d Şah lsail nihayet Bağdadı da ele Ö z geçirmişti. Fakat Yavuz Selim de yavaş yavaş Tran topraklarına uzanıyordu ——— İran ordusu kadın, çocuk, ib- tiyar, hasta dilenmiyordu. Günü geldi ki, şahın hıncı ist.lâ edilen ülkelerdeki eski büyüklerin kar birlerini açarak kemiklerini yake makla tatmin edildi. Her taraf: tan kafes gibi çatılmış ölü ke- miklerinin dumanı yükselirken şah: — Bağdadı da zaptetmeliyim. Demişti. Fakat evvelâ Bitlis beyliğine bir tokat atmak lâ- zırmdı. Bitlis hâkimi Şeralettin, şahin küvvetinden koörkmüştü. Osmanlı devleti ise hiç bir hare- ket göstermiyordu. Şaha boyun eğmökten başka çare yoktu. Bu sebeple Bitlis hâkimi şaha he- diyeler gönderdi ve ona: — Hizmetinize âmadeyim.. Şeklinde nameler takdim etti. Şah, memnun ve mağrur, Bitlisi harab etmekten vazgeçti. Ve Bağdada doğru uzandı. Şihin veziri Necmi Ceylâni arasıra: — Şahım, pek — uzaklaşmıya- hml Diyor, fakat Şab: — Ben hepsini İleril Cevabını veriyordu. İran ordusundan ayrılan bir kuvvet Bağdada - hücum etti. Iraklılar müdafaaya - kalkıştılar, Fakat kuvvetleri azdı. Mağ'übi- yet kapıya gelip yanaştı. Tes- lim olmaktan başka çare kalma- mişti. Bir az sonra Şah İsmail Ira- ka' girerken İraklılar ister — isle- mez istikbaline çıktılar. — Şahın geçtiği yerlerde, girdiği, mahal- lelerin kapılarında - öküzler kur- ban ediliyordu. (25 cemaziyel- ahir 914) lrak buna mecburdu. Çünkü Yezid ve Timürlenk ist lâsında geçirdiği tehlikeleri unutmamıştı. Şah ta yakıp yıkmakta onlar: dan geri kalacak - değildi. İsmail Safevi 'Bağdadın bü- tün camilerinde kendi namına hutbe okuturken Yavaz Selim de arlık İran topraklarına doğ- ru uzanıyordu. Padişahın şeh- zade Selimin hareketinden ha- beri bile yoktu. Şah İsmail Bağdadda fena bir nam ve kânlı bir sahife bırakmamak, bilâkis kendisini çarelere' dö' baş' vürmüştu. İzak: taki kütüphaneleri, camileri, med- reseleri, türbeleri ziyaret ediyor, tamirat yaptırıyor, yeni türbeler ve sandukalar inşa ettiriyordu. Şah burada bir hafta kadar kaldıktan sonra ayrıldı. Sağda, solda bazı perakende “beğlik- leri de kılıcına bağladıktan sonra âni bir haber aldı: — Osmanlı ordusu Ankara hududunda hücuma âmadedir. ANADOLU Günlük.. siyasal düşündüm. gazete Te Haydar Rüşdü ÖKTEM Umumt ueşriyat ve yam İşleri müdü. gü: Humdi Nüzhet ÇANÇAR a İDAREHANESİ İzmir İkinei Beyler sokağı €. Halk Partisi binası içinde Telgraf: İzmir — ANADOLU Telelon: 2776 » Foşta kutusu: 405 Abone şeraiti Yallığı 1400, âltı aylığı BO0, Üç aylığı 600 karaştur. — Yabancı memleketler için senelik #bone ücretl 27 Tiradır. ANADOLU — MATBAASINDA BASILMIŞTIR P 0 eLA—A Şah şaşırdı: Bu ne hal? Selim Erzincamı da ele geçirdi Yazan: M. Hayhan —3 5n Trabzon valisi Yavuz Selim İra: na hücüm ettı... Şah ne olduğunu bilememişti. Vezirine sordu: — Bu'ne iş böyle? —Ne olacak şahım. Devleti Os- maniye bizden şüphelendi. Ayai zamanda onların top:akıarından geçtik. — Fakat Yavuz Selimin ha- reketine ne demeli? Acaba bi- zim topraklarımıza tecavüz için emir mi aldı? — Zannetmem. Fakat bilir: sin ki Yavuz Selim'e Şahımızın arası daima iyi değildir ve dai» ma fena kalacaktır. — Hakkın var, orası öyle... Şah için artık geriye dön- mekten başka çare kalmamıştı. Maamafih büyük bir arazi zap- temişti. Şehzade Selim sanki başlı ba- şina bir hükümdarmış ve hiç bir tarafla münasebeti yokmuş gibi süratle ve bir &z dahâ şiddet gös- tererek İrana tâbi arazide ilerli- yordu. Fakat hiç bir İran kuv- veti önüne çıkıb onunla harb etmiyordu! Şehzadenin fikri şu idi: Şayet bir muharebeye başlar- b Dahili hastalıklar mütehassısı sa Şah da meecburi şekilde ken- disini silâhla karşılıyacak ve o takdird. babası Beyazıd da bu harbe sürükleneceğinden istediği şey tahakkuk edecekti. Fakat Şah kurnazdı. Hiç bir mukavemet ve müdafaa tedbiri almıyordu. “Şehzade - Selim de İran arazisinde ilerlemekle be- raber bir şey yapamıyordu. Şehzade Bayburdu'sldı. Şah- dan haber yoktu. Selim - Erzincana “da - hücum elti ve orasını da ele geçirdi. Şahtan gene haber yoktu. Fa- kat daha “leriye gitmek muha- taral olacaktı. Bu sırada İstan- buldan da Pad şahın -bir emri geldi: — Oğlum “Selim.. Devletlü İtan Şahı bizim sadık m hibbi- mizdir. Son muharebede me liki şahanemize *arşı su: — niyet beslememiştir. Bu h .susta bize teminat verilmiştir. Derhal ge- riye dönmelisin.. İhtiyar Beyazıd oğluna bir çok hediyeler de gön lermişti. Tab - atini iyi bildiği Şehzâdezi hid: detlendirmek, âdeta bir. baru: fçısına kibritle yaklaşmak ola- caktı. Mektübunda 'da bo!, bol iltıfatlar gösteriyordu. Fakat Şeh- zade buna rağinen s nir enm şti, — Yazıklar olsun, diyordu, babam korkuyor. Bunamış - bir vaziyette. Devletin idaresini şu- na, buna terketmiş. Onların emirlerile, onların fikirlerile yüs rüyor. Bu hal Osmanlı hüküme- ti ” |ahKemelerde Küçük Davinin tam on sekiz sabıkası varmış!. Yudanın oğlu çekirdekten hırsız yetişmiş.. Arkadaşı da Filistini soymağa gitmiş. Yuda oğlu Davi çekirdekten yetişme bir hırsızdır. Henüz on üç yaşında olduğu halde; sabıka fişindeki kayıtlara göre, ön sekiz tane mahkümiyet ve maznuniyeti vardır. Son altı ay zarfında beş hır- sızlık suçunu irlikâp etmiş ve fakat çaldığı eşyanın kiymetsiz- liğinden ve yaşının küçüklüğün- den istilad; ederek cezaevine girmiş, çıkmış ve mahkümiyetle- rini bitirmiştir.. Davinin son işled ği suç; ebe Bayan Sabihanın evinden kıy- metli rakı kadeh ve kupalarını aşırmaktır. Bu suçu sabit görü- len Davınin iki ay dört gün müddetle hapsine karar verilmiş ve tevkif edilm ştj>.. Halen cezaevinde bulunan kü- çük Davinin Sulhceza mahke- melerinde, henüz duruşmalarına başlanmıyan bir çok - hırsızlık suçlarına aid dosyaları olduğu meydana çıkarılmıştır. Dün ikin-« d Suhceza mahkemesinde bunlardan bir tanesinin - duruş> yapılmış ve Davi hapisl neden mı[ıkeıııeye celbedilmiştir. * .. Hâkim Noci Erel Daviye sordu: — Senin arkadaşın — Nesim var, © nerede? — Filistine gittil. — Burada yaptıkları kâfi de- gilmiş gibi bir de orasını karış- tırsın bakalım... Filhakika hammalbaşı Salihin, Karataşta İngiliz bahçesindeki hayvan damından müştereken çuval ve gene Ebu Horasaninin damlarından çuval çalmaktan müştereken suçlu bulunan Nesi- min Filistne gitt ği evrak arâ- sındaki resmi tezkerelerden an- laşılmıştır.. Hâkim tekrar Daviye sordu: — Bu hırsızlıklara ne dye- ceksin? — Biz gitti orda.. Vardi bir çok adan.. Çaldi çovallari. Bizi yakaladilarl.. Bilhassa saat çalmakta çok mahir olan suçlu Davi hakkın- daki dosyanın tetkikine, lüzum görüldüğünden, duruşma başka & bırakılmıştır. ARADLAN umanamam “Bir hırsız söylüyor: “Yeleğin başında bir an tereddüd ettim, sonra elimi sallayıp 400 lirayı aldım..,, Doktorumuz diyor ki.. Çocuklarımızı ölümden nasıl kurtarabiliriz?. Dr. Ali Agâh Dinel İzmirde âm&le kadınların ço cuklarını bırakabilecekleri (Gün- düz Çocuk bakımevleri) ve şafi gıdalar denilen muaddel sütleri tevzi edebilecek bir (Süt dam- lası) olmadığından İzmirde ame- le çocukları arasında ölümün çok olduğunu yazmıştık. Bu feci vaziyetin sebeplerini izah edelim: Amele kadın fabrika — veya imalâthanede bulunduğu saatler çocuğuna kendi sütünden gayri bir gida vermeğe mecburdur. Ya İnek, ya Keçi südü yahut unlu gıdalar verecektir. Evvelâ her çocuk İnek veya Keçi südünü hazmedemez; der. hal hastalanır. Ana sütünden gayri gıdalarla beslenecek çor cükların gürbüz, sıhhatli, mide ve barsakları sağlam olması lâ- zımdır. Bu da kâfi değil, südün mikropsuz, halis, taze olması ve Çocuğun yaşına göre muayyen saatlerde ve miktarlarda veri- Mmesi İâzımdır. Aksi takdirde barsak hasta- bği Mmubakkaktır. Maatteessüf halis, taze, su ve ekşimesin diye içine karbonat dösüt, bo- ran dösüt, şap katılmamış süt bulmak muhal ve imkânsız de- gilse de çok güçtür. Bu boş bir iddia değildir. Bunu her sene yaptırdığımız - müteaddid — tah- lilleye istinaden söylüyoruz. Kutu sütlerine gelince, Avru: pada bu sütlerin kutuları üzerin» Münir, bir aralıik hırsızlıktan vazgeçmiş, Fa.| de imal tarihleri “ve e kadar tinin şerefine, Şanına halel v | kat yoksuzluk onu gene bu yola saptırmış.. *Devam edecek- sieri Dr. M. Şevki Uğur söylüyor: riyor.. Kabızlık ve kabızlıkla savaş İnsanların vaktinden evel yıp- ranmasında ve ihtıyarlamasında mühim bir âmil ve sebeb olan kabızlığı gidermek için tatbiki Tözim gelen tedbirlerden - biri küçük ve durucu lâvomanları mu- anni | vak'a arda evvelâ; birinci lâvormanı gece yatağa girmezden evel ve diğerini de gabah uya- nirken, yani mümkü, mertebe tahliyeden evel yapmalıdır. Br üçüncü İğvöman' 'da''barsak'bo: şalmasından sonra yapılmalıdır. Bunu da bütin gün — barsakta taşımalır. Bu üsüle yardımcı — olmak üzere yemek ve diyet, intizam günlük tahliyeyi icra etmiş olur. Bu şekilde birkaç bafta son- ra şırınğa süretile yapılan — lâv- manlar - terkedilmelidirler. Bunun için de evvelâ sabah yapılan JTâvomanlar terkedilir. Eğer bağırsak çalışma ve faali- yeti muntazam olarak devam ederse, daha üç veya altı hafta sonra tahliyeden sonraki lâvo- manda birakilmalıdır. En son, akşam yapılan lâvo- manda kesilir. Bu küçük ve so- guk lâvomanlar tamamile zarar- Sız olduğundan vaziyete - göre uzun bir zaman devam edile- bilir, Kabızlığa karşı yapılacak ted- birlerden biri de, kan deveranını ve bağırsak hareketlerini temin etmek Üzere, geceleri karın üze- tine sıcak su pansitmanıdır. Üşüt- memek için ıslak bez füstüne yün kumaşla yapılmış bir sargı konur. Bu yün sargı slak bezi yukarıdan ve aşağıdan üç, dört Parmak tecavüz etmeidir. Sa- bahleyin açılır ve karın soğuk bir süngerle, silinir. Bundan başka sabahleyin ya- takta saığdan sola doğru yirmi dakika devam eden kuvvetli bir .Mmasaj da yapılabilir. Bazı de- falır da bötün bu tedbirler kâli gelmez, o zamâa elektrik ma- sajları yapılır.. İnsanlar taraf ndan ehemmi- yet verilmiyen kabızlığın vücud- de husu'e getirdiği dehşetli ve büyük hastalık'arın tehlikelerini her gün “nuayene ettiğimiz bir çok hasta arımızda görmekteyiz. Hastalar ekseriya kabızlıktan şikây.t ederek müracaat etmi- yor; karac ğer, mide, barsak, safıa yolları ve apandisit ve idrar yolları, tenasül azaları el- hasıl ruhi ve asabi bir. takım hallerden muztarib olduklarını söyliyerek geliyor Her insanın, günde iki defa defistabil yapmağı günlük plâ- nınin en ilerisinde bulundurması şarttr. Bu husustaki mücadeleyi yapmak için lâzım gelen mühim oğüdleri mütahassıs bir doktora :dı'ırıcııllı iyice kavraması icab B. Çetin-Denizaltı Ejderi- Türkçe sözlü Alibaba Karşıyaka Sümerde: Tatlı öcta Geçenlerde Bergama otelle. rinden birinde mülüm bir hir- | sızlık hâdisesi olmuş ve- otel müşterilerinden birisinin dört yüz lira parası aşırılmıştı., Hâdiseye vaz'ıyed eden za- bıta, yaptığı incelemeler sonun- da vak'a gününde otelde yatan ve bilâhare ortadan kaybolan Mün'r adında *bir adamın bu sirkatle alâkadar olduğanu tes- pit-etmiş ve Münirin eşkâli, bü- tün teşkilâta tamim edilmişti.. Bu tamım üzerine İzmir za- bıtası da faaliyete geçmiş ve kısa bir zaman zarfında Müniri yakalamağa müvaifak olmuştur. Dün yakalanan bu adam, nö- betçi Sulhceza mahkemesine ge- tirilmiş ve sorgusu — yapılmıştır. Evvelâ şurasını haber verelim ki, suçlu Münir çok şık giyinen or- ta yaşlı bir adamdır. Üzerinde bulundarduğu paltonun kiymeti bilâ tereddüd elli liradan faz- ladır. Elbsesi de ona göredir.. Münir, İstanbulludur ve san'" da nakkaşlıktır.. Kendi iladesine göre, Bergamada yapılan inşaat işlerinden istifade için oraya gelmişse de bir baltaya sap ola- mamhıştir. Münir, Bergamaya geldiği za- man bir otele misafir olmuş; yattığı odanın yanıbaşındaki oda kapısının açık olduğunu ve çivide asılı ters çevrilmiş bir yelekte lini nazara almış ve gene kendi iladesine göre, bu parayı alıp almamak hususunda bir az tered-i düt göstermekle beraber, yoksul. luğunu da hesaba katarak odaya girmiş ve yelekten tam dört yüz lira aşırmıştır. Zaten — mevcut para da bu kadarmış... Mesele budur.. Şimdi Müniri dinliyelim: — Benim hırsızlıktan sabikam vardır. Vakıa bu işlerden vaz- geçmiştim amma, parasızlık in- sana her şeyi :yaptırıyor. -Aldı- gim dört yüz liradan ellisini yânıma alıkoydum. Üç yüz elli: sini de bir arkadaşımla İstanbula yoladım. Ve burada da yaka- landım. —İşte - Münirin aynen söylediği sözler bunlardan iba- rettir. Hâkim Ömer Kaya şu suali sordu: — Hiç tazyik gördün mü? — Kat'iyyen.. Hâdisenin mahiyetine mebni suçlunün tevkif'ne, ve vak'anın Bergamada cereyanına göre, ev rakın mahalline — gönderilmek üzere iddia makamına tevdiine karar verildi. Adligede tayinler Şehrimiz AhkâmıŞahsiye mah- kemesinde süvari mübaşiri tah- sisatile kâliplik yapan Hüseyin Kut terf an ve muvazzafan bin kuruş maaşla İcra — kâtipliğine ve onun yerine de kırk lira üc- retle Orta Ticaret mektebi me- zunlarından #Sabahaddin Ertür- kün tayinlerine Adliye encüme- ir. Billür Kocam iyidir amma para mevcut bulunduğu ihtima- İgözü dışardadır diyor Dün İkinci Sulhceza mahke- mesinde bir yaralama davasının duruşması yapılmıştır. Hâdisenin mahiaeti şudur: Bayan Billürla, Bay Aziz karı kocadır. Fakat her nedense ara- ları açıktır. Bundan bir müddet evel sarhoş olarak eve gelen B. Azizle Bayan Billür kavgaya tu: tuşmuşlar ve mahalleyi ayağa kaldırmışlardır. Neticede Billür sol memesinin üstünden hafıf sürette yaralanmıştır. müddet — kullanılabileceği çok açık bir surette yazılıdır. Vakti geçmiş sütleri eczahaneler de- polara iade eder. Çünkü istimal müddeti geçmiş bir kutu sütü bozuktur ve hastalık yapar. Biz- — deki kutu sütlerinde imal tarihi mal müddeti yazılı değile dir, Tazesini bulmak bir şans t eseridir. Bu bozuk, karışık sütlerle bes: lenen zavallı amele çocuğu bar* sak hastalığına tutulur. Hastalık hafif 'se kısa bir perhiz ve halis —| 5, — Sonu 7 inci sahifede — Nöbetçi eczahaneler| Bu gece İ Kemeritında Hilâl, Karataştâ — Halif, Keçecilerde Yeni İzmit. — Irgatpazarında Asri - eczanelel: nöbetçi eczanelerdır. Yarın gece Kemeraltında Şifa, Güzelyalıdt Güzelyalı, Tilkilikte Faik, İkiçeğ” melikte İkiçeşmelik, Alsancaktâ Jozef Jülyen eczaneleri nöbetdi — :zıdm—“hd Bayan Billür, bu hâdiseye $E€ bebiyet veren suçlu Azizin mü” cerasını şu süretle hikâye ©* mektedir: — Kocam Aziz, iyidir, hoştWf amma, gözü dışardadır. Parasi — | da boldur amma, kaç para edöfr bana hayri - yoktur.. Neşelidifi fakat neşesini evde değil.w da sarfetmektedir. Huyu güstl — dir. Fakat kızdığı - zaman görü hiç bir şeyi göımenelııldif": ©o zaman kırâr, yakar, atar, ğ tak, Hiç-ibir | kimseyi'” yti | yaklaştırmamaktadır.. İrıl i kocam böyle bir kocadır! Müşteki - Billürün istidasınıf münderecatı budur. Fıkl:;vğ D kemeye gelmediği için dövmek ve ıövııekıücll"" ; hati budıv-d:ü:';f layı şahsi hakkından vazg” sayılmasına karar verilmiştir. FF ELER P SESEEFSE # N