Sahifer ? YAZAN: Jorj Dühamel Pilkin: — Doğrudur, dedi. Hattâ, tatbik edilen metod ahlük bakımından ku- Sursuzdur. Mükemmel bir akli ve be-, deni tamamiyete sahip — bulunmi âlelâde şahsiyetlerin ükümete uğra - tılmasına gelince... Hiçbir şeyi izam et- miyelim. — Benim de zaten fazla birşey is- tediğim yok. Teklifim şu: Evvelce iç- kiden menedilen ve Allahın lütfiyle yarın öbürgün sıgara tüttürmesini yasak edeceğiniz bu gibi insanlar, alâ- kadarların akıllıca mazereti altında, Befil bir mesil yetiştiremiyecek bir ha- le getirilsinler, işte bu!.. Pitkin, sükünetle; — Şimdi iş, nazaret sistemini bul-| mağa kaldı; dedi, — Oh! Diye haykırdım, beni teye düşüren bu değildir. Kendimde hisşettiğim yaratıcılıkla ben, daha xi. yade, kontrollü ve tamamen mantıki bol gürriyet yetiştirme usüllerini keş- fedip tatbik mevkiine koymağı düşü- nüyorum. Aziz dostüm, «Seçme» to . humları her türlü tehlikelele karşı ko- ruyabilecek ilmi bir mücesese — hak-i kında düşünceniz nedir? Ben böyle bir sözü söylemeğe cesaret ediyorum. Bu süretle pek faydalı garantiler elde e - dilmiş olur. Kadınlara teklif edilecek seçme soya gelelim. Bunlar, hiç şüp- hesiz, iri yapılı adam tipi, boksör tipi, #porçu tipi, münevver tipi olmahdır- lar, değil mi? Birdenbire ciddileşen Pitkin: — Eğer maliyet fiatini azaltınak isterseniz, dedi, bu kadar çok tipe ha- cet yak. — Üyle olsun! Azami iki tip tayin edelim, bunlar da elmalar ve armutlar glbi olmunlar. Tabiatın icabatını yeri. ne gelirmek için, nazarı itibara alın- Mması lâzimgelen bir mesele kalıyor Pek pazik olan şehvet meselesi. Yani, yaratıcı bir mihanik işi Parker P. Pitkin yerinden — kımıl. dıyor ve cebinden bir karne çıkarıyor. Sonra: n bütün mihaniki şimdiden halledilmiş nazariyle bakabi. liriz. Ve, derhal, cebinden çıkardığı kar- neye bir kroki çi Sinema devri yahut hür vatandaşın * eğlermesi Pitkin: — Bütün şu ışıkları görüyorsunuz Ya, dedi, şimdi oraya gidiyoruz. Bura- W sinemadır. Sonfu, gükyüzüne bakârak —mırıl - tandı: — Hakikaten muhteşem bir sino - me. Dünyanın en büyük sinemaların- dan biri. Birazdan göreceksiniz. Bu cümleyi kasten bitkin bir tavırla Söyledi, Bu sinemanm arzametli — bir. duruüşu var. Süslü ve <Hakikaten muh teşem> oluşu, bir nevi hususi gurur Aksettiriyor Münevver ve zeki bir a - dam olan Pitkin, bu derece şayanı hayret sinemalar yapan büyük bir memleketin yerlisi oluşundan iftihar duyuyor. Bana POLİS ROMANI: Müstakbel Hayat Sahnelefi | Çeviren: Asım Kültür -5- — Bugün pazar, dedi. Bir ki bileti bir dolara almak mecburiyetin- gdeyiz. Birbiri arkası sıra dizilmiş bü- tün şu gördüğünüz insanlar da, birer Jolar verip bilet alıyorlar. Sinema salonu, girip çıkması serş best olan bir yerdir. Bu doğru birşeydir. Bötün bu in- sanlar, düşkün oldukları bir zevki pek pahalıya tatmin ediyorlar. Fazla ola- rak, kımıldıyan resimler mabedine ka- bul edilmiş almak için, üstüste istif e- dilmiş bir vaziyette, ince yağmur ul- tında beklemeği göze alıyorlar. Kalabalığın pek fazla oluşu ve ko. nuşmamıza devam etmekten vazgeçe - meyişimiz, oraya katılmamızı güçleş. tirdi. Bu insan iştifi hiç konuşmuyor, ilik (ANADOLU) sabırsızlaşıyor. Hepsinin de gözleri dumanlı , Birazdan, - sibirli gölgelerin tesiri altımda — bulunmağa |bazırlanıyorlar. Arada sırada, —sine- manın açılan kapısı kalabalığın büyük bir kısmını Yutuyormuş gibi görünü. yor. İstif şeklini değiştiriyor ve, ye- sadece niden, çoğalıp uzayar. Başka bir sademe ile cesim sine- manıin methaline dahil olduk. Burada, meraklılar birer doları ceplerinden çı. karırlar ve bilet alırlar. Gene burada, #üslü elbiseli müstahdimler kalabalığı İmuhtelif kapılara taksim ederler. Biz İde, koşarcasınu, ıssız ve geniş bölün - tüleri aşı Yerler şark taklidi halı. larla sagırlaştırılmış. (Arkası var) Sinema ve tiyatro Bilet ücretlerinde yeniden tenzilât yapılması takarrür etti Ankara, 26 (Telefonla) — 'l"lrıb-) ro ve sinema bilet bedelerinden devlet ve belediyelerce alınmakta olan ve mik tarı bilet bedelinin yüzde 21 -28 ine kadar çıkan damgğa, tayyare ve bele- diye resimleriyle darülaceze hisseleri birleştirilmek suretiyle resim miktar- ları yüzde ona indirilmişti. Bu tenzilât halkın bedil, fikri ve eğlence ihtiyaçlarını tatmin eden sine ma ve tiyatroların halk tarafından u- cuz olarak görülmesinin temini için yapılmıştı. Devlet ve belediyelerce ya pılan bu fedakârlığa karşı sinema sa- hiplerinin sinema ücretlerinde mü - nasip miktarda tenzilât yapmaları i- cap ediyordu. Maliye Vekâleti bu hüsusta tet- kikler yapmış ve bunun n d hiliye Vekâletine bildirmi, Maliye Vekületi ezcümle şu müta - leaları serdetmektedir: «Bütün bu tetkikler devletçe yapı- lan fedakârlığın, tamamen mutavassıt lar lehine gayri meşru bir kazanç te- mininden başka bir fayda temin et- güstermektedir. Bu hâle ni- hayet verilmesi ve kanunun maksadı- nın yerine getirilmesi belediyelere te- rettüp eden en ehemmiyetli vazifeler- den biri olduğundan belediyelere bu hususta icabeden tebliğatın yapılma-| Bı ve nazarı dikkatlerinin celbedilmesi maksadı kanunun istihsali noktasın. dan Mzumlu olduğu mütaalea edil -| mektedir.» Dabiliye Vekâleti, Maliye Veküâle-| tinin bu tetkikini vilâyetlere bildirmiş; sinems ve tiyatroların halk tarafından ucuz olarak görülebilmesini temin i - |ein bizzat alâkadar olmalarını ve ne- tceyi vekâlete bildirmelerini istemiş - tir. Anketimiz — Baştarafı 5 nci Sahifede — keklerdir. Fakat kadınlar da, hak- larının verilmesini erkeklerin lütfü kereminden bekledikçe, yemek iİç- mek, giyinmek ve yaşamak için dai- ma erkeklere müftekir kaldıkça bu işin bu menval üzere devam edeceği mubhakkaktır. Bir kadının kısrak gibi ata müsa- vi olması; ayni arabayı âyni cesaret ve gayretle çekmek külfetine katlan- ması ile mümkündür. Kadın, fethe- dilmek zevkinden vazgeçmedikçe, erkeğin elinde bazice kalacak ve bir bayancığın bir düve (Yani dişi inek), bir bayanın bir tayuk kadar dişilik hakkı olmıyacaktır. Horozu intih&p eden tayak, ken- di karnını kendisi doyu! Hattü yavrularını horozun yardımıma muh. taç kalmadan besleyip büyütmesini becerir. i Bana göre, dişlilik erkeklik hak. Esrarengiz konak —İ7 — —a — Rica ederim, aklını başına topla! Bütün bunlar saçmadır. Teodor, bunları söyledikten son- ra dönerek heykele baktı. — Evet hakikaten gariptir. Fa- kat ayni zamanda tabiidir, Bunu ya- pan heykeltraş çok san'atkürdı. Elizabet, heykelin korkunç tesi- riyle âdeta bayılmış - vaziyette idi. Kocasının son sözlerini işitmiyordu. — Canlı olduğunu ben de hisse- diyorum. Cansız olsaydı nasıl güler- di. Şu hale göre hayattadır.. Nefas bile alıyor. Galiba bu akşam geri dö- necek. Karı bir denbire deli gibi yerin- dean fırladı ve yumruklarını göstere- vyek bağırdı: — Onu kıracağım.... Parça parça yap:p bir tarafa atacağım. —— Yeter dav'um.... Yeter karıcı- Teodor sesine ağır bir ton verdi: — Zevcem sen fazla hülyaperest- sin.. O bir maden parçasından baş-, ka birşey değildir. Zevcesinin zayıf kolunu tuttu ve| lonu kapıya getirmek teşebbüsünde bulundu. — Madan mid. Hayır.: Hayırs O, canlıdır. Ve onu kırmayınca rahat edemiyeceğim. Kadının — sözleri dudaklarında donmuştu. Meyusiyetle — kacasının Üzerine atıldı. Teador ise onu kolundan tuttu ve odasına kadar refakat etmek icin kapıyı açtı. Fakat kapı önünde ka- dinin vücudü taş gibi hareketsiz | kaldı. Salonun derinliğinden bağuk ve karmakarışık bir musiki dalgası ku- laklarına çarpmağa basladı. Carin bir tarada gelen bu nağme, her iki- larında köy kadını, şehir hanımefen- disinden çok fazla şeylere maliktir. Çünkü hayatın mer'uliyetini kabul ederek çalışan köy kâdını, yalnız penbe yanaklarını kocasına öptür- mekle kalmaz. Köylü Fatmanın başı kızdığı, izzeti nefsi kırıldığı zaman fırlayıp kaçar. Bu cesaret, birleşmek ve beruber çalışmak, müşterek hak- larla müşterek bir yuva kurmak İçin daha iyi bir arkadaş bulacağına emin olmasından ve kepdisine güvenme- sindendir. Çünkü güzel Fatma, ayni zamanda kendi ekmeğini kendisi çı- karır ve yalnız yanaklarını öptüre- rek yaşamağa tenezzül etmez. Fat- ma, kocasına muhtaç olmadığı için mağrurdur. Ve bhiç şüphesiz bizim çıt kırıldım banımlardan - çok fazla mes'ud ve şereflidir. Herşeyi hazır- lop bulmak istiyen ye kendisini ver- mekten başka birşey beceremiyon şehir kadımı bunun için zavallıdır, er- sini de şiddetle saratı. Esrarengiz bir. dehşet, karı kocayı, bütün kuvvetile sardı. Fakat musiki birdenhire durdu ve enlonda garip bir sükünet peyda W Elizabet, delilörin gülmesini ha tırlatan bir gülüşle güldü: — Topal şeytan operetinin mev- celerini dinlediniz mi? Bu hal, onun bir daha geleceğini haber veriyor. Ve o, muhakkak bu gece gelecek - tir. Kadın tekrar ayni tarzda gülmeğe başladı ve kocasının kucağına düş- tü. Teodor ise, salonun bir köşesin- de duran piyanoya titriye — titriye, korkak bir nazarla baktı. Piyanonun taburası boştu. Elizabeti salon kapısının yanında duran koltuğa kadar getrdi ve zili çalarak Graundun karısını çağırdı. Baygınlık geçtikten sonra hizmetçi kadın ayrıldı. Biraz sonra Elizabet! sönük gözlerle etrafa bakındı. Ve boğuk bir sesle: — Ne oluyor? Diye sordu. Teodor sapsarı id'- | ÇİMDİKLER |) Meyhanede Uslu uslu girdiler: Duvarlarda salkım salkım üzüm- lerin dibinde yarı çıplak, kalçaları ateş fışkıran kadınlar, halka — kur- muş, kafa tütşüleyen zeybekler var- dı. Bu meyanda, * <» Rakıdan İç.. «Erbabı zevkin beğendiği yegâne # hhi içki.... Rakısıdır» «Üzüm, balis Üzüm rakısı> Cümleleri de okunuyor.. Kızaran ciğerin dumanla karşık kokusuna, sirke kokusu da karışıyor.. — Geni kaplar içinde salatalar, büfenin bi- 27 Birincikânun 1938 SALI SAA K Izmir, Istanbul, Ankara maçları G Üçok9, Demirspor 3 Alsancak 3 « Yamanlar İ, Ankara muh teliti İ - Rumenler 2, Galatasaray İ - Beşiktaş İ Pazar günü Alsancak sahasında, kikalarda her iki takıma semeresiz raz ilerisinde çiprolar, duruyor... Bir|bölge lik müsabakalarına devam e-| geçen birer korner oldu. |0 uncu da- tavada, yağ kızarıyor ve hava kabar- çıklarının patlayışı duyuluyor.. Şairlerin terennüm ettikleri mey- hane kurulmaktadır. dildi. Seyirci çok azdı. Evvelâ (B) takımları oyunları başladı. Demirspor takımı gelmemişti. Jçok seremoni yaptı. Saat on birde kikada Alsancak bir firikik kazandı Enverin ayağından çıkan top Ya- manlar kalesinin — ağlarına takıldı Bu gol takımları daha güzel bir oyun Sigara dumanmın kesafeti ve mı>| Alsancak - Yamanlar maçı da Alsan|çıkarmağa sevketti. Fakat hakemin rılıtılar arasından, radyonun, gra. mofonun sesi geliyor. Köşede seyyar bir musikişinas, uda sarılmış: Ehli aşkın neşvegâhı küşel mey- hanedir Sakıya uşşak dilşad eyliyen pey- menedir. Diye, meyhanenin kendi havasına, meyhanedekilerin akşamcılığına, Aşıklığına uygun bir şarkı söylüyor. Ve ona, sağlı, sollu masalardan ra- kılar ikram ediliyor. Arada bir, bah- Hİş te var. Kadehler ince tıngırtılarla durma- dan işliyor. Gırtlaklar işliyor, ağız- lar işliyor, kafalar işliyor, garson iş- liyor, şişe işliyor, tava, çatal, bıçak, kap, kacak, meyhaneci, seyyar fım tıkçı işliyor. Uslu uslu girenler artk, tamamile değişmişlerdi.. Çehreler, duman ayasında dağılı- yordu. İçkinin dostluğu da — başla- mıştı. Düşmanlığı da, ayaklar, diller dolaşıyor, gözler bakışlarını kay- bediyorlardı, Vakit gece yarısını ge- giyordu: Birer, ikişer — çıktilar, Uslu uslu gelenler, şimdi bağıra çağıra gidi- yorlardı. Demin, kibar zannettiğim adam, şimdi köşebaşında biri ile ko- nuşuyor ve diğer bir başkasına, öm-, rümde çeşidini işitmediğim küfürler savuruyordu. Her gün sokakta uysal uysal ge- zen ihtiyar adam, şimdi — sendeliye sendeliye gidiyor ve şarkı söylüyor. du. Daha ileride, meyhaneye kolkola giren iki arkağaş, — gırtlak gırtlağa girmişlerdi. Bekçi, — kendilerini zor ayırdı. Ah, şu meyhaneler, şu meyhane gişeleri. ÇİMDİK keğin esiridir. Kadınlar bu kadar açık ve kendi tabirlerince kaba, konuştuğumdan dolayı beni affetsinler, Fakat mak. sadım onları üzmek değil, kendileri- ne şu erkeklerin esaretinden kurtu- luş yolunu göstermek! Haydi kadınlar, haydi bayanlar, iş başına! Yoksa ölünceye kadar esir çağın seromonisinden sonra huşusi mahiyette yapıldı. Yamanlar 2 - | galip geldi. Birinci i : İlk oyun Üçok - Demirspor ta - kımları arasında geçti. Oyunu Bay . |Hasan Yanık idare etti. Üçak 9, Demirspor 3. öoçok takımı Ziyadan, Aliden, #ol açık Namıktan ve kalecisi Ne-| : addan mahrumdu. Demirspor mu- tad kadrosunda kısmen tadilât yap mış ve muhacim hattına iki yeni ©- yuncu yer almıştı. dakikalarda çok enerjikti. Fakat Üçok Adili yerinde oyna- biyor ve hasmının akınlarını semere- siz bırakıyordu. 21 inci dakikada Üçok penaltıdan ilk sayısını kazandı. Ve 2 dakika sonra Mazharın ikinci golü, 30 uncu dakikada Said enfes bir şütla üçüncü golü çıkardılar. 35 inci dakikada Demirsporlular sağiç- lerinin ayağından bir gol kazandılar. 3 dakika sonra Üçok lehine tekrari penaltı oldu. Namık topu dördüncü /defa olarak Demirspor kalesine sok- tu, Devre 4 - | Üçok lehine bitti. İkinci devrenin 8 inci dakikasın- 'da Saidin beşinci golü ile oyun açıl dı. Demirsporlular hücuma geçer ken çalışıyor, fakat oyunu açtıkça Saidi markesiz bırakıyorlardı. O da İayağına düşen topları harikulâde bir çeviklikle sürüyordu. Nitekim 20 in- ci ve 22 inci dakikalarda Üçokun sa- yılarını yediye çıkardı. 27 inci da- kikada Demirspor 2 inci sayısını ya pıyor. 35 inci ve 42 inci dakikalarda Said tekrar iki fırsat yakaladı ve Üçokun gollerini dokuza çıkardı. 43 |ti. üncü dakikada Demirsporlular da üçüncü gollerini attılar ve 9 - 3 mağ- lüp olarak sahadan ayrıldılar. Alsancak 3 * Yamanlar 1: Günün bu mühim karşılaşması hakemin bazı hatalı kararları yüzün- den epiyce gürültülü geçti. Hakem, Bay Ferid, Takımlar şöyle dizilmişti. Alsancak: Hilmi, Fuad, Z. Ali, Fethi, Enver, Nuri, Hakkı, Salâhid- din, Rasim, İlyas, Said. Yamanlar: Mazhar, Hakkı, Ah- med, Medih, Süleyman, Mehmed yerli yersiz müdahaleleri oyuncula. n sinirlendiriyor ve her iki tarafır muntazam inkişaf eden akınları ke siliyordu. Kaleler önünde zaman za- man voleybol oynanıyor, oyuncu- lar çelmelerle düşürülüyor, hakem ihuâ bile lüzum görmüyor. inci ve 25 inci dakikalarda iki neticesiz korner oldu. 33 lakikada her iki taraf birer gol kaçırdılar, 35 inci dakikada Yaman- lar sağdan aktılar. Mehmed çavuşun ağından beraberlik golünü çıkar- . İki dakika sonra Yamanlar sağ müdafii Ahmed solaçık Hakkıyı bir tekme ile oyundan çıkardı. Bu tek- mede ihtarsız kaldı. Devre biraz sonra | - | berabere bitti. İkinci devrenin 5 inci dakikasın- da Alsancak bir gol çıkardı. Hake- min evyı hare bu kararını değiştirdi. Bu yüz- den bir münakaşa çıktı. Bundan sonra da oyunda zerre kadar zevk ve neş'e kalmadı.. 10 uncu dakika- da Yamanlar bir kornerden istifade edemedi. 16 ıncı dakikada Alşanca- ğın kazandığı korner de ayni şekil- de tehlikesiz geçti. 19 uncu dakikada iki takım ka- Jacileri, karşılıklı olarak birer kurta- rış yaptılar. 26 ıncı dakikada Enve- rin kaçırdığı fırsat Yamanlar lehint firikikle inkişaf etti. 30 uncu daki kada Alsancak lehine birbiri üzerine iki karner oldu. 35 inci ve 40 ınci dakikalarda Alaancak 2 ve 3 üncü sayışını kaydetti. Oyun da bu suret- le Alsancağın 3 - | galebesiyle bit- Ankarada Ankara muhteliti 2-1 Romenlere mağlüp oldu. İstanbulda Beşiktaş - Galatasa- ray maçı 2 - 2 berabere bitti. Ankara, (Radyo) — —Ankara muhtelitiyle bir maç yapmak üzere şehrimize gelen Rumen muhtelit ta- kımı Pazar günü muhtelitimizle kar- şılaştı ve oyunu 2 - | kazandı. Ha- va yağmurlu olmasına rağmen yeni stad seyircilerle dolmustu. Birinci devrenin 19 uncu dakikasında An- kara muhteliti bir penaltı kazandı ve Ali Rızanın ayağından şeref go- ve kıyamete kadar gürürsüz yaşıya- |Ali, Saffet, Mehmed çavuş, Cahid,|lünü attı. Misafir Rumen takımı 40 esksnız. Benim mütaleam ve düşüncem bundan ibarettir. ZAKKUMOĞLU Hikmet, Oyuna Yamanlar başladı. Fakat Jaha nısıf sahada - topu kapan Al- aancaklılar soldan — sür'atle aktılar. Mahmud Reşad Turğay | Cekilen şüt avut oldu. 3 ve 7 inci da- GF UNSK AYT RALAMELA AOT L SONTE ST N TORKAMEP TU AYU G SAGUCAR S GT AAA YY — Vahimelerimizin eğlencesi ol- duk galiba!, — Teodor işitiyor musun, bir ma- dam gelmiş. Hem de rahatsiz.. Şim- mcı dakikada beraberliği temin etti ve devre | - | berabere bitti. İkinci devrenin 8 inci dakikasında galibi- yet göllerini atan Romenler devre- — Devamı B nci Sahifede — İnından kurtulmuştu. Gözlerini fal- |taşı gibi açmış vaziyette kapıda du- O sırada birbiri üzerine iki zil se- İ|dine yapacağız?. Yalnız Dolandı ka-|'ran Grountiye baktı: si duyuldu: Teodor garip bir sesle: — Demir parmaklıklı kapının zi- K, dedi. Hakikaten garipti. Çünkü bu zili olsa, olsa ancak ya postacı veyahuxl manav çırağı çalabilirdi. Elizabet titrek bir sesle: — Bu saatta kim olabilir? Dedi. — Yabancının biri olacak, Belki yolunu şaşırmıştır. Groundi ona yol göster, çehresi kapı önünde gözüktü. He- yecandan sesi çıkmıyordu. Nihayet, — Mösyö Doland Sıdmor geldi. Diyebildi., Elizabet ise zor Teador titredi. nefes alabildi. — Yanında bir de madam var. — Madam mı?.. Bu konağa hiç kadın geldiği yok ki.. — Olabilir. Fakat bu akşam bir de madam geldi ve hatta biraz rahat- «iz görünüyor. bul edip madamı dışarıda bırakacak değiliz ya.. —Her ikisni de buraya getir., Hizmetçi ayrıldı. — Zevcem, sen de git ve üzerine başka bir rop al,. Kadın piyanoya baktı ve çekildi. Kapı açıldı. Esrarengiz konağın kuruluşundanberi hiç bir zaman yan yana görmediği garip bir çift içeriye| girdi. Mücadele neticesinde sırtında taşıdığı balo elbisesi buruşmuş olan bir genç ile çehresinden atırabı bes- belli olâan yakışıklı, siyah gözlü fa- kir giyinmiş bir kız.. — Sen de çekil! Hizmetçi suratını buruşturarak ayrıldı. — Groundi, refakatinizdeki ma- damın rahatsiz olduğunu söylemiş- ti. Şimdi her halde heyecandan kur- tulmuş olacaktır. * — Hakkınız var amca!, Parmak- likh kapı önünden firar etmek iati- yordu. Kucağıma aldım. Elimle a zını kapattım ve bağırmasına oldum. Groundi onu tahatsiz netmişti. — Fakat bu nahoş hareketinizin sebebini söylemek nezaketinde bu- Genç yorgundu. Sesj boğuk ve|lunacak masın ? titrekti. — Amca -dedi. beni affediniz.. Kız köpek havlamasına benzi » yen bir kahkaha savurdu ve söze ka- Sizi senelerdenberi görmedim fakat|rıştı: benim amcam olduğunuzu tahmin ediyorum. Böyle münasebetsiz bir saatte sizi taciz mecburiyetinde kal- — Kolay kolay izahat verecek vaziyette değildir. — Amcal.. Kendisini evvelâ - dığım için .mmw. Baş-|ze takdimde kusur gösterdim. Ba- ka türlü hareket z 'eodor d - “İyan Paçi Gal.. — Devam edecek —