30 Ekim 1937 Tarihli Anadolu Gazetesi Sayfa 8

30 Ekim 1937 tarihli Anadolu Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ANADOLU C _İktısa'dî Hareketler İ Haftalık Piyasa ——— A Zeytinyağı fiatlerinde görü- 4 len sukut, yersizdir — ——— .—— Umurht vaziyet: Geçen haftaya nisbetle pi- — aysada daha Fazla hararet ve ış var ; “Geçen hafta piyasanın hâkim vaziyeti soğuk ve düşkün — idi. — Geçen hafta sonlarında yarı “resmi iktısadi mehalil, piyasanın — bu dürgünlüğünü mevsime ham- letmekte ve düzeleceği kanantini göstermekte idi. Hakıkaten bu La'ta piyasa vaziyeti geçen haf- tadan çok düzgündür. — Buğday geçen hafta hem az ııuıııı hem de düşkün fiatte Bu hafta 5-6,75 ten 9965 — çüval satılmıştır. Arpada, baklada da vaziyet w&r piyasanın umumi vıııyııı müstesna olmak üzere - İr emıf.. etmekte ve istikrarlıdır. - Pemuk, geçen haftaya nisbetle daha düşmemiştir. Fakat piyasa | — geçen senenin ayai hafta ve mevsimine göre, çok karışık ve düşkündür. — Zeptinyağı da düşkünlük gös- — termektedir. Fakat bu düşkün: dlük —gayritabiidir. Sebebi de 'ı alivrecilerin acel.ciliğinden baş- şkı birşey değildir. Zeytinyağı / piyasasının bu ve geçen haftaki vaziyetinin hakiki ve tabii bir — sebebi yoktur. Busene, herta- ' ta havalar kurak geçmiştir. O “kadarki son yağmurlar imdada yetişmemiş olsaydı, birçak yer- — lerde zeytin rekoltesi geçen se- — neki felâkete uğrıyacaktı. — Buhalta bir miktar yeni sene mahsulü yağ piyasaya arzedi- Miştir. İncir: Satışlar bati olarak de- ovam etmektedir. Bu - baftaki — Bsatış 5,50- 15 arasında olmak Üzere 4260, geçen haftanın ise — T194 çavaldır. Geçen — senenin Şyuı haltasındaki satış yekünu )-uîçuvıl hurda olarak 153,348 — güval idi. Busenenin yekün sa: tısı 1246 sı hurda olmak üzere 99,820 çuvaldır. Üzüm: Bu hbaftanın salışı 12-20,5 den 9834 çuval satık O aniştir.. Mevsim umümi - satışı — 122,258 çuval 192 torbadır. Ge- “Çen genenin ayni mevsiminde satış yekünu 303623 çuval 1756 torba ve ayni hafta fiatleri de Eİ 12,25 - 17,75 kuruş idi. Fiatler, son üç haftaya göre 7 numarada 30-40 para, 8 la 20 -30 para, 9 nu- N 20 - 30 para, 10 numa- /— rada 1ÖÜ para, 11 numara 20-50 — para, 12 numarada 30-40 - para sukut arzetinektedir. elek ve Şeytan Yazan: Kadircan Kaflı İ Düânkü kısmın hülâ. sası: | Bir sarhaşluk gecesinin sabahı, İ; Hastayım ve başım zonkluyor: — — Zehbra şu perdeyi indir, [' uykum kaçıyor. Diyor. Biraz geçiyor, cevab — yok. Gene tekrarlıyorum ve biz- | zat doğruluyorum. Şakaklarım | müthiş atıyor. Saat on biri yirmi iyordu. İ geSır gün evel, Perşembe idi, Donıı' ayı Nuri gelmişti. Nuri, ' İri yarı, geniş omuzlu, atak, car ninı sözü gibi esirgemezdi. — Babası civarda bir çiftlik sahibi idi. Nüri de eğlenmekle, avla n lü. Zaten Eğirdirde nasıl . glenebilir?. Nuri başıboş, [ıvr tabhiat iç nde alabi'd gi K b p O.ıdı xnhı elıhh, Bergamada yağ | ve peynir ıihtikârı —— . 6- ga— Akropol yolü yapı- lıyor. Kömür buh. ranı var.. Bergama, (Hususi) — Deniz lide (Sabah Postası) gazetesini çıkaran İzmirin eski gazetecile- rinden Vasfi Bilge tarafından bir (Borgama) gazetesi imtiyazı is- tenilmiştir. Müze yapısı: Müzenin moksan kalan bir kısım inşaatının tamamlanması için tahsisat gelmiş ve ihalesi de yapılmıştır. İşe başlamak üzere uştalar Bergamaya gelmiş bu- lunmaktadırlar. Gittikçe güzelle- şen vo zenginleşen Müzemiz, Bergamapın tarihsel durumu üze- rihde kıymetli bir yarlık ol- maktadır. Akropol yolu: Akrapolun tepesine — kadar gıkınakta olan otamobil yolunua tepeye doğra iki — kilemetreye kâdar yeri -biraz dar olduğun: dân vilâyetin- tahsiş ettiği — iki bin lira ile bu yol beş metre genişletilmektedir. Bu suretle ya- kında ötobüsler de - emniyetle tepeye çhhıım—kl.—ıdıı Yağ ve peynir ihtikârı: Yağ ve peynir fatleri şimdiye şekilde yükselmiştir. Yağın kilosu elli, peynirin de yetmiş tur. Bu işe biraz da ihtikâr ka- rışmış olduğunu göz önüne alan belediye, yağa 100-120, peymre de 45-50 kuruş koymak üzeredir. Köylü sigarası: Şimdiye kadar köylü sigarası yalnız köy bayilerine verilmekte ve şehirde satılması yasak edil- mekte idi. Fakât inbisarın dam- gasını taşıyan sigaraların kaçak olmasına imkân bulunmadığın- dan bunun önüne geçilememişti. Zaten sımİsiz ve imtiyassız cum- bhuriyetin camiasına girca halkı köylü ve şehirli diye ayırmak yerinde bir iş değildi. Halk bu işi kendiliğinden halletmiş oldu. ğgundan İnhisar dairesi mecbi olarak şehir bayilerine de köylü başlamıştır. kadar görülmemiş bir yüz kuruş- hark sigarası verm arzu ve hirsi vardı. Ahcak bu eleliğini — karkını geçmiş akıllı insanlar — gibi — kullandığı — da olurdu. Nuri: — Bu gece geliyon mu - dedi- Hâsangillerin kulesindeyiz. Gük mezlerin Ali, İzmirden bir gârı gelirmiş, emme, görme. Bir çifte telli yapıyor, bir göhek alıyor- müş ki.. Ben de İzmirli kadınlara da- yanamıyordum.. İçimde yıllarca evel tattığım bir hazzın hasreti vardı. Gittim, gördüm; şişman, otuzumda bir kıdın Beğenme> dim. Oynadı, şarkı söyledi, Bize rakı dağıltı. Saat, gece yarısını geçmişti. Nuriye: — Daha gtmiyecek miyiz? Dedim. Nuri e —N gaa iğlal söslaşmundağ di- B J Pamuk kozaları toplanıyor Vaziyet 1ıyidir Bu senenin pamuk istihsalâtı, yakında sona erecektir. Pamuk tarlalarında köylüler durmadan açılan pamuk kozalarını topla- makla meşgüldürler. Bu senenin pamuk — mahsulü çok Akala pamukları, yörli pamuk lara nazaran mıntakada daha fazla miktarda istihsal edilmiştir. Akala pamukları, elyalı uzun pamuk- lardır ve yeni kurulan dokuma fabrikalarımızı işine çok yarıya: cak evsaftadır. Mıntaka dahilin: deki — çırçır fanrikaları, şimdi Akala pamuklarının çırçırlamak- tadır. Akala pamuklarının - elde edilecek tohumları, müstahsille- rin vermiş oldukları taahhütna- hükümete verile- nelistir, melere göre cektir. Ex n Odun ve kömür işleri: Kiş; geçen hafta ben geliyo: rum, bazır olun der 'gibi öyle bir borâ köpardı ki, evlerinde odun ve kömür bulunmyanları hayli telâşe düşürdü. Henüz gelmeğe başlıyan odu- nun yükü seksen ve yüz kuruş atasındadır. Bu yükler, © i kuruşa idı. ise hıç gelmemektedir. Gizli $ tılan kömlür altı, yedi kuruş Nitekim muhtekirlerden ikisini belediye mahkemeye vermiştir. Odun verilmesi için beş ay- dir farmalitelerie — uğraşılmaktar dir. Belediyenin dahi memleketin mühim -bir ihtiyacı karşısında bu işdehassasiyetle çalıştığı g(ı rülmektedir Bütüv uğraşmalara rağmen he- nüz iki köyün kuru odun satması müsaadesi alınabilmştir. Diğerköylerin vo bilhasse şeti- riü ihale kararları amir Orman iduresinden neticelendikten sonra ancak yapilabilecektir. Bu müsa- adeler ormanlarda külliy-tk mik- tarda bulunan kuru çam ağaçları içindir. Henüz meş. kömüre müsaade edilmemiştir. odumu ile Orman kamümünun müsaade | ettiği ancak yü- zünden uzatılan bu işin süratle İnfacı temenniye şayandır. Belediye hekiminin Belediyeye yazdığı tezkere förmaliteler bu ehrmn yeti göstermektedir. Halkın ihtiyacı soğuk karşı» edilmiyor, Bu dü: açıkça mâahrukat sında temin şünülmeğe değer bir iştir. Silâh atmak Tire kazasında sebebsiz silâh | atan Ali Çoban tutulmuştur. cim-dedi-bırakı keyı?, Kaltağın mısır #İbAfi) saçları vas, görmedimdi. m bu İçki ile geçmiş bir geceden sonra sabahleyin biraz daha uyuü- mük istiyordum. Arkadasım Ayı Nuri, yeni bır eğlenceden - balr setti. Zorla gittim. Sarı saçlı şişman bir kadının oyunu görü- kecekti. — Onlar boyalı. — Yok be sağdıçı.. Gözlerim yan tarafta . oturan Hasana ilişti. Bize doğru kulak kabartıyordu. Herhalde - sözleri: mizi işitmiş olmalıydı. Nurinin gözleri derin bir arzu ile parlıyordu. Bu, iyi işaret 'de- ğgilli Ayağa kalktım; berkes Bana baktı, Onlara dedim ki: — Kusuma bakmayın, köroğlu evde yalnız. Gideyim benl — Haber iletmedinmi canım. — Yolladıız. amma, olw İzmir maliyesi -. —. Yem ve muktedir ellere geçti.. İzinir Defterdarlığına Ankara Delterdarı Bay Nafi tayin edil. miş ve Varidat müdürlüğüne yeki tayin olunarak gölen İstan- bul Varidat müdür müavini Bay Talât Tekeli, Maliye şubelerinde teftişlere başlamıştır. Büundan evel İzmir mâliyeğinin başına getirilen bazı zevat, İzmir maliye işlerini fevkalâde müzeo- 2cb bir şekilde göstererek umumi bir teftişe Tüzüm olduğunu tek- grafla Maliye Vekâ etine bildir. mişlerdi. Bunun. üzeribe İzmire (12) maliye mülettişi gönderil: mhşli. Ba mülettişler tarafından ya- taftişlerde — İzimir maliye ode tezebzüb olmadığı, bi- Tükis diğer vilâyetlere, hâtta İs- tanbula mâzaran thugmelâtm da- ha iyi müketnmel şekilde olduğu görülmüş, buna dair ra- Porlar verilmişti. Ayni zamanda İzmir maliye memurları arasında eski ve yeni memur - meselesi diye hiç yaktan bir mesele çıka- rilmiş, eski memurların — tasfiye- lerine döğrü gidilmişti. İzmir maliyesinin başına yeni gelen zevatın, bu gibi hareket- lerde bulunmıyacakları ümit edi- liyor, İzmir defterdar. Mmaavinli- ginin de Tağvedileceği - söyle- Biyot. ve Yeni sogula hava ıiepbları poları inşa edilecek (İğ:ığıılğ_/'îıç gtalık)ağ : Anadoluda, çocukların bedeni ve rükt sıkhatlerini ilgiliyen me selelere dair bir köşe aytıldiğinı B. Haydat Rüşdü ve B. İbra: birhden — düydüğüm zaman bü karanı sevinçle alkışladım. — Her ikisi de bu köşenin Mmuhartirli- ğini bana teklif ettiler. Ben de bu teklifi tehalükle kâbul ettim. Aile, insan cemiyetinin teme- lidir. Kabile yök iken âile vardı. Ve aile bağlarının, âile - duygu- larının gün geçtikçe değişmez gö- halinde renekler olgunlaşması, (millet dediğimiz| bütün — mana- sile olgun insan çemiyetlerini vücude getirmiştir. Hiç şüphe yok ki, ileri, en kuvvetli, en büyük milletleri aile bağları; aile duyguları, en sağ- dananan mil- en bugüdün lam göreneklere letlerdir. En anarşik de aila bağları, aile leri en bozuk, en gevşek olan milletlerdir. Aile, insan cemiyetinin temeli ise, çocuk © temelin harcı ve doğru bir tabir ile ta Çaocuksuz — bir aile heran çökmeğe müheyya çürük bir binadır. Çocuk silenin; tees milletler- görenek- Yaş meyva ihracından zarar edılebılır mi? İlk senenin zararit kolayca ve fuazlasile kapatılacaktır Üzüm Kurumunut bu “yeh 'Av-> yupanın ssuhtelif memleketlerine sevk ve ihraç ettiği yaş Üüzüm ve kavunlardan mühim hir kis- mi bozülmamış olarak yerlerine yarmiş, iyi - fiatlerle — satılmıştır. Bilhassa İngiltereye son olarak Erna vapurunun soğuk hava de> polu büyük ambarlarında ve mükedim -| - ambalajlar — içinde sevkedilen razakı üzümlerile ka- vunların' hiç! bozulmadıkları gö: rülmüştür. Hükümetimiz, önümüzdeki se- ne yaş üzüm ve kavunlarla be- raber domates ihracına da yer verecektir. Bu mesöle üzetinde meşgul olan İktisat Vekâleti, mshsullerimizi yaş olarak diş memeketlere sevk ve iİhrâc ede- cek vasitaları şundiden - hazırla- mâktadır. Başbakanımız sayı Bayar, bu sene yaş vun ihracalı meselesi B. Celâl üm ve ka üzerinde İzmirde tetkikler yaptığı — sırada | başım da ağrıyor biraz. Oalar: — Kall... Diye zorladılar. Ben: — Bırakın! Diye yalyardım. Razı oldular. Neriye döndüm: — Haydi beraber gidelim! Dedim. Gözleri demindenberi bize tu- baf tuhaf bakan Hasana sap- latdı. Birkaç saniye öylece kal- dı, Sonra doğruldü: — Haydi gidekl.. Beraber kapıdan çıktık. Taş- kın bir ay ışığı yeşil kırları, dağları ve bahçeleri yakıyordu. Uzakta bir köşesi görünen mavi göl, şindi kar yağcış gibiydi.. Nuri biçbir şey söylemiyordu. Ben — sarhoşluktan — sallandığım balde o dimdik yürüyordu, Yak vız sık sık dişlerinin - gıcırtısini düyüyördüm / Yümrüktörini' sıkıs yordu. İçinde bir bıncın kıvran- d_&m çziyordum. Sordum, söy- Bür iş için inşası (âzimgelen 80- ğgük hava depoları ve işletilmesi lâzimgelen frigorifik tesisatlı va- gön ve vapurlar hakkında kom disine izahat verildiği vakit: —- Vapur da alacığız, depo- lar da yaptıracağız. Buyurmuştu, Soğuk hava depoları, Ege mınlakaşının — mühtelil — istihsal mıntakalarında küçük mikyasta inşa edilecek ve bu depolarda üç gün bekletilecek yaş Meyvâ ve sebzeler, İzmirde Şehidlerde deniz kenarnında — inşa - edilecek büyük depoya getirilerek, orada da muayyen müddet bekletik dikten sonta soğuk bava depo> lu vapurlara yükleneccek, — dış memleketlere sevk olunacaktır. Vekâlet standardizasyon —müir tehassisı B. Dr. Bade, soğuk bava depolarının inşası için ha- zırlanacak plânlar üzerinde meş: gül olmaktadır. Bazı kimselerin, bu yıl yaş üzüm ihracatında zarar edildi- sağlamlaşması, kökleşmesi bugünsün milletler çocuk meselesini her milk — meselenin fevkinde bir SW İakveşiira Çocuk, cemiyetin temelidir. Ayni za- manda aileniti tessüsünde gaye, odur. —— F Yazan: Dr. Ali Ağâh süsünün yegâne gayesidir. Aile gocüklü temadi eder. — Aileleri ve o silelerin teşkil ettikleri mile letleri ebedileştiren çocuktür. İşte burüün içindir ki, medeni mesele — üddetmişlerdir. Gürbüz Ve sağlam çocuk, sağ- lartı ana ve babadan doğar. Ço- cuk doğumunun fazla olması bir milleti yaşatmağa kâfi değildir. Dotaa, Goi İğzimdır. Avrupanin yaşaması imal mem- leketlerinde çoçuk ü yüzde beş iken Asyanın geri memle- ketlerinde yüzde elli artmıştır. Onun için o mesut memleket- lerde her kilometre başında bü- yük ve mamur köyler, şehirler, Asyanın o bedbaht memleketle- rinde ise yüzlerce kilometrelik boş Çocuğun yaşaması için gürbüz ve sağlam doğması kâfi değildir. İyi bakılması hastalıklardan ko- runması Çâzundır. zi görülür. Çocuklâr en az ölen memles ileri ketler çocük bakımı eh gitmiş memleketlerdir. Cuümhuriyetten evel bizde ço« cuk meselesi diye bir mesele bile yoktu. Ölen çocukların ye- Künu tüyler ürpertici yekünlark baliğ ölüyorda. Cumburiyet hü- kümeti bu Mesoleye azami bir ehemmiyel verdi. Tıb fakültesinde çocuk bakımı kürsüsü ve Ankara, İstatbul, İzmir, Adana vessir şehirlerde çocuk bakım evleri tesis edildi Çotuktarı ösirgerne derneği ku- Bizle devlet VE Mil- letce bu mescleye lâzım olan böyük ehemmiyeti veren medeni müilletlerin sranına girdik. ruldu ve Hergün Avsdolunun ökuyucu- larile Çöcuk Bakımına ve çocuk- larımızın bedeni vo ruhi sılhat- lerini alâkadar. eden meselelere dair hasbibal ewmek bizim Âğşin bir babtiyarlık olacatır. TATEMLANNKE T AD UD ginden bahsettiği — duyulmuştur. Büusene Zarat #4teh göze alınmış, fakat buna mukabil — Türkiye milericin nelaseti ve lezzeti, ihracat yapılan yerler halkına öğretilmiştir. Gelecek yıl mü- kemmel tesisatlt yapılacak fazla miktlarda yaş meyvâa sevkiyatın- dâan elde edilecek kâr, ilk yılmi zarandı herhalde fazlasile kapar yücaktır. İktisat Vekâleti, önümüzde'ü meyva mevsiminden evel sozuk hava depolarımın inşasına baş: lattıracakdır. lemedi. Birkaç dela durdu: | — Ben döneceğim! ) Dedi. | — Bana Ayı Nuri Kancık Hasan demezler.. Diye kekeledi. Arkadaşımın © bayağı kâdın için kulağıma sgöşlediği sözler, Hasanı kızdırmağa yetmişti. Ha: sanın Nariye sert sert bakışı da bu temiz yürekli genci için için köpürtüyordu. Her defasında onun koluna girdim: — Nuril Benim - sevgili kar deşim, kendinc - gel, haydi eve gidelim, bak annetiğit sana ne güzel yemekler ve ne yumuşaâk bir yatak hazırlâdı. Dedim. Bu sözleri söylerken kendimi de düşündüm. Sanki benim tes yim eksiktıi? İner, güzel, sevim'i, derler, I ı l uslu, melek g hi genç bir kasım | | vardı.. Hesüz o doküz yaşımık, da... Bağrında bir süt kuzusu nun yüreğini taşıyor. Fakat ni çin buna röğmen ayaklarım zorla ileriye gidiyor? Niçin gözlerim hep arkada; başka yerler, başka kadınlar ve başka gözlerde?.. Nurinin sokağı yolumun üs- tünde idi. Evine kadar götür- toek istedim, götürdüm. — Hâüydi, şimdi de seni , ben götürem! Dedi. Gülüştük, sökâğın başmma ka- dar beni uğurladı, Ayrıldık. Ben sendeliye semdeliye, iki taraft kerpiç duvarlarla çevrilen, bos zuk bir yolda yürümeğe başla- dim, Kâpinin önüne geldiğim za Mman saste baktım; üç buçuğa - gelmişti. P Düuvarkar, övler, pencereler, oğaçlar, sallamıyordu. Gökteki parlak aye da birtorba gibi sab lanıyor sandım,

Bu sayıdan diğer sayfalar: