Dartanyan kendisile alay eden ir adamın yakasını bırakıvere- cek tabiatte değildi. Kılıcını kınından büsbütün ç- karıp bağırarak peşinden koştu. — Bana dön, alaycı efendi Yoksa arkandan saplarım!. Yabancı adam: — Bana mı saplıyacaksın? Diyerek hemen döndü ve hid- detle karışık bir taaccüple de- Kkanlıyı baştan aşağısüzdü: — Haydi, oğlum, işine git; | *en mutlaka delisinl. Dedikten sonra kendi kendine Söyler gibi gizli bir tarzda: — Âcayip şey. Kralın silâh- tor kaydetmek içincesur adamlar dadığı şu sırada bunu Allah #öndermiş olacak!. Diyordu. O, daha sözünü bitirmeden, lartanyan üzerine şiddetle hü- tüm ettiğinden, atik davranıp Reriye atılmamış elsaydı. son alayını yapmış bulunacaktı. Bunuh üzerine vaziyetin şaka Rötüremiyeceğini takdir eden Teçhul adam, kılıcını çekip has- tint selâmladıktan sonra ke- derli bir halde müdafaaya ha- frlanmıştı. Ayni zamanda, han çindeki iki arkadaşı hancı l& beraber bastonlar, ateş kürek- leri ve maşalarla Dartanyanın Üzerine hücum etmişlerdi. Cok çabuk — yapılan bu hal, kavgaya başka bir şekil vermiş duğundan, Dartanyan da- Yak sağnağına karşt mukabe leye çalişirken yabanei adam taki — soğukkanlılığı ile kılıcını kınına koyub bir tarafa çekile- Tek kayıtsız bir seyirci tavri ile h'P şunları söyledi; — Şu Gaskonyalılara Olsun! Onu portakal renkli atına | bindirin de defolup gitsinl, Dartanyan, kendisine yumruk- İ yoğdiren. üç. kisiyo vi z;.hvenet gösterip, bir adım gerilememekle beraber ba- 'ordu:. — BSeni gebertmeden bir ye- gitmem, korkak heril).. Yabancı efendi söyleniyordu: k—* Gaskonya kafası! Şu Gas- A'Yılılır adam olmaz vesse- Tepeleyin şu dayak buda- ç *bancı efendi bu inatçı de- karşı ne yapacağını . Dartanyan, çeyrek i dayak yidiği halde etmiyordu. Kavga bi- devam etti; nihayet elindeki kılıç bir ü ile kınlıp iki parça —Şbımk. başına indirilen ikin- BU sopa ile âinı yarlmış ol- b var yan baygın bir halde içinde yere yuvarlanmıştı. 1353 | Arabi - 1356 Rumi - N' n Şaban 22 Teşrinisani * ANADOLU Ka SI dB Yazan: Aleksandr Da Yabancı Efendi bu delikanlıya karşı ne yapa- cağını birtürlü bilmiy Bu esnada etraftan gelen halk ta vak'a yerine toplanmış bulü- nuyordu. Han sahibi, vaziyetten ürktüğü için hizmetçilerinin yar- dimi ile yaralı delikanlıyı mut- fağa götürüp yarasını sardır- mıştı. Yabancı efendiye gelince, ka- labalığın dağılmayışından cani sıkıldığı için pencerenin yanın: daki eski yerine çekilerek sabır- sızlıkla onlara bakıyordu. Yabancı efendi, delikatnlıya bir zarar gelip gelmediğini am lamak için gelen han sahibine sordu: — Deli herif ne halde? Dedi. Hancı ona soruyordu: — Efendimizin bir şeyi var mı? — Bonim birşeyim yok, han- cı; delikanlının ne halde bulun- duğunu anlamak istiyorum.. — İyicedir, fakat baygığınlı daha geçmedi. — Yal... — Fakat size hücum için bâ- yılıncıya kadar çabaladı ve mak- sadı sizi kızdırıp harekete ge tirmekti. —— Öyle, Bu çocuk çok zen- gin bir şey olmalıl. — Hayır, efendimiz, hayır. Diye, hancı, sırıtarak cevab verdi. Zengin filân değil; bay- Duçenin muvaffakı- ordu ginken çantasını aradık, bir. te- miz gömlek ve on iki eküden başka birşey bulamadık; bu de rece düşkün olmakla beraber bayılmazdan evel dili durmuyor ve “Pariste olsaydı cezanızı he- men bulurdunuz, burada olduğu için cezanız sönrâya kalıyor.,, diye söyleniyordu. Yabancı efendi, serin kanlı- lıkla sordu: *O halde prens olmalıl,, “Bunu, efendimize kendinizi saklamanız için söylüyorum.,, “Ölke ile ağzından hiç bir isim kaçırmadı mı? “Evet, eli ile cebine vurarak:; 'M. dö Trevil kendi adamına yapılan bu hakareti duyarsa ba- kalım ne yapar, diye söyleni- yardu.,, Meçbhul adam dikkatle gözle- rini açtı. “M. dö Trevil mi? M. dö Trevilin ismini söylerken elini cebinin üzerine mi koydu dedi- niz? Delikanlı baygınken cebin: deki şeyin ne olduğunu anla- mağı ihmal etmişsinizdir. zanne- derim. Cebindeki ne idi? “Silâhşorların reisi M.dö Tre- vile bir mektubl,, “Sahi mi? “Evet, efendimize arzettiğim gibi., tebdil gezen bir — Sonu var — yet sırrı Sade bir şey istemeli ve başka bir di- we Hekte bulunmıyacağına karşısındakiai ikna edebilmeli imiş.. Paris Joir gazetesinde şu ya- zıyı okuduk: Romadan Parise gelen Macar nazırı demiştir ki: — Bay Mussolinin muvaffakı- yet sırrını ben - biliyorum! Bu sırrı bana kendisi öğretmiştir. Macar hbükümetinin gönder- miş olduğu bir heyetin reisi sı- fatile Duçenin bürosunda bulu- nuyordum. Trianon mual İ nin tahakkümü üzerinde müca- dele için verdiğimiz - kararları kendisine tebliğ ediyordum. Macaristana — siyasi ve idari hükukunun iadesini temin için | yapacaklarımızı - sıralıyorken Dur çe bizi gayri memnun bir halde durdurdu; ve: R Muvaffak — olamıyaksınız! Dedi. Çünkü pek çok şeyler im tiyorsunuz! " Ve bize şu dersi verdi: — Muvaflak olmak istiyen bir bir | $ Ç AA B. Mııı:oHnI ve B. Hitler siyaset adamı, asıl maksadma vasıl olmak için diğer tâli meseleleri unutmalıdır. İşin. asıl, kısımı, sade bir şey istenildiğini bununla tatmin imkânı- olduğu kanaatini verebilmektir! Ve bu tek arzunun tatmin edilmemesi; de âdeta imkânsız denecek ka, dar az vukubulur. Bundan sonra ikinci maksada gelmek - icabı eder.. Ben, iktidar mevküne: gel diğim gündenberi hep böyle hareket ettim. Siz do benim gibi* yapınız. Muvaffak — olâacağinizç Size şimdiden; temin edetimli | Duçenin hakkı, vardı. Böylecir hareket ettik. M. Hitler»de böyhe yapmaktadır. . Pari, Soir bu; yazının sonülkü şu cümleyi de: ilâve etmiştir: * *“Ayni zamanda bir-işten'fa'fla yiş| yapmayınızlı... Framsız: dartbı- meseli Düçenin, Macar nazırı'nın işine çok yaramış demektir., / Aunadolu İzmirin en büy en kuvvetli gazetesi oldu Haber, yazı, roman, hikâye, röportaji| Soma da Bayan M. T. ye ve halk sütunları bunun delilidir — Başı 1 inci sahifede — Ilmi yazılar ve etüdler Gene Anadolu sütunlarında İzmirin en güzide doktor, avukâat ve mütefekkirlerinin gayet güzel yazıları intişar edecektir. Halkla başbaşa ve halkın sütunu Bunlardan - birincisi, halkın bizden sorabileceği — herhangi bir şeye aiddir. Ne düşünüyor, ne görüyor, neyi araştırıyor ve neyi anlamak istiyorsanız, derhal bize yazınız. Size cevaplarını vereceğiz, istediğinizi bildiriniz. Halkın şikâyetleri Anadolunun en çok ehemmi- yet vereceği noktalardan biri de halkın şikâyetleri ve dileği ola- caktır. Bütün Eğe halkının ka- huni, yerinde ve makul olan her şikâyetine, — bilâ kaydüşart, sütunlarımızı açtık. — Anadolu, halkın bağrında yetişmiş ve ismi üstünde olarak, Anadolunun en eski gezetesidir. Bunun da hu- sust bir manası ve bizce bir kudsiyeti vardır. Halkımı- zın sağlığı Tahrir ailemize iki doktor arkadaşta karışmıştır. Meslek lerinde ihtisasları herkesçe ma- lüm olan bu iki ar >daş (Ür. Ali Agâh ve Dr. Maharrem Şevki) her gün bu sütunlarda çocuk hastalıkları ile dab'li has. talıklar hakkında — size çok fay- dalı yazılar vereceklerdir. Dünyu matbuatı ve ÂAnadolu Ehemmiyet verdiğimiz nokta- lardan biri de dünya matbuatı- dir. Anadolü - sütunlarında, sık sık, bütün dünya matbuatından bizimle alâkadar veyahud halkı- mıza faydalı olabilecek yazıları okuyacaksınız. Tarih, fıkra ve hikâye Anadolunun tarihi hasbıhal- ler ve fıkra — sütunlarında — üç kudretli imza vardır: Muallim Mitat, -M. — Ayhan, Adğm Hasip Adamoğlu. ütün Ege, bu güzide tarih: gileri iıinışgrî ve ıf::ızı;em eılır» leri ile yakından tanır, Her üç kiymetli arkadaşın yazıları, ayrı ayrı zaviyelerden olacaktır. b — Fıkralarımız, hiçbir gazete sü- stununa a| | Biz bu fıkraları, birer kıymet Şve mana taşıdıkları için, te bir (gün gelip te — unutulabilmeleri ç endişesile kaleme aldık. Sı'z de fi ılıra ya- zabilirsiniz Evet, siz de bize fikra gön- derebilirsiniz. Bu suretle yıllar- danberi Türk muhitinde — halk zarafetine aid, espitilerle dolu fikmâlar ölmemiş olur. Hikâye sütun: larımız Bütidüh sotnra Anadolu sütum larında, her halde — Türkiyede neşredilmekte veya e_dilememvk- te olan hikâyelerin en güzelle- rini bulacaksınız. Bu meyanda korkulü hikâyelerimiz ve mem- leket bikâyelerimiz çok entresan, çok alâka ve heyecanlı mevzu- lardır. Haber ve ropör- tajlarımızı zen- ginleştirdik. Sayın okurlarımıza, bir değil bir kaç türlü röportaj vereceğiz. Şehir röportajı, memleket rö- portajı, dünya röportajı.. Anadolu mütevazı varlığı için- de, İzmir çerçivesinden - siyrila- rak, mütekâmil bir memleket gazeteciliğinin yolunda bu üç şekildeki röportajı — yaparken, azami dikkat göstereceğini isbat edecektir. Haberservisleri- mize gelince; Telgraf, telelon, radyo, mek- tup ve şebirden toplama şeklin- de beş kısma istinad öden ha- ber - servisimiz, — bütün — şehir, memleket ve dünyanın en zen- zengin ve en alâkalı haberlerini size verecektir. Size şişirme, bol serlevhalı ve uydurma fatoğraflı değil, en özlü, en doğru ve en bol haberli ği Muallim, çocuk, mi- zah, edebiyat ve sa- H'at, sinema V.S sahifelerimiz Muallim sahifemizde, Mustafa | Rahmi Balaban, Vedide Kara- || dayı, Dr. Necati Kemal ve daha birçok kıymetli unsurların yazı- ları bulunacaktır. Mizalı sahifesiri, bizzat, arka- daşımız Çimdik 'dare edecek ve burada, aşağı yukarı Türkiye gazete ve mecmualarında görül- miyen manzum fantaziler çıka- caktır. Sinema sahifelerinde en yeni sinema hareketlerini, en güzel resimleri bulacaksınız. Ede- biyat ve san'at sahifemiz, adeta bir sürpriz halinde olacaktır. Baş?-dığımız ve başlıyacağımız en güzel ro- manlar Anadolu sütunlarında üç gün denberi intişar halinde bulunan, dört romanla bir dünya röpor- tajı vardır: Yavuz Selim, Melek ve Şey- tan, Üç Silâhşorler, Amerika Roeisicurahuru M. Ruzveltin romanı ve Yırtıcı hayvanlar diya- rından bir röportaj... Birincisi M. Ayhan, ikincisi Kadircan Kaflı, üçüncüsü Alek sandr Düma, dördüncüsü Ame- rika cumhurreisi M. Ruzvolt ta: rafındân yazılan ve beşincisi Fransız matbuatından alınan bu takib ediniz, hepsi de sizi çok alâkadar edecektir ve hepsinin de aynı ayrı birer kıymet ve husu- siyetleri vardır. *Bir kadın ağlı yor., Bu muhitin roman vadisinde görek üslüb. “ücrekse teknik ve" Sahife $ ük|Halkla başbaşa Sorunuz cevabını vereceğiz Mektubunuza doğrudan doğ- rüya doktorümüz — cevab . vere- cektir. Reçetelerin kaybolması ehemmiyetli değilmiş. Tren yolculuğunu tercih edi- niz. Çocuk için müsbet cevab vermiyorlar, bir sene kaybedil- miş olması, birçok yavruların tahsil hayatında olan şeylerdir, bunlarla meyus olmiya gelmez, doktorun mektubu postadadır. Ödemişte Bayan L. C. S. ye Arzunuz veçhile adresinizi is- tediğiniz gibi yazdık, ana kar- nında çocuğun erkek veya kiz olacağını henüz kat'i olarak tayin edecek bir vasıta, bir fen im- kâni bulunamamıştır. Size bunu söyliyen bayan hata ediyor, tec- rübali dediğiniz cahil bir kadına değil, ilmin sözüne ehemmiyet vermeniz gerektir. Torbalıda B. Rızaya Kanunun emrettiği Türk bay- rağının eni boyu Resmi Ceridede vardır, bütün kitapçılarda hem vakıflar kanunu, hem de bayrak kanunu onar kuruşa satılmak- tadır. Eşrefpaşada sarih adresini bildirmiyen okurumuza: Her çocuğun o yaşta ihtisasatı arasında böyle şeyler olur. Ya- lan söylemek bir hayal veya fikir üzerine olduğuna göre tama- men marazi ve gayri ahlâkidir denemez. Ancak çocuğa ana ve babanın çok tabil ve ciddi dav- ranması, hiçbir vakit yalan söy. lememesi için onu serbast tefek- küre alıştırması icab eder. İkinci sualiniz için Kültür Bakanlığına Mmüracaat etmelisiniz. İtizar Yazımısın çokluğu dolayısile, *İnkalâb hatıralarından,, başlıklı seri halindeki yazımızı koya- madık, özür dileriz. B. Neşet Şaylan Kültür direktör mua. vinliğine tayin edildi Vilâyet Kültür direktörlüğü Muavinliğine B. Rauf İnanın ye- rine ilk tedrisat müfettişi B. Ne- şet Şaylan tayin edilmiş, emri Kühür Bakanlığından - vilâyeta gelmiştir. Muvalffakıyet dileriz. Posta ve telgraf me. murları arasında İzmir merkez telgraf muhabere memuru B. Hilmi ve makinişt. lerden B. Sabri, merkez posta- hanesi memurlarından B. Hakkı, seyyar B. Nihad bareme göre birer derece terfi etmişlerdir. Tebrik ederiz. mevzu itibarile en kuvvetli ro- mancısı —olan Orban Rahmi Gökçe, Anadolu için hazırla- dığı bu edebi ve çok güzel bir romant bitirmek üzeredir. Anadolunun tekamülü Hulâsa, Anadolu; bir kaç gün- denber: hepinid.ı de gördüğü veçhile, İzmir mutbuat seviyesin- den - sıyrılarak, memleketin en olgun gazetesi olmaktadır. Bizi taklide çalışanlar olacak. tar. Buu biz matbaatın tekâmü. lü vekuvvetlenmesi hesabına el- bette ki, çok iyi karşılarız. An- cak biz de, bu taklid gayretinin itişemiyeceği mevkilerde bulu- nacağız. Ahnadoluya okuyunuz. Anadolu, İzmirin en büyük, en ıcıgin. en kuvvetli — gazete- , üi YUD n T