# hâli olacağı hakikatidir, başlı şartlar altında kabul * DIŞ MUHASEBE X Moskova görüşmeleri İşin dış ve kabuk cephesindeki habere göre tam bir anlaşmayla ni. hayetlendi, Fakat bu anlaşmanın iç. yüzü nedir; henüz meçhul. (Bizce malüm olan mütearife, konferansın baş mevzu halinde Balkanları ele almış olduğudur, Demokrasyeların Balkanlara (oçıkmasını ancak belli | etmek is- teyen Sovyetler, acaba Avrupanın ,cenup doğusunu kavrama işinde de. mokrasyalardan nasıl bir iştirâ'k ve . lecek karşılık da, Demokrasyala. rın, davalarını pek iyi tâkdir ceği, bileceği, ona göre davrana cağı cevabından başka bir şey ola. vi * İtalya talya işi yavaş yavaş, fakat em. niyetle inkişaf ediyor, Zaten Ro. ma'dan ilerisine inkişaf #eiellMi. ana olmıyan b harekeğine # Balkanlar m sana söylüyorum; geli. nazarların, emellerin ve ukdelerin bağlı olduğu istikamet... Hem mih. ver, hem de müttefikler cephesin. de bütün ukdelerin, o bilmecelerin, getinliklerin, kolaylıkların simsiyah duvakla örttüğü bu sahnın per- “desi düşürülür düşülmez her şey anlaşılacaktır. Anlaşılacak olan şey de za yalnız o demokraşsyaların Be, De. PANORAMA 4 Harp müerimleri Harbin sonunda, p mücrim: leri meselesi imtihanında, mukad- deratlarını o mihver anzurresine bağlamış olan bu Balkan devlet- lerinden yalnız Romanyanın mer. J ştır, Efkâr a lie? - Sakson)' lara büyük bir sevgi beslemek edir, Yal iktidar mevkiindeki sınıftır 24 KE ölçünün dışında ( tutulmak | dır. (Trianon) muahedesinden sonra bilindiği gibi (Macaristan İtalyai politikasını takip eimişti. dier lini) zımnen (Hitler) in ire altına girdiği zaman, ristan tereddüt etmeden bu kıta asik. sına iltihak etti. Macaristanda hâ. kim sınıf (aristokrat) O sınıfıdır. Siyasi anlayış itibarile demokrasya taraf! o u i£ tarihi im- üçte birini, orta çağın (Serf) leri gibi çalıştı rıyor, n propagandası, Aristok. asya sınıfına daha doğrusu efen. dilerine nefrdt hissi ile dolu olan köylü tabakasını avlamasını — bil. ederek kendisine bik alâka payı çı. kardı. Ayni. şekilde (Almanlar (Burjuva) sınıfına da yaklaşmayı bildiler. Bu yaklaşma, (Versay) ve Trianon) muahedesi hataları ne. ticesi olarak gösterilse bile Maca-' ristanın Alman zaferine inanarak bütün kalbiyle ii iştirakindeki mesuliyetini ortadan kaldırması i. çin bir sebep kabul edilmez. Ayni zamanda yahudilerin tasfiyesi mes- elesi de Macaristanın mihverle iş. birliği yapmasına vesile By Çünkü mik'arı bir omilyonu aş (Burjuva) sınıfını teşkil ediyor anayi müesseselerini ve büyük cari a ellerinde Ma yordu. İşte hudilerin tasfiyesi, daha ' skn bulunanlara bu mevkilere (geçme imkânını vermiştir. Bu yeni türe- yen sınıf her ne kadar istiklâlle- Macaristanda bu ya” Orduya gelince, mi sayılabilir. o (Militarizma) zihniye- tindeki bu zümrenin Yugoslavya» da yapmış olduğu vahşiyane kat. liamlar Yugoslavların değil, medeni milletlerin de hafızasından silinmiyecektir, o Bulgaristan bu harbe fiilen iştirak etmedi, Fakat ük Bulgaristan nie m Yunanlı ve Yugoslavı bae reddüt Vi va r yerde açlık ve sefalet imi gibi bitiveriyordu. o Maatteessüf pembe rüyaları bugün kâbuslarla silindi ve yegâne ümidi postunu kurtara. bilmek imkânını elde ptmekten i- baret kaldı. manlara satmış bir zamanlar Balkan anlaşmasında bir çıban 'başı olm ya haysiyetsizliğiyle bu memleket. lerin sulhü temin baltalamıştı, Ve gusundaki faciaların bütün mesu. Askeri ve siyasi hürriyetini Al. liyetini taşımaktadır. ulgaristai Sulh koi ngresinde harp mücrim. lerinin cezalandırılması kk en konuşacak ve şid. tle davacı olacak memleketler. den ikisi muhakkak Yunanistan v. Yugoslavyadır. ü Rıza ÇANDIR ak haysiyeti ve- etmek azimlerini bugün cenup do. HARP FELSEFESİ Eski Bükreş (Ataşemiliter) i İhsan BORAN Benim bildiğime göre, insanlar eşyayı başka başka gözler, baş- İd başka düşüncelerle görürler. Fikir ayrılıklarının asıl dur, Ayni i bu. şeyin bir insan veya bir millet, Mir yali, bir başka insan veya millet de öbür yüzüne bakar ve o e durur, Akla göre görüş, iki kulplu bir çömlek gibi,.: İster sağından tut, ister solun. i iğ i rw Hiç bir insana, diğer bir insanı aşağı saymak haklı vetilme- miştir, Bazı tabii farklar olmakla beraber, bütün insanlar müsavi. dirler. Hak üstünlüğü hiç bir millete verilemez, Bu itibarla harp etmek, insanlık için hayırlı bir sipor değildir. Eski bir askerin böyle aat taşımasını belki garip bulursunuz; hemen söyliyeyim ki har. bin ne: korkunç bir facia olduğunu askerler daha iyi bilirler. Meselâ şimal Avrupalı bir muharrir size şöyle haykırır: «— İnsanlığın şeklini değiştirecek bir hâdise, kan içinde yürümeli midir, yürümemeli midir? Yaratılış fizika âleminde nasıl tufanları ve volkanları kullanıyorsa, manevi varlıkta da kollarımızdan öyle faydalanıyor. O halde insanlar, bir salgın hastalıktan öleceklerine “boğazlaşmaktan ölmüşler, ne çıkar? İnsanlık' adımlarmı çok ağır atar, onları ancak asırlardan $on. ra saymak mümkün olur; ve her adımın arkasında nesillerin mezarlari yükselir, En basit keşiflere ve prensiplere erişilmek bile, yol üstünde ölüp kalan milyonların hayatıma malolmuştur. O halde tarihin her zamankinden daha hızlı yürüdüğü -bir za- 'manda, her zamankinden daha fazla insan soluğunun kesilme- | si de tabii değil midir? Vaktiyle dünya tufandan ne halde çık- tıysa, insanlık da bu kan kazanından böyle, sanki ilk defa ya. ratılıyormuş gibi taze ve kuvvetli uzuvlarla doğrulacaktır.» Bu düşünceye göre harp, insana, ekmek kadar lâzım bir sey., Fakat bir başkası da, cenup ir bir sünlieşi de ii Seli söyler: i Hiç bir medeniyet, hiç bir vahşet yolun ki lari (Mythos) lardan kurtarabilsin. (Mythos) lar insaniyetin en eski kuvvetleridir. Fakat barbarlık insanları bunlara feda et. mektedir. Biz ise öyle bir medeniyet istiyoruz ki onda (Myt- hos) lar insanlara boyun eğsin.» Saf bir mantık üzerine kurulmuş bir topluluk, şüphesiz yok. tur ve olamaz, İnsanın vahşisi de ve medenisi de (Mythos) lar ya. ratmakta birbirine müsavidir, Fakat yazık ki 'onları hağra kullanıl. masını bilemiyor. Şimdi bu iki düşünceden acaba hangisini tercih et. meli, Bu bir nazariye meselesi değil, bir şeref ve insanlık meselesi. dir, Ben ikincisini tercih ediyorum. Yani harpten kaçınan bir insan. lığın doğmasına tarafta bundan başka bir şey deeri rum, keiki ek eli dünyasının gayreti de