TE — Çukuru inlay özniz ta. bii!.. Hani şu caddei kebite &- çılan dar kanallardan birinde... basa &k merdivenle çıkılır. Sağ ta- rafta ekk piştiği tezgâh. çukura, toprağın altına inilir Burasının rütubetli (o duvarları eski hâtıraları andıran ve u aydınlatılmıştır. Yemek, rada yenir, İçki de denli abim eri yemek aralarında ve ka- “çu küre bütün ei et ser. ra başladı; zira, çukurda başlı n her zaman çukurda bitmez. e e nefret ediyo: 8 böylelikle ri daha çok tadıyo- ilir? Çukurun en mükemmel saat. ayni verdiği göz glam da olur. Hepsi samimi insanlardır. Bir birlerinin yalnız görünen Hai lariyle meşgul olurlar. o Ayrıl. dıkları andan itibaren birbirle- rini nuturlar; günlük vaşayı. cılardır ; Ze da bana öyle ge. liyor. Her ise... Bir gün, dğetim hilâfma, gu. sün birader, Dz insan, bir. ka. (Kİ n... Günün o saatinde ve tek İtiyatlarmna i m. da olsa o itiyatların bozulması ne müthiş bir ruhi İMiEMieik doğurur Kadm, uzun, beyaz boynunu çevirerek bir müddet bana bak. tı. Basamaktan kalktı, gitti bir masanın başıma oturdu. Ben de, sersemlediğimden olacak, tam karşısındaki masaya (Ofurmu- ıklar (yanınca şaşkınlı. ğım arttı. Kadının sırtında hay- li açık bir elbise vardı. Kolunun Duru- benziyordu ki... e yazılı is. mi eği İlon r cam arkasindan neşri dağ gittikçe zıhla. ana j “üzerine uzatmıştı. > KU ANIM GÜVE mi ra yapışık eski bir sinema ilâ- dah çinde daha göze çarpıcı görünen beyaz ve uzun kolunu masanın Sabit, yüzü- ne yapışık duran gülüşü dağıl. mamıştı. Dudaklarımdan hiç bir ses çıkmadığı halde İlonka di- iye inledim; sen neredön çıktın, ayı nasıl g Ş. Hangi mesafeleri aşarak avare la Iz adaş cesaretini gösterdin ?. Bu , burada ve bu kıyafette ne igin var?... Kırmızı ağzından dökülecek seyrederşgibi görüyo, . Aynada bir yüz seyreder gibi. Yani etrafı. daha loşlaştığı için ayırıcı Çiz; beliren, hakikatt a sahih, derinliğin içindeki mev. e daha belli bir canlı mahlük i.. Sen, belki bir heykelden, şan bir hareketle İlonka oil bir portreden, belki sade- Lİ KOTU TANE | ANKARA 2/ GA ce bir afiş resminden ibaretsin, « Fakat biraz evvel basamaklar. da oturan, ayaklarıma dolaşan, şimdi de karşımda olduğu Halbuki, mevcudiyetinden hay- rete düşmüş olarak, işte susu. yorum, asık tavapdaki ampulden N © 3 cikleri gibi etrafa sıçrıyor; öğ. süne, çenene, yüzüne, yanakla- rma, alnıma dağılıyor, oralara biraz ışık, biraz hayat götürü- yor. Ancak o sayede senin bir vehim olmadığına inanabiliyo. TUM. hi Em sana ba. kıyorum. İnce natkâr par- maklarında ha dit ii Kapırt var. Alışkın parmaklarının gölgele. ri, uzaktan uzağa akseden, ha doğrusu yalnız senin zihnin. şekillendiriyor, ve büyük kudret- lerinden habe: Tumur örtünün üzerine, senin be- yaz ve ipekli kolunun üzerine çaprazlamasına bırakıyorum. . Hayır, sen etten ve kemikten değilsin. Kolumda ( hiss» sttiğim unla ni e a yaka arayabilirm; bunu isteyebilir, bunun için, ya unun için çıldırabilir, kendime işkence €- deblirim. Halbuki, işte eski ve- rimdeyim. İşte sen yine yerinde ve sakin gülüşünle, hayretle' bana bakıyorsun. . İşte & gidiyor, iki buutlu bir resme tahavvül ediyorsun. ma. demki masa başındasın; fakat sende bulduğum esiri ruh