Bahçemde ; ve tabiatin bin bir renk ve çizgi eünbüşü; içinde. yim lida yine DEN ai lan akımı var. kınlarını, tek çöp hi lana — rakmadan temizledikten sonra, dizi kolları halinde, dört yana, e a avcıya ya. yıldıla; n bu s6$siz istilâ Onları akımları, Pr akınlarından farksızdı. Acaba, onların da kendilerine göre istilâ usu ileri, sm eri, sevkulceyişleri, keşif - kolları, öncüleri, arel, .hattâ casus teşkilâtı da va; Toprak b iş yayılan avgı lar, birbirlerine K * — derken nakliye kolları da dur- geriye «ganimet» taşı. yorlar. İleri yürüyüş kollarından bi- ri, oturduğum bahçe kanapesi. nin sağ ilerisindeki bir toprak ; kabartısını Ör yi Ben, ön- a ce, gözlerimi bir an onlardan a. yırmadığım halde, bunun bir labil ede; tim, Pi kabartısnda ne vardı? Belki bir böcek, yahut bir kırmtıcık! Belki de için, korkulu bir düşman! Bunu haber almışlardı? Yok- sa, mürettep bir pilânla tara. ık yer mi bırakmıyorlardı? Kabartının şeklinden ( ürkerek de emniyet tertibatı vd ola- bilirdi. onlar kadar ölçülü biçili lime. ket ediyorlardı iki sevki tabiile- rinde bir mantık var! Vehmine düşüyordum, ” peyi, ağır ağır işgal ettiler ve tekrar dağılıp ava çıktılar. Bir kol, bahçe kapısının altma yayıldı. Kanapenin ön ayağınm a A kıvranıyordu. İki avcı sarı karınca, sağı s0. el koklar .gibi araştırırlarken, gö görmiy hayvanın üstüne tırmandılar. Bu ani tırmanış, solucanı şa- a 5 3 Ep — 3 8 ii < S c e ye > : saygısız misafiri, silkine mak istedi, Sarı lucanm. derisine, ii İni ti geçirmişlerdi. e düş değil, ei “yerden a kımıldanmadılar. İki minik sarı karınca, Manta da olsa, koca solucanı, kanımı emip kurutacaklar midi? ki karınca; solucanın kuşatma hareketi olduğunu, dei .ları atamıyor, onlarm bir teviye 3 “ Karıncal ak ve i . Matmil Yesari üzerinde, sendeleyip düşmemek için, ihti. tla tutunarak geziniyorlardı. i Bu gezinişlerden sızlaran hasta dığı, beklemediği bir felâket ol- ıp bükülen vücudü yaralı solucanın üzerine üşüşü- verdiler. Bu, Solucan için, hiç ummâ. solucan, top top oluyor, yavaş o muştu. Vücudünü baştan başa avaş gevşiyor, uzanıyor, bir o saran iğnelerden niye İ dai yây.gibi geriliyor, tekrar çin gerili , geriye, büzülüyor, fakat, hasta, yorgun ileriye bükülüp Birimek isti. vücudünün tükettiği son kuvve. or, fakat sarı karıncaların iğ- te rağmen, sırtındaki düşman- ye nesi, onu, istediği gibi kımıldan- işliyen iğnelerinden kurtulamı- yordu. Yaralı solucan, taliden, tesa- dü bekliyenlerin te- Avcı karmcalar, kendini yvekkülü ile, uğraşmaktan vaz. yerden yere çarpan hasta solu- ( geçmişti, Yalnız, vücudünün bo- canın e hiç aldırış Ooğumları, gevşek gevşek buruşu- etmiyorlardı. yordu. Hasta solucan, iki ufacık ka. Yaralı Heye. belki de sü- rmcanm, vücudürü gıdıklama. rüne sma neden bu kadar sızlanmış- i t17 Bu, bir sinir o hırçınlığına bin ği değil, benzemiyordu, O, ıztıraptan kıv.. eğ “İstedikleri yere şürükle- > © meğe çabalıyorlardı Eğilerek baktım, Solucan ya- geçmedi, hücum kuvveti- ralıydı ve karıncalar, tırnakla: pe, sağdan soldan takviye kol. rmı onün » ynam geçirmiş. Tarı gelmeğe başladı. Yaralı s0- ledi. — luğan, artık sarı Sar arada bir dinlenir gi-” esiri idi. bi ilor, tekrar kıvranmağa Karmealar, onu, PAŞA küçü- başlıyordu. cük adımlarile sürükleyip götü. rüyorlardı. Yalnız, yürüyüş ko. lunun arada bir duraklam dan, yaralı solucanm son di retini de vererek direndiği anla. şılıyordu. — İki avcı karmcanın arkadaş- ları, av kokusu almış olacak- lardı, Ayrıca yayılmış 6 dizi ile kolda toplanıyorlardı. Çok geçmedi, yanaşık nizamda BİR 43 GECESİNDE Gelecek, gene güzel geceler gelecek, Dudaklarda şükür, göklerde nur. Haşrüneşr olacak yaprak, yı'dız, böcek Ve düşecek o kalbimize aşina yağmur. A Suyu güvercin kokan şadır van, Yıkıyacak bütün günahımı zı, Tadılmadık bir şey olacak kandillerJen akan “Müezzin anarken Allahımızı, i , l Sabahattin TAHSİN vasına ulaşmak ; İ (akor. deon) gibi açılıp kapanan, kıvrı. e P ei Karıncalar, bu direhişler kar. şısında da yılmıyor, kısa bi bekleyişten sonra, tekrar yola vi koyuluyorlardı. Oturduğum yerden kalkmış, BÜ adım adım, yürüyüş kolunu ta. a kip ediyordum Mi Yaralı ellemek gittiği, da : doğrusu, sürüklenip götürül. ği düğü istikametin, kendisi için bir felâket olduğunu sevki tabii. si ile hissediyor midi, nedir, va- kit vakit — a in yolu değiştirme; ordu. ren pe alarınm a kadar getir. mişlerdi. Solucan, karanlık, de- rin bir kuyu ağzma benziyen küçük deliğin önünde irkilmiş, ğ Bari gerilemişti. Karıncalar, di Msi imdat, takviye kolları. yardımile solucanı çark etti. rr o e çevirdiler ve kuyruk ta afımı me ağzma yaklağlır. dılar o din. kuyruk ip sıkı bir hücum başladı. Solucan, top- vi tutunmak, çekildiği gül. düşmek mek rdu. e ağır ve hiç intizamı Imıyan elbirliği bir asılışla, b onu, yuvanm içerisine çekiyor. ii lardır, ; a Solucan, vücudünün yarısr na kadar yuvanm i ine alm. iyi mıştı. Son bir hamle ile dayan. mak istedi. Can kaygusu ile zen- oo berek gibi Pei e atıla" iz” cak, kurtulacak sandı 7 Fakat, sarı ne âinti. zamlarını lar, solucanı oi ağır ağır çekiyorlardı. dei” Solucan, başı yuvanm ağzıma geen tekrar, canlı bir hamle rr takarak tutundu. X Uzun denilebilecek bir sükün devresi geçti. Solucan, dayali. e yordu. N İİ kan ne eğildim, bakıyor- e olacaktı? Bütün vücu- die ka batmış el kur- tulmasına pek imkân e çük sarı karmca , solu lu. güNiR ya a durmuştu. Manevi sağa sola gilti, geldi, yla an iyice yak. laştı, ön çöp ayaklarını uzattı, ucanm burnunu kaşıdı. Burn solucan, silk kindi, ve silkinmesile vanın karanlık çukuruna düşmesi bir oldu. *, ğ Yaralı solucan ne yapabilir. ve Biz insanlar da burnumuz. dun, YANE, çukura düşmü- ve muyuz? * Bahçemde; ve tabiatin bin bir renk ve çizgi cünbüşü