Tiyatro buhranı Cavit YAMAÇ geta buhranından da m vi minci asi buhranlar asrınm, meselelerinden biri de İl ni Bunun :mânasmı anlıyabilmemiz için «her lam vve «Buhran» kelimesini ter- cüme se haraşa bir anlamla konuşarak deni. lebilir ki: «Buhran» sağlam bir bünyenin ağır surette yaralanmasıdır. Buhran iren bir organizmanm bir an sonra sukütu beklenebilir. Fakat, suküt edebildiği gibi ve hattâ daha kolay bir şekilde, buhran geçiren vr. ganizma, yepyeni bir şekilde, taze, sağlamı bir mevcudiyet olarak ortaya çıkabilir. Akil bir sokak olan, sadece fe. lâket olarak tercüme edilen bir buhran, alâmetlerini elçi olarak göndermeğe lüzum görmeden, yıldırım süratile iner ve tedavi temyizini reddederek üzerine düştüğü: şeyi yokeder. nda (Biyolojik) konuşarak, diyebiliriz ki: Buhranm tesiri, ancak sarsıntının neti- cesi ve ay kesbettiği muafiyetle teş- his edilebilir, Tiyatro, canlı, e. bir bünyedir. Bunun da izah formülü tek şekilde söyle. nebilir: Tiyatro, beşeriyet hissiyatında beli- .ren yeni şekillere girmek davasımdâdır ve bundan ötürü güç bir imtihan ; geçiriyo; Demek ki bu, (Psikolojik) bir Semin Bu imtihan: Yeni hayat telâkkisine, dün. ya görüşüne, yirminci asrın zihniyet oOve my ag ettirdiği yeni şekillere uym Hayat Peters) leri, son çeyrek asır i- çinde tamamile değişmiştir. Normal bir hal olarak, sanatta, çıkan yeni hayat şekilleri içinde eriyerek yeni bir hüviyet edinecektir, '(Mariten) in «Sanat, tabiat gibi mevsim değiştirmekle yaşıyabilir, Daimi inkılâp ih. tiyacı onu yenileşme kanununa tâbi tutar» formülü a bir izahtır, doğruluğuna iman ettiğimiz ân kafamızda çaprazlama yer alan, Sual şu olacaktır «Tiyatro, istikbalde hangi formülle izah edilecek ?» * Miyateöyii tek veye gitmese bile o ölmez Bunu aman tecrübe hakikat- larile doluyum. a bir seyirci olarak (Kulis) ler arasında yıllarca: Günde on altı saat calısan insanlar tanıdım. Ömrünün ati en (Kulis) de gecirip ve orada ölen bilirim. Müteassın V ei sanati, isin ticaretine tek insanların çevrelediği bir sanat ölmez. (Modern sakolar) giymiş ortaçağ kıral. larının, metnin, cümlelerini fikir ve his a- rasmda bölüp mükâlemeler oyaptıklarma şahit oldum. Hayalin, hayat şeklini alan acaip bir sevinç olduğuna inandım, Yazıl!" mış bir sahife ile sahnedeki (Jest) am da büyük bir mesafe olduğunu gör > esafenin yazıları sahifeye MM er kalıbın sahneye yabancı kalışmdan doğ. m öğrendim. Tiyatroyu anlıyamadıklarından ötürü ya. zıcıların çoğunluğu kabahatliydi. O «Basit aktörcükler» in hakiki bir işti. râk sanatmın baş (Alşimist) leri oldu. ğunu anladım. Ve şöyle bir kaidenin haki- kat sularma daldım: «Bu insanlarm sanatı ölmez!» * Tiyatronun, sadece mağ için taş gertli. ğinde kaideleri olduğuna inandım. Bir ka sanat kolu bu İk eri borçlanamaz. Bütün bu kaidelörin tek bir ihtiyaçtan: Kendi kendine konuşmak ihtiyacından fış- kırdığını kabul ettim. İnsanm «Kendini» temsil ör kendinden memnun veya gay- ri memhun oldu bir başka, bir e o (Alter ego) olduğunu gördüm. iğer kendi» (Alter ego) ile o, mü- ellifin tahayyül ve aktörün temsil ettiği şa. veya red- dedilen manevi bir teklif olarak sunar. Bu teklif daima elzem Keza, bundan ötürü, tiyatro sanati ya- şıyacaktir. * Daha kolay bir ifadeyle söylemek lâzım. sa, tiyatro yaşıyacaktır, çünkü hiç bir san- at ölmez. Muhtelif çağlarda, doğan sanatlar parlak devirler veya ufak tefek zâfiyetler geçir- dikten sonra lâyemut olarak kalmıştır. Tiyatro, muayyen bir zümreye hitap etmek sıkmtısı mı geçiriyor ? İşte bir sual, Bunun izahmr tiyatronun iel tekâmülünde kağ çalışmalıyız. Y uz yorucu ve bir v7 çıkmtılarla dolu int bile ürkmemeliyiz . * (Diyonissos) âyinlerile, kilise önlerinde. ki «Misterler» den (Piskator) un tecrübe- lerine kadar, tiyatro bir «Her şeyden siy- rılma» ameliyesi geçirmiştir. Önüne çıkan her engeli, her hendeği aş. masmı bilmiş, boçlardan birer birer kurtu: larak, imkânsızlıkları yenip hayat ve haki: kat yoluna girmiştir. Tiyatro, muayyen bir tabiat ve yarı mis- tika bir halden kurtularak zarafet kesbet. miştir. Devrimizde, edebi bir tarzı olan içtimai bir müessese haline girmiştir. Kuruluşunda; nberi, normal kaidelerin ya. msımda veya dışında olarak İyi (Es- pri) si ştır, O, söke anlaşılmayan il bir sanat olarak kabul edilmiştir. 1 n sanat» keyfiyeti biza- a yi almak. değildir ve ken- ini çerdeveliyen hudutlardan ileri gelir. li tarihinde, tiyatronun bir çok defa. yoh “ de ve (Didero) nun « lar slblad girişi ve cemiyetten atılışı kay dolunmuştur. Eski Yunanlılarda, air iaşe çalışan büyük ve ciddi bir mües a mıştı. Bu «Perpetuüm>. emirde söyle deniyordu. (İnfamia notatur' gul artis ia. in scenam prodierit). (Sahnede artistlik yapanlara ndir ol. sun!) (Daimi) Dİ o bu halden, Romalıların hıristi. yanlığı kabul ve büyük mütefekkir (Cicero) nun aktör (Rossius) la dost olduğu zaman. larda bile kurtulamıyor. (Tertullian) m anında başlıyan bu hal, M. E, 314, 452 yıllarında (Arles) te ve 680 de İstanbulda (Konstantinoples) te akdolunan (Konsey) lerde verilen şu kararla: «İnsanı hayat ve Aliah fikrinden uzaklaştıran bir eğlence olan tiyatro kanun haricinde bir hareket- tir.» denilerek devam ediyor, Fakat, bu, daha sonraları tiyatronun ki- lise tarafndan benimsenmesine bir engel teşkil etmiyor. Ortaçağda, papasların 'yardımile (Kated. ral) lar önlerinde yapılan «Misterler» buna en büyük delil teşkil eder, doktorarı da eski nazariyeleri terkediyor ve (Akin) li (Tom) bir yazısın- da, tiyatronun hakiki hüviyetini isbata ça lışıyor. Daha sonraları, 1604 de (F, dö Sal) (İntroduction â la vie devot&) sinde ayni iddiayı tekrarlıyor. e li nin bir emirnamesinde şöyle sete halkı kötü şeylerden uzak, eğ- lendirebilir!» Bundan sonra tiyatro, Batın kilişe ho- ia da kurtai Bu tarihten itibaren ktm sanatmıi hal. ka doğru kat'i bir gidişini kaydediyoruz. (Bossue) nin «Maxime sür le anmla (Kömedi üstünde düşünceler) inde, (d'A- lember) ve (Volter) in «Ansiklopedi» sin- es sür les co- mmediens» ninde bu (Evolüsyon) göze çar. T. par. Bundan ötürü tiyatro, «Ayrılık havası» nı muhafaza ediyor. Bu hal 18 inci ve 19 dak asırlarda da bariz bir şekilde devam iel saray veya halka doğru ilerlerken, hususiyetlerini muhafaza ediyor ve ancak çehre değiştiriyer. Tiyatro, hayatım dışımda, fakat onu ak- yor. Bu varlık, hâdiselerin boranal seyrinin dışmda hususi kaideleri olan cühelâ tara- ie n esrarengiz bir hâdise telâkki edili- ayr organik bünyesinden doğan bu halle bildir. yay re attığımız bu kuşbakışı arla bir esası tebarüz ettirmek isedik. er emin ve normal seyrin dışm. da fakat -yanıbaşında bir mezhep gibi te. lâkki edilmesi tiyatroyu kuvvetli bir his ve fikir esasma müstenit kıldı. Diğer bir su- rette tarih boyunca (omukavemet edeceği şüpheliydi. Fikir; sanat yapmak isteği, — “İse bu sanatım başarılmasını arzu eden a: tan geliyordu. Asırlarca ti İSMİ bütün faaliyetini bu his bugüne kadar getirebilmiş Ve birliğini kurmuştur. bütün muvaffakıyetinin izahı ka- i