© KASİDE'DEN te Gay ipinin ucunu, himmet ucundan bıraktık. Kaza ve z kader rehini bilmeyiz. Kutupların saltanat ahkâmını anlamaz, y dervişlerin tuttukları yolları tanımayız. p akikat adamlarıyız; şüpheye tapmayız, doğruyu sever, hata. yı bilmeyiz. v2 satarak riyayı ortayakoymayız; cübbeyi ve tesbihi bilmeyi .Bizim ketilmizdak bir iz bulmak mümkün değildir. Çanın rak- sını hiç görmedik, çığlığını hiç duymadık. Âlemin varlığı, yokluğu tasasından kurtulduk. e s4 kapusunu ayırmayız Mr mberin nüru gözlümüz! önünde âşikârdir. kör olsak da e körüğü e en gr «Sen olmasaydın, sen olmasaydın, eflâki yaratmazdım» emri. nin sahibini bilmeseydik, bizim irfanımıza yıldızlar ve felekler gü- lerdi. Karanlığı yırtan ayın parıltısını görmeseydik iki cihan bize y zından olurdu. ç Feleklerin dört bir yanı dostun kokusile doludur. İğ Yüzlerce şükür olsun ki biz grg dostlarınıR izindeyiz, Li din yolunda başka bir kılavuz bilmeyi, iğ Feyzii Hindi — Sabri SEVSEVİL Seni anlamak yolunda akıllar ve hisler âciz kaldı. Ey kâr ve el anlamıyan! Bu ne gaflettir saadeti satı. yor, felâket alıyorsu Kalenderlik yali ik fenâ yolunun toprağı, saltanat tacın- daki cevherden daha değerlidir. sarık seni nasıl di eder. Kendine bir bak, mahşer sahrasının Gam nesin? Fenâ topra- Kayıp işaretinin skill söz ile mümkün değildir. Bu mukaddi- eri sunduğu ikiymetler sayesinde bir feyiz oldum ki Ekber şahın devri, benim fikrimin parlaklığile kıv- ranır ve âleme narlanır». Feyzi Hindi — Sabri SEVSEVİL ve Bizim çizgilerimizle: Alı katta dans.. KARİKATÜR NE ZAMAN SANATTIR? Üst katla namaz.. (Büyük Anne) Orta katta poker.. (Kızı) (Torunu) Laval — Fransızlar, size yeni nizamı getiriyorum! !!. Üç katlı bir Türk evinde tezad.., i | Baldan - e | İŞLER VE GÜNLER'DEN Ey (Perses), erdiğim dersleri kalbinin derinliklerinde sakla! Neyesni fenalıklara aşılayan bu kötü rekabet, seni işten ği mahkemelerde sarfedilecek Iküçücük bir vakti vardır. (Eziyot) — M. K. İnsanlar, ilâhlar gibi yaşıyordu. Gönüller kaygıdan, iş ve dert- ten uzak... Acıklı ihtiyarlık onları aslâ ziyarete gelmiyordu. Onlar faza ediyorlar, bütün acıların sığınağında ziyafetten ziyafete şevki tadıyorlardı. Uykuları ağır basmış gibi, dalgnlık içinde ölüp gidiyor lardı. Mal ve mülk onlarındı. Cömert toprak kendi kendisine, on- lara bol bol yiyecek veriyor; onlar ,da, zenginliğe batmış, hep be- fi raber gıdalarını devşiriyor ve istekleri nisbetinde zevkleniyorlardı. (Eziyot) — M.K. Ey (Perses), sözlerim kalbinin keiki mıhlansın! Ada- letin sesine kulak vi tin öğütlerini ebediyyen u- nut! Zira (Kronos) oğlunun und yasa budur. O, deniz cana- varlarına, yırtıcı hayvanlara, hayran edici kuşlara birbirlerini ye- mesi için izin veriyor, e yila adalet yok. Fakat insanlara a- da duygusunu verdi; gı görmiyen duyguyu... Bu ye ed ıyan, onu yurttaşları min yüksek sesle ihtar eden, (Zev ii gözlerinden hiç bir şeyin kaçmadığı (Zevs) den her ae liği alır. 5 3 ; (Eziyot) — M. K. sana lüzumlu faziletleri . öğreteceğim, ey pek fazla kör (Perses)! Her halde fenalığı öğrenmek cok basit. Fenalık kolay, fenalık avucumuzun içinde. Fazilete gelince, ilâhlar faziletin al- nını tere boğdular. O zor, ona giden yol çetin. (Eziyot) — M.K. Onların çizgilerile: (Laval) anavatan Fransasında tekrar faaliyetle... bt