k Yavuz Selim EYAW “Trabzon,, adının ne demek olduğu- e — mu sordu. Hoca Idris Efendi ile Halim Çelebi yavaş yavaş çekişiyorlardı. Hi ea Bugüne kadar çıkan kısmım |Ezirlâzamı Davud paşanın oğluna — hulâsası; Fatih Mehmed zamanı,. Mec- zub bir derviş, İstanibulda eski- — saray kapısında mırıldanıyor: — Bugün Osmanlı hanedanın- dân bir çocuk dünyaya gelecek, vücudünde benleri olacak, yedi — serdara baş eğdirecek... Diyor. Yeniçeriler gülüşüyor, alay ediyorlar. Filhakika ayni gün, Amasya — valisi şehzade — Beyazıdın bir erkek çocuğu dün- yaya geliyor. Buna.... Selim.... adı veriliyor. Annesi Nevbahar sultan Trabzonun Virvire köyün- — dendir ve an'asıl Rumdur. Fatih — akabinde onun sultan Mehmed, Trabzon zaferi emsalsiz güzel- liklerini duyarak kızı saraya a dırmış, oğlu Beyazıdla evlendir- miştir. Nihayet aondan, Selim doğs muştur. Selim, mevcud diğer şehzadelerle İstanbulda sünnet ettirilmiş, okutulmuş, büyütül. — vesvistir. müştür. Selim, harikulâde zeki, haris, ayni zamanda biraz mü: İstanbulda — tahsilini yapmış olmakla beraber bilâhare Amasyaya babasının yanına gön: — derilmiş, orada da tahsiline de- — şetli bir arzu vardır, vam etmiştir. Bilhassa, tarihin Salâheddin Eyyübi, İskenderikebir. gibi bü- yük kahramanlarını tetkik eyle- miştir. Kendisinde, büyük ma- ceralara atılmak hususunda deh- cihangir olmak iddiasındadır. Amasyada bi âcnçliğinin en hararetli çağında em okumakta, hem de ara sıra, kendini gençliğin zevk ve arzularına kaptırmaktadır. Sa- rayda âdet olduğu veçhile, genç erkeklerle de münasebet kur muştur, Nibayet Kırım Hanının kızı ile evlenmiş, Fatih sultan Meh- med ölüb te babası Beazıd tah- ta çıkınca o da Amasyaya vali olmuştur. Fakat Amasya ona dar gelmektedir. Nedense, İs- tanbulun uzaklığı da canını sık- maktadır. Erkek kardeşlerinden sağ olan: lar da kendisi gibi vilâyetlere gönderilmişlerdi. Şehzade Şe- hinşah Karamana, Korkut Kon- yaya, (bilâhare Tekeye), Ahmed de Amasyaya tayin edilmişlerdi. Hemşirelerinden ancak üçü sağ- dı. Bunlardan biri Ahmed Mir: zaya, yani merhum Şehzade Uğurlu ile Uzun Hasanın keri- mesinin izdivacından doğan gen- ce, biri İşkodraya ki Nasuh be- ye, diğeri de Beyazıdın ilk ve- ANADOLU Günlük siyasal — gazete RIbYe Başmakarriri Haydar Rüşdü ÖKTEM Umuml neşriyat ve yazı İşleri müdü- 7ü Hamdi Nüzhet ÇANÇAR — İDAREHANESİ Temir İkinci Beyler sokağa C Halk Partişi binası içinde Telgraf: İzmir — ANADOLU Telefom: 2776 4 Bosta kutusuz 405 Abone şeralti aylığı 600 karuştur —? | Yabancı memleketler için senelik ahone ücreti 21 liradır gilez Yıllığı MOO, altı aylığı 800, üç | verilmişti. Şehzadelere eyalet verilmesi idari sebeplerden — doğuyordu. Bunlara Rumelide eyalet - veril- mezdi. Çünkü burası harb mın- takası idi. Padişah ikide birde bu tarafa geçmek meeburiyetin- de kalıyordu. Hulâsa — şehzade- lerin Anadolu tarafında bulun- mâsı hem kendileri, hem de pa- dişah için daha musib görülü- yordu. Selim “Trabzona giderken, devrin alim hocalarından bir kısmını da yanına almıştı. Bu meyanda hocası Halim Çelebiyi hiç yamından ayırmıyordu. Şeh- zade Trabzona varınca ilk işi dedesinin zaptettiği bu şehir hakkında malümat almak - oldu. Topladığı malümat hoşuna gitmişti. Ona şunları anlattıları — Eski Bizans — iparatorlu« ğunun son döküntülerinden Da- vid Komen burada imparator bulunuyordu. Osmanlı hududun- dan kopub gelen tehlikelere bu adam mümkün olduğu - kadar mukavemete çalışıyordu. Fakat cennetmekân dedeniz sadrâzam Mahmut paşayı kuv« vetli bir donanma ile bu şehrin zaptına gönderdi. İmparator bü- tün kuvvetlerile dayanmak iste- mişti. Denizdeki Osmanlı do- nanmesile - imparatorun > kalesi arasında vukubulan muharebe hiç bir netice vermedi. Bunun üzerine Fatih kuvvetli bir ordu ile serian Trabzona hareket et- mişve — şehri karadan da tazyika başlamıştı. Bu izahatı alırken Yavuz sordu: — Bu şehre neden Trabzon demişler? — Civanbaht şehzademizin malümudur, kalenin manzarası yassı şekildedir. Yani masa gi- bidir. Rumlâr bu şekle trapeze dedikleri için şehrin — ismini Trabzon koymuşlar. — Yok canım, hiç zannet- mem, Kale o kadar yassı değil. Şehzadenin kuzüründü bulur nanlardan Hoca İdris efendi cevab verdi: — Şehzadem, bendelerinin bildiğine göre, Yunaniler burada şehrin içinde birçok yassı taşlar görmüşler, o taşlardan hâlâ gö- zükür, sofra gibidirler. Trabzon ismi işte bu sebeble takılmıştır. Bu söz akla yakındı. Şehzadenin hocası Halim çele- bi ikide bir söze karışıyordu. Bilhassa İdris efendinin mütale- alarını cerhe çalışıyordu. Halim çelebi İdris efendinin kendisine kendisine tercih edilmesinden korkuyordu. Bahusuş İdris efendi değerli bir hoca idi. Halim çe- lebi sakalımı — gıvazlıyarak gene Bugün: Kayyarede: Niçeva KElhamrada: Güneşe Doğru Asride: Türk inklâbında terakkğ hamleleri Lâlede; Şeyhin kızı Leylâ-Kan kardeşler: Donanma geliyor a_l(oroı aka Sümerde: Yazan: M. Ayhan söze karışmak istedi: — Fakat Şehzadem... Yavuz: — Haocam, dedi. Hele sabret İdris efendiyi dinliyelim... Idris efendi Halim Çelebiye Mmüstehzi bir bakış fırlattı: Bu bakışla âdeta: — Hoca seni gene şamarla- dim. Demek istiyordu. Ve şehza- deye cevab verdi: — Vaktile İranilerde — istilâ etmişler, onlar adına (Hurşidi- abâd) derler, İşte bu isim de bu istiladan kalmış addolunur. Maa- mafih Trabzon kelimesinin Farisi olduğunu iddia edenler de vardır. — ©O da nasılmış? — Trabzon kelimesi Trape- zan değil de, (Torap cfzun)dan galatmış. — Güzel bir uydurma.. Yavuz, siyah bıyıklarını ok- şadı, sonra pencereden İimana baktı. Meçlistekiler - kendi ara- larında yavaşca fısıldaşıyorlardı. Şehzade başını çevirdi: — Devam ediniz, Trabzonun zabtını. konuşuyorduk ya.. Bu sefer Halim Çelebi söz aldı: —Cennetmekân da denizden leşkeri İslâmla karadan da taz- mdıdinn imparator — şaşırdı, . < z Bu imparator. kimin —Akkoyunlu hükümdarı Uzun Hasanın kayınbiraderi. Yavuz doğruldu. Çünkü hu- dud komşusundan bahsediliyor- dü; Homurdanır gibi: — Akkoyunlu. Yani şu İsmail Safevinin parmak doladığı yer. Hımmm. Yayuz Selim, İrandaki son tezebzüblerden — çok kuşkulanı- yordu. Buradaki mücadeleler, bilhassa Şah İsmailin elde ettiği galebeler, genç şebzadeyi sinir- lendiriyordu. Her zaman kendi kendisine: — Burası tehlikelidir, diyor, ne çâre ki babam âcir; devlet idaresini bilmiyor. Kardeşi Sul- tan Cemin peşine düşmüş, mut- tasıl onu yakalamak, onu #ldürt- mek çarelerini düşünüyor. Maa- mafih Şah İsmail kurnaz bir adam. Babamın ağzına din, mu- habbet, sadakat, dostluk vesaire diye muttasıl parmak, parmak bal sürüyor. Onun ne adam olduğunu, ben anlıyorum. — Sonu var — Aygır deposu baytarlığı Torbalıdaki aygır deposu bay- talığına müoasip biri tayin edi- linceye kadar baytar yetiştirme mütehassısı B. Cemil Altanın depo işlerine bakması Ziraat Vekâletince muvafık görülmüştür. Ruam hastalığı İzmirde ruam hastalığından | öldürülen bir baş hayvan için sahibine verilmek üzere Ziraat Vekâletinden 19 liralık bavale vilâyete gelmiştir. Halkevi köiesi: 1 — Müze ve Sergi komitesi- nin 2-11-937 sahı günü saat 17 de baftalık toplantısı vardır. 2 — On beş gün devam et- mek Üzere açılan eski ve yeni Türk elemekleri sergisi açılmış- tır, Vatandaşların bu faydalı sergiyi gezmelerini tavsiye ede- ANADOLU Mahkemeye verilen sar- hoşlar epeyce çoktur. Birisi beş kilo şarap içmiş Evelki gün Pazar olmak mü- nasebetile, şehrimizde bir çok sarhoşluk hâdiseleri tesbit edil- Miştir. Türk ceza kanununun S7İ ve yaprağını bile almazdım.. Fakat bundan sonra evime bile odun getirmeği düşünürüm! Orman davalarına devam edik mektedir. . 572 inci maddelerine tevfikan | -Kocasını öldüren cezalandırılan “'sarhoşluk failleri hakkında ayni zamanda - tevkif kararı da verilmektedir. Bu kanunun 571 inci maddesi mucibince ilk defa olarak mah: kadın Şahid jandarma neler söyledi| Menemen köyünde kazasının Çavuş Necibi — öldürmekle kemeye düşenlere bir günden iti-| maznun karısı Zeliha ve onun baren takdiren, onbeş güne ka- kadar caza verilebilir. 572 inci maddesi mucibince ceze daha ziyade ağırlaşmakta ve üçüncü dela olarak ayni suç- tan mahkemeye gelenlere dok- san günden aşağı olmamak üzere ceza verilmektedir. Sarhoş- luğu itiyad derecesine getiren- lere altı ay mahkümiyet kararı verilmektedir. Kanunun bu şid- detli hükümleri karşısında sar- hoşluk - vak'aları inadına olarak fazlaca tesbit edilmektedir. Dün Güzelyalıda kendisini bi- lemiyecek derecede sarhoş ola- rak şuna buna tecavüzde bulu- nân ve halkın rahatını bozan Müstafa oğlu Ali adında birisine rastlanmış ve cürmümeşhudu yapılarak mahkemeye verilmiştir. Bu suçlunun muhakeme saf- hası oldukça enteressan — geçı miştir, Hâkim Bay Naci Erel suçluya sorduz < — Ne kadar içtin? — Beş kilo şarapl, — Bu kadar da içilir mi ya? — Bu, bir defa olur! — Çocuklara ne diye teca- vüzde bulundun? — Bana sarhoş geliyor, de- dikleri için! Hâkim, düşündü, — suçlunun cürmünü sabit bularak bir gün hafif hapsine ve derhal tevkifine karar verdi. Suçlu: — Çok teşekkür ederim? Dedi ve ceza evine gönderildi. Bir oduncu Kaçakçılıktan pişman Devlet ormanlarından, yaş ol sun, kuru olsun ağaç kesmek yasaktır. 3116 numaralı yeni or- man kanunu, bu gibi suçlular hakkında ağır cezalar tertib et- mektedir. Böyle olduğu halde, İzmir mül- hakatından olan Pınarbaşı, Ka- vaklıdere, Cumaovası ve Buca köylerinden kaçakçılara rastlan- maktadır. Bu türlü kaçakçılar hakkında tanzim edilen tahki- kat evrakı, şehrimiz Üçüncü sulh ceza mahkemesine tevdi edil- mektedir. Adliye Vekâletinden son gelen bir emir üzerine, ka- çakçılar bakkında seri usulü mu hakeme takib edilmektedir. Bu itibarla mahkemeye - verilenler hakkında bir iki duruşmada ni- haf kararlar ittihaz olunmaktadır. Dün üçüncü Sulhteza mahke- mesinde on beş dane odun ka- çakçısının muhakemesine bakı- miş ve 3116 — numaralı kanunu- nn 105, 125, 127 inci madde- leri mucibince haklarında muh- telif cezalar verilmiştir, Bu maddelere göre, suçlula- tin, vesaiti nakliyeleri satılmakta ve para cezasından başka hapis kararları da verilmektedir. Dün bır kaçakçı adliye muha- birimize şöyle söylemiştir: — Eğet, bu yeci kanunddn haberim olsaydı; odun değil, âşıkı Hasan Çetinin muhakeme- lerine dün şehrimiz Afııeeu mahkemesinde devam edilmiştir. Bu celsede şahid jandarma B. Said dinlenmiş, karakol komu- tanının emri üzerine Hasan ve Zelihayı köyden alıp karakola getirdiğini, Zelihanın, karakolda muhtarın bulunduğu sırada: — Kocamı öldüren bu Ha- sandır. Dediğini söylemiş ve daha birkaç şahid dinlenmiştir. Mu- sabey köyü muhtarı B. Osmanın celbi için muhakeme, başka bir Feci bir kaza İstasyon merdivenin- den düşüp ölmüş Kuşadası — kazasının Selçuk nahiyesinde şimendifer istasyo- nunda feci bir kaza olmuştur. Gece vakli istasyon merdivenin- den düşen Sandıklılı Mehmed 'oğlu 38 yaşında B. Hasan, görü üzerinden ağır surette yaralan- | mış ve bu hâdiseden on beş dakika sonra ölmüştür. Adil Yergök Menemen, Foça, Bergama ve Dikili kazalarında mevcud hay- vanlar ve damızlıkların vaziyet- lerini tedkik eden veteriner (baytar) müdürü B. Adil Yergök şehrimize dönmüştür, v 2 Teşrinisani tDoktorumuz “diyor ki.. %%Mahkemelerde Çocuk hastalıkları Çocukluk 3 devreye aynılırı İlk çocukluk, orta çocukluk, bü- yük çocukluk. İlk çocukluk 2 buçuk yaşına, orta çocukluk yedi yaşına ve büyük çocukluk erginliğe kadar devam eder. Almanlar — şu taksimi ederler; Meme çocuğu, oyun çocuğu, mektek çocuğu. Çocuk ölümü- nün en çok olduğu devre ilk çocukluk — devresidir. Çocuk- lar ençok bu devrede bakıma ve korunmağa — muhtaçtır. İlk devre yani meme çocuklarının hayatını tehdid eden hastalıklar başlıca iki esaslı gruba ayrılır: Mide ve barsak hastalıkları. Ak- çiğer hastalıkları. Yazın meme çocukları mide ve barsak, kışın da akciğer has- talıklarına tutulmak - tehlikesine maruzdurlar. Ana sütü: Kat'iyen çocuğun hayatını teh- likeye sokabilecek bir — barsak hastalığı yapmaz. Bu hakikati her ana ve baba iyice bilmeli, hilâ- fına kat'iyen inanmamalıdır. Bar- sak hastalıkları alelekser — sal, temiz, taze olmıyan, iyi muha- faza edilmiyen, fenni bir surette verilmiyen İnek sütü, Keçi sütü, kutu sütü ve sair — gıdalardan tevellüt eder. Bir meme çocuğuna ana sütünden gayri bir süt veya da verilmesi icab ettiği zaman unun mikdarını ve verilme tar- zanı mutlaka bir. hekim — tayin etmelidir. Akciğer hastalıklarına gelinceş bunların menşei alclekser soğuk alğınlığıdır. Büyük bir adam için v kader tircamatyört Aasreyem nezle bir meme çocuğu için tehe likeli bir Akciger hastalığının mebdei olabilir. Kışın meme ço- cuklarımı soğuktan, cereyandan muhalaza etmeli, yağmurlu ve rutubetli, rüzgârlı günlerde so- kağa çıkarmamalı, izdihamlı yer- lere getirmemeli ve - nezlelilerle temas ettirmemelidir. Dr. A. Agâh Dinel tercih Dah'li hastalıklar Mütekassıs doktorumuz söylüyor: — Tabit gıdalar Yazan: Dr. Muharrem Şevki UĞUR erelan En tabit gıdalar çiğ gıdalar- dır. Pişmiş gıdalar az çok tabii lezzetlerini, kokularını ve gıdai maddelerini kaybederler. Şu hale göre çiğ yemeklerin gıda kıy- metleri — pişmiş — yemeklerin gıda kıymetlerinden daha çok fazladır. Yalnız çiğ yemeklerin yapılmasında daha ziyade temiz- liğe riayet edilmesi ve her defa elin sabunla hatta fırça ile yı- kanması icab eder. Ellerle do- kunulan yineceklerin çok dikkatle temizlenmesi şarttır Çiğ yemek- ler iyi temizlenmezse çok karın kurtlarının yumurtalarından kur tarılamaz. İyi bir temizlik ile bu yumurtalardan korunmak müm- kündür. Nebati çiğ yemeklerin fayda- ları pek çoktur. Vücud ve can, lâzimgelen — gıda maddelerini, vitaminlerini nebati çiğ yemek- lerden alır, Bu yemekler hazma çok yardım ederler, mide ve barsakların — faaliyetini — temin ederler. Bunlar vücudü — yıpran- maktan, — eskimekten korurlar, vücudümüzdeki iç guddelerin vazilelerinin muntazam deva- mına sebeb olurlar, hatta tena- sül güddelerini tenbih ederler. Çiğ yemeklerin tenasül faaliye- Sini YS iııi“ığ&?hı“ım .1_““ öbefıi - lış fikre zahib olanlardır. Esa- sen güddelerin bu maddelerle tenbihi birçok hastalıklarda bil- hassa şeker, gut, romatizmalara karşı çok büyük bir rol oyna- dıkları yapılan birçok denemelerle anlaşılmıştır. Tam çiğ yemek- leri — yiyemiyenler hiç olmazsa bir yemeği pişmiş olarak yerse, diğerini çiğ olarak yemeğe ça- lışmalıdırlar. ç İhtiyarlık hastalığına uğrıyanlar herhalde çiğ yemek yimelidirler. Bundan başka ihtiyarlık hasta- lıklarına istidad ve kabiliyeti olan kimseler veyahut hafif de- recede bu hastalığa uğrayan her yemekte mutlaka bir çiğ yemek yimelidirler. Şu hale göre, nebati çiğ ye mekler ihtiyarlık hastalıkları için mühim şifa gıdalarıdırlar. — Sonu var — I Nöbetçi eczahaneler ' Bu gece Kemeraltında Şifa, Karantina- — | da Eşref, Kemerde Kemer, Ak sancakta Ahmed Lütfi, Eşrefpa: şada Eşrefpaşa cezahaneleri biğt hanel