slm İstahbul tarihinin orijinal ve Zengin kay- naklarından biri de Bostancıbaşı defterleri- Büyük #arayın, İstanbul ve civarında padişahlara mahsus saray, kasır, bahçe ve koruların muhafazasma memur Bostancı ocağının en büyük zabiti olan Bostancıba. şılar, ayni zamanda, sarayın birun teşkilâ tınm da âmiri idi; payitaht sahillerinin a. sayiş ve emniyetinden de Bostancıbaşilar mesuldü. Evli iya Çelebi, larak gösterir; vazife ve salâhiyetleri hak. kında da şunları yaza «Her şeb deryâ üzre bilcümle kurra ve kâ- sabatı tâ besab: hib-i cürmü, derecei cürmüne göre tâzir ve tekdir eder» Padişahlar odeniz yolile bir yere gitti. Zinde, Bostancıbaşılar maiyetlerinde bulun. mağâ mecbur idiler; saltanat filika yahut kayığınımn dümenini ekseriya Bostancıbaşı- lar tutardı; hamlacılar ya da Bostancı. başıların emrinde idi. Bostancıbaşılar, padişahların İstanbul su- larındakij gezintileri için, rindeki büt ün is keleleri, bi hazırlanmış olan bu defterlerden tezhip ve side edilen bir nüsha, kayıkta, padişahım pının veya yerin sahibini bu defterlerden, derhal bakip öğreniverirdi. Bostancıbaşı def. terleri padişaha hitaben kaleme alınırdı. Arsa ve bina sahipleri hakkında da, erkek- ler için «Kulları», kadınlar için «Cariye. leri» tâbirleri kullanılırdı. Yukarıdaki satırlardan, muhtelif devir- lere ait Bostancıbaşı defterlerinin, İstanbul tarihi, Türk mimari tarihi ve cemiyet ilmi EÇMİO) KARA eek e fevkalâde büyük kıymeti anla. şılır sanırım. Benim elime, bu defterlerden dört nüsha geçti, Üçüncü "Selim ile İkinci Mahmut de- virlerinde, en eskisi (1206) 1791 tarihini taşımak üzere üçer beşer yıl ara ile tanzim iy olan bu defterler üzerinde uzun za- an çalışarak bir çok notlar ilâve ettim, sk vesika metnini elimden geldiği kadar süsleyip dillendirmeğe çalıştım. Haliçte Ka- raağaç kasrından Boğaziçinde Rumeli Ka. vağı hisarı dışına kadar, Anadolu Kavağı hi dışından Haydarpaşaya. kadar, Sa rayburnundaki yalı köşkünden de Haliçte bimer me kadar uzanan İstanbul sahilleri göz önüne getirilecek olursa, vi jin ameti insanı ürkütebilir, Teessüf i da kaydetmek isterim ki, bu ri İs- tanbulun Marmara şahillerinin bulunmayışı, hazin bir boşluk teşkil etmektedir. 1791 de Karaağaç ile Sütlüce arası şöyle görünüyor enli bahçesi ve kasrı, yanında em. lâki irem o Efendi bahçesi, Pair Diri nzâdelerin iki yalısı (İbr may er “Sokollu Mehmet Pa. şa oğula). ap a tebdil hasekisi İs- ı, yanında iskele başmda ğu Bey Mi, yanında Sütlüce agi İlk isim üzerinde Evliya Çelebi'nin ir göre, Karaağaç GEÇMİŞ ZAMAN OLUR Kİ: Türk Birinci dünya harbinde askerlerini selâmlıyan Rumen köylüleri: GAÇ Reşat Ekrem KOÇU kasrı, deniz kenarında, etrafı karaağaç ko- rusu ile çevrilmişti; miri emlâk arasma in. tikalden evvel, Defterdarzade İbrahim Pa. şanın bahçesidi, Bu bahçenin ab-u havası Dördüneü Muradın hoşunâ gitmiş, Karaağaç ilk parlak şöhretini bu genç ve ayyaş hü. kümdarın zamanında anmıştır, ; Dördüncü Murat, yanında, devir deleri olan Musa Melekler, Hasan Ç Çelebiler, Melek Ahmetler, gümüş topuklu Siyavuş. lar, Bazirgânoğlu Mustafalarla buraya $ık sik gelir iş-i nüş ederek halkın, kayıklarla - devir, göz Zehi kasr.ı serefrazı hümayun Sene 1083 (1672) Karaağaç bahçesi ve kasrı miri mesire- ler arasında, Üçüncü ii zamanma gelin- ceye kadar bilhassa 'e güz mevsim. lerinde tercih edilirdi. Vasıfta, Üçüncü Osman ve Üçüncü Mus. tafa için şu kayıtları görüyoruz: Hicri 1169 vakâyiinden: «Adeli eyyam o. lan mevsimi harif hulül ve sahilsarayı Be. şiktaştan tab'ı pain adül edüp vag ağaç yn gla mev; d nana Şşebih V mahalli mezküre nakli > Silimi Vcd ÜNE rülüp», Hicri 1173 vakayiinden: «Karaağaç hu- lülü mevsimi harif ile mayii inbisatı iptihaç olduğuna binaen evsatı maharrem-ül ha. ramda o mahalli feyzi imtizaç neşimengâhı sahib-i tahtü taç oldu». Fakat sonraları Karaağaç bahçesi ve kasrı agir aybetti, bakımsız kaldı, ha rabe yüz tuttu. İkinci Mahmut Kâğıthane. nin imarma larken, harabe selma Karaağaç kasrı yıktırıldı, işe yan kazı, Kâğıthaneye nakledildi ; a kalan taşlar da, 1826 da Muhammediye için yapılan kışlalarda kul. lanılmak üzere kaldırıldı Evliya Çelebi e yalısma bitişik olarak «Sanovber ağaçlarile müzeyyen güllü ve bülbüllü bir bağ» olarak Ebussuut bahçe. i anımda da mü- Yeri kat'i olarak gönerilmiyerk eş E- vübe nazır fıstık ve eri ağaçlariyle mü- Yusuf ba ») siktedil. lâki hümayundan Yusuf Efendi bah. Ebussuut bağı ile Bazirgânbaşı bağınm ili vesiyle genişletileceği tahmin olunabilir. araa, ve bülbüllü bahçelerle müzeyyen de, bugün, İstanbul mezbahası aaa dır. a v l a m asakiri mansurei © o