Izmir sergisinde eğlence yerleri çok zensindir Perili ev, görülecek bir yerdir. Her tarafta ziyaretçiyi bir sürpriz karşılıyor Yukarıda: Fuarda bir gece manzarası, aşağıda: Perili ev ve dönme dolap İzmir, (Akşam) — Bu seneki İz mir fuarında iktısadi varlığımızın değerini gösteren zenginlik yanında #traksiyon tesislerinin de zenginliği göm çarpmaktadır. Fuarı saatlerce gezip paviyonları x#yaret edenler, çeşit zenginlikten gözleri yorulunca kendilerini -kapısında iri harflerle Lunapark yazılı. eğlence sahasına atmakta, orada hem istirahat et- mekte, hem eğlenmektedir Luna park'ın ön kısmında perili evin yanı başında Viyananın meşhur döner dolabı vardır. İnsanı otuz metreye kadar çıkarıp içini ürperten bu eğ. Jence dolabına binenler, evvelâ biraz korkar gibi oluyorlar, Fakat emniyet tertibatı bu yıl çok mükkemi yapı- Yan, gençlerimizi havacılığa teşvik mı da gösteren gece ışıkları linde ta uzaklardan gö- rünen döl dolap, dönmeğe başla- yınca korku, endişe tamamen unu- tuluyor. Herkes neşe içinde gülmeğe başlıyor. Perili eve gelince, burası pek de | bir aynaya gözüm ilişti. Demink Tefrika No. 52 Canım minnoş mirmoooş.... Birdenbire s ahbap! - dedi. elâ anlıyamadı: «— Acaba bunlarda mı bir şeyden £ Korkuyorlar?» » düşündü © . Gittikçe adımlarını İ Jardı, Kızcığaz daha hızlı yürüdü. © Evine gitmek için bir kestirme yol vardı. Çarpılmış bir parmaklığı aşa- Ürak bir arsayı geçerse öte sokağa ko- (ayca varabilirdi. Hem bu suretle şu adamları yürümekte oldukları sokak- da bırakacak, kaybolacaktı. © Parmâklığın ötesine geçti, Tiril tir #triyordu. Artık geriye dönmek, Şam bakmak takatini kendinde “bulamıyordu. T adamla; okakta kaldıklarını erini arkasısıra ya sapmışlardı! nlaşılamaz bir korku sandı, Kızcağızı, Basmıştı, Koşmak istedi. Bacaklarınd le adım atacak taka zorlukla buluyordu. sıklaştırıyor- | tekin değil... Unutmadan yazayım ki, fuarda her eğlence vasıtası beş kuruştur. Daha falza ücretle halkın eğlendirilmesi yasaktır, ihtikârdır. Bu, Belediye reisi Dr. Behcet Uzun kurduğu €sastır. Beş kuruş perili eve girmek merakına düş oradan tatlı bir takım hai larla ayrılıyorlarmış. Ben de merak ettim. Perili eve girmiş bulundum. nler, aci Daha girince de geri dönmeğe çalış taumsa da muvaffak olamadım. Üze- rinde yürüdüğüm dar koridordaki zemin, hareket halinde idi. Beni İle. Ti doğru sevketti. Her tarafı ayna- Jaria kaplı bir salona giriverdim. Buradaki aynalar herhalde sanatkâ- Tane imal edilmişler. Aynalardan bi- risinde kendimi ufki vaziyette, yam 1, biçimsiz suratlı, şekilsiz bir halde görünce gülmek mi, hiddetlen- mek mi lâzım geldiğini takdir ede- medim, — Bunu ne diye buraya koymuş- Jar sanki dedim. O sırada başka in SEViLEN KADI akleden Nü ık terler akıyordu. İki serse- oracıkta hemen yakınınday k ledi rıldandığını duydu: — Yavru kuş!.. dın mı? . İmdad istercesine etrafına bakındı. Aman yarabbi! Ne de fena yerdeydi. Burası tam serserilerin kızcağızı tuzağa düşüre- cekleri, mahvedecekleri bir arsa... Ah, keşki doğru yolda yürüseydi, sap- masaydı in orada adam bulu- nurdu... i, polis bulunurdu... söz.atışa münasip di, Lâkin sözle- Komşu ağabeyini kalım?... Canım ku- iz yok pek ne güzel bir ge- Altımıza değil istümüze koskocaman atals çarşaf sermi Heh heh yavru kuş... Aah dem ravukta safayı hat amma Haydi . He de... Şu- rla efendim, azi- rip | Hâlâ e e yâpma- aksine şimdi de minare boyunda, dev gibi bir adama dönmüştüm, Ka- fam, bir sebze küfesi kadardı. Du- varlardaki diğer aynalar da beni çe- git kılıklara sokmuşlardı. Lüzumsuz sinir kesildiğim sırada basmakta ol- duğum toprak yığını açılır, hareket eder ve beni içine çeker gibi sarsıldı, npladım, müteharrik zemin, beni ilerideki diğer bir koridora sevketti, orada bir ustüyane vardı. Mütehar. rik geminin üzerinde müvazenemi temine çalışırken yere yuvarlandım, Üstüvanenin altımdan güçhülle kar. şı tarafa geçtim. Perili eve girdiğime pek pişman olmuştum amma ne çare ki oradan kolayca çıkmanın imkânı yoktu. Üstüvaneden sonra kendimi yumuşak yataklar üzerinde buldum. Bu yataklar, müdevver bif saha Üzerinde durmadan dönüyor. lardı. Ayakta durmak mümkün de. gildi, yatakların üzerinde süratle dö- nerken müteharrik daire, beni bir oluktan -değirmenlerde un olukları gibi- perili evden dışarı fırlattı, Kâ- buslu bir rüyadan kurtulmuş gibi sevindim. O sırada fuar sahasındaki hoparlörlerden fuar; tangosu aksedi- yordu, Cehennemin hafif bir köşe. sinden, zahmet ve biraz da işkence- den kurtulmuş, cennet fuara tekrar kavuşmuştum. W rentlerde bam noksanlar var. Bu günlerde onlar da tamamlanacak, kayıkla dolaşılacak bu mağarada da insanın başına çeşit çeşit vakalar ge- lecekmiş. Fakat ben perili evde çek- tiklerimi henüz bairmadığım ve ha- tırladıkça hâl n gir in- receğe si Fuar atraksiyonları içinde şişman kadını yanında Türki- ni 0 metre boyundaki en yük sek adamı da var. Bir de (Makine adam), yani fennin harikası te edilen bir Türk sanatkârının İmal ettiği kukla adam var. Çoruh zeytinliklerini ıslah etmek için İzmri 27 (Akşam) — Çoruh mın- sında zeytinciliğin ve zeytinlik- lerin ıslahı için faaliyete geçilmişti Fenni zeytineiliği öğren: nda stâj görmek üzere Çoruh asından dört ziraat me rundan mürekkep bir heyet İzm gelmiş ve zeytincilik istasyonunda çalışmağa başlamıştır. Dört devresinden sonra Çoruh vilâyet! dönecek memurlar, oradaki zeytin- | liklerde çalışmağa başlıyacaklardır. cık, şey... Sonra, gidersin bir şey olmamış gibi çel Biz de efendi adamız, ki şey çıtlamayız! Mitat bir dereceye kadar nezaket» le konuşuyordu. Fakat burunsuz, en kaba, en y tabirleri kullanıyor- du. Fena halde sallanıyordu. Meleğim! - dedi. - İşte bu... Bu bizim arkadaş... Sana bayılıyor... Bi- tiyor, kız, senin için... Hoş çocuktur, güzel çocuktur ba... Onunla merci- meği fırına ver, memnun kalaca sın... Mitat: Sen arkadaşımın bö olduğuna bakma... - dedi. - Saçma sapan konuşuyor; dili dolaşıyor amma, benim hakkımda anlattıkları doğrudur. Cidden sana bayılıyorum. Senden de ayni suretle mukâbele görmek İstiyorum, Şunu da bil ki se- nin asdarın, şefin olan Seza İle de pek yakınlığımız vardır... Onu da nazarı itibara alman doğtu olur. Zavallı Suzancık! Bu söylenen söz- leri adamakıllı işitmiyordu bile... He evap vermekten büsbütün âcizdi sarhoş ma rifler onu ko: Cesaretini topladı rümeğe başladı. İl Hızlı hazli yü: srseri onu bir | İ | | | | kazanıyorsun oradi 28 Ağustos 1939 — — - Mevsimin ilk incir mahsulü ihraç edildi Limanda şenlikler yapıldı, incirler süslü şatlarla vapura yükletildi İlk incir mahsulü-vapurlara yükletilmek Üzere süslü şatlar Üzerinde İzmir, (Akşam) — Mevsimin ilk | incir mahsulü, ilk defa olarak Bel- çikaya ihraç edilmiştir. İlk ihracatı 600 ton olarak Halil Şermi ve 6 ton olarak Mustafa Nazlı İhracatevleri | yapmıştır. İlk incir partileri, torba ve kasalarda Yunan bandıralı Anko- Ta ve Hollanda bandıralı Pigmalyon vapurlarına yüklenmiştir, Bu münasebetle limanda büyük şenlikler yapılmış, incir ve üzüm İş- çileri milli oyunlar oynayarak şenlik | bayraklarile süslü şatlara incir yük- | lei ir, Şatlar, Anvers limanına | gidecek vapurlara yanaştığı sırada ki bülün vapurlar düdük ak bu hâdiseyi tesid etmiş, ne- şeyi arlırmışlardır. Şampanya $i leri patlatılmış, ihracat ni açıl- mıştır. Üzüm piyasasında ilk günlere nâ- || nazaran İlatlerde numara başına > ra tenezzül görülmüş 'p sigortasını mah için binde ikiye çıkarmışlardır. | kadar binde 1 1/4 nisbeti üzerinden sigorta yapılmakta idi. Oİzmirlimamnda Avrupa Ji | manları için mahsul yükliyen bir yüklediği mahsulleri tekra , tahliye ettiği ve sonra li- mandan ayrıldığı hakkında kati bir Yalnız Bandıralı Salzburg vapuru, »da birkaç gün kalarak mahsui | iyeceği halde ansızın n İsmir lima» | takas suretile üzüm hakkında henüz İzmir u reisliğile Cümhuri- yet Merkez bankasına tebligat ya Bu tebligatın süratle | Ticaret Vekâleti nez | İngillereye ve incir ihracı takas kom adım bile sert Pe- şisra gölge g Soluklarını s bırakmıyorlardı. ardı, saçlarında, ensesinde Tam o aralık ayağı bir yere çarptı. Sendeledi ve cebinde pa- ralar şıkır p Burunsuz: — Heyt, yaşadık! - dedi. - Bir taşla | iki kuş vuracağız .. Paracıkları da İ var.. | Arsanm yarısını geçmişlerdi. Kar- şı tarafta, öteki sokağın ışığı görü- | nüyodud Genç kız, mutaarrızlara birdenbire döndü; ve kendilerine hâkim bir ta- vırla dedi ki: | yleyin bakayım... Benden ne | istiyorsunuz? İ Mitat: İ — Vay maşallah... Ağımı açtı kü- çük hanım... Ne istiyormuşuz Oon- | dan?... Ne istiyeceğiz? Şu terzihane ambırtısını bırakırsın!... Zaten he . Bizimle bera- öh kekâ yaşarız... ber gel Seni tanıdığ den birine koyarız... Orada zengin- leri sızdırırsı Ben de seninle al takke ver .. Anladın mı, no- noş? — Beni rehat bırakın... böyle şeyler tabiatime Sonra birden — Yorgunluktan ölüyorum... Üze- | Benim uymâz ire yalvarırcasına | | gibi oldu | ğin dinde teşebbüslerde bulunul: İncir piyasası sağlamdır, Fiatler iyidir. Yalnız havalar soğuduğu için sergilerdeki incirlerin süratle kuru- * madığı görülmüştür. Bu sebe piyasaya az incir gelmektedir. muştur, Mıntaka ticaret müdürlüğü, mahsullerimizin mümkün kadar temiz itinalı ve piyasaya arzedilr sillere te bastırmıştır. hraç idüğu ve to i edilmek İzmirde irde yeni ha- pishane yapılacak ER hapishane yıktırılarak arsası parka ifrağ edilecek İzmir 27 (A sında ve en g unan umumi hapis. nasının çirkinlis ğini ortadan kaldırmak, yerinde ge- niş bi k vücude getirmek için ş hir civarında münasip görülecek bir bir Y hususunda 1z- yerde yeni ve modem binası inşa ettirilmesi mir Beledive reis liye Yunulmuştu. Adliye Vekili B. Fethi O civarında yeni bir E pishane n ev ve modem tırlacaktır sinden bu rıla» vel İzm bir hap Vekâl iş iç caktır, rime varmaymn... Bırskın beni! Yolu. ma gideyim Burunsuz cebinden kısı çıkardı. — Anl la J mah, Mitat inden sardı. bir boyun at Küçük hanım faz- « Zorla icabına bak- bir adım ç kızı be- Tehlikenin son haddi- ne vardığını gören Suzan müthiş bir j sıkı il Sendel di, bâlde yere yığıldı Bunun üzer — Yaşadı! bizim. Burunsuz kötü kötü güldü; — Paralarile beraber — Ya gibi... ruz... — Baydi bakalım taksim edelim benim... R Mitat, gözleri ışıldıy Tabii r N... öyle ahbap... Demin deği- Bir a iki kuş vuruyo Şu ganimeti Kız senin, ma zısın elbet ler arak? ikârını avlamı bir Suzancığı tarafa do | yordu. (Arkası var) ilaç sline ir 1 SMMM alk