ME AAA İm. la AR AN VR, RR z : E J : . : r : ı : Mahkemelerde On sekiz yaşındaki kızı öldüren ihtiyar âşık İdamı istenen katil, Evyeniyayı ölüm kasdile vurmadığı iddiasında Evyeniya adında on sekiz yaşın daki kızı, kendisile evlenmediği için Yüksekkaldırımda tabanca ile öldü- ren elli beş yaşında Angelos'un mu- hakemesine dün Ağırceza mahkeme- sinde başlanmışlır, Yapılan tahkika- ta nazaran vaka şöyle olmuştur: Ev- yeniya ile annesi Harikliya ve babası bahçıvan Yorgi Tarabyada otururlar- ken kendilerine komşu olan Angelos, Evyeniyaya âşık olmuş ve evlenmek istemiştir. Fakat Evyeniya bu adam- la evlenmek istemediği gibi anasile babası da kızlarını vermemişlerdir. Kızı çok seven Angelos müteaddid müracaallerinin müsbet netice ver- Mmediğini görünce işi zorbalıkla hal letmeğe kalkışınış ve sik sık Evyeni- ya ile babasını tehdid etmeğe başla mıştır. Sırnaşık âşıkın bu hareketlerinden usanan bahçıvan Yorgi bu adanın elinden kurtulmak için Tarabyadan İstanbula taşınarak Tarlabaşında bir ev tutmuşlardır. Bunu haber alan ihtiyar âşık Ange- İos yine işi zorbalıkla halletmek fik- rinden vazgeçmemiş ve budefada her gün Istanbula gelip bir meyhâ- nede rakı İçerek mülemâdiyen Yorgi- nin evinin etrafında dolaşmağa ve sokağa çıktıkça Evyeniyayı takib edip yine sırnaşıklığa devama başlamşılır. O sıralarda bir gün akşam üzeri Evyeniya, bir arkadaşile beraber so- kağa çıkmış, Yüksekkaldırımdan ge çerlerken Angelos yine kendisini ta- kib etmiş, bir aralık genç kızın yâni na sokulup sırnaşıklığa kalkışmıştır. Evyeniya kendisini koğunca Angelos bu defa cebinden tabancasım çıkarıp genç kıza ateş etmek İstemiş fakat silâh patlamanıştır. Bunu gören Ev. | yeniya bağırarak kaçmağa başlamış fakat gözleri kararan Angelos taban- casının mermisini değiştirerek ikinci defa ateş etmiştir. Bu defa silâh pat- Jamış, Evyeniya sırtından iki küreği- nin arasından vurulmuştur. Angelos genç kızın arkasından tek- rar ateş etmeğe kalkışmış, tabanca yine patlamamış, o esnada silâh sesi- ni duyan polisler yetişerek Angelosu yine tabanca aâteşlemeğe çalışırken yakalamışlardır. Evyeniya da 25 gün sonra Sen Jorj hastanesinde ölmüş- tür. Dün Ağırceza mahkemesinde An- gelosun muhakemesine başlanmıştır. Son tahkikatın açılmasına dâir sorgu hâkimliği karamamesinde Angelo Tefrika No. 50 No. 50 sun bu cinayeti taammüden işlediği kâydedilerek idamı (isteniliyordu. Muhakeme başlayınca oEvyeniyanın larını bildiriyorlar ve bin lira tazmi- nat istiyorlardı. İstidaları kabul edi- lerek kendileri davacı mevkiine alın- dıktan sonra, başka bir islekleri olup olmadığı hakkında reisin sualine kar- $: ikisi birden: — Kanımıza karşı kan isteriz... Dediler. Evrak okunduktan sonra sorguya çekilen ihtiyar âşık Angeles şunları anlattı: — Ben Evyeniyaya bir tek kurşun attım, O kurşunla vuruldu. Kendisi öldürmek maksadında değildim. İd- dia edildiği gibi ben Evytniyayı takib ve tehdid de etmiyordum. Kendisile evlenmek istedim, razı olmadılar, ben de vazgeçtim. Bundan sonra K yeniya rasgeldiği yerde mütemadi- yen bana hakaret etmeğe başladı. Hakaretleri öyle bir hale gelmişti ki, artık ulancımdan İnsan yanına çi- kamaz olmuştum. Haysiyetini lekeli- yordu. Fena halde hiddetlendim. Ba- nâ bir daha hakaret ettiği takdirde şerefimi, namusumu kurtarmak için kendisini vurmak üzere bir de taban- ca satın aldım. Vaka günü Yüksek kaldırımdan geçerken yine Evyeni- yaynr tesadüf ettim. Yanındaki arka- daşını tanıdığım için yanına sokulup onunla konuşmağa başladım. Orada Evyeniya: — Şu aptal adamla ne konuşuyor sun?.. Diye arkadasna seslenerek bana yine küfür ve hakaret etti, Bende kendimi kaybettim ve tabancamı çe- kip ateşledim. Angelos burada garib bir tavırla ellerini biribirine vurarak mırıldandı: — O da vurulmuş, ölmüş... Bundan sonra maznunun vekili kalkârak müekkili Angelosun melân- koliye mübtelâ olduğunu, doktorla- rın kendisine deli ilâçları verdikleri- ni iddin etti ve bir kaç reçeteyi mah- kemeye verdi. Bunlar arasında 934 senesinde Balıklı rum hastanesi akıl doktoru tarafından, Angelosun deli olduğuna dair verilen rapor da vardı. Vekili bunlara istinad ederek müek- kilinin Tibbıadiide müşahede altına aldırılmasını istedikten sonra: Evyeniyanın ölümü de bizim SEViLEN KADIN 'Tırtır cevap vermedi, Burunsuza gelince bir elile on lira- Bk kâğıdı havada salladı. Ötekile 68- mer kadına bir öpücük yolladı: — Ah canım feda olsun senin gibi karıya be... - dedi. Aklı sıra tuhaflık yapıyordu. Göz- lerini şaşılatarak ve sesini incelte- rek; — Neden beni İstemiyormuşsun bakayım, haspam?... Fena mıyım ben?.. Güzel değil miyim? Fakat artık genç kadın cevap ver- mek niyetinde değildi. Aydınlık sokak» lara doğru yürüdü. İki çapkın da pa- ralarını almışlardı. Kolkola girdiler. Memnun, yürüdüler, 'ırtar: — Ulan abdallık ettik... Az istedik! dedi. - Yüksekten tutturmalıydık. Ka- rısile rakısile bir âlem yapsaydık, fena mı olurdu? Bu, hiç! Dişimizin kovu- ğuna bile gitmiyecek! — Ne bileyim ben?... Sen kardeşine karşı çok yumuşaksın da... Bence de fazla zorlasaydık, elli kâğıdı bile bal Nakleden (Vâ - Nü) gibi sızdırırdık. Hoş, kaçmadı ya... Bu- rada! Gene bir gece zebellâ gibi önü- ne dikiliriz... Uçlanırız... Beyoğlu caddesinde bir müddet git- tiler. Hep kolkola yürüyorlardı. Burunsuz: — Senin prenses cenabları bize uşak muamelesi etti be... - diyordu. Bir ayak üstü meyhanesinde üçle- diler... — Şimdi de ava mı çıkacağız? — Bıldırcın avına! — Hah hah... — Haydi gel öyleyse... Onun geçe- ceği yollara... Tenhada kıstıralım... Mithat, hemşiresinin çalıştığı mü- essesede bir kızı iyice gözüne kestir. mişti, Hep terzihane civarında dola- şıyor, çıktı mı, çikacak mı diye kapı- ya bakıyordu. Arka tarafta bir duvar vardı, Onun üstünden bakılınca, içerde genç kızın sağa sola dolaştığı görülüyordu. O ge- ce de bir yere sinerek beklediler. Zavallı Suzancık, mevajsız, bitkin bir halde olmasına rağmen böyle bir mahlükun iştihasını celbetmişti. Iş bankasının 15 inci yıldönümü Bu milli kredi müessesemiz, memlekete sayısız hizmetle- rile iftihar edebilir Bugün İş bankasının kuruluşunun 18 inci yıldönümüdür. Ebedi Şef Ata- türkün irşad ve teşviklerile kurulan bu milli kredi müessesemiz, on beş sene zarfında, memleketin kredi, sa- nayi ve ticaret âlemine saymız hiz- metler ifa etmiş, memlekette milli bankacılığın kurulmasında önayak olmuştur. Memlekette milli tasarruf hareke- tini yaralan, halkı para biriktirmeğe, mevduatını bankalara yatırmağa alış- tıran da yine İş bankasıdır. Tasarruf kumbaraları sayesinde milyonlarca ve milyonlarca lira biriktirilmiş, mem. leketin iktisadiyatına büyük bir hiz- met yapılmıştır. İş bankası, memle. kette doğmağa başlıyan sanayi hare. ketini de maddi ve manevi yar- dımlarile teşvik etmiş, birçok o fab- rikaların ve milli şirketlerin kurul- masina iştirak etmiştir. İş bankası, bu kadar kısa bir za- man zarfında memlekete ifa ettiği hizmetlerle ne kadar iftihar etse yeri vardır. Şişli - Tünel tramvay caddesi asfalt yapılacak Asfalta tahvil edilecek tramvay caddelerinden çikanlacak (taşlarla Belediyenin lüzum göstereceği sokak- ların inşasına başlanacaktır. Evvelâ Tünel ile Şişli arasındaki cadde âs- falta tahvil edilecektir. 'Tramvây hatlarının sökülerek oto- büş işletilmesi tasavvur edilmekle ise de raylar şimdilik muhafaza edile- cektir. Tramvay caddelerinden çikan taşlarla şehrin hangi sokağının inşa edileceği Belediyece ayrıca tesbit edi- lecektir. aa sara kurşunumuzun tesirile olmamıştır. Kız vurulduktan sonra kendisini mu- ayene eden adilye doktoru, bir hafta zarfında iyileşeceği hakkında rapor vermişti, Evyeniya tedavi altına alın- dığı Sen Jorj hastanesinde de 26 gün yaşadı. O sırada gidip kendisini has- tanede gördüm. Hastanenin teşkilâ- tanın noksan ve Eyyeniyanın tedavisi için lâzım gelen şeylerin gayri kâfi olduğunu gördüğüm için yaralının bizim hastanelerden birine naklini istedim. Alâkadar makamlarca bu teklifim kabul edilmedi. Nihayet Sen Jorj hastanesinde yapılan bir ameli- yat neticesinde ciğeri parçalanan Evyeniya öldü. Biz de bu yüzden ka- til olarak mahkemeye getirildik. Dedi. Dinlenen üç şehid de Ange- Josuhı Evyeniyayı nasil vurduğunu yukarıda yazdığımız şekilde anlattı- lar. Mahkeme, evrakı tedkik ederek maznun vekilinin talebleri üzerinde kararını vermek Üzere muhakemeyi başka güne bıraktı. Mithat onu iyice gözüne kestirmiş- ti. Birçok defalar söz atmak, ahbaplık peyda etmek için niyetlenmişti amma, kızın masum ve kibar tavrı hareketi karşısında buna cesaret edememişti. Fakat gitgide vahşi bir hırs yüreğin- de kabarıyordu. Ne yapıp yapıp şu kü- çük kizi pençesine geçirecekti. Ona sa- bip olâcaktı. Birkaç saat evvel gene böyle terzi- banenin önünde dolaşırken, bilhassa, düşündüğü hemşiresi değildi. Suzan- dı. Arkadaşı burunsuz, ona: — Yahu bunda utanacak birşey yok... Ben onları biliyorum... İki kar- deştirler... Kardeşinin bir neyse öteki de o dur... Davran... Söyliyeceğini söy- le... Yapacağını yap!... - diyordu. Sonra: — Ben gidip bir iki kadeh daha ata- yım... Sen bekle... » Tavsiyesinde bu- Tundu. Mithat orada bir müddet daha dur. du. Yarım saat sonra, burunsuz salla- narak göründü: — Hâlâ bekliyor musun, aval?... - de- di. - Ben seni de düşündüm bak... AJ şu yassı şişeden biraz çek... Fakat bu akşam fırsatı kaçırdın gibi geliyor ba- na... Gece yarısı oldu... Daha ne kadar bekliyeceğiz burada?... Sanırım evine gilmiyecek. Gözetledikleri katta birdenbire elek- trikler söndü. İki arkadaş duvarın ar- kasına gizlendileer. Suzan, kapının Manisa Üzüm bayramı çok güzel oldu Binlerce kilo üzümden yapılan sergi tarihi Spil dağına benzetildi Yukarda: Manisa valisi Üzüm sergisini açiyor, Manisa (Akşam) — Manisa üzüm bayramı, telgrafla bildirdiğim veçhi-. le çok güzel olmuştur. Üzüm bâyramında binlerce kilo üzümden bir sergi yapılmış ve bu üzüm sergisi, Manisanın yaslandığı meşiver, tarihi Spil dağına benzetil- | miştir. Üzüm dağırun önünde melek | şeklinde köylü kızları sıralanmıştır. Üzüm bayramında kızlarımız mühte- Mf danslar oynamışlar ve çok âlkış- lanmışlardır. Halkevi mandolin grupuna men sup kızlar da üzerleri üzüm salkımla- rile dolu elbiseler giyerek zengin bir konser vermişler, bir ağızdan (Üzüm bayramı) şarkısını söyliyerek alkış- | Tanmışlardır. Üzüm bayramı, tertip komitesi vi- lâyet mektupçusu B. Şevki Birselin reisliğinde çok iyi çalışarak bayramı önünde belirdi. Kapıcıya birşeyler söy- ledikten sonra ana caddeye çıktı, O sı- rada, terzihane sahibinin otomobili de gelmişti. İki arkadaş, genç kızı uzaktan uza- ğa takibe giriştiler. Taksim meydanına vardıkları vakıt saat on İkiyi yirmi geçiyordu. Suzan hızlı hızlı yürüyor. Beyninin içi, yorgunluktan, açlıktan karıncala- nıyor. Hiç, hiç birşey düşünmüyor. Önünde up uzun bir yol... Yürüyor, bitirmeğe uğraşıyor... Aydınlık cadde- ler biribirini takip etti: 'Taksimden sonra, Harbiye, Maçka... Fakat en teh- likelisi ondan sonra başlıyor: Kışlanın yanından sapıp Akarellere doğru yü- rüyecek... Bu eski mahallelerde bu sa atte in cin top oynar. Arada virane- ler, boş arsalar da var, Genç kız, acele ediyor. Biran evvel yatağa kavuşmak, uyumak, uyumak!... Uyku sayesinde bu berbad hayattan biraz olsun kurtulmak!... İşte tam altı senedir buna benzef bir ömür sürüyor. Her sabah ayni uya- nış, her gece böyle bitap, ümidsiz bir dönüş. Hatıralarını yokladığı saman gözle- rinin önünde mübhem bir Bursa ha- yali canlanırdı. Bu şehrin civarında, bir köyde büyümüştü. Arada sırada, Yeşileami taraflarında babasının ara. bacılık eden bir akrabasını ziyarete | gelirdi. ortada: Üzüm yığınları arasmda genç kızlar, aşağıda: Üzüm bayrammda dans eden minimini kılar ve şenlikleri çok zengin hazırlamış- lardır. Ticaret Vekilinin tedkikleri Ticaret Vekili B, Cezmi Erçin, dün öğleden evvel mıntaka ticaret mif dürlüğüne gelerek bazı ticari mevzu- lar üzerinde meşgul olmustur Zafer bayramı programı 30 ağustos Zafer bayramının prog- rami İstanbul kumandanlığınca ha- zrlanmaktadır. Program bugünlerde vilâyete tebliğ edilecektir. Zafer bay- tamı münasebetile Beyazıtta, tri- bünler hâzırlarımağa başlanmıştır Komutanlığın hazırlayacağı proz- rama göre Belediye de geçidr merasimine ait bir program hazır yacak ve merasimde hazır buluna- caklara tebligat yapılacaktır. Ah,.o köyde geçirdiği hür, azad za Keşki hep öyle ydı... Buraya gelmeseydi! Babasi o sıralarda desticilik ederdi, Kendisinden altı yaş büyük olan ab- lası Halice ile oynarlardı, Zavallı Ha- ticecik! Pek zeki değildi amma, cid- den güzeldi. Bu köyden baba, anne ve iki kız ay. rıldıkları zaman, Suzancık takriben beş yaşlarında olacaktı. Düşman girip desti imalâthanesi alt üst. olduktan sonra babası bir daha kendini topl. yamamıştı. Tarlasım, evini satarak, kısmet aramak için büyük bir şehre gitmek istemişti, Para nerede Sapılır? Ekser taşralıların aklına hemen şu cevap gelir: — İstanbulda! O da İstanbula gelmişti, Beşiktaşta ucuz bir ev tutarak oraya yerleşti, Ev- velâ vaziyet iyi gitti, Çünkü elde avuç ta biraz para vardı, Fakat paralar su- yu çektikçe ailenin de hali fenalaştı. 'Tuttukları evin yarısma başka kiracı almak mecburiyetinde kaldılar. İki kız mektebe gidiyordu. Hatice. nin birşey öğrendiği yoktu. Smulta kalıyordu. Buna mukabil kırıtkan miy« dı kırıtkandı; bütün erkekleri daha o yaşla peşine takmağs başlamıştı. (Arkası var)