Gökten ERE Verdan kalesi A'manlara karsı nasıl durdu? Yazan: Fransız erkânıharp kaymakamlarından Jorj Londen öyle müşkil anlardayız ki, bir saat sonra mev- zilerimizde kalıp kalmıyacağımız meçhul.. Top ateşi şiddetle devam ediyor. Boğuşmaya atılmak sı- rası bizde.. 14 üncü firkanın tutmakta oldüğu sağ cenahımız, artık sarsılmağa başladı! — Bununla beraber, kıtaatımız; canları diş- lerinde, düşmanla korkunç bir hâlde ve görülmemiş bir sav- letle çarp şıyorlar.. Süvarilerin, biribirini takiben ulaştırdıkları haberler, ciddea endişeli. Cephe, baştanbaşa bir ateş parçası halinde.. Müdafaa imkânı, — gittikçe münselip oluyor. Sağ cenahı- mızdaki mailin, düşman tara- fından zaptedlmek üzere bur laaduğu baberini alıyoruz. Bu maili müdafaa eden taburlar, derhâl takviye ediliyor.. Öyle müşkil anlardayız ki, bir saat sonra mevzilerimizde kalıp kab miyacağımızı kestirmek müm- kün değildir... Sağ cenahımızdaki maili mü- dafaa eden tabur kumandanları, efrad ve zabitana nümune teş- kil ediyorlar: Ellerinde ruvel verler olduğu halde düşmanla çarpışıyorlar.. 14 ünücü fırka ile temasımız baki. Firka kaumandanı telefon ediyor. pi General Şorin “vadettiği tak- viye kıtaatı henüz gelmedi! Kumandanım cevap veriyor: — Kendiniz. temas ediniz. Ben şimdi düşmanla uğraşıyor rami. o Mareyil — tepeleri — civarında düşmanın faaliyetini seziyoruz. Top ateşmizi, derhal o tarafa tevcih ediyoruz.. Düşman, mevzilerimizi mi- kemmel bir surette tesbit — etti ve mukabil ateşe başladı. Karşımızdaki düşmanın git tikçe bir faikiyet temin etmeğe başladığı —anlaşılıyor. 38 inci firkanın bir kısmı, S1 inci fırka ile temas etti ve Oanun ikinci müdafan battını tuttu. Askerlerimizin — şecaat — ve kahramanlığını tarif etmek, en küdretli bir kalzm için bile gö Her bir nefer, birer de- mir kâle gibi düşmanla vuru- şuyor ve onu ilerletmemeğe çal şıyor. İkâ gündenberi devam eden ve her dakika çoğalan cehen- nemi bir ateşin alevleri içinde düşmanla boğaz boğaza gelen Fransız askerleri: * — Hep öleceğiz, fakat AL manları bir karış bile ilerlet. Diye haykırıyorlar! Bu hamaseti yakından gör- mek ve bir Fransız neferinin, vatan mefhumu — karşısındaki tehassüsatını yakından anlamak, en zayıf imanlı insanlara bile ümid veren birşeydir. Sabah saat 8 oldu. Takviye kıtaatı gelmeğe başladı. 14 üncü fırka, adamakıllı takviye edi- 'or. Hârb, büyük bir şiddetle de- vam ediyor.. Sağ cenahımızda, müdhbiş bir a oluyor. Maamafih, Mmevkilmiz sağlamlaştı. Gelen takviye kıtaatı, düşmanla çok anudane bir harbe girişmiş bu- lünuyor.. Süviri postaları işliyor, tele- fonlar dakikada bir çalıyor ve her taraftan iyi haberler gek meğe başlıyor: Düşman bazı noktalarda sar- slmağa başlamıştır. geleç ai Hepimize cesaret geldi. Te- lâkki ettğim emr muibince, d.ğer kıtaalla icabında taarruza geçmek üzere, birinci alayın kumandasını deruhde ettim. İ ley, benüz harbe gir- Yalnız ileri karakol- ları, bazı zayiata uğramış bulu- üuyor. Alayın kumandasını deruhde eder etmez, emirlerimi ve:dim; ve maksadımızın, düşmanı dur- durmak değil, kendi mevzile- rinin öte tarafına atmak oldu. gunu, iktiza ederse; alacağımız emre göre, derhal taarruza ge- çeceğimizi bildirdim. Düşmanla aramızda, pek ge- niş bir mesafe yoktur: Ancak bir-kilometrel. Ta ihe bakınız ki, ben alayın kumandasını deruhde — ettikten pek az bir müçldet sonra, düşman topçusu mevzilerimize — şiddetli bir top ateşi açtı! İeri karakollarımız, — şiddetli bir ateş içinde. AÇAT REKAACİ Türkçeye çeviren A, Kâmi Oral Hemen ileri hareket emrini veriyor ve yanıbaşımızdaki te peleri işgal ediyorum, Şimdi, düşmanla müsavi bir vaz yet- teyiz. Toplarımızı yerleştiriyor, akabinde mukabil ateş emrini veriyorum. Arazi vaziyeti,tamamen lehi- mizde.. Maahaza, o dakikaya kadar, alayımın mühim zayiata uğradığını anlıyorum. — İleri ha- reket emrini vermekte, tereddüt ediyorum, — Almanlar, dire ateşi kesmeğe mecbur kaldılar, fakat yerlerini de terk etmiyorlal Alman egonizmi, cidden hayrete şayandiır. Alman'ar, tepelerimize doğru ilerlemek istiyorlar! Pek yakin- den görüyoruz. Fakat, derhal ateş ediyoruz. AÂteşimizin, çok müessir olduğunu ve onları mühim züyiata uğrattığı belli; buna rağmen biraz çekiliyorlar ve sonra tekrar hücuma kalkı- yorlar. Ne pahasına olarsa ol sun tepelerimizi zaptetmek iste- dikleri aşikâr.. -Arkası var- Yurddaş, Kubilây âbide- sinde and içmeğe gel! — Başı J inci sahifede — Büyük Kurtarıcı memleketini canlı hamlelerle terakkiye, saa- dete ve refaha götürürken Türk varlığının bünyesinde velevki küçük olsun, husul bulması | mühtemel olan ” maniaları yık makta, temizlemekte, biran te- reddüd etmiyeceğiz. Kubilâyın mezarında bu taahhüdü ve ye- miai yaparken onun ruhunu an- cak bu süretle en güzel ve en asil bir şekilde taziz ettiğimi- zi de daima hatırlıyalım. Hazırlanan tören programı şudar: İzmir ve Manisadan Mene- mene bususi trenler hareket et- tirilecek, halk bu trenle törene iştirak için Monemene gide- cektir. İzmirden kalkacak iki tren- den biri saat 13,3 de Basma- neden; 13,10 da ikinci tren Karşıyakadan hareket edecektir, Manisadan — kalkacak tren 12,30 da hareket edecektir. 'Törenden dönüşte Manisa treni saat 16,35 de, İzmir trenleri de 16,45 ve 17,5 de hareket ede- ceklerdir. Törene iştirak edecek Parti, Halkevi, — birlikler, cemiyetler üyeleri ve izciler Basmanc tre- nile gideceklerdir. Menemende törene — askeri bandonun çalacağı İstiklâl marşı ile başlanacaktır. Müteakiben İzmir ve Manisa Parti ürgütleri adına, ordu namına, öğretmen- ler adına ve Menemenliler adı- na söylevler verilecektir, Söy- levlerden sonra Kubilây abide- — Teşekkür Kızımızın öümünden duydu- ğumuz onulmaz acılarımız; pay* laşan kıymetli dostlarımıza ayrı ayrı teşekkür etmeğe muktedir değiliz. Sayın geazetenizle derin şükranlarımızı sunmamıza (üt fen delâlet buyurunuz. Dr. Bahtiyar ve eşi Bayraklı vapuru Bayraklı vapurunun boyan. masına devam edilmektedir, Geminin, gelecek hafta içinde ge- ferlere başlaması muhtemeidir, MK sine çıkılarak abideye çelenk ve çiçekler konacaktır. Mene- mende Parti ve belediye tara- fından hazırlanan - toplantılara iştirak edilecektir. Gece İzmir Halkevi temsil kolu tarafından Menemen Hülkevinde (Devrim yolcuları) temsil edilecektir. Halkevi köşesi 1 Evimiz Sosyal Yardım ko- mitesince Nazilli basma İfabri- kası için amele kayıt kayıt ve göndermesine karar — vermiştir. 16 dan 40 yaşına kadar bu işde çalışmak istiyen kız ve kadın, şeraiti anlamak üzere her gün Halkev'ize ve amele birliği başkanlığına — müracaat. ları, 2 — Motör kursu için yeni- den kayıt işleri yapılacaktır. İsteklilerin evimize müracâatları, rul iştirak edecektir. 4 — Ünlü Türk komutanı Attilânın büyük bir resmi sayın Başi mız ve saylavımız Ce- â tarafından — İzmire gönderilmiştir. Her gün öğle: den sonra yurttaşlara gösteril: mektedir, $ — Evimiz salonunda her hafta cumartesi günü saat 15 de İlkokullara Karagöz oyunu oynatılmaktadır. 6 — Müstahkem Mevki ban: do şefi Bay Galibin idaresinde Halkevinde bando teşkil edil miştir. —İste kayıt için evimize Müracı T 7 — 20-3.938 pazar günü akşamı saat 20,30 da İzmir Halkevinde Müzik kolu tara: fından bir konser verilecektir. 8 — 21-3-938 pazartesi gü- nü saat 17 de Spor, Müze ve Sergi — komitelerinin — haktalık toplantıları vardır. 9 — 23-3.938 çarşamba gü- nü saât 20 de Bay celâl Üzer tarafından verilen seri konfe- ransın dördüncüsü olan ( On yedinci ve on sekizinci asırda Fransız ve İngiliz meslekleri ) mevzulu konleransı vardır. TEKTÖYÜSÜNÜÜZ geee L ANADOLU 54 tip buğdayımız var! 20 Papaz yuvasında genç bir Ticaret lisesi Bu seksen odalı. 250 talebeli bir lisede, bahçe diye ancak avuç içi kadar bir yer var. Ç okulu haline geti. rilmelidir. Çünkü ihtiyaç çok, yer birden- |Ç S l a LA N Bu lise, bir bölge Üstte mektep müdürü ve arkadaşları, aşağıda talebe daktile ders.'nde Müstakbel Türk iktısadcısına, tacir ve bankacısına ilk bilgi- leri veren İzmir Ticaret lisesi- nin kapısından giriyorum. Kar- şımda Atatürkün - zarif bir sü- tun üzerine dikilmiş » mermer bir - büstü. — İtiraf edeyim ki, biraz durarak düşündüm. Çün- kü mektep müdürü Bay Nail Esinin dediği gibi: *Evelce bir papaz yuvası ha- linde kullanılan bu bina, şimdi bir kültür yuvasıdır., Yar direktör Mehmed Salep- çioğlu ve Nuri Atalayla mek- tebi geziyoruz. Mektep binası 80 odah, garip ve büyük bir Tam papaz zevkine göre inşa edilmiş.. Burası, eski (Sak- rakör) binasıdır. Şimdi burada 250 Türk genci, Mmodera iktr sad bilgileri öğrenmekle meş- güldür. İmtihan günleri olduğu için bahçede g uplar halinde talebeler, derslere aid muhtelif mevzular üzerinde heyecanlı, heyecanlı konuşuyorlar. No grip ki, seksen odalı bir binanın, avuç içi kadır bir bahçesi var, Hatta bir j mnas. tik bahçesi yapılması imkânı bile yok.. Keza, civarı a da yok.. Üst katta Ege mahsulleri için zengin bir müze vücude get'rilmiş: Üzüm, incir, palamut, her nevi yağlar, hububat, hatta bunların ayrı ayrı muhtelif cins- leri, pamuklar, madenler herşey, Geçen - seneki İuarda — teş- hir edilen şaık vilâyetleri mah: sulleri de temin edilerek mü- zeye konmuş.. Geçenlerde — Nazilli basma fabrikasını gezen talebeler, ora- dan aldıkları iplik ve basma parçalarile müzenin bir köşe- sini şüslemişler.. Müzenin ayrı bir kısmında Türkiyede yetişen 54 tip buğ- day görüvoruz. Hangimiz, bu memlekette, bu kadar buğday çeşidi olduğunu bilir? Köşedeki csmekân içinde de Egede bulunan 14 çeşit - ma- den kömürü nümunesi var, Du- varlar graliklerle dolu. Şurada şeker fabrikalarımızın istihsalâtını görüyorsunuz. 1976 da hariçten Türkiyeye 70:000 ton şeker idhal edilirken Tür- kiyede şeker istihsalâtı sıfırdır. 1933 te milli fabrikalarımızın şeker istihsalâtı 65,000 - ton, 1934 te muhtelif sahalarda şe- ker pancarı ekimi 310756 dekarı bulmuş.. D ğer bir grafikte şimendifer siyaset miz'n randmanları görü- lüyor. Daha ötede şimdi Yük- sek Ticaret mektebine devam eden geçen seneki mezunlardan Şevket Axarcalının hazırladığı bir Türkiye madenler haritası var. Bunlar cidden güzel şeyler. Mektebin görülmeğe değer bir resim atölyesi de var. Du- varlarında talebe — tarafından yapılmış muhtelif sulu — boya resimler dolu — olan bu geniş salon, ziyaretçiler için hakika- ten cazip ve istifadelidir. Re Röportajı yapan Şahop Göksel simler san'attan ziyade reklâm endişesile hazırlanmışlar. Yar: direktör Nuri Atalay — derhal izah etti: — Mektebimizden çıkan bir genç, hayata atılınca mağazasır nın veya sattığı eşyanın rekliâr mını bizzat yapabilmeli, vitrine koymalıdır. Oaun için mekte» bimizde resim mevzuuları da ticarete aiddir. Bu resimler arasında Nazilli fabrikasının basma çeşitlerini taşıyan üç kızla ayakkabı, du- dak boyası, kalem, yerli malı, dağsporu resimleri. Talebenin resim imtihanı da entresandır. Talebeye itatihân da şu emir verilmiş: — Kravatlarınızı — çözünüz, önlerinize koyarak resmini yar pıniz. Resimler tabil renkli yapılı- yor, onun için talebenin biribi rinden kopya etmesine imkân yok. Herkes, yaptığı resme, kendi kravatının rengini verme: ğe mecbur. Mektebin daktilo salonunu da geziyoruz. Bizim dairelerde iki- şer parmakla çalışa dursunlar. EBurada talebe, on parmakla daktilo öğreniyor. Fakat on parmakla daktilo öğrenmek ba. na mahzurlu gibi geldi. Çünkü bir makineye alışan diğer bir ma'kanın makinesi karşısında mutlak şaşırır. Mümkün olsa da fabrikalar anlaşarak makine- lerinde harfleri muayyen yer lerinde bulundursalar.. Mektep- te iki daae hesap makinesi ve T.caret Lssinde — gösterilen derslere aid kitaplar mevcud olmadığı için bir de teksir ma- kinesi alınmış.. Dersler takrir edilirken talebe steno not alıyor ve bu not teksir 'maki- nesinde basılarak 10 paraya satılıyor. Hasılat mektebin ko- operatifine kalıyor. Evet, mektebin bir de koo- peratifi var. Maliyet fatine her ürlü ders levazımı, şekerleme ve çuku'âta satıyor. Mektebin lokantasını da kooperatif idare ediyor. Yani ticaret alışkanlığı uyandırmak- maksadile — küurul- muş bir müessese.. Temz bir yemekbhane vücude getirilmiş. Yoksul falebey - burada para: siz karnını — doyurduğu” (gibi kooperatıf varidatından birkaç fakir talebeye her sene elbise de alıniyor. S-ne sonunda k ooperatif kâzı ortaklar»arasında tevzı ediliyor. İzmir mektepleri arasında en zengün ders malzemesne malk bulunduğu fizk ve — Sonu ö inci sahifede — söylenen