12 Kasım 1943 Tarihli Büyük Doğu Dergisi Sayfa 6

12 Kasım 1943 tarihli Büyük Doğu Dergisi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

bun ya Bai e oç AMİ Cenap Şahabettin ve Empresyonizma Zahir GÜVEMLİ rkadaşımız Zahir Güvemli'nin «Türk şiirinde plâstik kıymetler» ismindeki büyük ve orijinal yag müstakil bir hüviyet taşıyan bu kısım ve resim sanatlarının mütekabil tesirleri Demre bir lâboratuvar rin bütün hususiliklerini çırılçıplak ortaya 'koymak ve mutlak sanat değeri ölçüsüyle bulundukları hazin ve taklitçi durumu ay- dınlatmak itibariyle de edebiyat tarihçisi- nin alışılmış basmakalıp hükümlerini boz- uracak bir sihhat ve hakikilik manzarası emel 1 (Klod Mone) nin 1865 de teşhir etti- ği ve büyük bir hayret ve âdeta dehşet u- yandıran ( Lr bee tablodan itiba- ren teşekk nat anlayışma gö- re, resim vi fotoğraf değildir; Onda renk, hacim, desen, derinlik gibi kıymetlerin hep- si, bir hedefin, bir tesir ve intibam elde e- dilmesi için kullanılır. (Mone) nin tablosun- kadar berrak ve ihtizazlı, şeffaf bir ğu atmosferi ocanlandırmağa gm, o cisimlerle 8 kâr arasındaki me. safede yaptığı değişiklikleri, ihtizazları, pr rıltıları, hülâsa bir ânı taklit etmek, o te- siri ve intibar Itabloya koymaktı. Bu se. beple (Empresyonist) ler ifrata düşerek baş “ta desen olmak üzere sıhhat ve vuzuh alâ- meti olan her şeyi (kenar çizgilerine va- rmcaya kadar) ihmal ettiler. Mevzuu da- ima atmosferin eritici, lar iğ yim arkasından gördüler. Evvelâ P. onlardaki bu ihmalin farkına ği desen inşa, hacim ve şekil kiymetini resme i etti. , Empresyo onizma A bu kısa baş- angıçtan sonra, Cenap Şahabettinin «Te- ll > e bir kaç par- * iktibas Gel bu akşam da serbeser güzelim Levhai kâinatı seyredelim: / Gölge, örs gölge, her taraf gölge, Gölgelerle bütün zemin sms Asüman rm nim mai Görülen başlıyor mir. Bir dumandan kefenle cismi cihan Kalıyor ka'rı leyl içinde nihan... Şimdi her küşe ebkemü câmid: “Ne a zemzematı daye Ne hadaikte ihtizâzı cenah Gü Bu hıyabanı târı nâimde Camlar üstünde resmeder ancak Desti şeb, şuleden birer zambak... Gelir ancak bu bağı muzlimde Gelir enfâsı zâr uzaklardan Tâ uzaklardaki dudaklardan... Her şey artık bu dem tanınmaz olur: Ruyu eşyaya gölgeler. sisle Bir tecahül nikabı ferşeyler. Gecenin tüdei buharından Süzülen bir sükütu tenhai iç Doldurur hep hayatı eşyayı , Seyreder bir bulut kenarından Bir hilâlin nigâhı tannâzı Kalbi zulmette titriyen râzı. Bu karanlık leyâli kasvette Öyle hisseyleriz ki güyâ biz Ebediyyetle rüberü geliriz. Bu parçalarda çizilen levha nedir? Şair bizi bir akşam kâinâtın lem yi tablosunu seyre çağırıyor. Fakat bu loda desen yok. Yani gökleri ve ii lime eş- yanm iskeleti, hatlarr, şekilleri, hacimleri ze müfredatı yok. Zira şairin maksadı bize geceyleyin kâinatın görünüşünü tasvir de. "gil, fakat bizde gece intibamı doğurmak, o tesiri bırakmak istiyor. Bunun için ka- ranlık ve gece mefhumlarina en uygun O0- mefhumların meselâ bir ağaç mefhumu gi- bi müşahhas bir iskeleti yoksa şair de biz. arasında mevcut boşluğu, derinliği ve me- safeyi anlatıyor. Her taraf gölgeden iba- halde. Vazih olârak görülenler bile vii memeğe başlıyor. Bu siliniş, desenin ve şek- lin bu dağılışı boşluk ve Karanlık intibamnı uyandıran ilk unsurlar. Ondan sonra ciha- nm cismi dumandan bir kefenle gecenin boşluğunda kayboluyor. Cenap Şahabettin gece içinde bazı aydın. lık noktaları saymakla, adetce mahdut ba- zı maddeleri zikretmekle genişlik ve de- rinlik intibamı çim yolile) ve kuvvetle anlatmış oluyor: Ağaç, camlarda görülen şuleden Mi Uzaklar kelimesinin iki kere tekrarında yine bu mesafe Ep im. e gölgeler, sisler. hai,. Ve karanlığın kalbinde ww. sır... Burada (karanlığın kalbe teşbihi bilhassa mesafe ve onun ortasmdaki nokta tesi- rini cok kuvvetle canlandırı imdi bu tabloda, e bazı kelime. lerin dei mühim olan hayalleri gurup. landıra 1— yz rı görülmek, görülmemek, boşluk, uyuvan gili yol. iniltili mler sölgeler, gn m karanlı ık. Ebedi- 'yet... Uzak 2 — Lala, suleden 'zapıbak kalb-i zul- met... Bu iki gurupta müşahhas rsi ya- göstermeğe kâfidir. Renkler tamamile siyah ve bozdur. Yalnız zambak hayalinde, gölgelerle tam bir tezat yapan turuncuyu ve hilâlde yine ışık rengi pa olarak sarıyı buluyoruz. Mor ve mavi göl. geyi ve kafanlığı, sarı ve turuncu Işığı ve in temsil ve ifade ediyor. Cenap Şahabettin bu tabloda «Güyâ, bir tecahül perdesi» gibi kelimelerle eşyayı ve manzarayı sıhhat ve vuzuhtan, desen vu- zuhundan uzaklaştırıp bulanık ve müphem bir şekle sokarak maksadın o eşya ve man- zaradan ziyade onların içine dalmış ve bat Iş olduğu mesafe ve atmosfer olduğunu hissettiriyor. Bu yüzden, şiirde cisimleri ve maddeleri anlatan kelimelerden çok fazla derinliği ve atmosferi, mesafeyi ifade eden, ölçü anlatan kelimelere rastlıyoruz. Görülüyor ki, Çenap, (Temaşayı Leyâl) de bir şiir vücude getirmeği değil, fakat (empre yonist) bir tablo tasvir etmeği istemişir. Onda şuurlu bir yenilik ifadesi olduğunu sandığımız bu emayülle şiirimize muaşır resim cereyanlarınm plâstik kıymetleri gir- miş oluyor. Şiir, şiir olmaktan çıkıp resme ait bir cereyanm, bir davanın datili haline giriyor. Şiirin ve hakiki sanat eserinin a leyhine olan bu müdahale, devri için şalre mahsus bir yenilik sayılmıştı. Halbuki, y“. karıda Empresyonizmanın umumi p'rensip- leri hakkında yapılan kısa izah, Cenabın il ham kaynağını sarahatle göstermiştir. DÖNÜŞ Yorulmuş gibisin, yollar mı uzun? "Hani dua okurdu dudakların. Gözyaşlarından mı ördün yüzünü? Seni ürküttü yarın!. iç a zi Görüyorsun; hiç bir şey değişmemiş, Sular, ağaçlar, hep ayni varlık. Saksıda bağladığın gibi duruyor, Mavi nazarlık.. Çekinme! Gezinen ölülerindir, Uyandırdı onları evine girmen. Ömrünü döndürmüyor artık; Durdu değirmen.. Çocuk günlerinin arkasından, Seni avutacak bu yer. Sıkı ört pencereleri, .Ses girer!, “Pencerende yağmur izleri, Eski sesler olduğu gibi duruyor. Bak; geldin mi oğlum? diye Annen soruyor... Emin ÜLGENER

Bu sayıdan diğer sayfalar: