ağuilanı sele amam BAHSİNDE — iz — —. Vücut: birliğine inanan Allah ehlinin sözlerinden şu anlaşılıyor : Bütün kâinat tek bir vücut belirtir; o da Allahın vücudu... Allahın vücudundan başka hiçbir şeyin vücudu yoktur. Eşyanın çokluğunda görünen her şey, varlığını tek «zat» tan alır. Şüphe yoktur ki, Allah, bu kâinatın ne kadar zerresi varsa hepsine kendi varlığını ve birliğini'nakşetti. Mevcut olan her şey, gerçek vücudun varlığı içinde vardır. Bu eşyanın hiç biri yokken, o, bir olan «zat» vardı. Var olan, işte hep o «zat» tır ve ondan başka mevcut yoktur, Âlem Se mahlüklarda, o <zat» a ait birlik ve varlığın işar Eşya ve hâdiselerin in, bütün kâinat, bir anda var görünür; sonra yine aynı an içinde yok olur. Varlıkla yokluk arasında öyle müthiş bir hız vardır ki, bu hızın mütemadi inkılâpları, bize her şeyi var gösterir. Aradaki yokluk hissedilmez. Zira her an, yokluğun pe- şini varlık, varlığın peşini de yokluk takip edince, uzun bir müddet içinde her şeyde varlık mütemadi görünür. Her an ve lâhzada, varlık ve yokluktan biri gelip biri gittiği için, ne gelenin geldiği, nede gidenin gittiği an- laşılır. Var sanılan her şeyin aslı yokluk olduğundan, ilâhi nurdan bir kıvılcım olan iğreti varlığı yine yokluk takip eder; ve varlık bir kıvılcım dairesi halinde döner, durur. İşte âlemlerin mecmuu, hakiki varlık kıvılcımla- rının dairesi içinde bir hayal gölgesinden ibarettir. Biri vardır ki, başında da sonunda da, var olan odur.; ondan başka var yoktur. Bu dünya <bir varmış bir yok- muş» maalindedir. Yani ezellerin ezelinde bir zat vardı; ondan başka hiçbir şey yoktu. O zatın bilgisinde, bu âlemin böyle olacağı vardı. Kendi vücudunun ışığı ile, o zat, bu âlemi var eyledi; ve bütün mevcutları, varlık çehresile belirtti, gösterdi, meydana çıkardı. Yani o zat, yine her anda bütün mevcutları, varlıkla yokluk arasında gezdirir, varlıkla yokluk arasında san'atını gösterir. Ezel- lerin ezelinde yok olan yine yoktur; isterse var gibi. görünsün... Ezellerin ezelinde var olan zat, her şeyi kucaklayıcı ve kendisinde helâk edici manâsile, var olandır. ERRİYAZITTASAVVUFİYE'den — M. K. Allahın, seni sende öldürmesi ve kendisiyle canlan- dırmasıı... Tasavvuf bu demektir. x CUNEYT — M. K. İyi zamanda, iyi kavm içinde, iyi insanlardan fışkıran iyi ahlâk demektir. MEHMET BİNİ ALİYÜLKASSAP — M. K. Başka bir şeyle ilgisiz olarak Allah ile olmaktır. ÜNEYT — M. K. Tasavvufun esası, Allaha bel bağlamak, mahlükların ihtiyaçlarina hizmet etmek, din ölçüsü dışında bütün taarruzları bırakmaktır. AHMEDİ BAĞDADİ — M. K. Tasavvuf bütün kötü tabiatların içinden çıkıp, bütün iyi tabiatların içine girmektir. EBU MUHAMMET CERİRİ — M. K. Tasavvuf, kötü ahlâka karşı durmadan savaşmaktır. CÜNEYT — M. K. Tasavvuf, Kerklağın kederinden sonra yakınlığın neş'esidir. EBU ALİYİ RUZU BARİ — M.K. 10 ESKİ LÂATİN WECİZELRİ a © Kendi tarafındakileri esirgemesini bilmiyen, düş- man hesabına çalışır. © Değişerek yenileşmeyen, hoşa gitmez. © Bir nankörün bütün zavallılara zararı dokunur. © Dostuna karşı, düşmanın oluverecekmiş gibi davran! © Hüküm verirken acele etmek suçtur. © Ne kadar ufak tefek, zayıf olursa olsun, düşman- dan sakınmak akıllıca iştir. © Felâkete uğramışın gülmesi bile hakarettir. © Suçlu koyuverildi mi, hâkim kabahatli olur, © Birlik nerede ise, zafer oradadır. © Yeni takdir kazanmazsan, eskisi de kaybolur. © Talih oynaktır, verdiğini geri ister. © Bir düştüğün yerde bir daha düşersen, bil ki ka- bahat senindir. © Ateş bir şey yakmadan geniş bir sahada parlamaz. © Her şeyde bir kötülük görmeyi en çok nankörler öğretir. © Birl işiy hal İle si çok ki © Kötü öğüt vermekte in erkeklerden üstündür. © Bir çoklarının hoşuha giden şey büyük tehlike pahasına korunabilir. eb lli sd, © Hemen «olmaz» dersen, daha az aldatırsın. © Kötülük etmek istiyen, bahanesini bulur. © Değiştirilemiyen karar kötü bir karardır. 8 Başkasının keyfine göre yaşamak ne büyük se- falettir! i Ne verirsen ver; biçbir şey sadık bir dost kadar ucuza mal olm Hem öğ hem de uslu akıllı olmak; ancak Tan- rının kârı. © Aşk yarasını, deşen geçirir. © Fena uyuduğunu duymayan, rahat uyuyor demektir. © Hor gördün mü, tehlike daha tez gelir © Sonradan pişman olacağın bir işe girişme! © Gereğinden fazlasına müsaadesi olan, müsaade olunandan fazlasını ister. © İleride acı olabilir mi; şimdi sana tatlı da gelse durma kaç! © Büyüğün dilerse, hayır demek olmaz! © Hâkim merhamet gösterdi mi, kanundan eser kalmaz. © İstenen şeyi nezaketle reddedersen, o da bir nevi iyiliktir. © Ustaca kölelik eden, hâkimiyetin bir parçasını elinde tutar. © Kullanamıyacak olduktan sonra para nene gerek? © Dostuna gereği gibi ihtar etmiyorsan, onun dostu değilsin demektir. Komşu evini tutuşturarak öc alayım demek ap- tallıktır. © Yapılan bir iyiliğin hatırlanması, oldukça yüksek bir faizdir. © Hakikat senden yana konuşuyorsa, kâfi derecede nâtıksın. © Sözü ne tarafa çekip anlıyorsan, ehemmiyetli olan budur. © Fakir zengini taklide girişti mi, mahvolur. Eski (Lâtin) metinlerinden — Samim Sinanoğlu 210