28 Künuanetei KARA KORSANLAR ŞEFİ Dilber kadın korsan Aşktan başka kuvvete baş eğmiyen deniz kızının maceraları... Nakıli: Faik Şemseddin BENLİOĞLU TEYÜ Ingiliz harp gemisi, Karasakalın korsan gemi- sine rampa etmeğe muvaffak oldu Bu son vahşiyane hareket Ka- rasakalın çirkin şöhretini azami dereceye getirdi. Bunun — için Amerika sahil ve adalarında haydudluk edenlerin hemen hep- si de bu âdamın maiyetine gir: mek hevesine kapılmıştılar. Gün geçmiyordu ki Tiçin maiyetine bir kaç korsan girmiş olmasın. Bu hal Karasakalın maiyetin- dekilerin hiç hoşuna gitmiyor- du. Bu iki sebepten doğuyordu: Birincisi bunların hakiki hür yetlerinin malüm olmaması, di- ğeri de kıskanmak hissi idi. Tiç, bu son vurgundan sonra, bir müddet melcelerinden birisi olan Okerokda kaldı, Bu suretle izini kâfi derecede kaybettiğini sandı ve yeniden denize açıldı. Karasakal efradı arasındaki menfi cereyandan haberdar de- ğildi. Korsanlar, Karasakalı usulü bozmakla itham — ediyorlardı. Onlara göre yeni bir korsan altı ay pir aşkına den evel hisse . Kara- sakal, bu cereyanı belki biliyor, belk! de bilmiyordu. Mazmafih bilse de, hodgâm bir adam ol- duğu için bu cereyana ehemmi- yet vermiyecekti. Okerokdan ayrıldıktan bir kaç gün sonra, ufukta “Skerbori, adlı İngiliz harb gemisi göründü. Bu harb gemisinin süvarısi »Bortlanddan, harekek.. ederken ) bilhassa Karasakalı bulub imha etmek emrini almıştı. Ki kal, bu harb gemisini gördüğü vakit mutad manevra- sını tatbik etti, kuvvetli bir harb gemisine mukabele edemiyeceği kanaatini hasıl etmiş gibi yek kenleri gevşeltti, teslim olmağa hazır bir hal aldı. Harb gemis süvarisi bu ma- nevraya körkörüne aldandı ve Karasakalın — gi yaklaş- makta istical gösterdi, ve çok kolay rampaya muvaffak oldu. Tiç, rampaya meydan verdik- ten sonra en şiddetli müdafaa usüllerini tatbika başladı. Yanın- da Meri ve Kenedi olduğu halde İngiliz bahriyelerine karşı ateş püskürmeğe başladı, Mücadele çok, hadden çok şiddetli oldu. Meri, hem döğüşüyor, hem de Karasakalın cesaret ve mahare- tine hayran oluyordu. Bu adam, Dilimize çeviren: Şükrü Kaya böyle zıvanadan çıkarıyordu? Neden? Diye siz de merak edersiniz. Neden olacak? Uslu bir delikanlının aklını zivanadan çıkararak alay etmek isted.ğin- den... Böyle vak'alar ne yen n& de nadirdir. Bu hakikati n yaştakilerden kim bilmez? Ben bunu kendi - kendime de tekrar edip duruyordum amma faydasız. İnsan bir defa bir kadına tutul- miya görsün. Bir türlü kurtula: mıyor. Ben de adamakıllı yaka- landığımı anlıyordum, Manş — denizini — güvertede geçirmek istedi. Bir az da üşü- yordu. Kendisini genç bir kz »a di budelkanlıaküe yi ..- şeytanın ta kendisi iJ; üzerine bir anda düşürülen sekz, on kılıca karşı koyuyor; bu korkunç silâhlardan husule gelen ablu: kayı mütemadiyen kırıyor, dö- küyor, bu suretle etrafında kınlı yarah, ölmüş veya yarı cesedlerden — mürekk>p ci bir daire. husule getiriyordu. Bu ikinci cesedlerden — mürekkep daire onun müdafaa ve taarruz: larını da kolaylaştırıyordu. Karasakal, c dden mağlüp ol- maz bir vaziyeti idame edebi- liyordu. Meri, hayatında bugünkü ka- dar müthiş ve kanlı bir s .hneye rasgelmemişti. Korsanların vah- şiyane nâraları, her iki taraftan yaralanaaların ac acı feryat'arı biribirine kanşıyor, inltiler ah ve vahlar da göklere kad r yük- seliyordu. Beri tara'tan da her iki taraf biribrini imha için gayret va cesaretlerinin en bü- yüğünü gösteriyordu. Meri, cesaret ve soğukkanlı- lığından hiç bir şey kaybetm>- miş olmakia beraber, bu çok feci sahneyi mücemme! surette kritik ediyor, pberi taraftan biz- zat kendisi de döğüş iyordu. Bir aralık, Meri karşısında genç ve iyi silâhlınm ş bir İn- giliz bahriye askeri gördü; asker, üzerine hücuma bi mıştı. Kan ve ateş kk edebildi. Bu asker güze, nazik ve sevimli bir yüze malık idi; adeta kadına benziyordu. Birdenbire, hatta bütün arzula- rinin - hilâfına olarak kalbinin sızladığını bissetti; bu güzel ve masum çehre Merinin kalb nde garip bir his husile getrinişti! Buna rağimen iki mıhasım bir - birile boğuşuyordu. Del kanlı, cesur fakat kâfi de- recede toydu. Bina l içia; elin: de meçi olduğu halde Meriye şiddetli bir s İdrış yaptı, fakat yerde henüz pıhtılaşmakta olan kanlara basarak kaydı ve yere düştü. Ve eğer ba suretle yere düşmemiş olsıydı, Merinin mu- kabil darbesile göğsü bir taraf- tan diğer tarafa delinece cti. Burası can pazerı demekti. Af, merhamet vesair hisler para etmezdi. Ördüren kazanım ş olur: du. Bunun için Meri, yere dü- İ giliz bahriyslis nin KO Yazani Hanri Bero gi ndırdi. Parise - şimal istasyonuna gelipte o, Passide akrabasından birinin yanına ben de evime gtmek üzere ayrılde ğım zaman aşağı yukarı alıklaş- mış gibi idim, | şen g |ç .. Onu arabasına koydum, içim- de ağlamak arzusuyla - ben de eve yollandım. Evimi görmek beni bir az teskin etti. Bu evde; kart ve kocaman bir bekârın ufak tefek heveslerinden mürek- kep akıllı uslu, evcil bir saadetin binlerce hatıraları vardır. İnsan sikleti nisbetinde bedbaht veya bahtiyardır. işini bitirme'c" için meçini göğ- süne sıplamaığa teşebbüs etti. Fakat hedefine bakarken, deli- kanlının güzel mavi gözleri, kalbini bir daha t tretti, meçini de geri çekti, delikanlının göğ- süne saplamadı. N: masum göz- lerdi bu gözleri.. Meri, gayri şuuri bir hisle: — Delikanlı, kalk ve teslim oll.. Dedi. Urlada elektrik yok! Motör € ozulmuş, bir türlü tamir edilem!yor Sayın bay m; Urla, dört gündenberi karan- lıklara gömümiştü.. Kış günü çımurlu sokıklarda göz gözü görmiyecek derecede - karanlık içinde issan evine bile gidp gelmekte müş<ülât çekmektedir. Bu an sebebi elek'rik fabrika: sındaki motörün — bozulmasıdır. Başka Yetlerde' dört'günde fab” vika , kuruyorlar. Her nedenis Urlada, bu müddet zarfında bir motör bile tamr edilemiyor. Bolediyenin. Barekel ' geçmesini dileriz. — —Urlalı karilerinizden z Ha an Remzi Pariste Grevler devcm ed'yor Paris, 27 (Rad-0) — Grev er devam ediyor. Hüsümetn büt » gayretlerine rağmen vazıyette balçi bir ildeğiş bi Btyoktar Başbâkan ' B. Şotar, bu gün bzzat bazı am2le mümessi lerini k bul etmiş ve uzun müddet konuşm ıştur. Gizeteler, hâlâ askeri kuvet- ler vasıtasile tevzi edi'mektedir. Oldanın y'ni büdcesi Ticaret ve Sanayi Odası ida- re heyeti dün öğleden evel Oda sa'onunda toplanmış, — Ticaret O asının 938 senesi büdeesini müzakere etmiştir. Bidce, vari- dat ve masraf mütevazia olmak İbotsiyEt vane üzere 48,000 lira üzerinden ha- zrlanmış ve Oda meci:sine sevk olu ym istür. Dr. Göbels Berlin, 27 (Radyo) — Almany : Propaganda Nazırı D:. Göbels, bir konferans vermek üzere İkin” cikânunun beşinde tayyare ile Kahireye gidecek ve Nahas paşa ile de konuşacaktır. Borsa 27.12-937 Üzüm satışları Ç. Alıcı S BSi 22 A, Üzümcü 12 50 15 496 Ü. Kurumu 13 25 15 318 Esnf Ban. 12 15 75| 81 Jıro ve şüre. 13 625 16 SOfİ | 240 M. ). Taran. 13625 15 188 İnbisar idare. 10375 13 79 K. Taner 14 15 36 Ş.RzaH. 13 13 5i | 33 S, E kin 14125 14 25 27 J..Kohea — 15.25 15 19 H. Alberti 13 75 138375) 11 Şınlako. — iâ4 1455 218) Yekün 184163 Essi satış 16343 Umum yekün “İncir satışları Ç. Alıcı K.ış. 482 Ş. Rıza H. 5 50 120825 Ea<ı satış 121307 Umim yekâ ı Zeytinyağı satışları Ki — Arcı 10000 Ege şir. 19009 A Pojhıç 26 50 26 5. 5000 M. Karaoğ.27 — 27 25000 Yekün Piyasa fiatleri 27-12-937 çekirdeksiz üzüm orta katleri: K. S. 6 Si No, - 9-,:12 96 v 8 1300 w 9 0015 ü M 45 B$ ö PY 12 2275 Zahire satışları Ç. Cinsi & A..5 175 Buğday 6 6 12: 45 Ton Buğday 6 40 ,, Bakla 4 25 244 M. Darı 425 4375 590 Susam 14 50 1475 104 B. Pamuk 28 42 Surprızle dolu bir maç haftası geçirdik Ateşspor 13- Yamanlar O, Alsan- cak 3-Doğanspor 3 Pazar günü Alııncık saha- sında ikinci devrenin lik müsa- bakalarına devam ed lmiştir. Birinci maç Üçok - Dem rspor takımları arasında yapıldı. Üçok takımı birinci devrede enerjiden fazla tekniğe kaçmak istiyor, rakib takım kalesi önünde lü- zümsuz yere paslaşıyordu. Bu suretle Demirsporun bir golüne Saidin, Mazharın ve penaltıdan Adilin attıkları üç gölle muka- bele etti. Devreyi 1-3 bitirdi. İkinci devrede Üçoklular daha insicamlı br oyun çıkardılar ve birine devrede attıkları 3 göle daha altı gol ilâve ederek oyun- dan 1-9 galip çıktılar. Bu oyunu Alsancak - Doğan- spor maçı takip etti. Alsancak takımında İstanbulda bulunan | Saim ile Necmi yoktu. Doşan- spor ise geçen hafta — Üçoka | karşı çıkardığı kadroyu aynen muhafaza ediyordu. Oyun kor- nerle neticelenen ve — Enverin güzel bir kafa vuruşile gole tah- vil edilen Alsancağın bir akınile başladı. Bir dakika içinde ya- pılan bu gol — Doğansporluları şaşırtır gibi oldu. Bundan isti- fade eden Alsancaklılar oyunu Doğanspor nısif sahasına intikal ettirdiler. 12 inci dakikada İl- yasın bir vole vuruşundan 2inci çolerini kazandılar, Galebeye doğru koşan A!'sancak takımı seri bir oyun oyalyordu. 1Sinci dakikada: Basri 18 çizgiğinden güzel bir şütle takımına üçüncü göolü hediye etti. Bir çeyrek sa- at içinde yapılan bu üç gölden sonra Doğansporlular canlandı. Yrmine dakikada sağ açıkları Niyazi yakaladığı — fırsatı göle tahvil etti. Bu gö'der sonra Al- sancak takımı tekrar harckete geldi ve dördüncü sayıyı çıkar- | mak için uğraştı. Fakat Doğan sporlular da artık açılmışlardı. Devre 3-1 Alsancak lehine bitti. İkincı devre, tekrar Alsancağın tazyıkıle başladı. Oyun asabi bir hava içinde cereyan ediyordu. Doğanspor asıbına daha hâk m görünüyordu. Doğanlılar 30 uncu dakıkadan sonra biribiri üzerine biri Yusu- fun diğeri Fuadın ayağından iki gol çıkardılar. Ve mağlübiyetten kurtuldular. Alsancak elinde garanti tut- uğu galibiyeti kaçırdıktan sonra toplardı ve Doğanspor kalesini tekrar tazyik çember. altına aldı. 37 inci dakikada semeresiz kalan bir firikik kazandı. 41 inci da» kikada Doğanspor kalesi önün de, mevsim n, teknk ve nizami bakımından çok inze bir kararı verildi. — Alsancıklılar — penaltı bekliyorlardı. Hakem; - firikk verdi. Bınu - bir korner takip etti. Korneri Basr: çakti. Enver kafa ile karşıladı. Fakat top Enverin kafasından ayrılıp ka- leye doğru giderken hakem, oyu: nun hitam düidüğünü çaldı ve düdük sesi bitmemişti ki, top ağlara takıldı. Fakat bittabi bakem, saymadı. Oyun, 3-3 be- raberlikle bitti. Sıra günün en mühim karşı- laşmaları arasında sayılı olan Ateş - Yamanlar maçına geldi. Ateş tıkımında İzmirden giden * slgabite T Â aait ei Adnan yok. Fakat onun yerine genç ve enerjili bir müdafi oy- nuyor. Yamanlar takımı devre- nin 25 inci dakikasına kadar mükemmel bir oyun çıkardı. Ateşlilerin akınları mükem- melleştir. Fakat bu dakikadan sonra takım tamamile bozuldu, Ateş takımı 3-0 galib vaziyette devreyi - bitirdi. İkinci devrede Yamanların fena oyununa çok güzel ve seri bir oyunla mukâ bele eden Ateş takımı daha on gol attı ve maçı 13-0 gibi se- nenin gol rekorunu tesis eden büyük bir farkla kazandı. Halk sahasında arasındı müsabakalarda Ateş 4-0 Yamanları, Üçok ta 4-1 De- mirsporluları mağlüb — ettiler. Doğaaspor sahaya gelmediğin: den Alsancık tasımı seremonile hükmen galib sayı'dı. — Fransa Âyanı Büdce müzakerelerine başladı. Paris, 27 (Radyo) — -Âyan meclisi, dün toplanmış ve büd- ce müzakerelerile meşgul olmuş- tur. Müzakereler, yarın sona erecek ve büdee kırııınıı, çar. şamba günü Parlâmentoya iade edilecektir. Parlâmento, perşembe günü toplanacak ve Âyan meclisinin büdce kanunu üzerinde yaptığı tadilâtı tedkk eyliyecektir. SEMTTTRN KMK ÇR AAAT DAĞAO MA A 2 SERM LA VTT LK TT YA CTT ran İddıa edecim ki masanlar; dok- san kiloyu geçtiler mi — kabil değil sıkıntı, derd üedir. bilmez- ler. Banı yalaız $ şnanlar anlar. Bende. ekseryi vaki — olduğu üzere hayalımın — Mme'nus muh ti aklımı başım : getirm şti. Maru- ker bir ka rapeye yaslanmış hep bunları düşünüyordum. Uşağım kendisini her günkü sinemasından menedecek - olan avdetimden pek demeyus görün- müyordu. Tabi sıhhatimi yerin- de — buluyordu. — Pijamalarımı uzatırken ben de; — Oh ne âlâ uslu hayatıma munis ve derdsiz yaşayışıma avdet ediyorum. Diye düşünüyordum. Ne olursa “olsun yerimi boş bırakmıştım. Gençlik arkadaşları kolay kolay yerine konmaz. Benim arkadaşlarım da anlamıs- lardı ki; Pariste ağır başlı, vur- dum düymaz; — çakıntıyı sever; sabahlara kadar dolaşmaa her W__,.MM vakıt hazr şışman delikanlılar insandan para vuran mendeburlardan çok nadirdir. Arkadaşların beni bekledik. leri muhakkaktı. Derha! o akşam *Şanam,a gitmeğe karar ver- dim. Daha gitmeden bizim koca *Robrol,un: — İnsan şu yağlı tosunu sev- diğ'nden boğazlıyacığı - geliyor. Dediğini ve buna — “Mişel, in sigarasının dumanları arasında: — Arkadaşımıza hoş geldin demek için her birimiz suratının bir parçasını öpelim. Dye bir zevzeklik ilâve etti- ğini ( gibi idim. İşte benim ırkıdıılınm böyledır. ini sakınmazlar ve mle alay ederler. Fakat ne olursa olsun ben ar kadaşlarımı severim. Ya Monmarterin geceleri? Kol- tuk balozlarının gürültülerini ve oralarda şampanyaya fi aşk eden bayağı yosmaların - fisılti- larını işitmek gibi masum zevk- lerle dolu o canım geceler.. “Pigal,, caddesinde ne kadar otelci, ne kadar kapıcı ve ne kadar gece şolörü varsa hepsi beni göbek adımla çağırırlar. Kokain satanlar benden. nefret ederler. Çünkü beaim s.hhat taşan hal ve tavrım, rengimin kırmızılığı — onların — ticaretleri aleyhine reklâm olur diye kor: karlar. Şimdi bunların hepsinden mah- rumum. AÂnaneye olan merbü- tiyetimi — biliyorsunuz. — Bütün arkadaşlarımı sabahleyin şefak sökerken soğanlı çorba içmeğe götürdüğüm “hal,,leri acaba bir defa daha dünya gözüyle göre- bilecek miyim diye merak edi- yorum. Ah efendim ah, bunlardan bahsettikçe içim yanıyor. - Ne kadar mesudmuşum da - saade- tımi bilmiyormuşum. Meşin kol. tüklar, ceviz dolablar — yerine şimdi önümde sürgün edilm ş bir adam hüzü) ve elemi var. Gözlerimi kapayınca, tüylü halır larımı, sedirlerimi, — Liteplarımı görüyorum, ve evim şimdi bana romanlardaki şatolar kadar güzel görünüyor. Ve ekseriya bunlar oötel odalarında — sabahları o mahud çini ibrikle yüzümü yıkar- ken hatırıma gelir ve ağlamamak için burnumu çekerim. Nerde idim. Ga'ibı arkadaş- larımdan bahsediyordum. İçine düşmek üzere olduğum tehlikeyi evelinden hissetmiş olmak beni pürhuzur saadetimin aşinalarına rabtediyordu. Kendi kendime: — Bu akşam, hatta - şimdi bile gider arkadaşlara — kavuşu- rüm. Diyordum. * Gitmeğe h.u.ın.ınmııtıın. Kapı çalıadı. Gelen o idi, İ — Soğgu var —.