ANADOLU KARA KORSANLAR ŞEFİ Dilber kadın korsan Aşktan başka kuvvete başeğmiyen deniz Anna, “Onun ölümü için değil,seni erkek buldum ve sev- kızının maceraları... . Nakıli: Faik Şemseddin BENLİOĞLU -— 138 0 dim, fakat kadın çıktın. [şte bunun için ağlıyorum..,, dedi — Böyle köpeklerin akıbeti işte budur! dedi. Biran için bir süküt husule geldi. Ve sonra, Anna Bonni hıçkırıklarla ağlamağa başladı. Meri: — Ne?, Dedi. Yoksa ona acı- yor musun?. — Hayır, hayır. Hatta kurtuk duğum için memnunum. Ağla- dığım . şudur: Sen kadın olma- saydın ne yaman erkek olacak- tın?. Seni erkek diye buldum, kadın çıktın, buna ağlıyorum işte, Anna, Meriyi kucakladı ve onu öptü. Meri, Annadan bir az uzakla- şarak: — Haydi, bunlar yeter artık! dedi. Artık serbestsin, babanın yenına dönebilirsin, şimdi biz de limana dönelim! — Sen?. Baş?. Anna, ihtiyarsız olarak can- sız olarak yerde yatan Rakamın cesedine bir göz attı; ve gene ihtiyarsız olarak titredi: — Limana dönmediğini gö- recekler, arıyacaklar ve sonra onu burada maktul bulacaklar, bundan sonra ne olacak acaba? Dedi. — Bundan sonra ne olaca- ğını görürüz. Şimdi biz gidelim. * .. Providansda hazır bulunan korsan şefleri ve kaptanları, ge- niş ve süslü bir salonda top- lanmış- idil alonun geniş pen- cereleri limana bakıyordu. İkinci derecede reisler ve kaptanlarla lustromolar da bu içtimada hazır bulunuyorlardı. Fakat bunların müzakerelerde söz söylemek hakkı yoktu. Kor- san ve tayfaların” mümessilleri de böylece fikir ve rey vermek- ten mahrum idiler. Salonda müzakerelerin hara- retlendiği sırada, Meri ve Anna buraya geldiler. Meri, arkdaşıı — Haydi biz de içeri girelim, dedi. — Nasıl olur, canım? — Haydi sen de.. Onlar mü- nakı ra o kadar daldılar ki bizim içeri girdiğimizi farkede- miyeceklerdir Anna, Merinin cesaret ve kah: ramanlığına hayran - idi; için, usul ve âdetleri düşünme- den Meriye tâbi oldu ve salona girdiler ve hiç bir kimse bun- ların içeriye girdiklerini farke- Karasakal da diğer korsanlar gibi ayakta idi demedi, her ikisi de Karasakal Tiç kaptanın yanına sokuldular. Tiç ve diğer kaptan ve şefler hep ayakta idiler. Tiçin vaziyeti ciddi ve kor- kunçtu. O, harp vesaire gibi en mühim zamanlarda yaptığı gibi sakalını — mütcaddit — kısımlara ayırmış ve siyah ince kurdelâ- larla bağlamıştı. Körsan şeflerinden birisi, bir sandalye üzerine çıkmış, elinde tomar halinde büyük bir kâğıt vardı. Korsanlar arasında heyecan ve gürültü vardı. Sandalye üze- rinde bulunan korsan elindeki kâğıdın münderecatını okumak için bu gürültülerin bitmesini bek'iyor, fakat gürültü bir türlü bitmiyoru. Karasakal hiddetle: — Kahrolunuz!. Diye bağırdı, içinizde yaşıyacak olanların ge- vezeliğe vakti var. Burada bir dakika susmak bilm yor musuz? Kokmuş lâğımlar gibi açtığınız pis ağızlarınızı kapayınız. Artık size Kral Corcun bir- emirna- mesi okunacak diyoruz. Susmı« yacak olanlar buradan defolub gitsinler!.. Haydi Anotis sen emirnameyi okumağa başla. Diğer bir haydud şefi: — Bu kâğıttaki yazılar sahte ı Zabila Romam Yazan: Amerika Camharreisi M. Ruzvelt — Çeviren: Faik Şemseddin Benlioğlu Tefrika Numarası; 31 cını şiddetle hissediyordu. Jim, kat'i surette anlamıştı ki Nevyorkta resmi veya hususi bir taharriyat başlarsa kendisini bu- rada kolayca bulabileceklerdir. 'akıa tanınmıyacak kadar Bay rter olmuştu. Fakat; Şarlotun Yerinde dikkatli ve üsta bir de- tektif tabif aldanmıyacaktı. * Jim- Blak e'ık.ı otomobilini, levyorkun şimalinde kâin Pen- to Bostta — bırakmışt.. Şimdi y Karter tabiatile yeni aldığı Stomabiline binerek, yanında Mahud valizleri de olduğu halde doktor Crimhavun kliniğ'ni terk- etti ve şarka doğru yol almağa başladı. Son fakat en tehlikeli ve kor: kunç bir iş daha vardı; bundan sonra artık tamamen kurtulacaktı. Şimdi Jim Blaka- bir ceset bulmak Tâzim geliyordu. Bu ce- set, Jim Blakm cesedi vazifesini görecekti. Bu cesedi- bulanlar yüzde seksen bir kanaatle Jim Blakın - cesedini - bulduklarına hükmedeceklerdi. Valizinde tam beş milyon do- lar nakit vardı. Bü kadar para- ya sahip olan bir kimse, nerede değil midir? Doğrudan doğruya kraldan mı geliyor? Diye hırladı. — Evet, Kralın kendi elile imzası var, — Bize nasıl geldi? Anotis gür bir sesle: — Size evlce de sölyedim, fakat gürültüden duyan yok. Ben bu kâğıdı, bir İngiliz ge- misi kaptanının masası üzerinden sekiz gün evel buldum. Okudüm, mühim olduğu için bütün işleri- mi bırakarak ve size okumak için buraya kadar geldim. Belki az sonra da İngiliz donanması buraya gelecektir. Çünkü emir- namedeki mühlet bitmektedir. Ve bir an evel aklımız başımızda iken bu mesele üzerinde kat'i karar vermeliyiz! Dedi, Bir çok sesler: —Pek âlâ, pek alâl. İşte susu- yoruz. Emirname mi nedir o, oku bakalım; işim'ze gelirse mü- diye bağırdılar, Sonu var — Hususi lisan ve riyaziye dersleri Fransızca, İngilizce ve Al- manca hususi gece dersleri ay- rıca Orta mekteb talebelerine riyaziye dersleri verilir, Karantina Köprüsü tramvay caddesinde No. 685 ve ne zaman olsa bir ceset bu- labilirdi. Bu hususta kendisine yardım edebilecek “adam gene doktor - Grimhav idi; — Çünkü doktorlar, fenni ve teşrihi ihti- yaçlar “hasebile şundan veya bundan ceset mübayaa edebilir: lerdi. Fakat, her sırrı bir adama vermekte de bir çok tehlike ve mahzurlar vardı! Jim Blakın ölümüne doğru Jim Bufaloya — vardığı - vakit, bir otele Fransis Karter adile yerleşti. Hususi dedektiflerden birini yanına çağınttı; ve bazı fenni işler için kendisine bir tp fakültesi talebesi lâzım olduğunu anlattı. Ve: — Maamafih, dedi. Bu işte bazı tehlikeler olabileceğini de gizliyemem, —Bunun için *bana gözü pek bir genç tıbbiyeli lâ- zımdır. Keni e bol para ve- ceğim. Tıbbiyelilerden bir çoğu mali müşkülât- içinde ve çoğu da borçludur. Böylelerden bir Gönüllüler meselesi Ademi müdahale ko- mitesi dün toplandı Londra, 7 (Radyo) — İspan- ya işlerine ademi müdahale ko- mitesi, bugün Lord Plymutun riyasetinde toplanmış, ihtilâlci ve cumhuriyetçi İspanya taraf- larından gelen cevabi notaları tetkik eylemiştir. Bu içtimada Almanya ve İtak- ya delegeleri söz alarak, cum- huriyetçi — İspanyanın — notasını tenkid etmişler, bu notada mur harip hakları hakkındaki kayda menfi cevap vverilmesini mua- haze eylemişlerdir. Bazı devletler delegeleri de, ihtilâlci İspanyanın notasına iti- raz etmişler, muharip haklarının, en az üç bin gönüllü çekildik- ten sonra verilebileceğini beyan eylemişlerdir. Ademi müdâahale komitesi, öğleden sonra da toplanmış ve müzakerelere devam eylemiştir. Avam kamarasında B. Eden, İngiliz mıntaka- sının emniyette oldu- ğunu söyliyor Londra, 7 (Radyo) — Avam Kamarasının bu günkü - içtima- ında bazı saylavlar, Şanghayda İhgiliz imtiyazlı mıntakasında Japonların yaptıkları taarruzdan bahsederek hükümetten izahat istemişlerdir. Hariciye Nazırı B. Eden, vaki suallere cevap vererek - demiş- tir kü — Şanghayda İngiliz mınta- kası emniyettedir. Maamafih bü- jyük Britanya hükümeti, vıhyıı dıltiıdo takip etmekte ve Şan- ghayda cereyan eden bütün hâ- disat hakkında diğer alâkadar linde bulunmaktadır. Eliza sarayında B. Şotan Londra müzakereleri hakkında izahat verdi Paris, 7 (Radyo) — Fransız kabinesi, bugün Eliza sarayında Cumhurresi B. Lebrunun - riya- setinde toplanmıştır. Bu toplan- tıda, Başvekil B. Şotan, Londra müzakereleri hakkında uzun be- yanatta bulunmuş ve — tafsilât vererek, Fransız - İngiliz ricali arasında tam bir mütabakat fi- kir mevcut olduğunu bildirmiştir. Meclis, B. Şotanı tebrik et- miştir, tanesini bana bulacaksın. Dedektif - böyle bir. tıbbiyeli bulmak büyük bir iş değildi. Bulduğu genç bir İspanyol idi. Henüz 22 yaşlarında bulunan bu genç içki, kumar ve kadına mübtelâ idi. İradı masrafının Yarısını bile temin , edemiyordu. Son zamanlarda çok büyük bir para sıkıntısı içinde kalmıştı. Bu genç, Jim Blakın işine mükemmelen yarayabilirdi. De- dektif İspanyol gencini Jim Blaka getiadi. Delikanlı her hangi bir teklife, ucunda bol para olmak şartile razı idi. Jim, artık insan sarafı ol- Muştu; genç İspanyola: — Delikanlı, dedi, size dik- kat ve teenni tavsiye ederim. Sizi bulunduğunuz — sıkıntıdan kurtaracak ancak benim. Borç: larınızdan — kurtulmak, — elinizde para görmek istiyor musunuz? Size ıhtiyacım var. Sadaka ve- — Sonu var — Mısır Başvekili Nahas Paşaya suikasd tertib edildiğini ve mavi gömlekli bir genç tarafından atılan dört kurşunun bir tesadüf eseri olarak Nahas Paşaya isabet etmediğini telgraf haberi- olarak yazmıştık. Resimde, hâdiseyi —müteakıb polisler tarafından yaka- lanan suikadcıyı görüyoruz. iy d AT AAA Hi Eski Avusturya Başvekil muavini Prens Starhenbeiğ uzün dedi- kodülardan sonra sevdiği Nora Greger isminde bir aktris ile ev- devletlerle daimi bir temas ha- | *nmiş ve balayı seyahatine çıkmıştır. Resimde gördüğünüz Prens ve Prensesin bundan sonra Londrada o(urıcıklın ıoylenıyoı. Tagiliz kızları, son zamanlarda tayyareciliğe heves etmişlerdir. Yukarıda gördüğünüz Londra kızları; tayyarede yaptıkları hare- ketleri, kendilerinin icad eyledikleri tekerleklerin arasında ve yüzlerce halk muvacehesinde tekrar ediyorlar. Parisin (Sen Marten) caddesi, bundan tam 163 yıl önce yuka- ıda gördüğünüz halde idi. O zaman, bu cadde üzerindeki mağı- zalar, Paris kızlarının en çok uğradıkları ve tuvaletlerini” tanzim ve ikmal için can altıkları yerdi.