28 Künunuevel TETKİKLER: Ruh var mıdır, yok mudu Fen erbabının fikirleri ve bazı tesbit edilmiş hâdiseler.. B SON Bir manyatizma tlecrübesi Meşkhur avukat Moris Garson diyor ki: — Tam yirmi sene metafizik tecrübelerde bulundum, bu tec- rübelere merak saikasile giriştim. Bu tecrübelere girişmek için bir az fazla hüsnüniyet lâzımdır; çünkü çabuk bıkmak ve meyus olmak muhakkaktır. Size bir misal, vaziyeti açıkça izah edel; Bir gün bir kadın bana: — Bundan on beş gün evel değrmi masaya avukat Garso- nun evinde söz söylettiler! Dedi. Ben de: — Mümkün değil. Böyle bir rivayete asla inanmamak lâ- zımdır. Dedim. Kadıncağız ben'in biz: zat avukat Garson o'duğumdan bihaber, ısrar etti ve: — Söylediğim tamamen haki- kattir, çünkü ben de o tecrü bede hazırdım! Dedi. Bu kadının bu sözleri haki- katle tamamile zıdd. Tabiidir ki, böyle bir hâdise insanın ca- nını sıkarl Bir gün de iknci bir tecrü- bede bulandum; medyum bize bir hayvan ruhundan - bahsetti. Bir aralık enseme tüylü bir hay- vanın süründüğünü hisseder gibi oldum. Elimi enseme götürdüm, fakat hiç bir şey yoktu. Lâmba- lar yandıktan sonra ki ben tec- rübemin hilesiz olduğuna inan- miş vaz yette idim, odanın bir köşesinde — kürklü bir — parça gördüm ve nasıl bir hileye kurban olduğumu anladım. Dr. Mengat ne diyor? Parisin büyük hastanelerinden birisinde elektrorradyoloji müte- hassısı bulunan doktor Mengot diyor ki: — Metafizikle kırk seneden: beri uğraşıyorum. Hakiki adde- dilecek metafizik hâd seye pek ender tesidüf ettim. Buna mu- kabil binlerce hilelerine şahid oldum. Maamafıh hileler çok mahirane tertip edilmektedir. Metafizik şu halile tıp veya sair fen şubelerinde kullanılacak halde değildir. Maamalih uzak bir istikbal için bu ümid mev- cuddur. Ş mdiki halde metafizik Senler: 1 — Hileleri meydana çıkar- mak ve tesbit etmek. 2 — Hayallere kapılmaktan kurtulmak. 3 — Çok sıkı kontrol edik- miş — hâdiselerden — başkasına ehemmiyet vermemek. 4 — İyiden iyiye mütalea et- meden hiç bir nazariyeye kulak asmamak. 5S — Bu hâdisslerde mistik bir şey tasavvur etmemek için faydalıdır. Filozof Rene Joanne di- gyor ki: — Netalizik hâdiseler mi?. Ben bunlardan bir tanesine 1920 Eylülünde, zevcemle bana aid olan Şatörudeki evimde tesadüf ettim. Biz bu evde, za- hiri ve maddi bir sebeb olma- dığı halde bir takiım darbeler duyduk. Bu hal tam 12 sene devam etti. Darbeler vakit vakit, ve başka, ba ka yerlerden geli- yordu. Son olarak 1932 de duyduk. Üç sarih darbeden sonra, odadaki koltuklardan bi- risi devrild. Bundan bir sene evel meysim münassbetile Parise göç ederken görünmez bir vü- cudün biz merdivenlerden teşyi ettiğini sanar g bi olduk! İşte gördüğüm hâd se budur. Bu ve buna benzer hâdiseler- den fen şubelerinin ne gibi is- tifadeler temin edeceğ ni tahmin mümkün değldir. — Fakat her halde istifade vardır. Operatör profesör Kunı — Birçok metafiızik tecrü- belerde hazır bulundum. Med. yum Gürzik çok: d kçate lâyık tecrübeler yapınıştır. Bu mevzu tetkik ve tetebbüe iâyıktır. Biyolojist ve moralist bay Jan Ros an; — Medyumu iş başında gör- düm, Po onyalı Güzik bana bir hilekâr gibi göründü,» Loti Kan da bir hillekârdan başka bir şey değildir. Bütün tecrübeler bende menli tesirler bırakmıştır. Maamaf b, Şarl Sişe ve doktor 0: i fen adamlarının me- tafizik üzerinde yeni ve büyük yollar vücude getirmekte olduk- larını söyliyebilirim. Demiştir. Hulâsa: Bu yedi mütahassıs ve meş- hur zattan ikisi avukat Moris Garson ile Bay Jan Rostan me- tafıziğe karşı ademi itimad gös: termiştir. Diğer beşi, derece de- rece melalizik için müsbet ka- naatler gösterm şlerdir. Bundan sonra, tekin olmyan evleri yazıcağız ki, bu hâdiseler bilhassa ve çok nazarı dıkkati caliptirler. Habeşistan umumi valisi Adis.Ababaya vardı Roma, 27 (Radyo) — Habe- şistan umumi - valisi Dük Dö Östi tayyare ile bugün Adis- Ababaya varmıştır. Umumi valinin tayyaresine 12 harb tayyaresinden mürekkeb bir filo refakat elm ş ir. r? Me Rus matbuatına bakılırsa: İtalya, İngilterenin menfa- atlerine darbe vuruyor Italyanın Sosyeteden çekilişi de fevkalâde bir şey değildir M. Litvinof *“Pravda, gazetesinin beynel- milel icmal kısmında “İtalyanın Milletler Cemiyetinden - çıkışı, başlığı altında neşrettiği maka- lede ezcümle şöyle denilmek- tedir: İtalyanın Milletler Cemiyetin- den çıkışı hakkındaki kararı Cenevrede büyük bir tesir yap- mamıştır. Çünkü Milletler Ce- miyeti; cihan harbinin inkişafına taraftar ve barış idamesile pek az aâkadar mütecaviz devletler g öbuna dahil bulunan İtalyanın Milletler Cemiyetindea çekili- şile hakikatte hiç bir şey kay- betmemiştir. İtalyanın — tuttuğu yolun Milietler Cemiyetile bir olmadığı ve Cenevrede Faşist mütecavizin ademi mevcudiye- tinin Milletler Cemiyetine biç bir zarar vermiyeceği - tabiidir. İtaly>, Milletler Cemiyetinden çekilmekle son bir darbe indir- meğe karar verm şse de, bu darbe hedefe isabet etmemiştir. Böyle olmakla beraber, - Habe- şstan hâdisesi üzerine hakkında zecri tedbirler tatbik - edildiği halde - Miletler Cemiyetinden çekilmiyen İta'yayı bilhassa şu anda çekilmekle tahrik eden acaba nedir? - gibi bir — sual gelip çıkmaktadır. İtalyanın “ Anti komünist , anlaşmağa iltihak ettiği günden bu güne kadar tam bir ay beş gün geçmiş bulunuyor. İtalyanın Milletler Cemiyetinden çekilme kararının doğrudan doğruya bu anlaşmadan neşet etmiş bulun: duğuna da- hiç şüphe yoktur. Bu suretle, “Berlin:Tokyo-Roma mihveri,nin; “bolşevizmle müca- cadele, bayrağı altında barış ve emniyete karşı ve Milletler Cemiyetine karşı mücadele yü- rüten Üç mütecaviz devletin blokunu temsil etmekte bulun- duğunun yeni ve parlak bir de- lili meydana çıkmış oluyor. Mütecavizler bloku Milletler cemiyetine karşı yürümekte, İtal- yayı Cenevreden çekilmeğe iebar| etmiş bulunmakta ve bu yola diğer bazı devletleri de sürükle- meğe çalışmaktadır. Mütecaviz- ler, Milletler cemiyetinde idari vaziyeti işgal etmekte bulunan bazı devletlerin gütmekte olduk- ları şepheye dayanmaktadırlar. Bu devletler sözde Milletler ce- miyeti prens plerine sadık görü- nüyorlarsa da, hakıkatte müte- cavizlerle anlaşmak ve onlara M. Mussolini nüsamaha göstermek siyasetini yürütmektedirler. İtalyanın Milletler cemiyetin- den çekildiği yalnız mütecaviz- ler blokuna iltihakının değil, ayni zamanda Halifaksın Hit- lerle vukubulan görüşmelerinin bir'neticesi olduğu hakkında bir takım haberlerin ecnebi matbu- atta zuhuru hiç tesadüf eseri değildi Her halde İtalya, hazırlan: makta olan İngiliz - İtalyan gö- rüşmelerini nazarı itibara alarak sırası gelmişken Britanya diplo- masisini korkutmak ve kendisi için herhangi bir yeni müsama- halar e'de edebilmek imkânını haz.rlamağa karar vermiş olacak. Bundan — maa: İngilterenin konservatif m-hafilinde, müteca- vizlerle uz'aşmağı — kolaylaştıra- bilecek bir şekilde Milletler Cemiyetini ıslah etmekliğin lü- zumunu ileri süren bir cereyan mevcuttur. Harbi körükleyiciler blokunun İtalyayı Milletler Ce- miyetinden çekmek hususundaki kararı, mevzubahs — mehafilin takviye etmek ve onlara - Milletler Cemiyeti yıkı- hyor, bunun önüne geçmek için ıslahat yapılmasına lüzum var ve mütecavz memleketlerin ye- niden Milletler Cemiyetine celp- leri için tedbirler alınması zaru- ridir - gibi vazlarda bulunmak imkânını vermek gayesini güt- mektedir. Japonya ile Almanyanın Mil. letler Cemiyetinden çekilişlerini, bu memleketlerin gasıbane ve istilâcı siyasetlerinin kuvvetlen- mesi takip etmişti. İşte bu se- bepten, bazı ecnebi gazetelerin İtalyanın Milletler Cemiyetinden çekilmesi faşist mütecavizler blo- kunun her hangi bir yeni ve geniş avantura hazırlandıklarına bir delil olduğu hakkındaki mü- taleaları esassız değildir. İtalyanın harici siyaseti haki- katte kendi müstakilliğini kay- betmiş bulunuyor. İşte bu se- bepten, İtalyanın Milletler Ce Miyetinden çekilişi -mütecavizler blokunun faaliyete geçmiş bu- lunması demektir. Bu vaziyet, bütün sulh taraftarlarını harbi körükleyicilere karşı hakiki ve kat'i mücadeleye geçmeğe mec- bur kılmaktadır. Londra relor- mistlerine hiç olmazsa, mütevella Östen Çemberlaynın - öyle bir zaman gelecektir kı, İngi.teren.n Cinsiyet meseleleri: SAA Sahifa » Insan ruhunun bünyesinin kuruluşu Cinsiyet duygularına dikkat ediniz, merkezi sikletini fizyo- lojik ve fizik hisler üzerinde toplamışlardır. Tabiatın, erkek bissinde kadına karşı uyandır- dığı temayüle dikkat ediniz, bu temayülün altında bir insan yav- rusu, kundağı içinde kıpırda- maktadır. Gene o tabiat, kadı- nin erkeğe karşı duyğusu ve aşkı altına ayni miniminiyi koy- muş, meme aratmaktadır. Aşk, tıpkı balık tutan avcının olta- sına taktığı yem gibidir. Elbet ol linde tutan avcının he- defi balığı yakalamaktır. Gaflil balık rahat rahat denizinde ge- zinirken karşısına iştihasını da- vet eden nadide bir yem çık- mıştır. Yemin cazip manzarası, lezzeti balığın iştihasını çekmiş, Dihayet ağzına takılan iğne ile çırpınarak avcının avuçları içine düşmüştür. Tabiat ta zeki bir avcı gi arı kadınlı er- kekli biribirlerine avlatarak cinsi ve fizyolojik münasebetleri cazip ve tatlı bir yem yapmış, ortaya minimini bir yavru atmıştır. Merkezi sikletini cismani ve fizik hisler üzerinde toplıyan cinsiyet duyguları, bu merkez etrafından dal budak salarak aşağı yukarı Sinsan ruhunu- ya- ratmış, ahlâk, din düsturları ara- sında dolaşan bu duygular ifa- de edilmez bir takım hislerin ortaya çıkmasına sebep olmuştur. Meselâ: Gelin ile kaynananın anlaşamamazlıkları bu duygular- dan biridi Hayatta biribirile anlaşmış ve kaynana gös- imkündür, fakat ne de olsa onların ruhları tahlil edilse aralarında ufak filizler veren an- laşamamazlıkların eseri görüle- eektir. Bunun tamamen aksine gelin ile kaynana yoktur deni- lemez. Fakat hayatın umumi cereyanında gelin kaynana hâdi- seleri işaret edilecek ve üzerin- de durulacak bir pisikoloji sah- nesidir. Dikkat edilirse analar, kızlarından — ziyade — oğullarına itina ederler. Ana, oğluna kendi gibi bir kadın bulamamanın te- siri altındadır. Elbette ana ile oğul arasında doğan bu hisler cinsiyet hislerinden başka bir şey değildir. Tabiidir ki ana da oğul da din ve cemaat düsturla- rının telkinleri altında bu hisle- rini fizyolojik bir mahiyette dü- şünmeğe bile vicdanlarında mü- saade bulamamaktadırlar. Kayın- validelere dikkat eder misiniz, gelinlerle geçinmemelerine rağ- men damadlarile araları pek iyidir. Burada damad ile kayınvalide arasında ruhi bir. cinsiyet duy- gusu vardır. Elbet bu histe fizi- lojik bir hedef takip eden cin- siyet duygularını arıyacak de- ğiliz. Kainpederin damadların- dan fazla gelinlerine düşkün olduklarına dikkat ettiniz mi? Kardeşler arasındaki - cinsiyet duygularına diki ıT misiniz? Dört kardeşten ikisinin kız, iki- sinin erkek olduğuna göre kız- ların ağabeylerine, ablaların er- kek pardeşlerine itinaları hep nasıldır? Tabiat da erkeğin kadına, kadının — erkeğe fiz yolojik meyli din, ahlâk telâkkileri ile vicdanda derin akisler yapmış, büyük, büyük akideler ve iman- lar uyandırmıştır. Nkâh düşmi- yenler arasında fizik duygaları öldürerek cinsiyet hisleri başka istikâmet almış, kııklar içine girmiştir. Gelin ile kaynananın an' & na- ması ayni cinsiyeti taşımaların- dan, gelin ile damad arsındaki cinsiyet duygularının, damad ile anası arasındaki cinsiyet hislerile çarpışmasındadır. Anasının her iki kardeşi olan dayı ile teyze. nin cinsiyetleri yeğenin kız veya erkek oluşuna göre duygu farkları yapmaktadır. Elbet ahlâk, mi- zaç bu duygulara tesir etmek- tedir. Cinsiyet hisleri çocuk sev gilerinde bile hâkımdir. Kız çocuklarını babalar, dilli — bulur ve bir az daha sever, er kek çocukları analar yaramaz diye tercih eder. Erkek çocuk- larının a: a, kızların da babalarına düşkün olmasını ge- ne bu cinsiyet hisleri içinde ara» mak gerektir. Avusturyalı pro- för Fröy, cinsi duygular çocuk ile beraber doğar, meme almak- la dudaklarda başlar diyor. Ta- biat usta bir mayistro gibi işa- ret değneği elinde bütün beşe- riyeti başına toplamış cinsi düy- guları gösteren aşk, şehveti no- talarile beslediği müzikal bir ahenk ile tutturmuş, bütün in- sanlar çalıyor, oynuyor, beriden gelen bir genç aşkı, öteden yükselen bir fizik duygusile ka- rışıyor, karşıda dalgalanan — ev- lâd, kardeş, baba, ana muhab- bu fiziyolojik hedef takip etmi- |betleri bu mevzuun ahengine tem" yen cinsiyet hislerinden başka nedir?. — emniyeti - kolle emniyeti ne derece temin edilmiş olduğuna bağlı bulunacaktır, çünkü İngil- tere yalnız bâşına istilâcılara karşı koyacak kudrette bulunamıya- caktır. diye söylemiş olduğu sözlerini derhatır etmek — icap ederdi. Mütecavizlerin plânları; Britanya İmparatorluğunun ha- yati menfaatlerine darbe — vur- makta bulunduğuna ise, ne Lon- tutmuş gidiyor. İnsanlık âle- ERalm bı'ı;üşı bestekârı - tabiat; elindeki değneğile işaret — veri: yor, her fert çalıyor, tabiat din- İiyor, her yer dinliyor, her şey — dinliyor, bu büyük duyganun ecrafına insanlar siyasetleri, as- kerlikleri, ticaretleri ve bütün insanlık icablarını katmışlar, hep beraber dönüyorlar. Ortada sev- gi, ezeli sevgi mütebessim yü- züyle-ben tabiattan bir şeyin insana tabiatın verd.ği ma der gibi gülüyor, tatı 1 drada, ne de d.ğer payitahtlarda| luyor.. hiç kıms: şüphe etmemekted r, * Sonu var -