BAHİFE 4 ” İ T Prenses Samanın saraydan kay- boluşu durmuştu. Can sıkıcı hâdiseler biribirini ta- kip ediyordu Tamaranın Siyon layanı. Baronun ölümü.. Ve nihayet prenses Samanın kay- boluşu, Bütün bunlar Süleymanı asabi- leştirmeğe kâfi gelecek hâdiselerdi. Kudüste mühtm bir kaynaşma var- dı. Dağdan inen â«iler gerçi evlerine yerleşiyorlardı amma, isteklerinden vaz geçmiş değillerdi. Badece muvakkaten — susmuşlar. di. Yahudilerin, Süleymanı tahtın- dan devirmek için fırsat kolladıkları belliydi. Süleymanın zevcesi nereye ve j niçin kaçmış..? // Asuriyeli Prenses Samanın - izini “bulamıyorlardı. Süleyman karısının birdenbire or- tadan kayboluşundan çok müteessir- di. İnce duygulu hükümdar her ak- söylüyor ve gözyaşı döküyordu. Tamara için sabahları güneş do- Serken: .«Tamara! seni, bir sabah gözlerimi açtığım zaman kay- dettim. Güneş — sırtemı isılir- ken, yüreğim buzlu — dağlar i. çinde donmuş gibiydi. Seni hatırladıkça hâlâ — içüh titriyor ve — vücudumda soğuk, korkung ürpermeler — duyüyü- rıum.. Sen neredesin, mereler. desin, Tamarasr? Diyor ve yatağından kalkar kalk- maz kuşlar, çiçekler ve günahsız genç kızlarla konuşuyordu. «— Siz benim derdimi, iatırabımı dinleyin, ey sevimli mahlüklar! Six bana acıyın! Çünkü ben, her zaman sizinle dertleşirim.. Size uzunmak is tiyen gaddar elleri kırar ve sizi kırı- hp koparılmaktan kurtarırım!» Büleyman, akşam güneşi batarken ybolduğu ha- Tamara de -çünkü- zevcesinin ka: berini akşam üstü a!m için söyledikleri ve acıklı sözlerle yazılmış şiirler, mer- gşiirler kadar hazin , Zevcesinin — öldürüldü- Ve Tamaranın Yahudi- ler tarafından hapsedildiğini, nasıl olsa günün birinde meydana çıkacağı- ni umuyordu. Süleymanın zevcesi Sama hak. kında, her akşam güneş batarken oku- duğu şiirler saray halkını bile ağlatır. dı. «Sama! seni — sevmiştim.. Seni ocndan sevmiştim! Âsuriyore eşi bulunmuyası bir güzel kadınm Kudüse gelmek islediğini haber aldığım zaman ne kudar sevindimdi.. Kudüri Özlüyen bu — güzel kadın güniüü birinde İserail hükümderinin zev- cesi olmuştu.. Sen, benim zevecelerim arası. na karışmaştın.. Seni işcitmeden -hattâ koklamada bile kıymadan- beş yılın ilk bakarını kep seninle birlikte geçirdim.. Seni ve senin Fedakârlığim unutmadım, Sama! Senden doğan çocuğum, — bugün üçüncü yılma tamamlarken, göz. lerim her yerde seni aradı.. Ben- den kaçştın mı? — Kaçırdılar mıf bilmiyorum.. Fakat, seni candan sevdiğimi rabbın huzurunda bir daha tekrarlıyorum, Sama!> Süleyman Mütemadiyen — ağlıyor- du. Ve ağlarken: — Sağ gözümden akan yaşlar 'Tamara ve sol gözümden akanlar da Sama içitdir.. Demekten kendini alamıyordu. * Prenses Sama niçin ve nereye kaç. mıştı? Ölmüş müydü?.. Yaşıyor muydu?.. Kudüste ve Süleymanın sarayın-| da bunu bilen yoktu. Fakat, saray ve| şehir dışında, Süleymanın karısının nereye kaçtığını bilenler yok değil- Büleymanın — maneviya -| tını sarsacak kadar mühim bir hâdi-|zunun kurt ağzına düşmesi gibi- E! se idi. Saraydaki gece eğlenceleri|rayimin eline ve evine düşmüştü. şam, kaybolan sevgilileri için şiirler|*in) ancak bu mex'ele üzerinde avlıya- 27 Birincikânan 1938 SALI - Peygamber Süleymanın Sarayında KUDÜS KIZLARI <> -13- Yzana: İskender FahrettinSertelli liyorum. — Yolumuz Siyon geçiyor? — Hayır, arkadaşlarımın — şehre dönmesini bekliyeceğim. — İsyanın önünü almadılar mı? — İsyan babamın başında koptu. İki bedevi kızı babamın başını kopa- rıp Süleymana götürdüler. Bu suret- le dava bitti sanıyorlar. di. Prenses Sama bilmiyerek. bir ku- dağından mı Efrayim... Bedevi kızları tarafından babası- min başı kesilen bu dessas ve şeytan adam, nihayet el altından prensesi kandırmağa muvaffak olmuştu. ilerden — kargaşalığa — önayak olanların bir kısmı kimseye sezdiril- meden bir mâbedin zindanına atılmiş- ta. Gerçi Siyon dağına çıkanların hep. si de hükümdarın affına uğramışlar- Sa da, Süleyman bunların bir kısmını sorguya çekmek ve Tamarayı bunlar- dan öğrenmek fikrinde İdi. Efrayim bu sırada gizliden gizli- ye ve kıyafet değiştirerek prense Sa- ma ile temasa yelmişti. Prenses Sama çok kıskanç bir ka- dındı. -O herkesten ziyade Tamara- yan düşmanıydı.. Ve Tamaranın , ya- hudilere ihanet ettiğini gören ihtilâlei Efrayim bu vaziyetten istifade etme- niyetinde mi? niyetleri yok. — O halde şehir içinde mi bir kar. guşalık çıkarcaklar? — Böyle bir kargaşalıktan memnun kalmaz mısınız? — Hayır. Çünkü Süleymanın va- hatı bozulur. T Efrayim hayretle yüzüne baktı: * — Ne dediniz, kraliçem? Hem on- siz genç. kadının dan kaçiyorsunuz.. Hem de onun ra- hatını ni düşünüyorsunuz? — Yahudiler tekrar dağa çıkmak || — Hayır. “Tekrar dağa çıkmağa | | Cenevre Bir casus şebe- kesi bulundu Casuslar, Almanya ve İtalya hesabına çalışıyorlarmış General Şan-Kay-Şek'in sevgilisi - 18 - Genç İapanyol san'atkâr, Paziye| Parinin kalbi şiddetle çarpı 3 , uyordu: dikkatle bakıyordu. Bu adam, güzel| Bütün zevki kaçmıştı. Yola çıktı- dıı_eıılymk bir tipe malikti. Fakat|iıma, gezip eğlendiğine pişman ol- garip bir cazibesi vardı. Sonra, iyi|muştu. Kendilerinden ne istiyorlar. bir san'atkâr olduğu da muhakkaktı. |dı? Eleni, onk takıldı: Merdivenden çıkar çıkmaz, biraz — Arkadaşımı çok beğendin ga-(evvelki meçhal şahıs Snları karşıla- Hba!. di ve ciddiyetle; Evet, güzel bir çift teşkil etmiş-| — Teşrif edin!. siniz. Diyerek, iyi döşenmiş bir yazı oda- — Sizin İspanyol kızlarında işini-|sının kapısını açtı. İki genç kız, biraz ze yarayacak olanları duha çoktur. (tereddütle içelye girdiler. Fakat kar Eleni, bunları söyledi, bir kahka-|şılarındaki adamın kıyafeti, tavırları ha savurdu ve sonra, bir ialık çala-|ve elddiyeti onları tatmin etti: rak garsonu çağırdı: — Madmazel Eleni, sizi - tanıyo- — Hesap! rum, binaenaleyh hakkınızda ma- Eleni, makine gibi sesli ve hare-|lümat almağa lüzum görmüyorum. ketli idi. Orkestra şefi kapıya kadar| Ancak, şöyle rahat oturun, biraz ar- peşisıra geldi. Karanlıkta henüz yir-|kadaşınızla konuşacağım.. mi, otuz adım atmışlardı ki, arkala-| Pari; büsbütün korktu: rından temiz giyinmiş, uzunca boy-| Bu dkh ne demekti? Kendisi ile ne. Ju, şapkasını kaşlarına kadar giyin-|ler konuşulacaktı? Casus Pol Roşat Venevre — Burada oldukça mü- yi İhmal etmemiş, prensesi Süleyman him denebilecek derecede bir Casus|miş biri yaklaştı.. — İsmisis kızıa? aleyhine tahrik ederek kıskançlık da-| — — Ben ondan kaçmıyoram ki.:|sebekesi elde edilmiştir. Bu cüsus şe-| — İki genç kız, ona baktılar. — Pari!.. marlarını büzbütün körüklemişti. — |Onun yanındaki kadınlardan kaçıyo-|bekesinin en birinei elemanı İda Vir.| — Meçhul adam Eleniye yaklaştı: Bu suâlleri, bir yığın zual takip Sama tekrar — Âsuriyeye| Tuni. ginya'adlı güzel bir dansözdür. Sivil polis memuruyum.. etti: 'ordu. — İtiraf ediniz ki, Süleymanı sey-| Geçenlerde Barslona gitmiş — ve| — Eleni şaşırdı. Pari ise korkarak tit-| «Nerede çalışırsın, nerelisin, baban, İşte Efrayim, Süleymanın — kamı. rak kendisini Âsuriyeye göndereceği- mi vadetmişti. l Efrayim, şehir kenarındak| mahal. lelerden birinde akrabasından birihin | x. evinde oturuyordu. Kıyafetini değiş- irerek her gün aokağa çıkar ve istedi- İği kimselerle temas ederdi. | — Prenses bu evde saklıydı. |Yahüdilerin ihtilâl heyetinden beşka, İprensesin burada saklandığını bilen yoktu. Âsuriyeli prenses burada ne za- mana kedar kalacaktı? Efraylm eözünde durup da pren. <e« Samayı Âsuriyeye gönderecek miy- erki ken Birden nak orımya n r sarı is. z, kral &l edip ? Tamara ve yahud Silâ gibi kızlara il etmetine şaşıyorum dağrusu. Tamaradan baha e Ö- hun yaşayıp Yaşamadığını biliyor mu ü? sun? Efrayimin aşkı — Tamsta yaşıyor... Otü üldür Basık tavanlı küçük — bir odanın| miyeceğim. çinde yanyana oturmuşlardı. lde onu &ensih, Prenses Sama sordu: — Ne zaman yola çıkacağız, Ef- rayim — Çok yakında, kraliçem! Siyori dağının tamamiyle böşulmüsim - bek. a kaçıran Eğer kaçırmamış olsaydım, bugün Süleymandan öc al- mak fırsatımı bulamıyacaktım, — Devum edecek — Haydutlar çarı aklını kaybetti Halbuki Alkapon yirmi gün kadar sonra tahliye edilecekti «Şikago gangsterleri çarı> ismi veri len meşhur Amerikan haydudu Al Ka Pon , bulunduğu hapishanede deli ol- müuştur. Halbuki haydud, önümüzdeki ayın 19 unda serbest birakılacaklı. Şikagolu gangasterin mahkümiye- tini bitirmek için daha iki senesi var- dı. Çünkü Al Kapon on seneye'mah- küm olmuştu ve Alkantrez hapishane- sinde sekiz senedenberi bulunmakta - dır. Fakat bapisliği müddetince hiçbir fena hareketi görülmediği sının ikl! senesi affedilmiştir. Halbuki, Nevyorktan bildirildiğine göre , Al Kapön yaklaşan hürriyetine kavuşamıyacaktır. Çünkü deli olmuş- tur ve bariz cinnet alâimi göstermeğe başlamıştır. Haydudun deli olmasına zebep diye, h:ı:m,:::r“::::: Ş hapishanedeki sıkı inzibat güsterili - saklıyarak gülüyor.. yor. Eski Şikago güngsteri büyük bi için ceza . .İazim ve irade göktererek, hapishane-|vatı yaşarlar. Bu hayata gangsterler deki kanunların hiçbirine aykırı ha-| daima isyan ederler ve bu yüzden ce- reket etmemiş, konuşmak yasak oldu-| zaları artlıkça artar. Zu zaman konuşmamış, otur dedikleri :',"k::_'î':"m"' kalk dedikleri saman |i bir çocuk İtaştı İle geçirmiştir. 'V_ı.fiy,__ en azılı bir haydud olan | Hardudlar ise, orada da başlarına ge. bu adamın, böyle uslu bir çocuk gibi| çeceğini zanmı itikleri «Çar> larının hareket etmesi hapishane erkânmı|bu hareketini yadırgamışlar ve onun Mmemnun bırakmış, fakat orada mah-| kanunlara itaat etmesine kızmışlar - bus olan diğer haydudları kızdırmış.'dır, lır.. İşte, süylendiğine göre Al Kaponun Alkantres hapishanesi sade böyle | çıldırmasına, içinde bulunduğu bu azılı haydudlara tahsis edilmiş bir yer | müşkül vaziyet sebeb olmuştur. Faki dir. Orada en sıkı bir inzibat hüküm | haydud bir taraftan hapishane kanun- sürer ve mahpuslar adetâ bir esir ha-| larına riayet etmek, bir taraftan gan- Halbuki A! Kapon, bu sekiz seneyi « | Kohbersle birleşerek i. |lükle yakalanan İdvirgiya “İselerinden Poul Rochat de dahildir. redi.. — Buyurunuz, birşey mi istiyor- sunuz? Polis, Eleninin kulağına doğru fı- sıldadı: — Sizi, milli bir vazifeye — davet edeceğim. Ben, sivil polis - değilim, bir başka teşkilâta mensubum. An- ladınız mı? Size itimad telkin ede- bilmekliğim için, şu köşedeki kara. kola kadar gidebiliriz. Ben önden gi- deyim, siz beni takip edin.. Kabul eder misiniz? Eleni hiç tereddüd etmeden ce- vap vedi: — Maalmemnuniy arada meşhur Alman casuslarından mnnen kardeşlerin var mı, yok mu, Brüksele gel- nerede doğdun, kuaç yaşındasın, dul- musun kız. misin, hiç kimse ile seviş- tin mi? Vatanını, milletini sever mi- sin?> Pari terliyerek, hayretler — içinde yuvarlanarak cevap veriyordu. Meçhul adam, bu cevapları, kısa kışa not ediyordu: — Beni iyi dinleyin kızım, n bir vazife versem kabul eder misin?, — Evvelâ bu vazifenin ne oldu. ğunu anlamak isterim.. — Haklısın!. — Bu vazife, hem cesarete, hem zekâya, hem de fedakârlığa ihtiyaç xösteriyor. Şurada size birkaç sir tev di edeceğim, bunlar, devletin esrâ. rındandır, duyulmaması — lâzımdır. Akal takdirde... — Anladım, anladım.. — Vazifenin Iâübaliliğe, dikkat. e, boşboğazlığa, güsterişe elve- rir en küçük bir ciheti yöktur. mişti. Uzxun bir taharriyattan sonra gü Alma: ya ve İtalya nammma casusluk yap- makla itham edilmektedir. Bu şe- bekeye İsviçrenin meşhur polis hafi. Paul Rocha, umumi harpte Fran- sada gönüllü olarak harbetmiş ve mü- tenaddid cemiyetlerinde aza — bulun- muş bir adamdır. Bu adamın Almanya namına ca- salük yapmasına ihtimal verilmek- — Fakat ben girdikten beş dakika 3onra geliniz.. tedir. Meçhul adam, bu sözleri söyledik- ten sonra derhal uzaklaştı. Pari, ga- rip bir korku ile şaşırmıştı..-Eleni, ymun elini sıktı: — Korkma Pari — Fakat Eleni GÜNLÜR SİYASİ GAZETE Sahip ve Bazmuharrıri HAYDAR RÜ ÖKTEM — Sus kuzum, biraz cesur ve me-| — Anladım.. Umunml neşriyat ve yaz işleri tin ol? — Vazifen, merbut buluduğu mil- I müdürü İki genç kız, birâz sonra, ağir ve|let ve R namına, bizim şühelen- HAMDİ N DÇ FANYAL diğimiz bir insanla tanışmak, husu- abil adımlarla, biribirinin kolunda lerlediler. Karakol — kapısırda bir rolis kı rine fısıldadı: — Karşıki merdivenden yukarı çı- kınız, sağa sapınız!. gi olmak, sana vereceğimiz direktif- ler dahilinde o adamın vaziyetini tes- bit etmekten ibarettir.. — Devam edecek İDAREHANESİ ikinci Beyler — #obak C. Holk Partisi binası içinde Telgraf: İzmir ANADOL . Posta kutusu, 2mir E ŞERAİTİ Yallığı 1400, Altı aylığı 800 Kuruştur. Herek reis — Baştarafı 5 nci Sahifede — | — Ne yapsın? Gençlik.. Deli » On dakika sonra Venedik gemisi ' kanlılık.. alevler içinde — yanarak denize ıö—l — Bu bir suç sayılmaz, hakkıdır, mülüyor, Türk kadırgası da alkış ses | — Fakat.. Yabancı memleketler için senelik abone Dereti 27 liradır. Günü geçmiş nüshalar 25 kuruştur. kari Glcrtdn LĞ N > y ğ arasında arasına dönü- e var AAADZIA'(;""ATRAAS’NDA yordu. Bu kızı saraydan ki Padişah, Mahmud paşaya döndü: |Hani şu, cellât çırağı.. Herek rei — Kimdir bu yiğit? Canlı uüugwıev.ıiliıiııi kaçıran cellâd çırağı var Memleket hastanesi ||?ti sakdırdı. Alnından öpmek iste- ya.. rim. — Evet?, 'ahiliye mütehassısı Mahmud paşa tersane hâkyasını| — — Onların ikisi birdir. Bu sırrı daliliy nt gösterdi: bu sabah bana söyledi. Dr. Celâl Yarkın|| —— Hesan bey bilir.. Pedişehin gözleri paslamıştı: Hasan bey cevap verdi; Fakat bu parıltılar kızgınlık de- - — Adına Herek reis derler, pa-İğil, takdir anlatıyordu. dişahım.. — Onu görmeyi şimdi daha çok — Herek reis mi? Kubbe altında istiyorum. gürültü çıkaran delikanlı ha!.. — Eevet padişahım.. Fatih Sultan Mehmed Herek rei- — Hoşuma gitti. Onun o zaman si alnından öptü. Kendi hazinesin- isteğini, gürültüyü niçin çıkardığını |den düğün hediyesi olarak bin altın biliyor musun? werdi. Tersane kâhyasına da: ——— — Duydum padişahım? — Böyle yiğitleri devlet kapısına — Acaba kızı vermedim diye çok;Kayırmalı.. Herek Reise tersanede üü üi Önur vok Tei değiyes langı:; lâyık olan yerini veresin. Bir ay geçmemişti ki, Agriboz M adasının zaptı bitti. Zaferle dönüşte — Anlaşılan kız da onu seviyor-İçifte düğün yapıldı. Cenç kızın adı 'du. Onları ayırmasaydım daha iyi Hatice, annesinin adı Ayşe - oldu. olacakmış, imiş.. Baştan başa donanmış kadırgalarla padişahın önünde i- | İstanbul, Hasan bey la geldiler. l Ondan sonra Herek reis Türk — Padişahım Herek reisin bir su- donanmasının en tanınmış amiralle- çu var. Bağışlamanızı rica edersem'rinden oldu. Kemal ve Burak reis- acaba küstahlık mı etmiş olurum. — |lerle birlikte bir çok savaşlarda bu- — Bir suç mu? Nasıl şeymiş lundu. Türk bayrağını Akdenizin İköpüklü , dalgaları üzerinde uzun yıllar zaferle dulgıılıındırdlı. R Muayenehae: İkinci Beyler sokak No. 25. Telefonn:3955 || Evi: Göztepe No.1013 Telefon: 2545 gsterlerin fena muamelesine kargı koymak için büyük ruh buhranları ge- çirmiş ve nihayette, uklını kaybetmiş- tir. Al Kapon, cezasından İki sene indi- rildiğini haber alınca çok sevinmiş ve gelecek ayın 19 unu iple çekmeğe baş- lamıştı. Hapisten çıktıktan sonra, bir| köşeye çekilip sakin bir hayat yaşa -| miya karar verdiğini söylüyordu. O -| nun bu arzusunu yerine getirmek için, eski haşdudluk arkadalşları kendisine 'Teksasta büyük bir çiftlik almışlar ve hediye etmişlerdi. Âl Kapon kânunu- gazinin 19 undan aonra, hapishane- den çıkıp buraya çekilmek ve orada yaşamak istiyordu. Bugün, delilik ârâzı gösterdiği için buna imkân yoktur. Çünkü eski hay- dudun nezaret altında bulundurulması ve icab ederse timarhaneye kaldıril - ması icubetmektedir. D — Başüstüne padişahım RT|