Sehile « ü 'u erhaci Pa şa, Selime, ne duruyorsun şehzadem -diye bağırdı- yakalanacaksın, kaç.. İki merkezde baba ile oğlu karşı karşıya dürüyorlardı. Par dişahin hastalığı artmıştı. İpekli çadırında kara kâra düşünü: yordu, Bütün hazırlıklar bittik« ten sonra pâdişah — çadırının ara'ıklarından başını üzâtarak h lamağa başladı. — Yarabbi, bir âz sonra baba, oğul biribirimizin kanina gires ceğiz, diyordu. Padişahın gözyaşları sakalla- rınâ düşüyor ve iri, iri taneler balinde yere yuvarlanıyordu. Bu srada çadırım kâpısı açıldı ve Ali paşâ göründü.. Vezirlâzam yavaş, yavaş yakı laştı ve Beyâzidın eteklerini öptü ve sönra elini uzatarak #yni aralığı âaçtı. Şehâdet par mağı ile kâtşı tarafi, Selimin çadırını Ve cephesini gösterdi: — Padişahım, dedi, — metin olunuz. Hangi bir evlâd - baba- sitın — elini öpmek için böyle bir ördu ile mi harekete gelir? Pederini bilib ota itasti seven evâd böyle mi yapar? O sizin ihsân ve iltifatımıza böyle mi mukabele etmelidir? Padişahin elemi, iztirabi, dü- daklarını - kilitlemişti. — Çadına açılan atalığından çok bakamadı, başı düştü, Bir az sonra içini çekerek cevap verdi: —Hâkkin var paşa.. Bir evlâd babasıtın elini öpmek için ordu ile gelmez. Padişth yerinden kalktı: — Hücuma —geçmek lâzım, yalnız... Beyamıd, kurmtandası altındaki ördünün Selim — tarafina — iltihar kindan — korküyordü. — Ordününü Selimi sevdiğini o da atlamıştı. Ali paşa: — Şevketlüm, dedi, askere bizzat kumanda öder de — ketr dilerini mübarek — vücudünüzle teşci - buyürürsanız muvafık olur. Ali paşa çadırdan — çıktı. Bir az sonta her iki taraf da ke mıldamağya başladı. Cebhelerde efrad, yekdiğerine doğru süratle ileriliyorda. Ayni müktad uğ- runda çarpışıyorlarımş . gibi her iki taraf da “Allab, Allah, diye bağırıyordu. Bu sırada padişah çadırdan çıktı; atına - binetek kılıcını sıyırdı. ve bağırdi: — Kullarım, askailerim.. Asker bir fâhzâ durüuştu.. — Sizler kı benim — yıllarca ekmeğinii yediniz, benim şevket ve şanım - sayesinde refah gör- dübüz, bu gün benim yolumda asilere hücum edeceksiniz. Dine, padişaha karşı olan borcunuzu eda günü gelemiştir. İeri! manüğelim Günlük siyasal — gazı Sabib ve B aharriri Hdydar Rüşdü ÖKTEM Umumi neşriyat ve yazı işleti müdü. rü: Hamdi Nüzbet ÇANÇAR İDAREHANESİ İzmir İkinci Beyler sokağı € Halk Partiti binası içinde Telgraf: İzmir — ANADOLU Telefont 2776 4 Fostü kutusu: d05 Yıllığı 1400, alta aylığı 800, üç eylığı 600 karaştur Bu sözler askerin insanlık his- lerine dökunmüştü. “Allah, AL- İah, avazeleri bir &z daha yük- seldi ve iki taraf da yekdiğerine şiddetle hücum etti. Mızraklar, palalar, kubrular, topuzlar bütün şiddetlerile - işli- yorlardı. Padişahın ordusu on bin kişiyi mütecaviz idi. Bahu- sus ki iyi tanzim edilmiş, tec. rübeli ve kahraman askerlerden tmürekkepti. Harb devam ediyordu. Genç şehzade yıldirim gibi sağa, sola koşuyor, fakat kendi küvvetle- tinin yavaş, Yâvâş — ricata büş- ladıklarını görüyordu. — Vaziyet fenalaşımşti. Cebhe her dakika bir #z daha parçalanıyordu. Ar* tık ileride babasimin hâyalini bile fark etmeğe başlamıştı. Ferhad pâşa söğda duruyordu: — Paşa ne yapacağız? — Siz bilirsiniz şehzademi; fakat harbi küybediyoraz. — Öyle — görünüyor; —ancak ben ümidimi kaybetated im. Bu gün değilde yarın muhakkak.. Selim atinin üstühde doğru- larâk son bir müdafaâya girişti. Fakât bu dt& bezimetle metice- lenmnişti. Selimin askeri bozul- muş, kismen dağlara, kismen Uğraş köyüne doğru alabildiğine kaçıyordu. Selim geri çekilmişti, dalgın ve muztaripti. Bu sırada keskin bir ses onu dalgn ıktan uzaklaştırdı: — Şehzadem, ne duruyorsun? yürül.. Bu s*s, Ferhad paşanın sesi idi. Selim irkildi; kendilerine doğru doludizgin koşan — süvari Müfrezesi gittikçe yaklaşıyordu. —Kaçacağ z öyle mi paşa? Ne yapalım şehzadem, mukadderatta Lu da varmış.. Selim bir külür savurdu: — Kahrolsun bu talihs Ni- hayet beni de kaçmağa mecbur ediyor. Selim özengilere şiddetle do- kundu ve başını eğerek atın ye- lesine yapıştı. Ferhad paşa- ki o zamanlar beydi, bilâhare paşa olmuştur- ve bazı beyler ve büyükçe br müfreze peşi sıra do udizgin geliyorlardı. Asi şehzade bü- yük bir asabiyet içindeydi. Ara sıra özengilere basarak kalkıyor Ve gerilere bakarak dürmük is- tiyordu. Ferhad paâşa da mütes madiyet bağırıyordu: — Şehzadem, dürüulacak za- man değildir, kaçalım... Arkada bit töz bölutü ketdi — Dünden mabad — — 1 — Evet, meçhul muhari* bin üzerine atıldı, mütbiş bir boğuşma başladı. Tarzan, #ahşiler diyarındaki maceraların- da ilk defa olarak bu kadar mükeminel silâhli bir rakible karşılaşmış bulunuyordu. Fakat Tarzan ondan kuvvetli idi. Bu- ll lerini takip ediyordu. Bu, padi- şahın ördüsüna mensup bir sü> vari kuvveti idi. Fakat aradaki Mmesafe gittikçe açıltyordu. Padişab, harbi müteakıp ça- dırına girmişti. Oğlunun kanımna girmediğine memnun — görünü- yortdu. Teklike de atlatılmış de- tmekti, kendi kendine: « Yezid bir daha baş kak dıramaz! Diye mırildanıyordu. Bu sırı- da veziriâzam Ali paşa yorgun bir kalde, fakat beşuş bir s ma ile içeriye girdi, padişahın ete- gini öptü; Beyaz d: — Sen kulumun sadakatin- den memnunum, dedi. Bu sözler Beyazıdın büyük ilti- fatı idi. Ali paşa bir mükâabelede bülündi müksadi başka Firtrt şehzade bi gemilerinin demirlediği yere ka- dar kaçacak, örâdan da demize, kimbilir nerelere açılacakt. Sonu var — Edirne Büyük bir seylâb tehlikesinden kurtuldu Edirne, 7 (Hususi) — Saba- hın saat beşine doğru şehrin süları çekilmeğe başlamış, bus gün hava tamamen açmiştır. Dün gece br çoök maâhalleleri su basmış, zabıta küvvötlerinin yardımile sular altında kalan evler tahliye edilmiş, nüfusca züyiata meydan verilmeden seye| lâb tehlikesi atlatılmıştır. Yo'da kalâan poösta - tretine yardım gönderilmiştir. Sular çe“ kimekte olduğundan yeni bir feyezan tehlikesi kalinamıştır. Edene, 7 (AA.) — Dün sa- bah saat 5 e kadar yükselen nebir suları yavaş yavaş çekil- meğe başlam'ştır. Bütün gece su'ar altında kalân mahalleleri kay klarla dolaşarak evleri tah: hye ile uğraşan zabitâ insan ve hayvân zayiatina Meydan ver- i lar altında kalan e de yardım - gön- r. Zarar imiktarı malüm . Hava açmiş ve yeni bir feyezan tehlikesi kalımamıştır. Maksakova tevkif mi edildi? Paris; 7 (Radyo) — Meşhütr tiyatro — yıldızı Maksakovanın hapsedildiği — kanatti, gittikçe kuvvet bulmaktadır. Zira Mak- sakova, bır kaç gündenberi sah- nede gö ünmemektedir. Nu göstermekte geç kalmadı. 2 — Tarzanin kuvveti karşı- sında âciz kalan yabancı firara kalkışmadı. ma dikkatle baktıktan sonra kılicini — yere attı. Târzan da ayni şekilde ha: reket etti. İki muhasım şimdi silâhs.z olarak biribirinin karşı: sıada idi. Cenubt Amerika hugaıı Arjantin, Urugvayı 5-1 mağlüb etti Beş binden fazla Urugvaylı bu maç için hu- susi trerilerle Boynes-Ayrese gelmişlerdi Boynos-ÂAyres — Cenubi Ame- rika milli takımları arasında ter* üp edilen “Cehtubi Amerika kupası, maçları en hararetli devreye girmiş bulunmaktadır. Müsabakaya Brezilya, Hil, Peru takımları da iştirak etmektedir- ler. Maçlar iki devre olarak ve elirmine suretile yapılmaktadır. Bu müsabakaların en mübim karşılaşması, Arjantin ile Urug- vay arasında olmuştur. Bir ay evelki maçta meğlüp olan Âr- jantin takımı, Boynes - Ayreste yapılan karşılaşmaya çok kuvvetli bir takımla girmiştir. Maçı seksen bin seyirci takip etmiş, beş binden fazla meraklı da hususi trenlerle Boynos-Ay- rese; gelmişlerdir. Maç, Arjantin takımının seri oyunile başlamış, ilk devre he- men hemen tamamen hâkimiyeti altında geçmiş ve devre de 2-0 lehinde neticelenmiştir. Arjantin takımı âyni sürâti ikinci devrede de mühafazâ et- miş, üç gol daha çıkarmış Ve maçı 5-1 galip bitirm $tir. Urugvayın bu beklenmiyeni mağlübiyeti, kalecinin hataların- dan ileri gelmiştir. Ayni zamanda muhacimleri de pek çök hrsat kaçırmışlar, Ajantin kalesi önle- rine kadar sokuldukları ha'de muvaffak olamamışlardır. Likheyeti-. toplandı.. Yamanlar ve Doğan- spor takımlarına sıfır püan verildi Mintâka lik heyeti, dün akşam futbol âjanının riyasetinde top- anarak, Pazar günü yapılacak lik maçlarının “ hakgüllerimi, vi geçen hafta geri bırakılan maç- ların he zaman yaplacağını tesbit etmiştir. Hazirlanan ptograma göre, birinci maç saat 11 de Demir- spor - Yamanlar. Hakem: Üçok- tân B. Zeki, İkinci mâç saât 13 de Ateş- Doğanspor. Hakem: Üçoktan Mustafa Şenkal. Üçüncü maç saat 15 de Üçok: Alsancak. Hakem: Yamanlardan B. Esad. B Takımları Saat 10 da Üçok- Alsancak. Hakem: Demirspor- dan B. Şahab. 3 — İki muhâsım, biribirleri: nin kuvvetini tecrübe ettiktön sotira ârtık barişmiş * idiler, ve evelden toplanmış — meyvaları yüklenerek Sivilli ile imaymunun olduğu tarafa doğru yürümeğe başladılar. 4 — Bunlar, nında yeni adamı aa ye gördükleri 12 de Döğanspör - Ateşspör Hakem: Üçoktan Fehmi. 14 de Demirspor * Yamanlar Hakem: Altancaktan Bahâ Ko noralp.. Tehir edilen maçlar: Stadın şiddetli yağımarlardan gayri nizami şekle girmesi üze- rine geçen hafta Dğanspor - Üçok Mmaçı yapılamamıştı. Bu mâç'n da bu ayin öt dökuzünda yapılması kararlaştırıldı. Ayni tarihte halk sahasında B. takımları maçlarına gelmiyen Yamanlar ve Dağanspora - sifir pusan - verilmesi; Alsancak takı- midâ karşi öynamiyan Yaman- lar birinci takımının da sıfır puan ile — cezalandırılması — kararlaş- tırıldı. ee Siyasi faaliyetler « Başı T nüi sahifede - Yoğodlarya Raş te Diş Bakasi dü Rothâ kükütetitin misafiri bulunu: yör, Bay Delbos Vatşota, Bükseş ve Prügdün töntü Belgrüda da üğrıydcak Hina göre ketidisi dâbâ Belgesda ayak Yügoslâvya — Böşvakilimin Kltneti ve orada Halyü dot Tet adamlarıddan pek samimi bir hüsnü kabul görmesi ayrıca ve ebeni: miyelle düşünülecek bir — Hoktudır. Vaksa geçen sene Türkiye Harleiye Vekilinin — teşebbüs ve - delâleti ile döstümür Yaposlatyar ile İtalya arar —— vtda bir yakalaşma hasl olmuş ve ödü takiben de iki hükümet beyalin. Me Hie döstiek meatsadleni ünede odi inişti. Fakat Yugoslavyağın Framsa ile olati irtibati —daba - eeki ve daha tikt otduğuna göre Roma mülükatının Fransa Haricıye - Nasınıma Belgradı ziyareti arifesine tesadüf ettirilmesi Frafsa siyaseti için küç de arau edi- lir bir “tesadaf,, İlzam gelir. olmamak Bagün için muhakkak olan nok: ta şudur: Fransanın Avrapada ümümü Hürbdenberi takib ettiği Almanyâyı Çember — içine almak — siymeti artık iflâr Etmriştir. 1934 de — Polomyamn Prantaya haber vermeğe Vüzum gör- meksizit Almanya ile bir — dostluk müuahedesi imzalaması ve buna taki- ben de göçen dene Yugoslavyanın İalyaya yaklaşmakta bir beis görme- Müesi bu meşbur siyaseti kökünden baltalamıştır. Bu gün bir bakıma gö Te ayni siyaseti ilya etmek (ikri ile Fransa Hariciye Nârzıfınili — İhtiyar ettiği merkozi —Avrupâ furadm düla ilk adımlartndan itibaren aşikâe bir muvaf fakıyotsizliğe uğramıştır ki bu- 'nun Miyeti aşikâe ve çök — bü. yüktür. Hamdi Nüzhet Çançar kadaşlarından haber verdi. Bun* lat hep gemici imişler ve —az üzakta bir dere - içinde — bülun: makta imişler. — Sonü var — | Sağlık bahisleri Üabili hastalıklar mütehasıısımız De. M. Şetki Üğüt diyor kit Yenen ve içilen zehirler e: Yelumu Kâhvenin, hâvi olduğu kâfe'n Maddesile vücüdde büsule ge tirdiği âfetleri eemm'yetle yözör nüne almak lâzmgelir. Çönkü vücüdde yaptığı arızalarla, bil: Hassa - tansiyon yüksekliğini de intaç eder. Burada kalbin ten- bih ve tesiratı da büyük — bir rol oynamaktadır. Kahve suüstimali vücude fazlâ kafein idhalini mucib olur. Tabit kalbde bu daimi fena tesirin altında bulundukça çarpintilar devam eder durur. Ve netice itibarile kalb adalesi zayıflığına sebeb olmakla beraber kâlb fa- aliyetinde bozuklukları - tevlid etm ş olur. Kalbi bes'iyen katı damarı da bu fena tesir altında fenalaşır (tasallüb) ve vahim âtı- zalara sebeb olmuş olür. En fazla kâfeini havi kahve tanetidir. Kahve tânesinde yüzde kafein maddesi vardır. Çaydâ bulunah bu maddede ikiye kadâr bir miktâr dâ ilir. Bunlar içinde en az kafeini havi olan matedir. Bünü garana çayı dahi derler. Hâli hazırda kahve tanelerinden kirtr yevi olarak tâmâmen kafein is- tihsal edilmektedir. Kafeinsiz kahve, tâbit tamamile zatarsız bir içki sanılmaktadır. -Arkası var« olan, iki I Nöbetçi eczahaneler I —— — Bu gece Başdurakta Sıhhat, Karataşta Habif, Tilkilikte Yeni İzmir, İrgadpazatında Asti, Güzelyetde Afiyet eczaneleri nöbetçiditler. Amerika Çin için harp malze. mesinin ihracına müsaade etti Vaşingtoo, 7 (A.A.) — Harici- ye Nezaretin'in bildirdiğine gö- re, teşrinisani ayı zarfında Çıne 700,000 - dolarlık harp malze- mesi ihraç İisansı verilmiştir. Bu lisansların mühim bir kısay askeri tayyarelere aittir. Adanada su basan mahalleler.. Adana, (Hususi) — Uzun ver kittenberi devam eden yağmar lar dolayısile Reşatbey, Döşeme, İstiklâl ve dahâ buna benzer çukurca yerler âdeta — su içinde kâlmış Ve sokâk aralârı birer ö'cük teşkil etmiştir. Bu ıi" e herşkı—a evine |idebiiıy:-k için araba veyahut adam — ve hayvan — sittina — ihtiyaç hisset> mektedir. Bazı kısımlara belediye tara” fından yaya yolları için dökü” #nüş olan çakıl kum bu gölcük” leri daha fazlalaştırmıştır. Ruart - 1353 | Arabi - 1956 Teştitisanl 25 Şeval 4 Kânunüevel ANUR'UK KA 2.2e.vır e aBi SOTKEEKLLUB