AKŞAMDAN AKŞAMA Türk milletinin vakur manzarası Fırtına artar, dalgalar yükselir; bat- mak tehlikesi kayığı tehdid eder. Tari- hin ummanında uzun yolculuğu göze alan milletler bu gibi hadiseleri tabit görmelidir. Fakat şayet kayıktakiler sükünlarını bozmazlarsa, kaptan rüs- gürin şimalden yahud cenuptan esişine göre yelkenleri âyarlarsa, şahlanan dal- gaların üçlemelerine doğru iyi dümen kullanılırsa, tehlike kalmaz; yahud azalır. Zira, gemi zaten denizin her ih- timaline göre yapılmıştır. Ancak acemi kaptanların eli titrer; acemi mürettebat işlerini bırakarak bir intizamsızlığa sebebiyet verirler; acemi yolcular, bir yandan bir yana koşuşarak muvazeneyi bozarlar. İşte asıl tehlike maazallah o zamandır, Belki de birçok devletler kendi pa- tırtılarının aksisedasını hücuma kal kan düşmanın ayak sesi sanarak da- ha patırtı etmekte ve karşı tarafta ay- nı şekilde «tedbirler» alınmasına sebe- biyet vermektedirler. Türk milleti, bu imtihanda da asa- dının ne kuvvetli olduğunu gösterdi. Kaptanın iletiyi gören gözü ufuk- larda, dümehcinin titremiyen eli dü- mende, herkes işinin başında... Türk milleti sükün ve itidalile, di- ğer milletler arasında gene teferrüd etti. imi İdeolojilerin samimiyeti son hareketlerinin sahteliğine bağlı Bir kariim, bir vecize yazıp bana göndermiş. Neşretmemi istiyor: «Birbirine zıd ideolojiler, menjaat- leri birbirine 2d büyük ırk ve milletle rin tebdili kıyafet etmiş propaganda- larıdır. Nitekim işle menfaat icab ettirdiği gür kendi kendilerini nehy ve inkâr edip sarmaş dolaş oluyorlar, Veyi onlara aldanıp alet olanlara!» Bunun ne kadar doğru yahud yan- kış olduğunu eşiğine ayak bastığımız yeni siyasi devre gösterecektir. * Aricak bu anlaşmaların sahte olma- 81, uzlaşan ideolojilerin kendi netisle- rine karşı samimiyetini kurtaracaktır. Her halde onlar da dünya vaziyeti gibi kolay kolay halledilemez tenakuz- ine içinde bulunuyorlar, Fransız komünistleri ve Alman - Sovyet misakı Harb ihtimalinin en kuvvetli oldu- Ku günler Fransız komünistlerinin ne yazdıklarını okuyamadık. Zira gazete- lerini hükümetleri toplattırmış. Yal. niz Alman - Rus anlaşmasından bir gün evvel, Humanitö şöyle diyordu: Sulh, büyük demokrasilerin, teh- did edilen ve kendilerini müdajaa et- mek istiyen milletlere kati, azimkâr, UZLAŞMAZ yardimile mümtündür; Du sulh cephesi, zikudret Sovyetler. le derhal birleşerek kurulabilir... Her fürlü ihanet teşebbüsü beyncimilel amele sınıfının müşterek mukavemeti ie karşılanmalıdır.» Bu satırlar şunu anlatıyor: Yalnız Sovyetlerin müttefiği olan Fransız hükümeti sürprize uğramış de- Eildir; Moskovanın Paristeki ağzı olan Humanitö bile son anlaşmayla hay- retten apaçık kaldı demektir, Mevkuf olan Alman komünist fır. kası liderinin Naziler tarafından tah- Miyesi de bütün dünyadaki müfrit sol. ları şaşırtan hadiselerden olmuştur. (VA - Nü) - “ Seninki de münasebetsizlik doğ- rusul,, ŞEHİR HA Tarihi binalar Etrafları istimlâk edilerek meydan yapılacak Prost plânına göre şehrimizdeki bü- yük camilerin ve tarihi binaların et- rafındaki binaların istimlâk edilerek meydan haline getirilmesi kararlaştı- rumuştır. Süleymaniye camisinin ta- rihi ve mimari kıymti itibarile evvelâ bu caminin etrafındaki binalar istim- lâk edilecektir. Bu hususta B. Prost bir tatbik plânı vücuda getirecektir? Esasen Üniversite sitesinin de Üni- versitenin işlirakile tanzimi tekarrür ettiğinden, Üniversite binasına yakın olan ve Süleymaniye civarının plâni- le alâkadar olan bu sahanın da tanzi- mi plânı hazırlanacaktır. Bu plânın tahakkuku için hem Üniversite, hem de Belediye müşlereken tahsisat ve- receklerdir. Uzunçarşı çayırı yolu Kadıköyünde Kurbağalıdere ile | Gazhane arasında Uzunçayıra doğru | giden Uzunçarşı çayın yolu katranı şoseye tahvil edilecektir. Bu suretle bu yol, Merdivenköyü şosesile birleş- tirilecektir. Bu yolun keşfi, fen heyeti tarafından yapılmıştır. Maarifte barem Yeni Barem kanununa göre, Maarif Vekâleti bir Barem cedveli hazırlama- | ğa başlamıştır. Bu cedvele göre Üni- versite profesörleri, doçentler, lise ve | ortamektep muallimlerile Maarif Ve- kâleti erkânı birer derece terfi edecek- lerdir. Almanyanın Ankara general konsolosu geldi Almanyanın Ankara general kon- | solosu von Nada dün sabahki Avrupa ekspresile şehrimize gelmiştir. Kon- solos dün akşam Ankaraya gitmiştir. İstimlâk fahsisatı 3 milyon liraya 700 parça emlâk istimlâk edilecek Belediyeler bankasından istikraz edilen beş milyon liranın üç milyon lirasının mütedavil sermaye ittihaz edilerek şehirde yapılacak istimlâk iş- lerine tahsis edileceğini yazmıştık İstimlâk Komisyonları bugünlerde faaliyete geçerek evvelâ Eminönü sa- hasında yıktırılacak binaların istim. lâkini ikmal edecektir. İstimlâk için sarfedilecek üç milyon lira ile ancak yedi yüz küsur parça emlâkin istim- lâki kabil olacaktır. Prost plânına göre Eminönü ile Un- kapanı arasmdaki istimlâk için do- kuz milyon liraya ihtiyaç olacağı tah- min ediliyor. Maamafih üç milyon-li- ra sarfedilmek -suretile istimlâk edi- lecek. binaların arsa satışlarından bir buçuk milyon Jira bir hasılat elde edi- leceği ümid ediliyor. Bu takdirde Be lediye üç milyon liralık istimlâki ik. mal ettikten sonra yeniden bir buçuk milyon liralık daha istimlâk yapacak- tur, İlk üç milyon liralık istimlâk ile Ba- lıkapazarındaki dükkânlar ile Mısır çarşısının etrafındaki binalar istim. Jâk edilecektir. Karilerimizin mektupları Tavuk ihracatı şeklinde bir gayri tabiilik yok mu? Piyasada tavuk bulunmadığına, bu- nun da sebebinin Almanyaya ihracat olduğuna, eğer bu hal devam ederse belki de memleketimizde tavuk nesli- nin Inkıraz odeceğine dair gazetemiz- de bir yazı çıkmıştı. Bir muharririmiz; «Bütün İstanbulda ve Galatada hasta için bir tek tavuk bulamadım. Bunda bir gayri tablilik var!» diyordu. «Tacuk ihracatçısı hukuk dokleru Emin Zeki Heper. imxasile aldığımız mektupta deniyor ki: Buğün eğer çarşıda tavuk bulamı- yorsanız, bu sırf köylünün yumurtu- yan tavuklarını satmamasındandır, yoksa Almanyaya gittiğinden değil Çünkü Almanyaya dahi bu haftalarda tavuk gitmemektedir ve yumurta mevsiminde tavuk almak biz ihracat- çıların işine gelmez. Yumurtüyan ta- vuğuti ötini müstehlik piyasa İstemez. Çünkü o tavuklar lohusa demektir, lohusa hayvanın etini kimse yemez. Gelelim umumiyetle tavuk ihracat İşine: Bulgaristan bu işi beş senöden- beri yapmaktadır ve bu sene bin va- gon İhracatta bulundu. Riz ise bu söne başladık. Ancak yirmi vagon yapabil- dik. Tavuk yetiştiren köylerde ise bu sene mahsul iki misli artmıştır. Köy- İülerin kalkınması için bundan daha elverişli bir iş yoktur. Pek kolaylıkla #enede elli tavyk yetiştirebilen bir köylü, bir senelik buğdayı derecesinde bir kıymeti tedarik etmiş oluyor, Her hafta Boğaziçinden geçen Romanya vapurlarına dıkkat buyurulursa, va- Purların güvertesinin tavuk kafesleri He dolu olduğunu görürsünüz. Buda Romanyadan Kudüse gitmekte olan tavuklardır. Biz İse Romanyalılar ile rekabel edemiyoruz, çünkü bizde ta- vuklardan ihracat vergisi vardır, Ro- manya ve Bulgaristanda ise bilâkisi Bu kadar hayırlı bir işin tarafınızdan teşvik görmesini beklemek hakkımız- dir. Meseleyi Ticaret odamız esaslı olarak tedkik etmiş ve maruzatımın doğruluğunu görmüştür. Çamları ve parkları koru- ıçın Geçenlerde Heybelindadaki Çum li- manı yangınından sonra çamları ko- ruma tedbirlerine. tevessül edilmesi kararlaştırılmıştır. Bu maksadla Or. | man koruma taburundan bir müfre- İ ze tefrik edildiği gibi, Belediyenin bek- çileri de arttırılmıştır, Ancak bu ted- birlerin de kâfi gelmiyeceği oanlaşıl- maktadır, Belediye, bekçilerin mikta- rını daha ziyade arttırmak için Şehir Meclisinden tahsisat istiyecektir. Bun- dan başka mevcud parklarla yeniden tesis edilecek parkların ve Çocuk bah- çelerinin muhafazası İçin buradaki bekçiler de arttırılacaktır. Gülhane hastanesi sertabipliği Gülhane hastanesi sertabipliğine Çorlu hastanesi başdoktoru albay B. Cemalin tayin edildiğini bir sabah re. fikimiz yazmışlar, Albay B. Cemal Gülhane hastanesi sertabipliğine değil,Dahiliye müdür. Tüğüne tayin olunmuştur. Doktor Hafız Cemal (Lok- man Hekim) geldi Avrupa ve Amerikada tetkik Se. yahatlerinde bulunan doktor B. Ha. fız Cemal Lokman hekim seyaha- tinden avdet etmiş ve Divanyolun- daki muayenehanesinde hastalarını kabule başlamıştır. Bay Amcaya görel... ... Ak akçeni kara gün için sak- lyacağına... | BERLERİ Üniversitede Edebiyat fakültesi tevsi edilecek Maarif Vekâleti Üniversite Edebi- yat fakültesinin tevsiine karar ver- miştir, Bu maksadla fakültenin muh- telif şubelerindeki söminerler arttırı- Icak, lüzum görülen bazı kürsüler ilâ- ve edilecektir. Edebiyat fakültesinde profesör olup ta son intihapta mebusluğu tercih eden B, İsmali Hakkı ve B. Şemsed- dinden inhilâl eden profesörlüklere sabık profesörlerden B, Zeki Velidi ve 'B, Sadri Maksudi tayin edilmişlerdir. Bundan başka yeni söminerlerin tesi- si dolayısile Edebiyat fakültesi kadro- suna yeni doçentler alınacaktır. Üniversitede doçent olmak için açi- lacak müsabaka imtihanını kaza- nanlar, müesseseye asistan olarak alı- | nıyorlar, Asistanlar, muayyen - olân staj müddetlerini ikmal ettikten son- ra tekrar bir imtihana kabul edilerek doçentliğe terfi ediyorlar. Halbuki bu sefer yeni söminerler tesis edileceği için bu usule riayet edilmiyecektir. Münhal bulunan ve yeiden açılacak doçentiiklere alınacak olanlar için bir imtihan açılacaktır. Bu imtihana ha- riçten iştirak edecekler de kabul edi- leceklerdir. Bunun için doçentlik im- tihanına girecekler, talip oldukları ilim sahasına ait bir tez hazırlıyacak. | lardır. İmtihan ve tedrisat talimat- namesi değişecek Ankarada toplanan Maarif Şüra- sında verilen karar üzerine Üniversi. tenin imtihan ve tedrisat talimatna- mesi değişecektir. Evvelki talimatna- | meye göre, Edebiyat ve Fen fakültele. | rinin ilk dört sömöstri ihzari mahiyet- te idi. Şimdi bü usul değişecektir, İlk sömestrleri ikmal edenlere birer serti- fika verilecek ve ilk sömesirlerinhan- gi lisanları ihtiva edecekleri yeni tali- matname ile tesbit edilecektir. Talimatnamede yapılacak bu tadi- Jât için Edebiyat fakültesi dekanı B. Hâmid Ankaraya gitmiştir. Gazi köprüsü Muayyen zamanda ikmali için bütün tedbirler alındı Gazi köprüsü inşaatının 25 teşrini. evvelde ikmal edileceğini ve köprü- nün 29 teşrinevvel Cümhuriyet bayra» munda küşad resminin yapılacağını yazmıştık. Belediye, köprünün muay- yen olan zamanda ikmali için bütün tedbirleri almıştır. Evvelce köprünün inşası hususunda müteahhig ile Bele- diye arasında çıkan ihtilâflar yüzün- den inşaat teahhur etmiş ve inşaat müddeti de uzatılmıştı. Bu itibarla yeni bir teahhura meydan vermemek üzere müteahhidin icab eden bütün tedbirleri alması kararlaşlırılmıştır. Diğer taraftan köprü inşaatı yakın- da biteceğinden, köprüden münaka- Jâtın temini için Azapkapı ve Unkapa» nı meydanlarına bağlanacak yollar tanzim edilecektir. s.. Şimdi iki gazete alıp okumanın sirasi mı? ISTANBUL HAYATI Genç bayanın | Avrupadan dönüşü!.. Bir ahbap, kızını tedavi ettirmek üzere Viyanaya götürmüştü. Üç ay kaldılar, Tedaviden sonra Parise ka- dar da bir gezinti yapmışlar. Geçen gün Paristen hareketlerini telgrafla bana da bildirdiler, İstasyonda isilk- bal ettim. Genç bayan suratını ekşi- terek babasının önüsira trenden in- di. bir müddet dalgın dalgın yüzüme baktıktan sonra garip bir tebessümle elini uzattı; — Ah, pağdon... Az kaldı tanıyamı- yoğdum... Trenden inince birdenbire inkisarı hayale uğradım. Aman, ne büyük fark, ne büyük fark... Ben Av- rupada banal şeyler görmeğe alışma- dığım için burada pek tuhaf oldum Kızcığaz Viyanada veya Pariste do- Zup büyümüş, ilk defa İstanbula ge- len bir insan tavrile konuşuyor, yü- rürken etrafta ne görse derhal ten- kide ve Avrupada gördüklerile mu- kayeseye dalıyordu. Dayanamadım: —. Avrupada pek az kaldınız amma... Telâşla sözümü kestiz — Aman monşeğ, iyi ki daha fazla kalmamığım. Oralarda bir kaç Ay daha dursaydım buraya dönünce ya — Çok fena monşeğ... Avrupanın hiç bir yerinde böyle şeyler yapılmaz. — Acaba orada yollar kendi ken- dine mi kaldırımlanıyor?.. Yutkundu, sustu... Bir kunduracı 'dükkünmn önünden © geçiyorduk. Genç bayan fevkalâde garip bir şey görmüş gibi hayretler içinde dükkâ- nın kapısından başını uzatıp bir müddet baktıktan sonra: — Bu ne, dedi. Ne yapıyorlar bu adamlar?.. Ellerinde kumaş gibi şey- ler nedir?. Zavallı babası renkten renge giri- yordu. Züppece münasebetsizliği kı- sa kesmek için: — Ayakkabı yapıyorlar canım, Ki lerindeki de deridir. Haydi yürüye Tim, Dedi, Genç bayan dudak büktü: — Aman ne tuhaf, ne tuhaf! İn- san, ayakkabı yapmak için hayvan derilerile böyle uğraşır mı?.. Avrupa- da böyle şeyler yoktur. Gene dayanamadım: — Her halde orada hayvanlar ken- di kendilerine ayakkabı oluveriyorlar. Dedim. Mağrurane başını salladı: — Orasi başkadır menşeğ... İyi ki hastalandım da o sayede Avrupaya gittim. Avrupada bulunmak için her zaman hastalanmağa razıyım... Ne olursa olsun, kendimi tutama- dum: i — Üzülmeyiniz küçük bayan. Yarın derhal Avrupaya dönebilirsiniz. Es- kisinden daha fazla tedaviye muhtaç olduğunuz, halinizden belli, Deyip ayrıldıri, Cemal Refik Şehrimizdeki Fransızlar Şehrimizdeki -Fransız general kon- solosluğu, askeri hizmete tabi Fransız tebaasının âcilen konsoloshaneye mü racaat etmelerini ilân elaniştir. mL Ea B, A. — Ne yapayım karıcığım, birisi harp olacak diyorsa öteki ol- mıyacak diyor!.. : İM İLİMLE SİL kk NE Mk