, 27 Ağustos. 1939 AKŞAMDAN AKŞAMA | all sü ani e Bkm al Zalimler Arşipeli... Her akşam trende gör sörüyorümm, Ga- | zeteleri tomar tomar kucağına alır; Kerlin; Landra, Paris, Varşova taig- | taflarını gözlerile yutarcasına okur- | du. Başmakalelerden mâna çıkartma. | ğa çabalardı. Ve, beni görünce: — Ne haber? - derdi, - Sen dakika- da birşey var mı?... Dün akşam gene rasladım. Bir ki- tap açmış. Ayni dikkat ve alâka ile okuyor. — Nedir bu? — Napolyon tarihi... - dedi, - Ar tık içinde bulunduğumuz vakaları ta- kip etmekten bizar oldum. Zira hâdi- seler bir bakıma çabuk, bir bakıma da pek ağır ilerliyor. Neticeyi görmek he- vesini bir türlü yenemiyorum... Onun için bugünün değil, dünün tahak- kümlerini okuyorum, Milyonlarca in- | sanı ezen, keyfine göre şuraya, bu- raya, ölüme sürenlerin akibetlerini içinde hülâsa edilmiş görmek kta okumak yüreğime ' su Ve işte şimdi en büyük zev- | zalimlerin tarihini okumgk ol Bu muhaveremize kulak misafiri olanlardan biri güldü; — Fakat bu sefer bir tek Sen Helen yelişmiyecek... Bir Arşipel bulmalı... Yani eski türkçede «Cezairi müctemes dedikleri... Yenisinde «Toplu adalar» diyorlar galiba... Nasreddin hocanın karısı, karanlık- ta dilini çıkarır da intikam aldım sa- nırmış; bu da onun gibi birşey... Yataklarına rahat rahat uzanıp da başıcu lâmbalarının tatlı ışığı altın- da, yahud keyifli keyifli yanacak ocak- larının karşısında bu şimdiki devrin talimlerine dair ibret verici hikâyeleri okuyacaklara ne mutlu!... «Ne mutlu» diyorum... Zira, acaba bugün beşeriyetin başında kıyameti koparmağa hazırlananlar istikbalin çocuklarına ot ocak bırakacaklar mı? | Hattâ renkli abajurlar içinde ampul yakan bugünün medeniyetinden eser kalacak mı? ... İntellicens servis" hikâyeleri Harbi umumiden sonraki roman» lardan bir sahifecik; «Casus trende esniyordu. Karşıda gayet lâkayd tawrk bir adam olu. rup gazete okumaktaydı. Fakat bu zat İnlellicens servis'in memurların. dan olduğu için derhal farkına vardı: Esneyenin otuz iki dişinden biri tak- ma!,. Evet, şüpheli şahsın her yeri muayene edilmişti, yalnız bu diş unu- tulmuştu. Adamı derhal yakaladılar; ve bu dişinin içinde bir takım plânlar kaçırdığı meydana çıktı.» Esen rüzgârlardan hile sezmek!... | Gözünden anlamak! Harpten sonraki bütün avamfiri- bane edebiyatın ve sinemaların dün- ya halkına inandırdığı buydu: Büyük devletlerin istihbarat teşkilâtı her ye- re burnunu sokmuştur! Hiç birşey nazarlarından kaçmaz! Hakikaten de bu uğurda milyonlar sarfedildiği malümdu, Halbuki şu son Sovyet - Alman paktını gazetelerin ilân ettikleri gün, en birinci dünya siyasilerinin sıcağı sıcağına alınmış resimleri Avrupa ga- zetelerinde çıktı, Hepsinin yüzünde derin bir hayret, fütur.. İtiraf ediyorlar: — Hepimiz için sürpriz oldu... Diğer taraftan, Avrupa gazeteleri haber veriyor; Berikiler aylardanberi müzakerede imişler... Fakat galiba faşla açık gözlülüğe de hacet yoktu. Zira Boğaziçi sahillerinde oturarak, faşistlerin Sovyetlere en süratli torpi- doları sattıklarma vebu gemilerin Karadenize geçtiklerine dikkat edilsey- di, ufak bir şüphe hasıl olurdu: — Bu, sırf ticaret maksadile ola. maz... Bir kurcalamalı... Ve bu şüphe, belki bir ipucu teşkil ederdi, (Vâ-Nü) Cerrahpaşa hastanesindeki inşaat errahpaşa hastanesinde inşa edi. rhane binaları» Jen inşaat dur, için yeniden yirmi beş bin lira tahsisat ayrılmıştır. ç Ayni zamanda buraya konacak ei isinde elli bin dirulik ahu ŞEHİR HABERLERİ Ortamektep, lise Maarif Vekâletinde bir komisyon toplanarak yeni kararlar verecek Ankarada toplanan Maarif şürası. nın verdiği kararlar arasında imtihan kararnamesinin değiştirilmesi, lise ve ortamekteplere aid talimatnamelerle orta tedrisat müfredat programının tebdili de vardı. Bu işleri mak üzere vekâlette bir komisyon teşkil edilecektir. Komisyo- na İstanbul Maarif müdürü B. Tev- fik Kut, Galatasaray lisesi müdürü B. | Behcet, Üniversite pedagoji profesö- rü B. Sadreddin Celâl, İzmir Maarif müdürü B. Ali Riza, Üniv: fesörlerinden B. Yirşt ve B. Edebiyat fakültesi felsefe t naryüs profesör B. Peders, ve diğer alâkadar müdürlerle vilâyetlerden da- vet edilen şahsiyetler iştirak edecek- lerdir. Komisyonun şehrimizde bulunan azası bugünkü trenle Ankaraya gide- ceklerdir. Komisyon müzakeresine esas teşkil etmek üzere Maarif Vekâletince bir taslak hazırlanmıştır. Muhtelif orta» mekteplerden yetişen talebenin sevi yesinde beraberlik olmadığı için or- tamektep mezunları liseye imtihanla alınacaklardır, Liselerdeki sınıf mev- cudları fazla olmıyacak ve fazla olan- lar pedagojik hadde indirilecektir. Bundan başka lise ve ortamektep bi- naları mutlaka ayrı olacak, liselerin orta kısmı bulunmıyacaktır. Komis- yon, bu esasların talbikine dair ka- rarlar verecekti: Belediye memurları Yeniden tayin ve terfi listesi hazırlandı Belediye memurin inzibat komisyo- nu dün reis muavinlerinden B. Lütfi- nin reisliği altında toplanmışlır. Bu toplantıda bu sene terfi edecek beledi- ye memurlarının listesi hazırlanmış- tır. Listenin eylülde tatbik edilmesi kararlaştırılmıştır. Yeni tayin edile- cek memurlarla terfi edecekler İki yüz kişiye baliğ olacaklardır. Bu toplantı- ya kaymakamlar da iştirak etmiştir. Komisyonun kararı Valinin tasdikine arzedilmiştir. Yarın alâkadarlara bil | dirilecektir, Tramvayla otomobil müsademesi | Vatman Mustafanın idaresindeki | Edirnekapı - Sirkeci tramvay arabası, eski Alipaşa ile Malta istasyonları ara» sına geldiği bir sırada Cihangir - Edir. | nekapı seferini yapan şoför Cemilin otobüsüne çarpmış, hasara uğratmış tır. Bu müsademe esnasında otobüs müşterilerinden Riza, yüzünden ya- rTalanmış, vatman polis tarafından ya- kalanarak hakkında tahkikata girişi. miştir. Dolmabahçe stadyomu plânı geliyor Dolmabahçe stadyomunun maket ve plânını hazırlamağa memur edi- len İtalyan mimarı Viyotti Viyoli tat- bikat plânlarını 15 eylülde şehrimize gönderecektir. Plânın hazırlanmasın- da ve inşa işlerinde B, Fazıl ve B. Şi- nasi isminde iki mimar da hazır bulu- | narak stadyom inşasında ihtisas yapa» | caklardır. Yeni çocuk bahçeleri Şişhane yokuşunda eski karakol bi- nası arsasında ve Nişantaşında Güzel. bahçe sokağında yapılacak çocuk bah- çelerinin keşif plânları hazırlanmıştır. Bu iki bahçe elli bin liraya münaka- saya konacaktır. Taksimde yapılacak çocuk bahçesinin plânı da hazırlan. maktadır. Bir çocuk araba altında ezildi Ortaköyde Dereboyunda Kapıçık- mazı i numarada oturtan Faik oğlu beş yaşında Şükrü, Osman adında birinin idare ettiği arabanın altında e Çocuk, vücudunun muhte- hastan dırılmıştır. Tah Haklı şikâyetler Iki meydan arasında... Sürat asrında yaşıyoruz... Ayni zamanda «düz hats asrı, pratiklik asr... Pakat Yenicami önünden bir otomobile atlayınız: — Haydi çabuk, bay şoför. Beni şu karşıki Karaköy meyda- una yetiştiriniz; acele iştm var. Tam Tünelin önüne... «Kulağını tersinden o göster- mek!» sözü de acaba ne kelime?... Bun ölgede b kacak yılanka- viliklerle camiin arkasından dö- nülecek, bankanın önünden iram- vay yoluna çıkı Köprü ge- çildikten sonra rıhtım boyu takib olunacak; sokak içlerinden Top- haneye giden iramvay yoluna; oradan Tünelin önüne... Aralarında ancak bir lunan şehrin en mrühi dGanı bu şekilde bir seyrüsefer hattı ile bağlanırsa buna man- teki denebilir mi? Gin maslahatgüzarının çay ziyafeti Çinliler ne şartla Japonya ile sulh yapabilir? Çin maslahatgüzari zarı B, Dekien 'To- ung dün Türk gazetecilerine Park otel- de bir çay ziyafeti vermiştir. Toplantı pek kalabalık ve canlı ol- muş, Japonların harekâtı, harita üze rinde misafirlere gösterilmiştir. Yal- nız demiryolları ve nehirler etrafında inkişaf eden Japon askeri ilerleyişle- ri alâka ile takip editmiştir. Bir muharririmiz, Çin maslahatgü- zarına şu suali sordu; — Son siyasi vaziyetler üzerine Ja- ponlarla anlaşmanız olacağı, sulh edeceğiniz söyleniyor. Doğru mu? — Doğru değildir. Bizim Japonlarla sulhümüz ancak onların toprakla” rımızdan çekilmesile kabildir. Misali- mizi Türkiyeden aldık. Onun müstevli orduya yaptığını aynen İekrarlıyaca- » Pasif koruma Bu işte çalıştırılacak vatan- daşlar yakında çağrılacak Pasif koruma işlerinde kanunen çalıştırılacak olan 46 ve 47 yaşındaki erkek vatandaşlardan her mahallede mukim olanlar mensup bulunduk- ları kaza kaymakamlıklarına müra- caat ederek kaydedilmeleri için ya- kında davet edileceklerdir. Kanun, bunların çalışmasını mec- buri tuttuğu için müraceat günleri duvarlara talik edilecek ilânlarla bil- dirilecektir. Bu yaşta ve ehliyeti olanlardan bir kısmı mahalle arala- rında teşkil edilecek ilfaiye teşekkül. lerinde, bir kısmı zehirli gaz korun- ma teşkilâtında, hastabakıcılık işle- rinde çalışacaklardır. Sömikok fiatleri Ton başına 1975 kuruş olarak tesbit edildi Sömikok fistlerinde ton başına 225 kuruş tenzilât yapıldığını yaz muştık, Zonguldaktan İstanbula ya- pilacak nakliye masraf; da hesab edi- lerek sömikok fiatlerinin yeni flatleri tesbit edilmiştir, Bu fiate göre, on tona kadar mü- bayaa edeceklerden depoda teslim edilmek şartile ton başına 1975 ku- Tuş alınacak, on tondan yukarı mik- tardaki mübayaat için de ton başına 19 lira alınacaktır. Tenzilâttan ev. vel 10 tona kadar 22,5, 50 tona ad y miktar Ekmek meselesi Değirmenciler bir kaç un nümunesi hazırlıyacaklar Dahiliye Vekili B, Faik Öztrak'n bir müddettenberi şehrimizin gemek işlerini esasından halletmek üzere meşgul olduğunu yazmıştık. İstanbulda pişirilen ekmeklerin tam ve mükemmel bir evsafta olması için bütün alâkadarların malâmalına mü- racaat edilmiştir. Bu hususta ekmek- çilerin ve bölediye kimyahane müdü- rünün de mütalâası alınmıştır, Kararlaştırıdan son şekle göre ek- meklik un hazırlıyan değirmeneiler yüzde seksen nisbetinde sert ve yumu- buğdaydan birkaç un nümunesi rdir, Bu muhtelif nümu- kimyahanesinde tahlil k neticeye göre ek: erişli olan nümüneden biri intihap edilerek bundan yeni bir €kmek çeşnisi tutulacaktır. Bu yeni çeşni, hem ekmeğin gıda kudretini muhafaza edecek, hem de ekmeği bir az ânha ucuzlatabilecektir. Ayni za- manda değirmenler belediyece tesbit edilen nisbet üzerinden harman yapa- caklarından bütün şehirde bir neviden &kmek çıkarılması temin edilecektir. Maarif Vekâleti bir sanat sergisi açacak Maarif Vekâleti, 1941 haziranında İstanbulda bir sanat sergisi açacaktır. Buna aid hazırlıklara şimdiden başla- nacaktır. Silivri yolunda Otobüsle kamyon çarpıştı 13 kişi yaralandı Şoför Yusufun idaresindeki Çatal ca plâkalı bir yolcu otobüsü, evvelki akşam saat on sekiz raddelerinde Si. liyriden İstanbula gelmekte iken Bü. yükçekmece ile Haramidere arasında mukabil istikametten ilerliyen şoför Ömerin idaresindeki bir kamyonla âni olarak çarpışmıştır. Bu oldukça şiddetli müsademe esna sında, otobüste on sekiz yolcu bulun- maktaydı. Yolculardan onu hafif, Mu. zaifer, Lütfi ve Vedad isimlerindeki üç kişi ağır olmak üzere on üç kişi yâra- lanmışlardır. Müsademeyi müteakip tahkikata mahalli jandarması el koymuş, on ha- fif yaralı Büyükçekmece dispanseri- ne getirilerek tedavileri yapılıp serbes bırakılmışlar, Muzaffer, Lütfi ve Vedad otomobille Cerrahpaşa hastanesine yatırılmışlardır. Jandarma, kamyon ve otobüs şolör- lerini sorgu altına almış, suçun hangi- sinde olduğu araştırılmaktadır, İncir ağacı kavgaya sebep oldu Kasımpaşada Piyalede oturan Şev- ki ile Eşref ayni evin bahçesindeki in- cir ağacından incir toplamak mese lesinden birbirlerile kavga etmişler, Eşref Şevkiyi sopa ile başından yara- lamıştır. Polis yaralıyı tedavi altına aldır. mış, suçlu yakalanmıştır. Tramvay kazalarında ehli vukuf 'Tramvaylarla otobüs ve diğer ve- #aiti nakliyeler arasındaki davalarda mahkemece malümatına ve keşfine müracaat edilecek ehli vukuflar öte. denberi Belediye kadrosundaki mü- hendisler arasından intihap edili. yordu. Tramvay idaresinin Belediyeye geç- mesi üzerine mahkemeler Belediyeye mensup ehli vukufu kabul etmemeğe başladıklarından bundan sonra ha. riçten ehli vukuf seçilecektir, B. Prost eylül başında geliyor Pariste bulunan şehircilik mütehas. | sisi B, Prost eylülün ilk haftasında şehrimize dönecektir, Mütahassıs, bu sefer İstanbulun yeni kömür mıntaka- tesbit ve müstakbel limanın SOHBET DERKENAR 1 MODERN. Marcel Azais isminde bir Fransız münekkidi vardı; genç ya- şmda elektrik çarptı, ölüverdi. L'Action irançaise'de makaleler yazar, tek ba- şma da bir mecmun çıkarırdı. (O ga- zetede yazdığını içtimai ve bedii tema- yüllerini anlatmak için kaydediyo- rum.) Anlattığına göre bir gün ona: «Sizin mecmun modem olacak mi?» diye sormuşlar; önce ne diyeceğini bilememiş, sonra: — Yahu! demiş, ben yalnız modem (yani Yeni-Zamanlar, Ezminei-Cedide adamı) değil, muasırım, muasır, Modern olmaktan ne zaman balhıse- dilse Azais'in o sözünü hatırlayıp gü- lerim, Öyle pek derin, pek doğru bir söz olmadığımı bilmiyor değilim: nice muasır adamlar vardır ki kafaları ma- ziye saplannuştır, kendi zamanlarının akidelerine bir türlü uyamaz, kendi zamanlarının ihtiyaçlarını bir türlü duyamazlar, Fakat o sözde bir haki- kat tarafı da vardır: insanın zamanın» dan büsbütün kurtulamadığını, bü- tün gayretlerine rağmen onun tesirin- de kaldığını, kafasının eskiliğinde de, nasıl söyliyeyim? bir neviğ yenilik, hiç olmazsa eskiden başkalık bulunacağı- nı gösterir, Bu veskiden başkalık, bir neviğ yenilik» diye anlatmak istediği- miz şey bir kazanç mıdır? Şüpl*5iz has yır, Eski eskide, bir zamanlar yeni ol- muş bulunmanın meziyetleri vardır; yeni eski ise bundan mahrumdur. Mazinin büyük şairlerinin eserlerini okurken bir tazelik kokusu duyarız; hatta birçok kanaat, akide farkları. na rağmen; «Ne kadar modern» de- diğimiz olur, Bunun içindir ki bizim modernlik dediğimiz şeyin, müesses hükümlere, kaidelere uymayıp kendi hakikatlerimizi aramak, hadiseler karşısında ve sanat eseri yaratmak hususunda muhakeme serbestliği gös- termek olduğunu iddia edebiliriz. Bu- nu yapabilmiş olan insan, isterse üç bin yıl evvel ölmüş olsun, bize yakın- dır, modern bir hâli vardır. Eski Yu- nan medeniyetinin cazibesi, değişmez itikatlar ve hükümler üzerine kurul. muş Mısır veya Hind medeniyetlerin. den gözükmesi de bu muhakeme ser. besliğinde değil midir? Biz bugün hangi kimselere; «Böyle düşünmek de olur mu? Biraz modern olsanız a!» diye sitem ediyoruz? An- aneden hiç ayrılmak istemiyenlere, babalarından öğrendiklerini yegâne doğru yol sayanlara değil mi? Onlar. da bizi sinirlendiren, isyan ettiren hâl, düşüncelerini kendilerinden evvel gel- miş olanlara esir etmeleri değil midir? Zaten son icad edilen yenilikleri de körükörüne kabul eden, onlara he. men hayran olanlara da gerçekten mo. dern diyemiyoruz; çünkü onlarda mu- hakeme serbesliği yok, onlar da kafa» larını esir etmiş adamlar, Yeni « Zamanları, Orta - Zamandan ayıran başlıca vasıf nedir? Vicdan ve tefekkür hususunda hiç bir müessese- nin sultasını kabul etmeyip aklın gös- terdiği yola gitmek değil mi? (Aklın gösterdiği yol derken, Yeni-Zaman- larda her yapılanın Orta.Zamanda her yapılandan daha doğru, daha ma- kul olduğunu iddia etmiyorum; aklın insam yanlış yola götürmesi imkâni da vardır.) Ziya paşa: «İdrak-i meâli bu küçük akle gerekmez - Zira bu te- razi o kadar sıkleti çekmez» diyor; bu söz, bir bakımdan, Yeni-Zamanlarda, akıl terazisinin çekemiyeceği hiç bir şey yoktur; aklm her şeyi kavraması, keşfetmesi kabildir. O hâlde modern adam, Yeni - Zamanlar adamı, kendi akhna inanan, her şeyi kendi aklınm mihekkine vuran, yolunu kendi bul. mağa çalışan adamdır. Modern sanat de, güzelliği yeniden keşfetmeğe çalı- şan sanattir, Başkalarının keşfettiği güzelliğe -bu güzellik daha pek yeni keşfedilmiş de olsa- uyan, onu vücude getirmeğe çalışan sanatkâr, modern değildir. Son zamanlarda, yalnız bizde değil, bütün dünyada üstad, maitre kelimelerinin alay vesilesi ölması da, belki bundandır; çünkü modern sa- natkâr, başkalarından bilhassa teknik hususunda bazı şeyler öğrenebileceği. ni kabul etse bile, sanat telâkkisi hu- Susunda üstad tanıyamaz. Kısacası modernlik, ferdiyetin tezahü ür, Bazı memleketlerde modern sanatin |