- hifelik bir kemiyet kadrosu içinde 4810 beyit tercü- mesinden ibarettir. Fiyatı 235 kuruştur. ELEKTRA Yine Maarif Vekâletinin tercüme serisinden, eski Yunan devrine ait meşhur facia şairlerinden (Öripi- des) in eseri... Maraş mebu- su Ahmet Hamdi Tanpınar tarafından tercüme edil- miştir. 81 sahife, 40 kuruş. FEDON Eflâtu'nun bu eseri, Ma- kin tarafından dilimize çevrilmiştir. 143 sahife, a kuruş... çanta... Küfecilerin «götürelim!» nâra- ları ayyuka çıkıyor. Çarpuk çurpuk tahta kerevetler üzerine yayılmış seb- zeler, yiyecekler... Biraz ileride kü- melenmiş bir halk... Yaklaşıyorum. Yuvarlak tablalar içinde hamsi.. üç balıkçı tarta tarta sağa sola dağıtı- yor. 2 kilo hamsiye 50 kuruş verip zar zor kalabalıktan sıyrılan ihtiyarca bir adama yaklaşıyorum. İstıraptan oyuklaşmış yüzünde bir tebessüm acısı... Sözü açıyorum: — Neyse alabildiniz, ben muvaffak olamadım. — Ne yaparsın yavrum, etin ya- nına yaklaşılmıyor. Allah acıyor, bol balık çıkıyorda fakir day yüzü gülüyor. Kurtarıcımız, ham Âni bir çığlık, başımı kendi isti- tikametine çekti. Biraz ilerideki fırının önünde bir kalabalık... bir kadın, boy- nunun damarları fırlamış, halsiz vü- 16 Ee cudundan beklenmiyen bir kudretle bağırıyor — Tam dört karne verdim. Bana 1,5 ekmek veriyorsun! Fırıncı, tehditkâr mırıldanıyor : — İşte o kadar! Çok dırlanma! 3 karne verdin ! Sokağa doğru sendeliyen kadın ruhunun, benliğinin bütün isyanını fışkırtıyor : 1 — Yediğimiz sadece kuru ekmek | Onu da çalıyorsunuz ! İnsafsızlar ! Ka- tığımızı değil, ekmeğimizi çalıyorsu- Ürpererek etrafıma bakınıyorum : İleride kapalı bir kepengin önünde kaldırıma oturmuş, uyuklıyan, pejmür- de kıyafetli ihtiyar bir adam... Man- zarayı yanımdaki foto muhabiri de görüyor: — Şu adamla bir konuşsak! Adamı hafifçe dürtüyorum. İsteksiz, şişmiş gözlerini açıyor : 906 di — İsmin ne senin? — Moiz — Ne iş yaparsın? — Vaktile «eskiler alayım» cılık ya- pardım. — Niye bıraktın mesleğini ? Cevap vermiyor; yüzile, gözlerile müphem ve mustarip hareketler ya pıyor; sonra gözlerini yumarak ne bati bir hissizlik içinde tekrar uykuya dalmayı tercih ediyor. Tam o an yanımdan geçen bir adam, «eskilei alayım» cının hesabına cevap veri yor: — Vaktile «eskiler alayım» cıydi ama, şimdi kimsede eski kaldımı sa tacak; oda kaldırımlarda yılan uy kusu uyuyor Artık bende; (Başka bir sınıfın Ha yatı) adına, Fatihi, Aksarayı, Eyüp Sultanı, Üsküdarı, filânı, fişmanı do laşmak kuvvet ve cesareti kalmıyör.. Nejat Muhsinoğlü